Adnan Kaya

Anneanne tarifleri defterde kalmadı Havan’dan ile yeniden hayat buldu

5 Ağustos 2023
Ekin Uzunyol Çağlar’ın İstanbul Reşitpaşa’da ilkini açıp, evlendikten sonra ikinci şubesini Bodrum’da hayata geçirdiği Havan’dan aslında modern bir esnaf lokantası. Küçük, şirin ve minimalist. Bir kez keşfedenin bir daha, bir daha geleceği ve bildiği sebzelerin bambaşka halini göreceği bir lezzet durağı. Ağzınız sulanacak biliyorum ama haydi başlayın okumaya!

 

Havan’dan yazın haftanın 7 günü de açık. Bu yıl menüye kahvaltıyı da eklediklerinden 09.30’da açıp 24.00’te kapatıyorlar. Kışın pazartesileri kapalılar. 12.00-22.00 saatleri arasında hizmet veriyorlar.


OLDUM olası esnaf lokantalarını çok sevmişimdir. Zira onlar diğer restoranlara pek benzemezler. Her şeyden önce sahipleri hep işlerinin başındadırlar. Kah mutfakta yemek yaparlar, kah servise yardım ederler. Neredeyse gelen her konuğu tanır, ismiyle hitap ederler. Çünkü onları aileleri gibi görürler. Mekanları genelde küçük ve şirindir. Her şey minimal ve rafine düşünülmüştür. Dolayısıyla menüler öyle çok geniş değildir. Belli sayıda yemek yapılır, bitince de servis kapatılır. Öyle istediğiniz zaman gidip istediğinizi bulamazsınız. Zaten her istediğinizi de bulamazsınız, o günün menüsünde olanlardan seçersiniz. Ama kullanılan her ürün en kalitelisindendir. Doğaldır, tazedir, sağlıklıdır ve olabildiğince yereldir. Reçeteler özel olduğundan da sunulan her lezzet adeta parmak ısırtır. Esnaf lokantalarının sihrini bir kez keşfedenler artık ondan vazgeçemezler, gittikleri her yerde onların izini sürerler. Tıpkı benim gibi...

Kışın 40, yazın 100 kişi kapasiteli Havan’dan’da düğünler, açık hava toplantıları gibi özel eventler de yapılıyor.

Yazının Devamını Oku

En ‘göz’de plaj

4 Ağustos 2023
Ojo Beach Alaçatı, size sadece deniz-kum-güneş sunmuyor. Günün her saatini farklı bir etkinlikle karşılıyor. Air yoga ve mat yogasından denize karşı masaja, su sporlarından happy hour’a, kahvaltıdan dünya mutfaklarına kadar unutulmaz bir tatil deneyimi sunuyor.

 

BU sayıdan itibaren sizlerle Çeşme ve Alaçatı’nın beachlerini de keşfe çıkacağız. İlk durağımız Unique bölgesinde hizmet veren Ojo Beach Alaçatı... Ojo; bembeyaz sahili, turkuaz renkteki denizi ve muhteşem manzarasıyla diyebilirim ki Alaçatı’nın en özel plajlarından biri. Adını İspanyolcada ‘gözde olmak’ anlamına gelen Ojo’dan alan mekan, Afrika etnik tarzını sahiplenerek, kum-deniz-güneş üçlüsünün enerjisini maksimuma çıkarıyor. Bu haliyle de Ege’nin eşsiz kumsallarına farklı bir yorum katıyor.

DEV HEYKEL KARŞILIYOR
Sizi girişte bir eli göğsünde, diğer eli göğe doğru açık, ortası boş dev bir heykelin karşıladığı toplam 400 kişilik mekan, kıvrımlı basamaklardan çok özel bir koya açılıyor. İki sıra halinde dizili tek ve çift kişilik şezlonglar son derece ergonomik. Şemsiyeler de güneşin geliş açısına göre kolaylıkla yön değiştirebiliyor. 6 adet de diamond loca bulunuyor. Kapı 10.30’da açılıyor, yasal sınırların izin verdiği saate kadar da açık kalıyor. Genç, dinamik ve eğitimli personel, konuklarını memnun edebilmek adına hiç durmadan karınca misali koşturuyor. Bir dediğinizi iki etmiyor!


Yazının Devamını Oku

Bu ‘sahne’de yok yok!

