Birçok hastanın, dişçi koltuğundan kalkmasının nedeninin kanal tedavisini olduğunu itiraf etmeliyim. Her dişin ortasından onun beslenmesini ve duyarlılığını sağlayan damar ve sinir paketi geçer. Bu damar - sinir paketine dişin pulpası denir. Çeşitli nedenlerle pulpa zarar görürse, artık iş göremez hale gelip, enfeksiyon odağı potansiyeli taşımaya başlar. İşte bu şekildeki pulpanın çıkartılıp, yerine yapay maddelerle dolgu yapılmasına kanal tedavisi denir.
Diş pulpasına inen iltihaplarda, pulpanın zarar gördüğü durumlarda kanal tedavisi yapmak gerekebilir. Kanal tedavisi hakkında çok sayıda hastanın kafasında bazı soru işaretleri var. Bunların başında bu tedavi yönteminin ağrılı bir yöntem olup olmadığı geliyor. Tedavi sırasında lokal anestezi yapıldığı için herhangi bir ağrı olmuyor.
Uzun sürüp sürmeyeceği konusunda da soru işaretleri olanlar için; tedavinin tek seansta bitirilebileceğini fakat enfeksiyon durumunun yaşanması halinde 2 veya 3 seans da sürebileceği söylemeliyim. Dişin üzeri ASLA açık bırakılmamalı.
Kanal tedavisi yapılmazsa ne olur?
Kanal tedavisi gereken ancak yapılmayan vakalarda; şiddetli diş ağrısı en sık görülen belirtidir. Bir süre sonra pulpanın canlılığını yitirmesiyle ağrı kesilebilir. Ancak bu durumda da enfeksiyon sinsi bir şekilde ilerleyerek çene kemiğine sıçrayabilir. Hem sorunlu dişin hem de komşu dişlerin kaybıyla sonuçlanan istenmeyen durumlar yaşanabilir.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Oysa direkt dişlerimize ve ağzımıza etki etmese de dolaylı olarak ağız ve diş sağlığımızı bozan bazı dış etmenler var. “Bunlar da neymiş” dediğinizi duyar gibiyim.
Bundan birkaç yıl önce hemen hemen herkesin dudağının üstünde, çenesinde ya da dilinin üstünde gördüğümüz renkli ya da metal piercingler hoş dursa da pek de sağlıklı değil. Kiminin çok sevdiği kimin ruhunu yansıttığını düşündüğü piercingler birkaç sene önce oldukça modaydı. Kafamızı nereye çevirsek piercingli kişiler görüyorduk. En başta oldukça sıra dışı gelse de artık alıştık ve birçok kişiye de yakışıyor aslında.
Fakat ne zaman piercing görsek aklımıza bazı sorular geliyor, özellikle de dildeki piercingler hakkında. “Canları yanmıyor mu? konuşurken batmıyor mu? Ya da yemek yerken rahatsız olmuyorlar mı? Gibi farklı farklı sorular. En başta da söylediğim gibi piercinglerin ağız ve diş ağlığına bazı etkileri var.
İşte merak ettiğiniz sorunun yanıtı
Amerika'da yapılan araştırma sonucu dil, dudak, yanak ve bunların birkaçına aynı anda takılan piercing'lerin oral hastalıklar ve sistemik durumlarla ilişkili olduğu tespit edildi. Genel belirtiler ağrı, yutkunma güçlüğü, enfeksiyon ve tükürük salgısının artması olarak sıralanıyor. Oluşturabileceği potansiyel komplikasyonlar ise dişeti hasarı ve /veya çekilmesi, diş-dolgu-protezlerde tahribat, konuşmayı engelleme, skar dokusu oluşumu, metal hassasiyeti olarak sıralanıyor. Eğer piercing damarları delerse uzun süreli kanama ve enfeksiyon, ayrıca mücevher takılmış ise yutulması sonucu solunum tıkanması veya sindirim sistemi hasarı oluşturabildiği belirtiliyor.
Piercing taktırdıysanız severek yaptırdığınızdan şüphem yok ama sağlığınızı bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim. Ağzınızda, diş etinizde ya da dişlerinizde yaratabileceği tahribatları okuduktan sonra “bir şeyler olmaz” diyorsanız benden size tavsiye. Yine de piercing yaptırmayı düşünenlerin, en azından steril ortamda uzman kişilerden yardım almalısınız.
Gülüşünüz avantajınız olsun.
