Türkiye’den sonra Avrupa’yı da can evinden vuruyor terör, Ankara ve İstanbul’dan sonra Brüksel’i de kana buluyor...
Her şeyi üste çıkmaktan ibaret zanneden bizim bilek güreşçilerinin aklı fikri ise kimin haklı çıktığında, onu tartışıyorlar.
Sıcağı sıcağına tartışmıyorlar hayır, siyasi karşıtlarını alt etmek için gevrek gevrek laf sokuşturuyorlar.
* * *
Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan da hem İranlı hem de İsrailli muhataplarına taziyelerini bildirdi.
‘Komşularla sıfır sorun’ yaklaşımının dış politikamıza hâkim olduğu günlerdeki gibi...
Bölgemizde ihtilaflı tarafların ikisiyle birden aynı anda iyi geçindiğimiz günlerdeki gibi...
İsrail’le de İran’la da konuşabilen yegâne aktör olmakla övündüğümüz, hemen her ihtilafın aranan arabulucusuyuz diye havamızdan geçilmeyen günlerdeki gibi...
Teşvik kelimesini seçtiğime bakmayın, Devlet Bahçeli’nin sinir uçlarına taammüden basan açıklamasının yanında çok hafif kalır.
Doğrusu, AK Parti’yi sadece kendi oylarıyla ve yalnızca HDP’lilere dokunmaya kışkırtıyor olacaktı.
* * *
Muhalefetin savunageldiği bir formül öneriyor Başbakan Davutoğlu.
Fakat hazırlıksız yakalananların kabahati değil bu. AK Parti’nin, son yıllarda hemen her sorunu çoğunluk gücüne abanarak çözmesine alışılmıştı.
Gene öyle yapması, bodoslama gitmesi bekleniyordu. Hoca, beklenmeyen bir teklifle dengeleri altüst etti.
* * *
HDP bile sadece kendilerine dokunulacağı bir senaryoya göre pozisyon almıştı.
Canlı bombalarla hayatın olağan akışını teslim almalarına izin vermemeliyiz.
Bağrımıza taş basmalı, gerekirse kan kusup kızılcık şerbeti içmeli ama katliamcıların ekmeğine asla yağ sürmemeliyiz.
Terörle mücadelenin önüne kazılan hendeklere düşmemeliyiz.
Millet düşmanlarının tuzaklarına karşı uyanık, zinde ve tetikte olmalıyız.
Uçakta yazdığım yazıyı bana baştan mı yazdıracaklardı?
Yoksa beni hiç zahmete sokmayacak, aymazlıklarını mı tekrar edeceklerdi?
* * *
‘Bölgedeki altüst oluşların Filistin meselesine etkileri’ konulu bir toplantıya gelmiştim.
Kaldığımız otel ise aynı gün başlayan Suriye barış görüşmelerine de ev sahipliği yapıyordu.
Gözlerin çevrildiği Royal Manotel’deydik.
Ve etrafta tek iyi haber duymadım.
Geçmiş örnekler karşınıza çıktığında verecek bir cevabınız da olabilir.
‘Ergenekon terör örgütü’ yöneticiliğiyle suçlananlar, ‘eyvah kumpas’ feryatları basıldıktan sonra aynı yolla mı özgürlüğüne kavuşmuştu?
Siz de haksız tutuklanan darbe davası sanıklarının tahliye kararlarını çılgınca alkışlamış mıydınız?
Neden dün öyle bugün böyle davrandığınızın tutarlı bir açıklamasını dahi bulabilirsiniz.