Araştırmalar gösteriyor ki konuşma ve gülme sırasında fark etmeden karşımızdaki kişinin dişlerine odaklanırız. Ahenksiz bir gülümsemede bilinçaltımız bunun sebebini aramaya başlar. Ahenkli bir gülümseme ise iletişimimizin başarısı için avantaj sağlar. İşte bu yüzden yapılacak en doğru işlem size özel gülüş dizaynıdır. Peki, gülüş dizaynı nedir ne değildir.
Gülüşümüzü etkileyen bir takım faktörler var. Cinsiyet, yüz şekli, yaş, dudaklar, diş etleri ve dişler. Bu faktörler ayrı ayrı sorunsuz dursa da bir arada düşünülünce gülüşümüz üzerinde büyük rol oynuyor.
Cinsiyet faktörü üzerinde durduğumuzda biz kadınlar ile erkeklerin gülüşleri birbirinden farklıdır. Erkeklerde yüz hatları daha keskin ve belirgindir. Alın burun, çene ucu orantısı kadın yüzüyle farklılıklar gösterir. Kadınlarda ise geçişler daha yumuşak burun ve kaş kemerleri daha siliktir. Dişlerde de aynı paralellik vardır. Biz kadınlarda gülme hattı yukarı doğru kavisliyken dişlerin köşeleri daha yumuşak döner. Gülme hattı daha düzdür ve dişlerin hatları daha belirgindir. Komşu dişlerde ise daha düz bir hatta birleşirler.Yüz şeklimizde gülüşümüz üzerinde oldukça etkilidir. Genellikle uzun yüzlü kişilerde diş yapıları daha uzun; kare veya yuvarlak yüzlü kişilerde diş yapıları kare veya yuvarlak olur. Uzun yüzlü bir kişiye dikdörtgen formda uzun dişler yapılırsa yüzü olduğundan da uzun görünecektir. Oysa oval veya daha geniş formlar denenerek yüzdeki hoş olmayan uzunluk kamufle edilebilir. Veya yuvarlak yüzlü bir kişiye daha ince uzun formda dişler yapılarak yüzünün daha ince görünmesi sağlanabilir.
Tüm bu faktörler gülüşümüzü oluşturur. Eğer gülüşünüzden memnun değilsek ve bu durum bizi rahatsız ediyorsa yapılacak şey çok basit. Karakterinize, yüz şeklinize, yaşınıza göre yapılacak gülüş dizaynı. Gülüş dizaynı sayesinde dudakların kalın, ince, uzun, kısa olmalarına göre düzenlenerek var olan kusurlar kapatılabilir.
Gülüş dizaynı nasıl yapılır?
Öncelikle ağız içi ve ağız dışı fotoğraflarınız çekilir ve Panoromik ağız filminiz alınır. Fotoğraflar bilgisayar ekranına yansıtılarak filminiz ve özel istekleriniz doğrultusunda sahip olmak istediğiniz gülme hattı belirlenir. Dişlerinizde herhangi bir kesme işlemine başlamadan diş rengindeki malzemelerle mo-cap (geçici model) çalışması yapılır. Mo-cap sayesinde dişlerinize dokunulmadan bittiğinde neye benzeyeceğini görmüş olursunuz. Dilerseniz tedaviye devam edersiniz, dilerseniz tamamen vazgeçebilirsiniz.
Artık istediğiniz kadar gülebilir, “acaba nasıl görünüyorum” gibi düşünceleri aklınızdan kovabilirsiniz..
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Süt dişi çürükleri yeteri kadar önemsenmiyor. Oysa oluşacak olan sürekli dişlerin sağlığı, süt dişlerinin sağlıklı olmasına bağlı. Ağız bakımı bebeğin doğumunda itibaren başlamalı. Bebeğin beslenmesinden sonra tülbent veya gazlı bez ılık suya batırılarak bebeğin damakları temizlenmeli. Temizleme işlemi süt dişlerinin çıkmasıyla birlikte diş fırçasıyla gerçekleştirilmeli.