Mecaz anlamıyla değil gerçek anlamıyla söylüyorum. Dişlerdeki bozukluklar yıllar önce giderilemiyor giderilse bile estetik görünümden uzak kalıyordu. Yıllar için ortodonti tekniğinin gelişmesi hastaların umudunu yeşertti. Fakat bu tedavi süresinin uzunluğu hastaların sabrını da taşırıyordu. Fakat kozmetik düzenlemeler ne ortodonti tedavi kadar uzun sürüyor ne de estetik görünümden uzak duruyor.
Kozmetik düzenleme, eğer dişlerinizde aşırı çapraşıklık yoksa ama yine de tel taktırmanız gerekiyorsa üstelik sabırsızsanız kısa sürede yapılabiliyor. Dikkat edilmesi gereken tek şey bu konuda uzmanlaşmış bir diş hekimine gitmek. Kozmetik düzenleme bir diğer deyişle doğal dişlerin yeniden şekillendirilmesi, bazen kötü bir gülüşü düzeltmenin en kolay yolu. Çok uzun "drakula" köpek dişlerini, uçları tırtıklanmış kesici kenarları, inişli çıkışlı gülme hattını birkaç küçük dokunuşla düzeltmek mümkün. Bu uygulamanın en güzel taraflarından biri uygulama sırasında anesteziye herhangi bir ihtiyaç duyulmaması. Uygulama özel frezler yardımıyla yapıldığı için işlemler diş mine seviyesinde bitiriliyor ve dişe herhangi bir şekilde zarar vermiyor.
Bu uygulamanın en güzel taraflarından biri dişlere herhangi bir zarar vermeden doğal dişlere sahip olunmak. Kısa zamanda doğal gülümsemelere sahip olmak ve dişlerdeki olumsuzluklardan kurtulmak hayal değil. Tek yapmanız gereken bu konuda uzman bir hekime başvurmak. Yapılması gerekenleri size ayrıntılarıyla anlatacaktır.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Gerek sindirim siteminin gerekse dolaşım sisteminin sorunsuz çalışması ya da görevlerini yerine getirirken herhangi bir sorunla karşılaşmaması için ağız sağlığının yeterince sağlanmış olması gerekiyor.
Ağız ve diş sağlığının sağlanmasında ve sağlığın korunmasında en önemli ve ilk adım diş taşlarının temizlenmesidir. Diş taşı yani tartarların temizliği yapılmadığında gittikçe artan tartarlar hem kalp sorunu gibi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor hem de sosyal iletişimi koparıp atıyor.
Diş taşı ya da diğer adıyla tartar özellikle tükürüğün bol olduğu bölgelerde tükürüğün taşıdığı kalsiyumun bu plak yapısına çökmesiyle oluşur. Diş taşı ne yazık ki dişleri fırçalamakla dişten uzaklaştırılmaz. Ancak bizlerin yapacağı temizlik sayesinde dişten uzaklaştırılır.
Diş taşına neyin neden olduğuna değinirsek dişlerin iyi fırçalanmaması liste başında yer alıyor. Çay, kahve, şekerli gıdalar dolaylı olarak diş taşına neden oluyor. Tedavisi yapılmadığı zaman diş taşlarının var olduğu dişin diş etleri çekilmeye başlar ve zamanla kökler açığa çıkar. Böylece bir süre sonra diş sorunları ve kayıplar kendini göstermeye başlar.
Diş etinin çekilmeye başlamışsa tartarların temizlenmesinde yardımcı uygulamalara da başvurmak gerekebilir. Bu durum hastanın dişlerini kontrol ettikten sonra daha rahat anlaşılır. Diş taşı temizliği yaptırmak dişlerin aşınmasına neden olur mu gibi soruları sık sık alıyorum. Diş taşı temizliği yaptırmak hiçbir şekilde dişlere zarar vermez. Aksine dişteki yabancı maddeler dişten uzaklaştırıldığı için ağız sağlığı sağlanmış ve vücut sağlığı da korunmuş olur.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Dişinizin asıl rengini hatırlıyor musunuz? Muhtemelen hayır. Gün içinde tükettiğimiz çay, kahve ve sigara vücut sağlığınızı etkilediği gibi ağız ve diş sağlığımızı da etkiliyor. Dişin rengini kaybederek sararması da cabası... Çeşitli sebepler nedeniyle dişin asıl rengini kaybederek sarıya dönüştüğü durumlarda uzman gözetiminde yapılmalıdır. Uygulama sırasında herhangi bir ağrı, sancı hissedilmiyor ve 30 dakika kadar kısa bir sürede işlem tamamlanıyor. Bu noktada bir hatırlatma yapayım; diş beyazlatma aslında dişin kendi rengine kavuşmasını sağlamaktır. Dişi olmadığı kadar beyazlatan bir uygulama değil. Yapılan uygulamada