Genel Yayın Yönetmeni Klaus Brinkbäumer, tepkiler üzerine açıklama yaptı.
“Türkiye hakkındaki haberlerimiz itinayla hazırlanmaktadır ve doğrudur” diyor.
“Türkiye ne kadar gazeteciyi hapse attı? Türk hükümetinin basın özgürlüğü anlayışını kesinlikle benimsemiyoruz” diye de ekliyor.
Madem açıklaması bu, birkaç basit sorum var Der Spiegel’e.
Bayramınız değil ‘Tatiliniz kutlu olsun’ diyor başlıkta.
Peşi sıra döktürüyor; ‘bayram bahane tatil şahane’den giriyor, Kuran’da yazmadığından çıkıyor. ‘Kim uyduruyor Şeker Bayramı’nın 3, Kurban Bayramı’nın 4 gün olduğunu’ ahkâmına kadar gidiyor.
* * *
Seçilmiş başkanları alıp yerlerine kayyum atamak tercih edilecek bir şey değil elbette.
Ama seçmenin iradesini hiçe saymak açısından bakıyoruz madem, şu gerçekle de yüzleşelim.
Onları görevden almamak da duruma göre bir darbe olabilir.
Kayyum atamasının darbe sayılmayacağı haller hangileri midir?
FETÖ türü yapıların tehdit unsuru olmaması için cemaatlerin kayıt altına alınmasını öneriyor.
Üzerinde durmaya değer.
Palyatif tedbirlerle FETÖ bertaraf edilebilir, ama yeni FETÖ’lerin çıkması önlenemez.
Hiç değilse Diyanet’ten birileri, yapısal tedbirlere kafa yoruyor, bu umut verici.
Hepimizin aklından geçen ama soramadığımız o soru şu; FETÖ’cü listelerindeki yanlışlıkların hepsi kripto FETÖ’cülerin tezgâhı mıdır?
Mesela eski AK Parti milletvekili İdris Şahin, bir ihbarla gözaltına alındı ve salıverildi.
Mesela Yeniçağ gazetesinin anti-FETÖ’cülükleriyle bilinen ülkücü yazarları, yine ihbar üzerine alındı ve bırakıldı...
Başka örnekler de ekleyebilirsiniz.
Sonra bir gün cebine ‘Sen şiasın’ yazılı bir not pusulası koyuyor.
Sonra da notu görünce nasıl köpüreceğini, o tezviratı yayanlarla ilgili ileri geri nasıl atıp tutacağını kaydetmek istiyor, odasına yerleştirdiği dinleme cihazının öbür ucuna geçiyor.
Daha sonra da o kayıtları aleyhinde delil olarak kullanıyor, kendilerine karşı kişisel kini, garezi var diye bakanı afişe ediyor.
Şeytanın aklına gelmeyecek bu tezgâh, aynıyla vaki.
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturmasında bu yönde bilgilere ulaşılmış.
“Gözaltına alınanların ifadelerinde, FETÖ’nün özellikle 17-25 Aralık sürecinden sonra kopmaları engellemek için ‘şefkat tokadı’ adlı inanç mekanizması oluşturduğu belirlendi” deniyor.
Buna göre, FETÖ ile irtibatını kesmeye çalışanlar, ‘kendileri ya da yakınlarının Allah tarafından cezalandırılacağı, başlarına bir musibet geleceği’ yönünde telkinlerle tehdit edilmiş.
Fakat küçük bir sorun var haberde.
Medyanın, Çankaya Köşkü’ndeki yemeğe ilgisizliği sürüyor.
Ne bir arka plan, ne bir kulis haberi çıktı.
Hani küskünler deniyordu, Hamamönü hareketi deniyordu, işte onlarla da bir araya geldi, hepsini aynı masanın etrafında topladı, söyleyeceklerini dinledi Başbakan...
Heyecan verici hikâyeydi, birden haber değerini kaybetti her nasılsa.