Süt dişleri 6. ayda çıkmaya başlar, bebek 24 aylık olduğunda tamamlanır. Toplam 20 adet süt dişi vardır. Dişler çıkmaya başladıktan sonra en az günde 2 kere temizlenmeli. Temizleme işlemi bebeklerde bir parmağa temiz bir tülbent sarılarak ve ılık su yardımıyla yapılabilir. Süt dişlerinin çıkmasıyla beraber uygun bir fırça ve macun ile temizlik yapılmalı. Çocuğun macunu yutma riskine karşı florsuz diş macunları tercih edilmeli.
Çocuklara şeker çikolata yerine, taze ve kuru meyveler veya meyveli yoğurtlarla beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Gece uykusundan önce biberonla süt içme alışkanlığı olan çocuklarda beslenme sonrası mutlaka ağız suyla çalkalanmalı. Ağızdan verilen flor tabletlerinin çürük önlemede hiçbir etkisi yoktur. Bunun yerine içme suyunuzdaki flor oranını kontrol etmelisiniz. Bu oran ortalama litre başına 0.7 mg olmalıdır. İçme sularının ideal oranda flor içermesi çürük önlemede en temel adımı oluşturur.
2 yaşından itibaren tüm çocukların 6 ayda bir diş hekimi kontrolüne götürülmeleri gerekiyor. Bu son derece önemli adımlardan biri. Bu kontroller sırasında diş hekiminiz tarafından yüzeyel flor uygulaması yapılır. Yüzeyel uygulanan flor, diş minesinin aside direncini arttırarak çürüklere karşı direnç oluşturur.
6 yaş civarında ilk sürekli azı dişi çıkar. Bunlar ömür boyu ağızda kalacak olan ilk azı dişleridir. Bu kadar erken çıktığı için genellikle süt dişleri ile karışırlar. Bu azıların çiğneyici yüzeyleri oldukça girintili çıkıntılı olduğu için gıdaların kolayca birikmesine uygundurlar. Bu yüzden kolayca çürüyüp genç yaşlarda kaybedilebilirler. Bunu önlemek için, bu dişlerin yüzeylerine, 5-6 yıl koruma özelliği olan örtücüler uygulanır. Bu örtücüler, diş hekimi tarafından 15-20 dakikalık tek seansta kolayca yerleştirilir. Fissür örtücü uygulanması için en uygun zaman 6 yaş civarıdır.
Süt dişi çürükleri yeteri kadar önemsenmiyor. Oysa oluşacak olan sürekli dişlerin sağlığı, süt dişlerinin sağlıklı olmasına bağlı. Ağız bakımı bebeğin doğumunda itibaren başlamalı. Bebeğin beslenmesinden sonra tülbent veya gazlı bez ılık suya batırılarak bebeğin damakları temizlenmeli. Temizleme işlemi süt dişlerinin çıkmasıyla birlikte diş fırçasıyla gerçekleştirilmeli.
Süt dişleri 6. ayda çıkmaya başlar, bebek 24 aylık olduğunda tamamlanır. Toplam 20 adet süt dişi vardır. Dişler çıkmaya başladıktan sonra en az günde 2 kere temizlenmeli. Temizleme işlemi bebeklerde bir parmağa temiz bir tülbent sarılarak ve ılık su yardımıyla yapılabilir. Süt dişlerinin çıkmasıyla beraber uygun bir fırça ve macun ile temizlik yapılmalı. Çocuğun macunu yutma riskine karşı florsuz diş macunları tercih edilmeli.
Çocuklara şeker çikolata yerine, taze ve kuru meyveler veya meyveli yoğurtlarla beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Gece uykusundan önce biberonla süt içme alışkanlığı olan çocuklarda beslenme sonrası mutlaka ağız suyla çalkalanmalı. Ağızdan verilen flor tabletlerinin çürük önlemede hiçbir etkisi yoktur. Bunun yerine içme suyunuzdaki flor oranını kontrol etmelisiniz. Bu oran ortalama litre başına 0.7 mg olmalıdır. İçme sularının ideal oranda flor içermesi çürük önlemede en temel adımı oluşturur.