başvurduğunuz diş hekiminin uzmanlığına göre 8-12 tona varan renk farkı elde edilir.Diş hekimi ya da diş koltuğu fobiniz varsa diş beyazlatma işlemini evinizde de yapabilirsiniz. Evde yapılanlara home bleaching,klinikte yapılanlara office bleaching denmektedir. Ama ne yazık ki Office bleaching uygulamasına göre home bleaching uygulamasında istenilen sonuçların anılamadığını söylemeliyim. Home bleaching uygulamasını evinizde bir aparey içine sıkılan jellerle her gün 15 dakika uygulayarak da yapabilirsiniz. Daha etkili ve kalıcı sorunlar istiyorsanız klinik içinde doktor gözetiminde yaptırabilirsiniz.Office bleaching sırasında ise kullanılan jellerin aktive edilmesi gerekiyor. Bu da LED denen özel dalga boyuna sahip ışınlarla yapılıyor. Office bleachingde başarı, kullanılan jellerin konsantasyonuna ve bu jelleri aktive eden ışık kaynağının aktivasyon gücüne bağlıdır. Uygulama sırasında herhangi bir ağrı, sızı ya da kanama yaşanmaz. Fakat beyazlatma işleminin ardından dişlerde iki gün gibi bir sürede hassasiyet yaşanabilir. Yaklaşık bir saat süren uygulama sonunda klinikten ilk günkü gibi beyaz dişlere sahip bir şekilde ayrılabilirsiniz.
Dişlere herhangi bir zararı olmayan Laminate veneerler, yaklaşık 0.5 mm kalınlığında, takma tırnak tarzında hazırlanan porselen yaprakçıklardır. Bu porselen yaprakçıklar, dişlerin sadece görünen ön yüzeylerine, bonding resinler ile yapıştırılır. Bonding resinler diş ile porselen arasında ayrılmaz bir bag oluşturarak adeta kaynak görevi üstlenirler. Porselen veneerler çok ince olmalarına rağmen yöntem ve malzeme doğru uygulanırsa dişten ayrılmaları mümkün değildir ancak keserek çıkarılabilirler. Porselen laminate veneer yöntemi minimum preparasyonla maximum estetik sağlanabilen mükemmel bir yöntemdir.
Porselen laminalar ışık geçirgenliklerinden dolayı doğal dişten ayırt edilemezler ve ileri teknoloji ürünü pressable porselenden üretildikleri için asla renk değiştirmezler. Laminaların hazırlık aşamasında dişlere hiç dokunulmadan kompozit mocap hazırlanarak ağızdaki bitmiş hallerini önceden göstermek mümkün. Fakat laminate veneer uygulayabilmek için gerekli olan tek durum dişlerin daha önce kesime uğramamış olması gerekiyor.
Laminate veneer avantajları nelerdir?
Dişten çok az doku kaldırıldığı için (0.5-0.7mm) yapılabilecek en korumacı tedavidir. Hiçbir dişin kesilmesine gerek de kalmıyor. Özellikle sabırsız kişiler için tedavi sırası iki veya üç seansta tamamlanacak kadar kısa. Laminate veneer’ın içimizi rahatlatan özelliklerden biri de yapısal özelliği nedeniyle doğal dişten ayırt edilmesi oldukça zordur. Renk değiştirmedikleri için de uzun süre beyaz ve ışıl ışıl dişlere sahip olmak altın tepside sunulan bir nimet gibi. Dahası istenilen renk, boyut ve şekilde hazırlanabilir.
Diş denilince kafalarda her zaman bir soru işareti kalır “ya olmazsa, yüzüme yakışmazsa” gibi sorular ne yazık ki kafamızda dolaşır durur. İşte laminate veneer’da bu soruların ya da sorunların yaşanmaması için hazırlık aşamasında uygulamanın sonunda nasıl olacağı daha hazırlık aşamasında belli oluyor. Hazırlık aşamasında kişiye özel muck-up yani model çalışması yapılarak bitince nasıl bir görüntü elde edileceği belirlenmiş oluyor. Üstelik bu muck-uplar dişleri hiç prepare etmeden (kesmeden)de yapılarak büyük avantaj sağlanıyor.
Dişlere hiçbir zarar vermeden kolayca üstelik zahmetsiz uygulanabilen laminate veneer dişlere en doğal görünümünü sunuyor.
Gülüşünüz avantajınız olsun.
Spor düzenli ve doğru olarak yapıldığı zaman etkili sonuçlar verir. Sağlığınızı korumanın püf noktası gelişigüzel koşmak, ağırlık kaldırmak ya da esnemek değil. Önemli olan hangi hareketin neden ve nasıl yapılacağını bilmek. Spor yaparken önemli bir diğer nokta da beslenme. Sizin de spor yaptığınız dönemde beslenmenizin düzenli ve dengeli olması önemli.
