Anlatanadam

Aç bebelerle 23 Nisan!

25 Nisan 2018
Çok da araştırmaya gerek yok aslında; etrafımız dilenen, yardım için yalvaran, yürek yakan çocuklarla dolu ve biz dünyanın tek çocuk bayramını bize yakışır bir biçimde kutladık; Meclis’in doğum gününde, Meclis’te kavga ederek!

Araştırmaya gerek yok her şey ortada ama araştırmışlar, kağıda dökmüşler işte, helal olsun!

 

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM), tam da 23 Nisan öncesi, çok acıklı sonuçları olan bir rapor yayınladı.

 

Türkiye’de yaşayan 0-15 yaş arası çocukların %40’ı protein ihtiyaçlarını karşılayamıyor!

 

BETAM’ın EUROSTAT Avrupa Birliği İstatistik Ofisi ve TÜIK’den aldığı verilerle hazırladığı raporda; bu halimizle Avrupa’da sonuncuyuz. Her yerde fakirlik var elbet ama gelişmiş Avrupa ülkelerinde bu rakam kaçmış biliyor musunuz? Anca %4-5!

 

Yazının Devamını Oku

Seçim tamam, erken geçim yolda mı?

22 Nisan 2018
Sayın Bahçeli yine Türk politikasına bir ‘Ronaldinho’ çalımı atarak, bağıra çağıra erken seçim önerisinde bulundu. Sonuç olarak, iki ay sonra seçime gidiyoruz!

*

 

Piyasalar da bu seçim haberiyle rahatlamışmış!

 

Şu ‘piyasalar’ denilen arkadaşı tanırsınız, yani mutlaka duymuşsunuzdur. Ben kendisini hiç şahsen görmedim ama sürekli şahsıyla ilgili haberleri takip ediyorum. Çok işkilli, çok huylu, çok gıcık biri olduğunu kanaatindeyim.

 

*

 

Yazının Devamını Oku

Başınıza kadın kadar taş düşsün!

18 Nisan 2018
Açıköğretim Fakültesi’nin bir sınav kitapçığında sorulan sorulardan biri diyor ki, mühendislik kadının asıl işi olan ev işlerini aksatacak bir meslek dalıdır!

*

 

Sorunun aslı şöyle: Aşağıdakilerden hangisi, kadının daha çok evde yaptığı işlerle uyumlu ya da evdeki sorumluluklarını aksatmayacak işler arasında yer almaz?

 

a) Hemşirelik

b) Hasta bakıcılık

c) Ev temizliği

d) Mühendislik

Yazının Devamını Oku

Kule, bu kafaya girmek için iniş izni istiyorum!

15 Nisan 2018
Hafta içinde bıdık bıdık konular arka arkaya geldi. Ben de bu konuların muhatapları gibi bir kafaya sahip olmayı o kadar çok isterdim ki!

*

 

Bu hafta bir etkinlikte RTÜK üyesi Taha Yücel demiş ki, ‘Nasıl trafiğe bir insan çıkarken ehliyet zorunluluğu aranıyor, internete bağlanırken de bir internet ehliyeti aranmalı’.

 

Kısaca yorumum: Müthiş fikir! Dünyadan uzak, Kuzey Kore benzeri kısıtlamalarla, uygulaması zor cin fikirlerle interneti dizginlemeye çalışan, kendine mevzu ve iş çıkartan, yüksek hedefleri olan devlet memurları her bürokrasiye lazım. Bir tarafta kocaman global internet dünyası ve ekonomisi, diğer tarafta elinde iple interneti durdurmaya çalışan kovboylar. Kolay gelsin size(!)

 

*

 

Yazının Devamını Oku

Hayat damarlarımızdan biri kopmuş!

11 Nisan 2018
IPSOS diye ciddi bir kuruluş var. 34 ilimizde 16 bin’e yakın insanımıza sormuş. Saçımızı başımızı yolduran bazı cevaplar almış!

*

 

2004’ten beri her iki yılda bir yapıyorlar bunu ve Türkiye’deki yaşam tarzını çeşitli açılardan ortaya koymaya çalışıyorlar.

 

Burun kıvırmadan, ‘yalan – yanlış sonuçlar bunlar!’ demeden okuyun bakın.

 

*

 

Yazının Devamını Oku

Ben sanatçıya sanatçı demem...

