Paylaş
‘Hollywood, Oscar’lık bir kadro kursa da şu entrikaların hakkını veren bir film yapsa’ diye çıtlatsanız, ancak bu kadar olurdu.
Sipariş üzerine çekildiğine bahse bile girersiniz...
Memleketi ihya etmek için sıcak para getirecek bir Arap şeyhi karakterinden ona vatandaşlık almak için çevrilecek numaralara dek paralellikler muazzam...
Film icabı tezgâh kurup rol kestiklerine inandıramazsınız, detayı dahi bizim gerçeğe cuk oturuyor...
* * *
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, nasıl tufaya getirildiğini anlattığı senaryoyu siz de benim gibi kafanızda canlandırmakta zorlanıyor musunuz?
Hani, kendisinden randevu isteyen Rıza Sarraf’ı emrindeki polis teşkilatına sormuş, onlar da takip altındaki bir şüpheli olduğunu saklayarak ‘Görüşmenizin bir sakıncası yok’ demişler ya...
Sizin muhayyileniz de yeni İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın, döndüğünü söylediği şu bürokratik fırıldakları almıyor mu?
Hani, “Biz onlara suç takip etsinler diye yetki veriyoruz, onlarsa takip ettiklerine suç isnat ediyor” demişti ya...
O zaman size de birebir gelecektir, hilafsız söylüyorum, böyle ayak oyunu görmediniz.
Siz koltuğunuza yaslanmış keyif çatarken, başınızı döndürecek bir ‘dolandırıcılık kumpası’ bütün arka planıyla gözünüzün önünden geçecek.
Sanacaksınız ki Muammer Güler’in ‘üçkâğıda getirdiler’ yakınması vücut bulmuş, beyaz perdede oynuyor.
Sanacaksınız ki Efkan Ala’nın bir cümlelik sinopsisi sündürülmüş de ‘polisiye entrika’ diye sahneye konuyor.
* * *
Yolsuzluk ve rüşvet yakalamakla yolsuzluk ve rüşvet kurgulamak arasındaki ince çizgide geçiyor film.
Adli kolluğun, yem kullanarak siyasetçileri ve işadamlarını nasıl tuzağa çektiğinin hikâyesi...
Özgüveni patlamış, ihtiraslı mı ihtiraslı, üstüne de şöhret meraklısı ve güç budalası bir savcı ile bir FBI görevlisi niyeti bozuyor; kafa kafaya verip suç kovalamıyorlar, bizzat tertipleyerek suç oluşturuyorlar.
Avları, kokusunu bile almadan patır patır tuzağa düşüyor, o derece ustaca...
Kapana kıstırılanlar arasında teşne olanı da var, iyi niyetine kurban gideni de. Yatkın olsun olmasın, allem kallem kanına girip başını yakıyorlar, masum hayatlar da kararıyor...
Büyük sürpriz ise finalde...
* * *
Abartı yok, bu film yerli kumpas hakkında aklınızın almadığı, fikrinizin ermediği bütün düğümleri tek tek çözüyor.
Ben geç uyandım, zaman daralıyor, gösterimden kalkmadan mutlaka izleyin... Orijinal adı ‘American Hustle’, Türkçesi ‘Düzenbaz’. Yaşadıklarımızın küçük çaplı Amerikan versiyonu, iyi seyirler...
Geldi çattı yine Yüce Divan ayları
11 yıldır iktidarda, Yüce Divan’la tehdit edilmediği bir yılı geçmedi daha.
Demirden korkanın trene binmemesi, kuştan korkanın darı ekmemesi gibi bir şey...
Yüce Divan’da yargılanmaktan korkanın da başbakanlık yapamayacağı bir demokratik seviyeye geldik. Mevsim gereği...
Bir yanda Menderes’in asıldığı dar ağacı, bir yanda Yassıada’yı andıran bir devr-i sabık mahkemesi olarak Yüce Divan... Bir onu, bir bunu sokuyorlar gözüne, tehdit değil dostça ihtar havasında...
Hadi buyurun da kefen niyetine beyaz kumaş giymeden memleket çekip çevirin siz, gözünüz yerse!
Paylaş