4 Ağustos 2023
Gökyüzünü kucaklayan manzarasıyla asırlık zeytin ağaçlarının ortasında konumlanan ve uluslararası mutfakların seçkin tatlarını özel tasarımlarıyla süsleyen Urla Sahne bünyesindeki The Guru, misafirlerini lezzet, müzik ve deneyim yolculuğuna çıkarıyor.


 

BU hafta köşemde bir değişiklik yapıp sizi Urla’ya götüreceğim. Antik çağlara uzanan geçmişiyle, tarihi dokusunu korumayı başarmış mahalleleriyle, sakin havasıyla, tertemiz deniziyle, üzüm bağlarıyla, enginar tarlalarıyla, zeytinlikleriyle, Yorgo Seferis’iyle, Tanju Okan’ıyla, son yıllarda gastronomide yaptığı atakla dikkat çeken Urla benim de vazgeçilmezlerim arasında. İzmir’in bu şirin ilçesinde birbiri ardına açılan mekanlardan biri de ‘Urla Sahne’... Ama onu diğerlerinden ayıran birçok özelliği var. Öncelikle burası, bünyesinde dünya mutfaklarının seçkin reçeteleriyle misafirlerine yeni lezzet deneyimi sağlayan ‘The Guru’, Urla Körfezi’nin eşsiz manzarasını sonsuzluk havuzuyla bütünleştiren 7 odasıyla birbirinden farklı deneyimlerin sunulduğu ‘Doors Urla Hotel’, geçtiğimiz haftalarda ilk misafirlerini ağırlayan 10 adet bungalovdan oluşan ‘Doors Urla Bungalows’, günübirlik derslerin yanı sıra tatilde rutin sporunu ihmal etmeyen konuklar için toprak zemine sahip ‘Veledrom Tenis Club’ ve konser-etkinlik-organizasyonlara ev sahipliği yapan 3 bin kişilik ‘Humans Event’ olmak üzere 5 farklı mekanı barındırıyor. Ve tüm bunları birleştiren yürüyüş yolları bulunuyor. Konumu aslında çok kolay. Eski Çeşme yolunun hemen üzerinde, sağda. Ama dışarıdan tam olarak görülmediği için biraz dikkatli olmak gerekiyor. Geniş ve kendine özel otoparka sahip olması da bir başka avantaj.

Sohbetin ve eğlencenin baş tacı olduğu The Guru’da kızarmış enginar kalbi, ahtapot carpaccio, fırınlanmış domates ve karidesle servis edilen roka çorbası gibi lezzetleri denemenizi öneriyorum.

20 DÖNÜM ÜZERİNE KURULU
Yarımada’nın gülen yüzü Urla’da içinde 300’ün üzerinde zeytin ağacının bulunduğu 20 dönümlük yeşil alana kurulu yeni nesil karma proje olan Urla Sahne, mimarisi ve peyzajıyla adeta Avrupa köylerini hatırlatırken farklı konseptiyle de dikkat çekiyor. Ben bugün köşemde, InterContinental İstanbul’un işletmeci firması Kassanov Otel Yönetimi ve Turizm A.Ş. tarafından yönetilen Urla Sahne’nin restoranı The Guru’yu sizlerle tanıştırmak istiyorum. Diğerlerini ise şimdilik bir başka yazıya bırakıyorum. The Guru, içindeki tüm ağaçlar korunarak oluşturulan 20 dönümlük kompleksin bir parçası. Açık ve kapalı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İç kısmı 130, bahçe alanı ise 200 kişilik. Burası yaz-kış açık bir mekan. Haftanın 7 günü servis saat 09.00’da kahvaltıyla başlıyor, öğlen ve akşam yemeğiyle 24.00’e kadar devam ediyor. Çöl sıcaklarının yakıp kavurduğu şu günlerde isterseniz bahçesinde havadar bir alanda, yeşilliklerin arasında kahvaltınızı yapabilir; isterseniz gün boyunca sunulan dünya mutfaklarıyla tadı damağınızda, keyfi kalbinizde keyifli saatler geçirebilirsiniz. Zira; ilhamını Ege’nin güneşli havasından alan mekan, konuklarına zeytin ağaçlarının gölgesinde bütün bir günü doğada konforla geçirtmek üzere kurgulanmış. Masalar o nedenle dip dibe değil. Kimse kimseyi ne konuşmasıyla, ne de sigara dumanıyla rahatsız ediyor. Genelde The Guru’da sohbete eşlik eden ama çok baskılamayan keyifli bir müzik var. Belirli günlerde ise daha yüksek volumle canlı DJ performansları da gerçekleşiyor. Hemen yanındaki Humans Event’te konser olduğunda oturduğunuz yerden kulak misafiri de olabiliyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

