Paylaş
Uçakta yazdığım yazıyı bana baştan mı yazdıracaklardı?
Yoksa beni hiç zahmete sokmayacak, aymazlıklarını mı tekrar edeceklerdi?
* * *
Bir ay önceki katliamda ortak tutum almaktan yan çizmişlerdi.
Eş genel başkanları Demirtaş kınamaktan çekinmemişti gerçi, grup başkanvekilleri İdris Baluken kınamamazlık etmemişti.
Dilleri kınamaya varmıştı ama elleri diğer partilerle aynı bildirinin altına imza atmaya varmamıştı.
Oysa...
Hazırlanan bildiri, Merasim Sokak’ta askeri servis araçlarını vuran intihar saldırısını nefretle kınıyor, başka da bir şey demiyordu.
HDP ise nefretle kınamaktan geri durmazken altına imza koymaktan kaçınıyordu.
Armudun sapı, üzümün çöpü diye mırın kırın ediyorlardı.
MHP bile yan yana gelmeyi mesele etmediği, imza için onlara da çağrı yapılmasına taraftar olduğu halde.
Başka bir engel tutuyordu HDP’yi.
* * *
İmzaya açılan, kısa ve öz bir metindi.
Lafı uzatmadan saldırı kınanıyor, altı terör eylemi olarak çiziliyor, adı konduktan sonra da teröre teslim olunmayacağı ilan ediliyordu.
Amaç, bütün partilerin birleşip Meclis adına ortak bir irade ortaya koymaları ve acıda birleşmeleriydi.
HDP çekilince Meclis çatısı altında tek vücut olunamadı, teröre karşı birlik ve dayanışma fotoğrafı eksiksiz verilemedi.
Diğer üç partinin grupları birlikte hareket etti. Ama metin, Meclis’in müşterek irade beyanına dönüşemedi.
Yazık oldu, en çok da kendini bu insanlık içtimasında yok yazdıran HDP’ye yazık oldu.
Silahsız, demokratik siyasete sahip çıkamama, varlık nedenini inkâr etme pahasına yok yazdırdı kendini.
‘Buradayım’ diyemeyerek bindiği dalı katır kutur kesme pahasına.
* * *
O günlerde yüklenmiştim.
Kandil’in vesayetinden kurtulamadığı için yazıklar olsundu.
Örgütün boyunduruğundan bağımsızlaşamadığı, iradesini özgürleştiremediği için yazıklar olsundu.
PKK, üstlenmekte sakınca bulduğu cinayetlerini sözde ‘otonom birimler’in üstüne yıkıyordu ya...
İşte o ‘otonom birimler’ kadar dahi otonomluğunu kazanamadığı için yazıklar olsundu.
Devlete başkaldırıp özyönetim ilan eden başına buyruk unsurlar vardı ya...
İşte o unsurlar kadar bile eli silahlı zorbalara başkaldırıp özyönetimini ilan edemediği için yazıklar olsundu.
Dağın emir-komuta zincirinden güya özerk hareket eden TAK gibi, gençlik yapılanması gibi paravan örgütler icat oldu ya...
İşte görüntü icabı bile o özerk yapılar kadar özerk davranamadığı, dağdakilerin sözünden çıkamadığı için yazıklar olsundu.
Gerçeğini geçtim, göstermeliğini yapamadığı, rolünü oynayamadığı, zevahiri kurtarmak için dahi kendi genel merkezinden yönetilemediği için yazıklar olsundu.
* * *
Diyebilirsiniz ki pazar günkü katliamı lanetlediler. Güçlü sözlerle lanetlediler üstelik. Açık tavır aldılar. Parti adına açıklama yayınladılar; taziyelerini, üzüntülerini bildirdiler. Daha ne yapsınlar?
Yetmez çünkü...
Hem ağzını her açtığında haksızlığa uğramaktan, ayrımcılığa maruz kalmaktan, cüzamlı muamelesi görmekten, dışlanmaktan, kriminalize edilmekten, meşruiyetinin tartışılmasından, terör örgütüyle bir tutulmaktan şikâyet edeceksin...
Hem durmaksızın devlet nezdinde yok sayılmaktan, kaale alınmamaktan, saygı görmemekten yakınacaksın...
Hem de muhatap alınacağın zaman kendi kendini yok yazdıracaksın.
Parti olarak duruşunu, Meclis’teki diğer gruplardan ayrıştıracaksın.
En lazım olan günde meşru demokratik nizamla yan yana durmayacaksın, dağ nizamına göre hizalanacaksın.
Ortak iradeye katılmaktan kaçacaksın, dayanışma fotoğrafından firar edeceksin.
Arkandan da kimse ‘vay haline’ demeyecek, gözünün üstünde kaş var demeyecek. Olacak şey mi!
* * *
Henüz ne yapacaklarını görmeden, gözü kapalı ezbere döşenmiştim buraya kadarını.
Yanıltmadılar, haklı çıkardılar beni.
Fakat çöpe atıp yenisini yazdırmadıkları için sağ olsunlar diyemeyeceğim.
Bu son anonstu HDP için, çağrıya icabet etmediler.
Yeryüzünün en büyük demagogu da olsalar kıvıramazlar, lamı cimi yok bunun.
Niye diğer partilerle birlikte saf tutmadıklarını bundan sonra kimsenin külahına bile anlatamazlar.
Paylaş