2 yaşından itibaren tüm çocukların 6 ayda bir diş hekimi kontrolüne götürülmeleri gerekiyor. Bu son derece önemli adımlardan biri. Bu kontroller sırasında diş hekiminiz tarafından yüzeyel flor uygulaması yapılır. Yüzeyel uygulanan flor, diş minesinin aside direncini arttırarak çürüklere karşı direnç oluşturur.
6 yaş civarında ilk sürekli azı dişi çıkar. Bunlar ömür boyu ağızda kalacak olan ilk azı dişleridir. Bu kadar erken çıktığı için genellikle süt dişleri ile karışırlar. Bu azıların çiğneyici yüzeyleri oldukça girintili çıkıntılı olduğu için gıdaların kolayca birikmesine uygundurlar. Bu yüzden kolayca çürüyüp genç yaşlarda kaybedilebilirler. Bunu önlemek için, bu dişlerin yüzeylerine, 5-6 yıl koruma özelliği olan örtücüler uygulanır. Bu örtücüler, diş hekimi tarafından 15-20 dakikalık tek seansta kolayca yerleştirilir. Fissür örtücü uygulanması için en uygun zaman 6 yaş civarıdır.
Dişlerimizin yapılarında, renklerinde ve şekillerinde cinsiyetin, yaşın ve genetiğin etkilerinden söz etmek mümkün. Zamanla dişler bu ögelere de bağlı olarak yıpranır ya da renk değişimine uğrarlar. Dişte oluşan bu dezenformasyonu gidermenin sağlıklı yöntemlerinden biri porselen laminalar. Üstelik o kadar doğal görünüyor ki uzmandan başkası herhangi bir operasyonun olduğunu anlamakta oldukça zorlanır.
Öncelikle dişlerin daha önce preparasyona(diş kesimi) uğramamış dişlerde, dişlerinin arasında seviye ve renk farkı bulunanlarda, dişlerinde çapraşıklık olup da ortodontik tedavi görmek istemeyenlerde, ön dişlerinde büyük dolgu veya kırık olanlarda, dişleri aralıklı olanlarda, dişlerinin şeklinden memnun olmayanlarda, dişlerinin renginden memnun olmayanlarda ya da gülme hattı düz veya aşağı doğru meyilli kişilerde bu hattı düzeltmek için yapılabilir. Dişler hem estetik bir görünüm kazanır hem de daha doğal ve sağlıklı dişlere kazanılır.
Laminate veneerler, yaklaşık 0.5 mm kalınlığında, takma tırnak tarzında hazırlanan porselen yaprakçıklardır. Bu porselen yaprakçıklar, dişlerin sadece görünen ön yüzeylerine, bonding resinler ile yapıştırırlar. Bonding resinler diş ile porselen arasında ayrılmaz bir bağ oluşturarak adeta kaynak görevi üstlenirler. Porselen veneerler çok ince olmalarına rağmen yöntem ve malzeme doğru uygulanırsa dişten ayrılmaları mümkün olmaz ve ancak keserek çıkarılabilirler. Porselen laminate veneer yöntemi sunduğu en büyük avantaj minimum diş kesimi ile maximum estetik sağlanabilen mükemmel bir yöntemdir.
Hepimiz daha sağlıklı ve güzel görünen dişlere sahip olmak isteriz. Üstelik yapılan uygulamalarda bu özellikleri ararken dişlerimizde en az kesimin olmasını arzu ederiz. Porselen laminalar işte bu avantajları sunar. Ayrıca dişten çok az doku kaldırıldığı için yapılabilecek en korumacı tedavidir. Hiçbir dişin kesilmesine gerek kalmadan kısa süre içinde doğal sağlıklı dişlere sahip olmak mümkün. Doğal dişlerimiz sigara, kahve gidi dış etkenlerden etkilenirken porselen laminalar ilk günkü beyazlığında kalır. Aynı zamanda özel bir yöntemle (bonding resin) dişe kaynak yapıldığı için dişten ayrılması mümkün değildir.