Eşsiz Ege manzarasını lezzet esintileriyle birleştiren bir kara ve deniz masalı

3 Ağustos 2023
Göçen Ailesi’ne ait Göçtur Turizm’in Pine Bay hotels & resorts’tan sonra Kuşadası’na kazandırdığı ikinci yatırım olan DoubleTree by Hilton Kuşadası’nın en üst katında yer alan Gió Rooftop & Restaurant, her tabakta ve her lokmada konuklarına en yüksek gastronomik deneyimi yaşatıyor.

 

HAVA sıcaklığının rekorlar kırdığı şu günlerde Kuşadası’nda keyifli bir akşam yemeği alternatifi arayanlar için Gió Rooftop & Restaurant diyebilirim ki en doğru adreslerin başında geliyor. Gió, Göçen Ailesi’ne ait Göçtur Turizm’in Pine Bay Hotels & Resorts’tan sonra Kuşadası’na kazandırdığı ikinci yatırım olan “bir dünya markası” DoubleTree by Hilton’un en üst katında yer alıyor. Yani; Kuşadası’nın tam kalbinde, marinanın hemen karşısında, Ege esintili panoramik Güvercinada manzarası ve özenle seçilmiş uluslararası lezzetleriyle çok özel bir ‘kara ve deniz’ masalı sunuyor. Gió, Vietnam dilinde ‘esinti’ anlamına geliyor. Mekanın terasının esintili ve eşsiz manzarasını temsil ediyor. Bu haliyle de konuklarına çok özel anlar sunuyor. Beni de ilk anda etkileyen şey, Kuşadası’nı doğal ve tarihi güzelliğiyle gözler önüne seren konumu oldu. Adeta büyülendim, gecenin ışıklarıyla aydınlanan bu harika manzarayı seyre daldım. Termometrelerin 40’lı dereceleri gösterdiği bir temmuz akşamında püfür püfür esen bir ortamda ter boşaltmadan yemek yemenin ve bir kadeh şarap içmenin keyfini yaşadım.

Kuşadası’nın zarif sahilini ve görkemli gün batımını muhteşem bir manzara olarak sunan Gió Rooftop & Restaurant marinanın tam karşısında, DoubleTree by Hilton Kuşadası’nın en üst katında yer alıyor.

İYİ YEMEK, İYİ MÜZİK VE İYİ ZAMAN
Gió Rooftop & Restaurant yakın zamanda kapsamlı bir yenilenme yaşamış. Dekorasyonu, ambiyansı, servisi, menüsü görkemli bir gastronomi kariyerine sahip şef Mehmet Uzunöz danışmanlığında baştan aşağı yenilenmiş. Ana konsept; iyi müzik, iyi yemek ve hoş vakit geçirmek üzerine kurulmuş. Gió, haftanın 7 günü 18.00-24.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Rüzgarın hikayesini hissettiren bu enfes mekan sizi nefes kesen manzaralarla sarıp sarmalıyor ve unutulmaz bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. ‘Kara ve deniz’ ağırlıklı yemeklerden oluşan menü, etin şehvetli dokusundan deniz ürünlerinin lezzetine ve mükemmel sebzeli seçeneklere kadar herkesin ruhunu okşuyor. Sunumlar sadece gözlere değil, kalplere de hitap ediyor. Her biri özenle seçilmiş uluslararası mutfakların lezzetleri, damaklarda adeta muhteşem bir dansa dönüşüyor.

ÖRDEK VE BALKABAKLI BRULEE EFSANE

Yazının Devamını Oku

Öğleni başka, akşamı başka

22 Temmuz 2023
Bodrum Yarımadası’nın en eski yerleşim birimlerinden Gündoğan’da gündüzleri plaj, akşamları restoran olarak hizmet veren Mivara Luxury Resort & SPA’nın iskelesindeki Amanni, uluslararası ödüllü executive şef Koray Kibar yönetiminde damaklarda lezzet patlaması yaratıyor.

Amanni, Gündoğan Koyu’nun en güzel noktasında... En sıcak havalarda bile koyun kendine özgü hafif esen meltemiyle, doğal klimalı püfür püfür bir mekan.
 

