Türkiye, Şii milislerin harekâta katılmasına ve IŞİD’den alındıktan sonra Musul’a yerleşmesine şiddetle karşı.
İran güdümlü Bağdat hükümeti de Türkiye’nin Musul harekâtında rol almasına aynı şiddette karşı. Bu yüzden Türk askerinin Başika kampını boşaltmasında diretiyor.
Amerikalılara gelince; Bağdat’ın pozisyonuna daha yakın duruyorlar.
İşte bu denklem, karşılıklı restleşmelerle kilitlenmişti.
Başta yanaşmamışlar.
Fakat şimdi bizzat siyasi suikastlar tertiplediklerine, davulla zurnayla üstlendiklerine göre...
Acaba siparişi kabul ettiler ve anlaşma yürürlükte mi diye düşünmeden edemiyorum.
Kaynağım, teklif götürüldüğü bilgisinin devlet tarafından istihbar edildiğini söyledi.
Pazartesi günü Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet’in köşesinde okudum.
Bu cümleyi bir kenara not edin.
Acet’in yazısından aynen aktarıyorum.
“Arkadaşlar” diye başlıyor Cumhurbaşkanı:
Haberi okuduğumda Çözüm Süreci’nin tarafları geldi aklıma. Ve neden tamama erdiremediğimiz...
Başarılsaydı, sonuca ulaştırılsaydı, o yılın Nobel Barış Ödülü’nü mutlaka Erdoğan alırdı.
İşte o zaman Öcalan’ın ve Kandil’in tepkisi ne olurdu, onu düşündüm.
Çatışmayı bitiriyoruz derken korkunç bir egolar savaşının ortasında bulmaz mıydık kendimizi?
Doğrudur; İran, Türkiye ile nüfuz çekiştirmese Bağdat, Başika kampına böyle cephe almayacaktı.
Fakat buradan, Türkiye’nin mezhepçi bir politika izlediği sonucu çıkar mı?
Musul harekâtına Şii milislerin katılmasını istemiyor Ankara.
Çünkü IŞİD’le savaşın bir Şiileştirme aracı haline getirilmesinden kaygı duyuyor.
Mehmet Kuzgun’a saldıranların tutuksuz yargılanması tepki çekti ve dün yeniden yakalama kararı çıktı.
Tepki gösterenler, göstermeyenlere diyor ki; hemşireye saldıran kişi serbest kalınca ayağa kalkanlar, müezzine saldıranlar tahliye edilince suspus...
Haksızlar mı?
***
Fakat istisnasız hepsi tam isabetli olsa bile, tehlikeyi önlemeye yeter mi?
Bence yetmez.
Hükümetin, Kanun Hükmünde Kararnameleri Meclis’te muhalefet partileriyle istişare edecek bir komisyon kurma teklifi daha etkili bir tedbirdir.
12 bin polisi açığa almak belayı savuşturmaya yetmez. Ama FETÖ’yle mücadelede iktidarın muhalefetle işbirliğini zorlaması yeter.
Pierre Boulle’nin Maymunlar Gezegeni’ni yine orada okudum. Hafızam yanıltmıyorsa çizimli versiyonuydu.
Kayseri’nin ücra köşelerinden birinde, Sümer Mahallesi’ndeki büyükçe bir camide.
* * *
İlkokul çağlarındaydım.