Tüm bu avantajlarının yanında hassas bir teknik olması, çok iyi bir hazırlık ve laboratuvar çalışması gerektirmesi ve diğer tedavi yöntemlerine göre biraz daha maliyetli olması gibi dezavantajları var. Ama uygulamadan sonra sahip olunan dişler ve özgüvenli gülümseme ilse hiçbir şeyle ölçülemeyen nimetidir.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Doğduğumuz zaman dişlerimizin beyaz renge sahip olduğu bilinir. Maalesef öyle değil. Zaten beyaz olmayan dişlerimiz sigara, alkol, çay, kahve gibi yiyecek ve içeceklerle sarı ya da çürükmüş gibi daha gri bir renk alırlar. Renklerdeki renk değişimi kendimize olan güveni kaybetmemize neden olduğu gibi bazı sağlık sorunlarına da yol açar. Zamanla sararan dişler tedavisi yapılmadığı zaman diş kayıplarına bile neden olur. Güzel ve sağlıklı dişlere sahip olmak varken sonu diş kayıplarına varan sararmış dişleri kim ister ki?
Diş bakımlarında yapılan en basit uygulama diş beyazlatmadır. Sigara, çay, kahve tüketimine de bağlı olarak asıl rengini kaybeden dişlerin kendi rengine kavuşmasını sağlayan oldukça kısa sürede ve ağrısız, sızısız yapılan bir uygulama. Bu noktada bir hatırlatma yapayım; diş beyazlatma aslında dişin kendi rengine kavuşmasını sağlamaktır. Dişi olmadığı kadar beyazlatan bir uygulama değil. Yapılan uygulamada başvurduğunuz diş hekiminin uzmanlığına göre 8-12 tona varan renk farkı elde edilir.
Office bleaching sırasında ise kullanılan jellerin aktive edilmesi gerekiyor. Bu da LED denen özel dalga boyuna sahip ışınlarla yapılıyor. Office bleachingde başarı, kullanılan jellerin konsantasyonuna ve bu jelleri aktive eden ışık kaynağının aktivasyon gücüne bağlıdır. Uygulama sırasında herhangi bir ağrı, sızı ya da kanama hissetmezsiniz. Fakat beyazlatma işleminin ardından dişlerde iki gün gibi bir sürede hassasiyet yaşanabilir. Yaklaşık bir saat süren uygulama sonunda klinikten ilk günkü gibi beyaz dişlere sahip bir şekilde ayrılabilirsiniz.
LED ışığı ile yapılan beyazlatma işlemlerinde diş renklerini 2 ila 12 ton arasında beyazlatmak mümkün. Beyazlatmanın miktarı diş yapısına; başlangıç rengine ve kişisel alışkanlıklara bağlı olarak değişir. Hiçbir beyazlatma işlemi geri dönüşüz olmadığını söyleyeyim. Elde edilen beyazlığın uzun süreli olması ve bu işlemler sırasında dişlerin ve dişetlerinin herhangi bir zarar görmemesi kullanılan malzeme, teknik ve kişisel alışkanlıklara bağlıdır.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Diş denilince akla hemen tedavi için uzanılan koltuk ve çekilecek acılar geliyor. Bu yüzden ağız ve diş sağlığı konusunda dünya sıralarında en altlarda yer alıyoruz. Oysa göz ardı ettiğimiz önemli bir gerçek var. Ağız ve diş sağlığı iyi yapılmadığı zaman diğer hastalıkların da nedeni oluyor. Ama hayati bir tehlike yaratmadığı düşünülerek ağız ve diş sağlığına gerekli önem verilmiyor.
Ağız sindirim kanalının girişidir. Yani ağızdaki olumsuzluklar önce diş sağlığının bozulmasına ardından sindirim sisteminin olumsuz etkilenmesine hatta bozulmasına neden oluyor. Ayrıca ağız sağlığının bozulması sadece sindirim sitemini değil kalp gibi hayati değere sahip organları da tehdit ediyor. Ağız ve diş sağlığının tüm vücudumuzu etkilediğini düşünürsek ağız ve diş sağlığının son derece doğru ve düzenli bir şekilde yapılması gerekiyor.