GÜNDOĞAN son yıllarda Bodrum’un en sevilen ve hızlı büyüyen bölgelerinden biri... Bodrum Yarımadası’nın kuzeyinde, Yalıkavak ve Göltürkbükü arasında yer alan, merkeze yaklaşık 25 kilometre uzaklıktaki Gündoğan, daha çok sessiz bir tatil arayanlar için kendine özgü doğası, güzel koyu, mandalina bahçeleri ve berrak deniziyle ünlü. Antik dönemdeki adı ‘Farilya’ olan Gündoğan, aynı zamanda yarımadanın en eski yerleşim birimlerinden. M.Ö. 4’üncü Yüzyıl’dan itibaren yerleşim izlerine rastlanan Gündoğan’da tarih turizmi unsurları olarak kaya mezarları, kiliseler ve yeldeğirmenleri dikkat çekerken, sörf turizmi de öne çıkıyor. Berrak denizi, balık lokantalarından oluşan sahili, şirin balıkçı kahvesi Gündoğan’ın ilk akla gelen unsurları olmakla beraber son dönemde konfor düzeyi yüksek lezzet mekanlarının da açıldığı gözlemleniyor. Bunlardan biri de Mivara Luxury Resort&SPA’nın iskelesindeki ‘Amanni’...

YEREL ÜRÜNLER DE KULLANILMIŞ
Gündüzleri plaj, akşamları şık bir restoran olarak hizmet veren Amanni, popülerliği hızla artan Gündoğan Koyu’nun kargaşasından uzak izole bir bölümde yer alıyor. Mekan, adını Romalılar tarafından M.Ö. 353-375 yılları arasında Gündoğan’a verilen ‘Vara’ ve İspanyolca ‘Benim’ anlamındaki ‘Mi’ kelimesinden alan ‘Benim Gündoğanım’ anlamındaki Mivara’da konaklayanlar haricinde dışarıdan misafir de kabul ediyor. Güne kahvaltı servisiyle başlayan Amanni gün boyu plaja uygun bir menü sunarken, akşamları keyifli bir restoran-bar atmosferine bürünüyor. Uluslararası ödüllü executive şef Koray Kibar yönetimindeki Amanni, 5 yıldır yerel ve uluslararası lezzetleri bir arada sunuyor. -Bana soracak olursanız, ‘geniş Akdeniz mutfağı’ demek daha doğru olur.- Güne kahvaltı servisiyle başlayan Amanni, 11.30-18.30 saatlerinde snack, 19.00-22.30 arasında da fine-dining menüsüyle unutulmaz anlara ev sahipliği yapıyor. Her üç öğünde de servis hızlı. Çalışanlar her daim güler yüzlü. Sunumlar hem şık, hem zarif. Sokak lezzetlerinden en üst seviyeye her lezzeti bulmak mümkün. Reçetelerine bambul, tilkişen, keçi körmeni, kenker, kuş yüreği, körek mantarı gibi Bodrum’un yerel ürünleri de koymuşlar. Tabii en kokulusundan mandalinayı da unutmamışlar!

Yazının Devamını Oku

Lübnan’ı Alaçatı’ya getirdi

21 Temmuz 2023
Baharatları, kokusu, otları ve rengarenk sunumlarıyla oryantalist ama bir yandan da modern bir yemek kültürüne sahip Lübnan mutfağı, Alaçatı’daki adresi El Yar’la birlikte damaklarda eşsiz tatlar bırakmaya aday... Lübnan mimarisinden yola çıkılarak tasarlanan mekana giriş yaptıktan sonra kendinizi bir anda yasemin ve begonvillerle dolu eşsiz bir dünyanın içinde buluyorsunuz.

UZUN yıllar boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan Lübnan, deniz kıyısı olmasından ötürü ticaretin gelişmesiyle birlikte bambaşka bir kültür ve mutfağa sahip. Osmanlı’dan kalan bulgur, nohut ve acı nedeniyle Güneydoğu mutfağının izlerini de taşıyan Lübnan lezzetleri, Akdeniz’e kıyısı olmasından dolayı ise zeytinyağı ve otları da içinde barındıran geniş yelpazesiyle ilgi çekiyor. Bir dönem sömürgesi olduğu Fransız mutfağına da göz kırpmayı ihmal etmeyen Lübnan mutfağı, baharat çeşitleri, kokusu ve rayihası bol otları, rengarenk sunumlarıyla oryantalist ama bir yandan da modern bir mutfak.



