Oyun değiştiriciliği sevdi Hoca

BAŞBAKAN Davutoğlu’nun dokunulmazlık hamlesi, herkesi hazırlıksız yakaladı.

Haberin Devamı

Fakat hazırlıksız yakalananların kabahati değil bu. AK Parti’nin, son yıllarda hemen her sorunu çoğunluk gücüne abanarak çözmesine alışılmıştı.


Gene öyle yapması, bodoslama gitmesi bekleniyordu. Hoca, beklenmeyen bir teklifle dengeleri altüst etti.

 

* * *

 

HDP bile sadece kendilerine dokunulacağı bir senaryoya göre pozisyon almıştı.


Siyasi planlamasını buna göre yapıyor, ‘hadi gelsene’ nanikleriyle AK Parti’yi üstüne kışkırtıp hataya zorluyordu.


Ayarları bozuldu, kurguları dağıldı.


Bütün ayarlamaları öbür senaryoya göreydi.


Kullanacakları propaganda silahı elden gitti.

 

* * *

 

Haberin Devamı

Başbakan’ın Brüksel’deki mülteciler zirvesinde AB’ye sunduğu teklif için ‘oyun değiştirici’ tabiri kullanılmıştı.


Türkiye’yi mülteci akını sebebiyle köşeye sıkıştıracak AB liderlerinin karşısına, bir kazan-kazan formülüyle çıkmıştı çünkü.


Hamle üstünlüğü, bir anda AB’den Türkiye’ye geçmişti.


Benzer bir şeyi iç siyasette deniyor şimdi.


‘Oyun değiştirici’ bir hamleyle ön alıyor Davutoğlu.

 

* * *

 

Kimi HDP’li vekiller, can atar gibi dokunulmazlıklarını kaldırtmak için şimşekleri üstlerine çekiyordu.


Hatta kasten düğmeye basılmış gibi, bir an önce birkaçına dokunulsun diye yapmadık aşırılık bırakmıyorlardı.


Kandil tarafından sabır taşını çatlatmaya azmettirilmiş gibi provokasyon üstüne provokasyon sahneliyorlardı.


Teröristtir, canidir, katildir, 37 masum insanın kanına girmiştir, 28 canın vebali dünya ahiret boynundadır, intihar bombacısıdır, üstbaşına vahşet bulaşmıştır demeksizin...


Bütün tepkilere rağmen terör eylemlerine ‘şanlı direniş’ selamları göndermeyi kesmiyorlardı.


Bütün uyarılara rağmen ortalığı kana bulayan bombacılara ‘şehit’ payesi vermeyi sürdürüyorlardı.


İnfial oldu, ‘bu kadarı da olmaz, kendinize gelin’ deniyor ama para etmiyordu hiçbiri. Kulak asmıyorlardı.

Haberin Devamı


Göze soka soka terörü övmeye, teröristi yüceltmeye devam ediyorlardı.


Kimseye diyecek söz bırakmamışlardı.

 

* * *

 

Tahammül tahammül derken milletin karnı şişmiş, Meclis’in taşıyamayacağı bir hale getirmeyi başarmışlardı kendilerini.


Şartlarını oluşturmuşlardı.


AK Parti istese alırdı kahir çoğunluğun öfkesini arkasına. Alırdı sert rüzgârları arkasına. Sadece HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmaya kilitlenirdi. Diş sıkmaktan bir hal olan çoğunluğun da içi rahatlardı, yüreği bir parça soğurdu.


MHP dünden hazırdı zaten, ‘getirin kaldıralım’ diye dokunulmazlık dosyalarının acele tarafından önlerine getirilmesini bekliyorlardı.


CHP de buna karşı çıkmayı tabanına anlatmakta zorluk çekerdi.

Haberin Devamı


Teröriste sahip çıkma konusunda hiçbir fırsatı kaçırmamış, PKK’yı kollamak için elinden geleni ardına koymamış, her kışkırtmaya başvurmuş, her tahrike kalkışmış bir milletvekilinin dokunulmazlığını savunmak kolay şey mi?

 

* * *

 

Kılıçdaroğlu da bu yüzden “Bütün milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıralım” önerisini ortaya atmamış mıydı?


CHP’nin erkenden yol yapma hamlesiydi bu.


AK Parti’yi buradan sıkıştıracaktı.


Davutoğlu’nun karşı hamlesi ise bu noktada geldi.


“Hodri meydan, hiçbir parti ayrımı gözetmeden, bekleyen bütün dosyaları devreye sokalım” dedi.


Artık sadece CHP’nin değil, HDP’nin de bu öneriyi kabul etmekten başka mecali kalmadı.


CHP’li Bülent Tezcan, öneriyi ‘sevindirici bir gelişme’ olarak karşıladı.

Haberin Devamı


MHP’li Oktay Vural, “Dokunulmazlıkları kaldırmak istediler de biz hayır mı dedik” cevabıyla memnuniyetini açıkladı.


HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen bile “Biz başından beri zaten dokunulmazlık konusunun partilere ya da suçlamalara göre ele alınmasını doğru bulmuyorduk” dedi.

 

* * *

 

HDP’liler artık ayrımcılığa uğradıklarını söyleyemeyecek.


Hırsızlık, arsızlık ve benzeri adi suç dosyalarına dokunulmazken kendilerine dokunulduğu propagandası yürütemeyecek.


Demagojiyle siyasi suçtan dokunuluyormuş gibi gösteremeyecekler kendilerini. Mağdur pozlarına giremeyecekler.


İstismar edeceklerdi, kozları ellerinden alındı.

 

* * *

 

‘Güç oyunu bozar’ kuralının geçmediği bir evredeyiz.

Haberin Devamı


Bilakis, kaba kuvvetin oyunu tıkadığı bir kavşakta Türkiye.


İç ve dış siyasette ittifakları genişletme, cepheyi daraltma zamanı.


Bu da güce değil zekâya abanmakla, kafadan dalmakla değil ince taktikler geliştirmekle, tek taraflı hareketle değil koalisyonlara gitmekle mümkün.


Ne diyelim, hazır sevmişken, Allah içeride ve dışarıda daha fazla oyun değiştirici hamle nasip etsin Hoca’ya.

Yazarın Tüm Yazıları