Akif Beki

Havuz mu dediniz?

13 Şubat 2014
ALLAH kimseyi doğru havuzdan ayırmasın, ahir zaman kardeşim...

Cemaat’in vakfına yardım etmek hayırseverlik, Türkçe Olimpiyatları’na para bağışlamak sponsorluk, okuluna bol keseden hibede bulunmak himmet, gayret, hamiyet olurken...
Siyasi iktidara yakın bir vakfa yardım edilmesi rüşvet, iktidarı destekleyen bir medyanın ortaklaşa satın alınması havuz yolsuzluğu, haraca kesmek, salma salmak...
İpten adam alıp ipe adam göndermeye muktedir bir Cemaat’le arayı iyi tutmak meşru, dediği dedik bir tek parti iktidarıyla iyi geçinmek zinhar mekruh yani...
Cemaat tarafından medya şirketlerinin finansmanına teşvik edilmek hayra vesile, iktidar tarafından medya işine cesaretlendirilmek şerlerin en şerri...
‘Hizmet’in kolejine, üniversitesine imar kovalamak helal-i hoş, hatta cümle memurun üstüne farz bile... TÜRGEV’in yurduna imar istemek nüfuz ticareti, suistimal, külliyen haram!
Telefonda sinkaflı küfürler savururken paralel dinlemeye takılan işadamları ağzı bozuk, kaba saba, eli sıkı, açgözlü, sefil, pespaye ve yaramaz adamlar...
Aynı işadamları, Cemaat faaliyetlerine koltuk çıktıklarında makbul, mümtaz, nezih, eli açık, itibarlı, muhterem ve müstesna yani kısaca ‘müspet’ şahsiyet...

Yazının Devamını Oku

İktidarın medyası olmayacak mı?

12 Şubat 2014
YANİ Cemaat’in medyası olacak, CHP’nin medyası olacak, MHP’nin medyası olacak, BDP’nin medyası olacak hatta İşçi Partisi’nin olacak ama AK Parti’ye gelince nanay mı?

Sürgit oynanan bu tiyatrodan, bu riyakâr medya sirkinden sıtkınız sıyrıldıysa, alın size cüretkâr bir soru.
İlkin Mustafa Karaalioğlu Star gazetesinde gündeme getirdi, dün de Eyüp Can Radikal’de cevap verdi ona.
Karaalioğlu’nu infiale sevk eden sebep şuydu:
“İstiyorlar ki Ergenekon’un olsun, laikçi sermayenin olsun, Cemaat’in olsun, marjinal sol dahil her örgütün medyası olsun ama yüzde 50’nin olmasın...Yüzde 50’nin sesini duyuracak, hukukunu koruyacak gazete ve televizyonlar olmasın...”Eyüp Can’ın yanıtı ise ‘Olsun olmasına da, nasıl olduğu önemli, havuz oluşturularak, iktidarın avantajları pervasızca kullanılarak olmasın’ biçimindeydi.
Zurnanın zırt dediği yer de burası...
Karaalioğlu’nun kalkış noktasıyla Eyüp Can’ınki aynı ama farklı sonuçlara varıyorlar.
İkisi de Sabah ve atv’nin satışıyla ilgili iddialardan yola çıkıyor. Ancak biri öyle, diğeri böyle yorumluyor hadiseyi...

Yazının Devamını Oku

Cumhurbaşkanı’na tasallut modası

11 Şubat 2014
AY’a göç var da kalan benmişim gibi, Çankaya’nın kapısında çift sıra kuyruk oldu mektupçular.

Maruzatları da pek masum; altı üstü başkalarına ait özel hayat sırlarının ifşasına serbestlik istiyorlar...
Velev ki mahkeme kararıyla dinleme yapıldı, soruşturulan suçla ilgisi yoksa, konuşmalar özel hayata ve haberleşmenin gizliliğine gireceği için kanunen imhası gerekirdi ya...
Hayır işte, mektupçular, ifade özgürlüğünden dalıp kamu yararından çıkıyorlar, kayıtların tamamı yayınlanabilsin diye.
Demokratik bir ifade biçimi olarak şiddeti savunanlar görmedik mi bu ülkede?
Kendilerini yumurta atarak daha rahat ifade edenler, derdini taş ve sopayla daha iyi anlatanlar vesair...
Bir telekulak özgürlükçülerimiz eksikti, onlar da içlerini böyle döküyor şimdi.

Yazının Devamını Oku

Bırakınız dikizlesinler mi?

8 Şubat 2014
NEYİ kaçırıyorum; başkalarının yatak sahnelerini dikizlemek hak mı oldu, haber alma özgürlüğünün bir parçası mı bu da?

Şeffaflık ve bilgi edinme hakkı gereği, kimse artık avret yerini saklayamayacak mı?
Demokratik bir mecburiyet mi yani, özelinden haber havadis sorulan, eli mahkûm ar damarını çatlatıp kendini internette teşhir edecek...
Soyunuk çekip röntgencilerin önüne atacaklar ve vatandaşın mahremiyetini korumayacak devlet, bu mudur?