Mezeler Lübnan mutfağının olmazsa olmazları. Semsek, humus, tabule, zahter, çiğköfte, patlıcan ezme ve kıbbe bu mutfakta öne çıkan lezzetler arasında. Mutfağında yaklaşık 130 çeşit mezeyi barındıran Lübnan’da, baharata, nohuda, zeytin ve zeytinyağına, bulgura, acıya, yoğurda, kuru fasulyeye, kuzu etine ve sarımsağa büyük önem veriliyor. Dolayısıyla; ‘lezzet’ deseniz var, ‘çeşit’ deseniz var. Hal böyle olunca etnik mutfaklar arasında ön sıralarda yer alması ve dünyaca tanınıyor olması boşuna değil. Bu haliyle Lübnan mutfağı; bilgi, tecrübe, emek ve marifet gerektiriyor. İşte, Alaçatı’da bu yaz kapılarını açan El-Yar, tüm bunları harmanlayan yapısıyla dikkat çekiyor. Genç işletmeci Yasin Becek’in Limon’dan sonra bir Alaçatı klasiği haline getirme hedefiyle lezzet ve eğlence dünyasına armağanı El-Yar’a ben de gittim, gördüm, tattım ve sizler için yazdım...

HEM MİDENİZE, HEM DE RUHUNUZA

Yazının Devamını Oku

Bolluk, bereket, doğal hayat bu sofrada

20 Temmuz 2023
Adını Roma mitolojisinde bereket, özgürlük, doğal hayat, ormanlar ve kaynaklar tanrıçası Feronia’dan alan Güzelçamlı’daki Feronya Restaurant, yörenin doğal ürünlerinden şef ustalığıyla hazırlanan yemekleri, olağanüstü panoramik doğa manzarası eşliğinde adeta bir bolluk festivaline dönüştürüyor.

 

Feronya’da akşam üzeri bir başka güzel. Günün sonunda güneşi batırırken, turuncunun her tonunu görebileceğiniz gün batımına adeta aşık olacaksınız.

BU hafta Ege’nin tam olarak keşfedilmemiş güzelliklerinin saklı olduğu Davutlar Güzelçamlı’daki Yediyol Şirketler Grubu’na bağlı 5 yıldızlı Seven For Life Thermal Hotel’in çatı katındaki Feronya A La Carte Restaurant’tayız. İtiraf etmeliyim ki Feronya, lezzetlerinden önce sizi konumuyla çarpıyor. Tamamı camlarla çevrili mimarisiyle tam karşısındaki Samos Adası’nın eşsiz manzarasını her açıdan görebileceğiniz mekan, mavi ile yeşilin her tonunu da konuklarına cömertçe sunuyor. Restorana adını veren Feronya (Feronia), Roma mitolojisinde bolluk, bereket, özgürlük, doğal hayat, ormanlar ve kaynaklar tanrıçası. Antik Roma’da her 13 Kasım’da çeşitli spor müsabakalarının yapıldığı Plebeian Oyunları’nda Feronia ve onun özgürleştirici doğasını da onurlandıran bir de festival düzenlenirmiş. İşte Feronya Restaurant, Tanrıça Feronia’dan aldığı ilhamla, kendi yöresinin doğal ürünlerinden şef ustalığıyla hazırlanan yemekleri, Güzelçamlı’nın olağanüstü panoramik doğa manzarası eşliğinde adeta bir bolluk festivaline dönüştürüyor. Böyle diyorum, çünkü termal sularıyla hem güzelliğinize güzellik katan, hem de şifa veren bu harika otele ait Feronya’da özenle seçilmiş doğal ürünlerle dolu serpme kahvaltıyla enerjik başlayabildiğiniz gününüzü isterseniz öğlen ve/veya akşam lezzetleriyle de taçlandırabiliyorsunuz.