8 Nisan 2018
Kılıçdaroğlu, Hatay’a giden sanatçılarla bir ağız dalaşı başlattı; ‘ben sanatçıya sanatçı demem, benim gibi düşünmedikçe!’ dermiş gibi anlamsız bir izlenim doğurdu.

Oysa düşüncesi böyle değil, biliyorum. Ama iletişim stratejisi problemleri var. Maalesef...

 

*

 

Bazı sanatçıları ‘egemen güce teslim olmakla, mazlumdan değil, zalimden yana olmakla, barışı değil, savaşı savunmakla’ suçluyor. ‘Rezil adamlar’ şeklinde sesleniyor, ‘yüreğiniz yetiyorsa bir Afrin şehidinin evinin önünde eğlenin’ şeklinde atarlanıyor.

 

Politikada oldukça tecrübeli Kılıçdaroğlu’ndan daha akıllı, daha zekice bir yaklaşım beklerdim.

 

Yazının Devamını Oku

Mutluluğun anahtarı beş geyik

4 Nisan 2018
Her gün gündeminize düşen ekonomi, savaş, gergin iç ve dış politika haberlerini bir kenara bırakın. Sinirleri aldırıyoruz, mutluluğu yakalıyoruz!

Sanırım sizin de tanıdığınız herkes en küçük fırsatta durumundan dert yanıyor, işlerin bozuk olduğunu anlatıyor, ‘yetememe – yetişememe’ duyguları altında eziliyor.

Çok arada derede, bazı sempatik gruplara denk geliyorum bir yerlerde otururken. Kulak misafiri oluyorum. Öyle tatlı tatlı, öyle hararetli muhabbetteler ki, sanki İsviçre’deyiz! Kendilerini hiç ilgilendirmeyen bir konuyu almışlar, detay detay geveliyorlar. Heyecanlanıyorlar, gülüyorlar, kızıyorlar, anlaşamıyorlar, sonra anlaşamadıklarında anlaşıyorlar.

Son derece elit, hali vakti yerinde, sabah kruvasanlarını dişlerken filtre kahvelerini yudumlayan, ununu elemiş tipler de değiller. Bizler gibiler, simit – çay eşliğinde muhabbetteler ama kafaları bambaşka!

Demek daha mutlu olmak için önce kafayı, sonra muhabbeti değiştirmek lazım. Fazla düşünmemek lazım. O yüzden mutluluğun anahtarı geyik sohbetleri derledim sizler için. Terapi niyetine, buyurun!

ACUN ve ŞEYMA

 Oturup uzun uzun bu konuyu konuşacaksınız. Önce Acun ne oldu da bu kadar büyüdü diye bir açılış yapacak biriniz. Çok güncel olmayan bir arkadaş hala ‘adam dünyayı dolaşıyordu, bir anda patron oldu’ şeklinde Acun Firarda kafasında konuya girdiyse, onu fazla takmayacaksınız. Daha çok Şeyma Subaşı evliliği, kim kime aşık olmuş, kim kimin peşinden koşmuş konularına yoğunlaşacaksınız.

Biriniz Şeyma’nın Instagram hesabından görsellerle sohbeti zenginleştirecek.

 ‘Survivor’u izlemiyorum’ diyenlere ‘O Ses Türkiye’ ile yaklaşacaksınız.

Yazının Devamını Oku

Tamam ya, refah içindeyiz! Anladık!

1 Nisan 2018
Veriler akıyor medyaya; TÜİK rakamları, üniversite araştırmaları, bağımsız kuruluşların çalışmaları... Büyüyoruz, çok mutluyuz, harikayız!

*

 

Ya memleketçe çok iyi durumdayız ya da canım medya durup düşünüp ‘ne yapar da yaparız, bizi daha çok severler’ diye gri hücrelerini zorluyor. Güllük gülistanlık ama bir o kadar da yaratıcı haberler üretiyor. İnsan, beyninin yüzde onunu kullanıyorsa, bizim medya yüzde yüz onunu aşıyor!

 

*

 

Tabi hastayı nereye kadar ‘iyisin, iyisin, sana bir şey olmaz, aslan gibisin!’ diyerek tedavi edebilir bir doktor, onu bilemem.

 

Yazının Devamını Oku