***

Ne çok meraklısı varmış yahu dikizciliğin...
Şu mabat düşkünü İtalyan yönetmen Tinto Brass’a rahmet okutacaklar. En azından gözünü, anahtar deliğine rızasız dayamıyordu o.

Yazının Devamını Oku

Ekonomik tetikçiye yamuk bakış

6 Şubat 2014
YOKSA siz de döviz kuru sepetinin beşik gibi sallandığını görüyor ama, onu sallayanı hâlâ göremiyor musunuz? Gözleminiz şu mu:

“Büyük emeklerle kazanılmış siyasi ve ekonomik istikrar şimdi, yolsuzluk ve rüşvetin üstünü örtme endişesiyle panik içinde yapılan hatalar nedeniyle ciddi tehdit altında...” Yani müşahadenize göre, beşiğin içinde sallanmakta olan sallıyor beşiği ve siz doğru gördüğünüzden eminsiniz!...

***

Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üstüne gitmek gerekçesiyle yapılan neydi, hatırınızda mı?
Evvela; bir merkezden düğmeye basılmış gibi peş peşe operasyonlar patlatılmış, birbiriyle alakasız dosyalar tek torbada birleştirilip sansasyon tesirli bir siyasi kumpasa dönüştürülmüştü...
İkincisi; delil klasörlerinin kapağı bile aralanmadan, havada kalmış dedikodu tapeleriyle köprü ve havaalanı işlerini yüklenen ne kadar işadamı varsa alayı bir kerede toplanıp hapse kapatılmak istenmişti...
Üçüncüsü; gazetecisinden STK’cısına 2 bin bilmem kaç kişinin telefonu şaibeli işlemlerle dinlenmiş...

Yazının Devamını Oku

‘Kripto Cemaatçi’nin zoru

5 Şubat 2014
KAFAYI ‘kriptoloji’yle bozmuş tipler var; kriptolarını çözerek gizli Alevilerle gizli Kürtlerden ‘ajanlar’ı, gizli Ermeniler ve gizli Yezidilerden ‘içimizdeki yabancılar’ı buluyorlar...

Peki... ‘Kripto ecnebiler’in istilasından ‘Sünni Müslüman Türk yurdu’nu kurtarmaya takmış eski ülkücü bir ‘şakirt’i ne kadar ciddiye almalıyız?
Dışarıdan anlaşılmaması için ‘Persli’leri ‘Tersli’ diye şifreleyip fişlediğine, böyle ‘kripto İrancılar’ı da muzır haşerat listesine eklediğine göre... Kendi de ‘gizli bir İsrail muhibbi’ midir nedir?

***

Gerçek adı gizli zaten. Müstear yani kripto isim kullanıyor.
Hanefi Avcı, Star gazetesinden Elif Çakır’a onun hakkında şöyle söylüyor:

Yazının Devamını Oku

Darbeci fuhuşçu ve casus ha!

4 Şubat 2014
‘PARALEL yapı’nın, ayrı bir erk olarak devlette mevkisi, demokraside tanınmış bir yeri var madem, bizi niye ayıktırmıyorsunuz yahu?

Adliyenin ve kolluğun ‘adli kolluk’ olarak ‘paralel yapı’ya bağlanması, meğer Kopenhag kriterleri gereğiymiş.
“Adli kolluğun valilere bağlanması, Kopenhag kriterlerine aykırıdır” diye yeri göğü inletiyor Zaman gazetesi.
Paralel bağların atılması kriterlere ters, AB’ye uymuyor da ondan, yoksa ne olacak...
AB bile kabul etmiş hukuki statüsünü, müktesebatın parçası olarak alıp bağrına basmış ‘paralel yapı’yı, desenize!...

***

Yazının Devamını Oku

Bu Düzenbaz kaçmaz

1 Şubat 2014
HİÇ demiyorsunuz, yolsuzluk ve rüşvet kumpasının filmini çekmişler, 2 haftadır sinemalarda oynuyor...

‘Hollywood, Oscar’lık bir kadro kursa da şu entrikaların hakkını veren bir film yapsa’ diye çıtlatsanız, ancak bu kadar olurdu.
Sipariş üzerine çekildiğine bahse bile girersiniz...
Memleketi ihya etmek için sıcak para getirecek bir Arap şeyhi karakterinden ona vatandaşlık almak için çevrilecek numaralara dek paralellikler muazzam...
Film icabı tezgâh kurup rol kestiklerine inandıramazsınız, detayı dahi bizim gerçeğe cuk oturuyor...

* * *

Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, nasıl tufaya getirildiğini anlattığı senaryoyu siz de benim gibi kafanızda canlandırmakta zorlanıyor musunuz?
Hani, kendisinden randevu isteyen Rıza Sarraf’ı emrindeki polis teşkilatına sormuş, onlar da takip altındaki bir şüpheli olduğunu saklayarak ‘Görüşmenizin bir sakıncası yok’ demişler ya...

Yazının Devamını Oku