SEBZE MEYVELER KENDİ SERALARINDAN
Feronya Restaurant’ın mutfağı aynı zamanda Kuşadası Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Aydın Sürer’e emanet. 100 kişi kapasiteli mekan haftanın 7 günü 09.00–01.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Mutfaktan servise hepsi işinde uzman 10 eleman atom karınca gibi sizi mutlu etmek için çabalıyor. Feronya, uluslararası tatlar sunan bir mekan. Et de var, balık da var, zeytinyağlılar da var. İçecek menüleri de oldukça zengin. Şarap kavlarında yerel markalara da yer vermişler. Lezzet şölenlerinde kendi seralarında yetiştirdikleri doğal ürünleri kullanıyorlar. ‘Çiftlikten sofraya’ temelini benimsiyorlar. Doğal ürünlerle hazırladıkları doğal güzellikleri şık sunumlarla servis ediyorlar. “Benliğimiz, içeriklerimizle ve onları nasıl tabakladığımızla oluşuyor” diyorlar.

EGE’NİN PEYNİRLERİ TEK TABAKTA

Yazının Devamını Oku

Bodrum’un lezzetli tatlar durağı

8 Temmuz 2023
Her yaz yeni mekanların açıldığı Bodrum’un değişmeyen lezzet duraklarından biri de Bitez’deki Maride Patisserie & Cafe... Bodrum’un yaz-kış açık olan keyifli adreslerinden Maride, 2016’da az şekerli, katkısız cheesecake çeşitleriyle başladığı gastronomi yolculuğunu her yıl menüsüne kattığı nefis seçeneklerle sürdürürken, mekanın müdavimlerinin sayısı da giderek artıyor.

 

 

KAPIDAN her girenin merak ettiği soruyla başlayalım. ‘Maride’ ne demek? Maride pek çok kaynağa göre M.S. 4’üncü Yüzyıl dolaylarında Mardin’e verilen isim. Maride Patisserie & Cafe’nin sahibesi Sevil Arslan Erol’un doğduğu topraklara bir minnet bu aslında. Hikaye 2006’da İstanbul’da başlıyor. Bu yıllarda Erol’un doğal deodorant satışı yaptığı firmasının adı Maride... Seneler sonra daha doğal yaşamak için ailece Bodrum’a taşındıklarında ve bir mekan açmaya karar verdiklerinde bu isimden başkasını düşünmüyorlar bile!
Maride; hem göze, hem de damağa hitap eden menüsüyle günün her saatinde gurme keşfine açık. Bu özelliğiyle de yaz kış hatırı sayılır müdavimleri olan sevimli bir lezzet diyarı. Mekan, Bodrum’a özgü bitkilerle sarmalanan, göz yormayan ve huzur veren geniş ve ferah bahçesi, çeşit çeşit tartineleri, üçüncü nesil kahveleri, kendine has ürünleri ve enerjik ev sahipleriyle keyfi odağına alan ve ilçenin en çok tercih edilen durakları arasında geliyor. Maride Patisserie & Cafe’de asla katkılı bir malzeme ya da dondurulmuş ürün kullanılmıyor. Bu detay tüm lezzetlerde kendini belli ediyor. Sabah sıcaklarından kruvasan sandviç ve tartine çeşitlerine, doğal ve katkısız kahvaltı seçeneklerinden sağlıklı glutensiz, şekersiz, vegan pasta-tatlı seçeneklerine, hatta eleminasyon diyetlere uygun ürünleriyle Maride, müşterilerine hem geleneksel, hem de modern tatlar sunuyor.

MÜHENDİSLİKTEN AŞÇILIĞA
Açıldığı günden bu yana en zahmetli lezzetleri büyük bir başarıyla sunan, sağlıklı yiyecek ve içecek alternatifleriyle artizan formatında hizmet veren mekanın mutfağında, inşaat mühendisiyken mutfağa olan tutkusunun peşinden giden bir şef olan Akın Erol var. Eşi Sevil Arslan Erol’la birlikte mekanın işletmeciliğini de yapan Erol, multidisipliner bir meslek olan gastronomiyi sanata dönüştürenlerden biri... Batıdan ve doğudan harmanladığı lezzetleri Türk damak tadına göre yorumlayıp hazırlayan ve adeta bir ‘Maride Mutfağı’ yaratan Akın Erol, mekanın hem şefi, hem de baristası! Kendine ait teknikleri ve detaylarıyla biraz Fransız, biraz Türk esintileriyle Maride Patisserie & Cafe’de şölen sabah saatlerinde kruvasanlı enfes tarifler, ekşi maya ekmekli kahvaltılar, tost ve sandviçlerle başlayıp, lezzeti sanatla, gönülleri kelamla doldurup taşıran tabaklarla devam ediyor.

Yazının Devamını Oku