Aslında ağız, diş, diş eti bakımında yani ağız ve diş sağlığında öyle çok ağır şeyler yapmak gerekmiyor. Küçük yaşlarda alınan eğitimin ardından dişleri doğru ve düzenli bir şekilde yapılsa, en az altı ayda bir diş hekimine kontrole gidilse bugün toplum olarak diş sağlığında geri kalmış ülkelerle yarışmak zorunda kalmazdık. Dahası kalp sorunları gibi sağlık sorunları ile karşılaşmazdık.Diş sağlığı konusunda yapılması gerekenlerin çok basit olduğunu söylemiştim. Kliniğime gelen hastalara da vurgulayarak söylediğim gibi dişler hem harika bir yüzün ve gülüşün görünen kısmı hem de genel sağlığı korumanın ilk koşulu.
Peki, ağız ve diş sağlığını nasıl koruruz?
Önemli olan diş sağlığını kaybetmiş bir ağızda yapılacak müdahaleler değil, daha adımlarımızı atmaya başladığımız zamandan itibaren gereken önemi vermek daha doğru ve sağlıklı. Dişin, diş etinin ne olduğunu anlamaya ve ayırt etmeye başladığımız zamandan itibaren dişler doğru ve düzenli bir şekilde fırçalanmalı, altı ayda bir diş hekimine kontrole gidilmeli ve yiyeceklere dikkat edilmeli.
Bu basit yöntemler yapıldığı zaman diş sağlığının korunduğunu siz de görecek ve bu rahatlığı hissedince daha mutlu olacaksınız. Diş sağlığının bozulduğunun ilk işareti oluşan diş çürükleridir. Diş çürüklerinin oluşmaması için sularda yeterli florun olmasına dikkat edin. Aşırı tatlı yiyecekleri tüketirken iki kere düşmekte de fayda var.Ayrıca diş fırçalamanın önemini zaten hepimiz biliyoruz. Ama önemli olan dişleri doğru bir şekilde fırçalamak. Çünkü gün içinde diş üzerinde biriken artıkları temizleyemedikten sonra diş fırçalamanın pek bir anlamı kalmayacak. Diş fırçalamaktan başka bir şey yapmasanız da olur” gibi yargılar var ama bir hekim olarak bunun yanlış olduğunu bir kez daha söylemeliyim. Diş ne kadar fırçalanırsa fırçalansın diş aralarında daha doğrusu fırçanın ulaşamadığı yerleri temizlemek için diş ipi olmazsa olmazlardan. Dişleri doğru bir şekilde fırçaladıktan, diş ipi kullandıktan ve düzenli olarak bir hekime gittikten sonra sağlıklı dişlerin önünde hiçbir engelin kalmadığını göreceksiniz.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Aslı Ercanlı, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden iyi derece ile mezun oldu. Eğitimine Almanya-Bonn Zahnklinik Medeco’da Prof. Dr. A. Haag önderliğindeki ekipte diş hekimliği ve çene cerrahisi uygulamaları konusunda devam etti. 1995- 1999 yılları arasında İnternational Hospital’da Estetik Diş Hekimliği Akademisi Derneği’nin (EDAD) kurucusu ve Başkanı Dt. Galip Güler’in asistanlığını yaptı. 1999 yılından bu yana da Dentartist kliniğinde hizmet vermektedir. Ayrıca Dt. Aslı Ercanlı kendi dalındaki yurt içi ve yurt dışı eğitim programlarının ve uluslararası aktif katılımcısıdır.
Her dişin hem kendi içinde hem de birbirleriyle olan komşuluklarına göre belli oranları var. Aynı zamanda dişlerin dudaklarla ve yüzün geneliyle de ilişkileri var ve bu oranların tümünü ince ayarla oynayarak istenilen kişilik efektini vermenin mümkün olduğunu akıma visajizm deniyor.