Ama hemen hemen herkesin tükettiği bir şey var ki hem genel sağlığınız için hem de diş sağlığınız için son derece önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konu. Spor ve enerji içeceklerinin siz eve dişlerinize etkisi nasıl hiç merak ettiniz mi?
Marmara Üniversitesi Pedodonti Anabilim Dalı'nda yapılan araştırmaya göre spor ve enerji içecekleri diş çürüklerine ve diş erozyonlarına neden olmakta. Enerji ve spor içecekleri, içerdikleri karbonhidratların (glikoz ve fruktoz) mikroorganizmalar tarafından aside dönüştürülmesi ile çürük yapıcı etkilerini gösterirken, diğer yandan asidik olmaları nedeniyle de dişlerde erozyona neden oluyorlar.
Dişlerde çürükten sonra en fazla doku kaybına neden olan erozyon olgularının son 10 yılda arttığı gözlenmiştir. Asitli içeceklerin tüketiminden hemen sonra diş fırçalamanın da erozyon etkisini arttırması nedeniyle, bu tür içeceklerin sınırlı kullanılması ve tüketildikten hemen sonra dişlerin FIRÇALANMAMASI ( evet yanlış yazılmadı - fırçalanmaması ), suyla çalkalanması veya asitliği düzenleyen xylitol içerikli çikletler çiğnenmesi doğru olacaktır.
Beden sağlığınızı ve diş sağlığınızı önemsiyorsanız tükettiğiniz her şeye dikkat etmelisiniz. Özellikle vücudunu şekle sokmaya çalışanlarınızın tükettikleri spor ve enerji içecekleriyle dişlerini zarara uğratarak görünümlerini negatif yönde etkilediklerini hatırlamalı.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Yaşamımız boyunca sık sık stresli zamanlarımız olmuştur. Peki, sinirlendiğimiz zaman yaptığımız ilk refleks nedir diye sorsam hemen hemen herkes dişleri sıkmak ve dişleri gıcırdatmak cevabını verir. Dişleri sıkmanın ve gece uyurken diş gıcırdatmanın nedenlerine baktığımız vakit ise bilinçaltına attığımız sıkıntıları görüyoruz.
Günün yoğunluğunda diş gıcırdatmanın etkileri çok sık görmesek de genellikle geceleri stresin etkileriyle dişlerimizi sıkıyor ve gıcırdatıyoruz. Sabahında ise son derece şiddetli ağrılarla uyanıyoruz. Bu ağrılar diş kısmında, çene kısmında hatta başta bile hissedilir derecede ortaya çıkıyor. Genellikle rutin diş kontrollerinde bunun izlerine rastlanıyor. Bilenmiş dişler bu olgunu kesin bir işareti. Bunun yanında boyun ve sırttaki kas gerilmeleri ve baş ağrısının sebebinin de genellikle uykuda diş gıcırdatma olduğunu görüyoruz. Geceleri dişlerini gıcırdatan insanların genellikle çoğu sabah kalktıklarında birçoğu hiçbir şey hatırlamıyor.
Diş eksiklikleri, dolgular veya kaplamalar gibi pürüzlü yüzeyler, dişleri gıcırdatmaya neden olabilir. Aslında kişiler, dişlerini sürterek pürüzleri yok etmeye çalışırlar. Ancak bu sırada uygulanan güç, gün içerisinde elma yerken harcanandan 30 kat daha fazladır. Gündüzleri acıya duyduğumuz hassasiyet çok daha fazladır. Gece çekilen ağrı ve basınca, gündüz dayanmamız imkansızdır.
Siz de dişlerinizi gıcırdatıyor ve bu durumdan artık yıldıysanız bir diş hekimine gitmenizi tavsiye ederim. Çünkü sizi diş gıcırdatmasından kurtaracak bazı uygulamalar var. Ne yapabilirim diyorsanız diş hekimine başvurduğunuz vakit. Size özel ısırma aparatları verecek ve bu aparat gece takıldığında dişlere aşırı yüklenmenizi engeller. Aynı zamanda diş minesi, çene eklemi i çene kemikleri ve diş etine gelebilecek zararları da önler.
Ama bu aparatlar sizin diş yapınıza göre olacağı için önce hekime gitmeli ondan alacağız aparatı bilgiler doğrultusunda kullanmalısınız. Aksi takdirde diş gıcırdatmalarınız devam edecektir. Tabii bir yandan da stresi hayatınızdan çıkarmanız gerekir.
Gülüşünüz avantajınız olsun…