Dişlerin oran ve açılarıyla oynayarak dudak ilişkileri, dişlerin birbirleriyle olan ilişkileri gibi gülümseyişin yüze olan olumsuz etkilerini değiştirmenin mümkün olduğunu sözlerine ekleyen Aslı Ercanlı “Uygulamaya hastaların önce dev ekranda fotoğrafları ile işe başlıyoruz. Sevdiği ve sevmediği noktaları söylemesini istiyoruz. Video çekimleriyle de konuşması sırasında oluşan mimikleri, dudak hatlarını da değerlendiriyoruz. Bu sayede konuşurken kaybolan estetiği de sağlamış oluyoruz” açıklamalarında bulundu.
Visajizmin hastaya sunduğu en hassas tarafı ise kişinin yapılan uygulamayı sonradan beğenmeme riskini en aza indiriyor olması. Dişlere hiç dokunamadan önce ölçüler alınıyor, laboratuvar ortamında yeni yapılacak dişlerin maketini hazırlanıyor. Daha sonra istenirse farklı bir malzemeden dişler bitmiş gibi tüm hatlar veriliyor ve hastanın ağzına uygulanıyor. Hatta kişi isterse bu maketlerle evine bile gidebiliyor, birkaç gün kullanabiliyor. Bir sonraki randevuda arzu ediliyorsa maketlerle oynama da yapılabiliyor. Hatta hasta “tamam” diyene kadar oynamalar yapmak mümkün. Bu safhaya kadar hala daha dişlere dokunmadığı için uygulamadan da vazgeçilebiliyor.
Bu yöntemin yararlarından biri de dişlerde minimum oynama yapma şansıyla mükemmel estetiğe kavuşma imkanı sunması.
Her dişin hem kendi içinde hem de birbirleriyle olan komşuluklarına göre belli oranları var. Aynı zamanda dişlerin dudaklarla ve yüzün geneliyle de ilişkileri var ve bu oranların tümünü ince ayarla oynayarak istenilen kişilik efektini vermenin mümkün olduğunu akıma visajizm deniyor.
Dişlerin oran ve açılarıyla oynayarak dudak ilişkileri, dişlerin birbirleriyle olan ilişkileri gibi gülümseyişin yüze olan olumsuz etkilerini değiştirmenin mümkün olduğunu sözlerine ekleyen Aslı Ercanlı “Uygulamaya hastaların önce dev ekranda fotoğrafları ile işe başlıyoruz. Sevdiği ve sevmediği noktaları söylemesini istiyoruz. Video çekimleriyle de konuşması sırasında oluşan mimikleri, dudak hatlarını da değerlendiriyoruz. Bu sayede konuşurken kaybolan estetiği de sağlamış oluyoruz” açıklamalarında bulundu.
Visajizmin hastaya sunduğu en hassas tarafı ise kişinin yapılan uygulamayı sonradan beğenmeme riskini en aza indiriyor olması. Dişlere hiç dokunamadan önce ölçüler alınıyor, laboratuvar ortamında yeni yapılacak dişlerin maketini hazırlanıyor. Daha sonra istenirse farklı bir malzemeden dişler bitmiş gibi tüm hatlar veriliyor ve hastanın ağzına uygulanıyor. Hatta kişi isterse bu maketlerle evine bile gidebiliyor, birkaç gün kullanabiliyor. Bir sonraki randevuda arzu ediliyorsa maketlerle oynama da yapılabiliyor. Hatta hasta “tamam” diyene kadar oynamalar yapmak mümkün. Bu safhaya kadar hala daha dişlere dokunmadığı için uygulamadan da vazgeçilebiliyor.
Bu yöntemin yararlarından biri de dişlerde minimum oynama yapma şansıyla mükemmel estetiğe kavuşma imkanı sunması.
Ağız kokusuna ne nane şekeri ne de karanfil kalıcı çözüm oluyor. Bu soruna en etkili çözüm bir bardak soğuk süt. Ayrıca yemeklerden sonra ufak bir parça peynir yemenin diş minerallerini güçlendirdiğini ortaya koyan araştırmalar da var. Peynirden hoşlanmıyorsanız yerine yoğurt da tercih edebilirsiniz.
Elma yemenin diş çürüklerinin önlediği yolundaki inanış gerçeği yansıtmıyor. Aksine şekerli ve asitli yiyecekler arasında yer alan elmanın kalıntıları diş çürüklerine yol açıyor.
Toplumumuzda en sık rastlanan yanlış bilgilerden biridir. Zaman zaman bazı gazete ve dergilerde dişleri parlatmak için karbonat, çilek, tuz gibi maddelerden yararlanılabileceği söylense bile bunların tamamı yanlış ve zararlıdır. Üstelik karbonat dişleri beyazlatmadığı gibi diş minesini de çizerek dişlere zarar verir.
Kesinlikle yanlış! Bu şekilde bir uygulama ağrıyı azaltmadığı gibi diş etinde de yanıklara yol açarak zarar verir. Ağrıyan dişe çok az karanfil yağı emdirilmiş pamuk koyabilirsiniz.
Hayır, doğru yapılmış bir diş taşı temizliği dişlerimize zarar vermez. Aksine düzenli olarak her 6 ayda bir temizlik yaptırmak ağız ve diş sağlığımız için faydalıdır.
Uzun süre hepimizin doğru bildiği flor tabletleri kullanımının gereksiz olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarla ispat edilmiştir. Bunun yerine içme sularının florlu olması ve diş sağlığına önem verilip fırçalamanın ihmal edilmemesi çok daha etkilidir.
Hayır. Hamile kalmak ve 9 ay boyunca dünyalar güzeli yavrumuza can vermenin bedeli diş kaybı değildir. Sağlıklı ve çürüksüz dişlerle hamilelik geçirmek mümkündür. Diş kaybının nedeni de hamile olmak değil dişlere gereken önemi vermemektir.
Hamilelikte de diğer zamanlarda olduğu gibi diş tedavisi yaptırabilirsiniz. Tabii ki en doğrusu hamile kalmadan ağız ve diş sağlığını gözden geçirtmektir.
Ağız kokusuna ne nane şekeri ne de karanfil kalıcı çözüm oluyor. Bu soruna en etkili çözüm bir bardak soğuk süt. Ayrıca yemeklerden sonra ufak bir parça peynir yemenin diş minerallerini güçlendirdiğini ortaya koyan araştırmalar da var. Peynirden hoşlanmıyorsanız yerine yoğurt da tercih edebilirsiniz.
Elma yemenin diş çürüklerinin önlediği yolundaki inanış gerçeği yansıtmıyor. Aksine şekerli ve asitli yiyecekler arasında yer alan elmanın kalıntıları diş çürüklerine yol açıyor.
Toplumumuzda en sık rastlanan yanlış bilgilerden biridir. Zaman zaman bazı gazete ve dergilerde dişleri parlatmak için karbonat, çilek, tuz gibi maddelerden yararlanılabileceği söylense bile bunların tamamı yanlış ve zararlıdır. Üstelik karbonat dişleri beyazlatmadığı gibi diş minesini de çizerek dişlere zarar verir.
Kesinlikle yanlış! Bu şekilde bir uygulama ağrıyı azaltmadığı gibi diş etinde de yanıklara yol açarak zarar verir. Ağrıyan dişe çok az karanfil yağı emdirilmiş pamuk koyabilirsiniz.
Hayır, doğru yapılmış bir diş taşı temizliği dişlerimize zarar vermez. Aksine düzenli olarak her 6 ayda bir temizlik yaptırmak ağız ve diş sağlığımız için faydalıdır.
Uzun süre hepimizin doğru bildiği flor tabletleri kullanımının gereksiz olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarla ispat edilmiştir. Bunun yerine içme sularının florlu olması ve diş sağlığına önem verilip fırçalamanın ihmal edilmemesi çok daha etkilidir.
Hayır. Hamile kalmak ve 9 ay boyunca dünyalar güzeli yavrumuza can vermenin bedeli diş kaybı değildir. Sağlıklı ve çürüksüz dişlerle hamilelik geçirmek mümkündür. Diş kaybının nedeni de hamile olmak değil dişlere gereken önemi vermemektir.