TİCARET ve liderlik ruhunda var. Konuştukça anlıyorsunuz ki, sonsuza kadar da olacak! İş hayatına daha çocuk yaşta babasının yanında satış pazarlamayla başladı. Sürücülük, idari işler, muhasebe derken, kendini müdür koltuğunda buldu. Babasının işten çekilmesiyle de şirket kurucusu ve sahibi konumuna geldi. Çekirdekten yetişme kısacası... Şimdi turizm taşımacılığı ve gayrimenkul işi yapıyor. Aynı zamanda sektöründe birçok yeniliğin öncüsü. İşine aşık, ama bir o kadar da yaşamaktan keyif almayı biliyor. Otomobil kullanmaktan, iyi giyinmekten, ailesiyle zaman geçirmekten, seyahat etmekten ve kayak yapmaktan hoşlanıyor. “Ben hayat üniversitesini bitirdim. Hem de doktora yapıp kitabını yazarcasına yaşayarak okudum. Hala da okuyorum” diyen Cirit Turizm Otomotiv Taşımacılık İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Cirit, iş dışı yaşamının bilinmeyenlerini Sıradışı’na anlattı.
HAYAT FELSEFESİ
* Doğru ve dürüstlük ilkesiyle topluma faydalı olmak, neşe dolu bakmak.
OTOMOBİL
Bence kişinin aynası
* İlk arabam 1994 model beyaz bir Tofaş Doğan SLK idi. Şimdi 2011 model fuji renginde Maserati Granturismo S 4.7 Bianco’m var. Bence bir otomobil kişinin aynasıdır. O kişiyi yansıtır. Bu nedenle benim arabam spor, hızlı ve asil olmalıdır. Trafikte iyi bir sürücüyüm. Otoban dışında asla hız yapmam.
Seren Akıncı Özdurulmuş
ÇOCUKLUK hayallerinin peşinden koşup ülkemizin ilk klinik spor psikoloğu unvanına sahip oldu. İzmir’de yaşayıp Hacettepe’de doktorasını tamamlayabilecek kadar mesleğine ve gelişimine düşkün. Bugüne kadar yüzme, satranç ve genç milli futbol takımlarında görev yaptı. Bucaspor ve Altınordu Futbol Akademisi’nde spor psikoloğu olarak yıllarca çalıştı. Şimdi ise bir yandan Gediz Üniversitesi’nde ders veriyor, diğer yandan Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezi bünyesinde İzmir’de 74 sporcuya danışmanlık yapıyor. Bu kadar mı? Tabi ki ‘Hayır’. Kendi ofisinde bireysel ve takım danışmanlığı yapıyor, geçen ekimden bu yana ise ‘Çocukus’ isimli hareket odaklı oyun merkezinin kurucu ortağı olarak çocukların hareket eksikliğinden kaynaklı odaklanma ve dikkat eksikliği sorunlarına çözüm üretiyor. Herkes onu “Sporculara fısıldayan kadın” olarak tanıyordu, artık çocuklara da fısıldıyor. Erkek egemen futbol ve spor sektöründe bu denli üst düzey görevlerde bulunun Seren Akıncı Özdurulmuş’u sizlere takdim ediyorum...
HAYAT FELSEFESİ
Hayallerimi hedeflere dönüştürür, pes etmeden çalışmaya devam ederim. “Neden olmasın?”, “Nasıl olmaz?”, “Mutlaka bir yolu vardır” cümleleri sürekli aklımdan geçer.
OTOMOBİL
O benim ‘Serçedes’imdi
* Üniversiteden mezun olur olmaz kendime bir ‘Serçe’ almıştım. Küçük, sevimli, renkli bir araba... O benim ‘Serçedes’imdi... Şimdi spor bir Renault’a biniyorum. Seri ve küçük otomobillerin kent trafiğinde çok daha kullanışlı olduğunu düşünüyorum. Ama gönlümdeki aslan Vosvos. O araba bana başka bir hayata aitmiş gibi geliyor hep. Şöyle üstü açık, sağlam bir Vosvos bulduğum anda hiç düşünmeden satın alacağım. Bir araçtan beklentim tek kelimeyle güvenlik. Trafikte saygısızlığa asla tahammülü olmayan biriyim. Aslında trafikte ben, ben değilim!
İZMİR’de sıradışı sportif deneyim yaşamak isteyenlerin son dönemdeki yeni adresi Carrera Fitness&SPA’nın başarısının arkasında, grubu kentte yatırım yapmaya ikna eden deneyimli bir turizmci ve halen bu önemli şirketin CEO’su Hüseyin Valentino Erikçi’nin büyük payı var. Öğrenciyken adım attığı sektörde 18 yaşında Türkiye’nin en genç ön büro müdürü unvanını kazanan ve 30 yıldır görev yapan Erikçi’yi yakından tanıyıp, İzmirle ilgili hedef ve hayalleri ile mutfaktaki yeteneklerini öğrenince sohbetimiz daha da keyiflendi. Gelin; Hüseyin Valentino Erikçi’yi, ‘Yaşa ve yaşat’ diye özetlediği yaşam felsefesi, bitmeyen enerjisi ve ayrılmaz parçası olan sporla bütünleşen kişiliğiyle biraz daha yakından tanıyalım.
KİMDİR?Adı ve soyadı: Hüseyin Valentino Erikçi
Doğum yeri ve yılı: Mersin, 1971
Eğitimi: Turizm ve otelcilik
İşi: Carrera Fitness&SPA CEO’su
Medeni durumu: Ayfer Erikçi’yle evli, ‘Yağmur’ adında (7) kız çocuk babası
HAYAT FELSEFESİ
ELEKTRAL A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayıl Dinçsoy, küçük hacimli ama ses getiren hepsi birbirinden ilginç icatlarıyla ünlü. Türkiye onu ‘alkolmetre’ cihazıyla tanıdı. Bu sayede vatandaşlar ‘Hoh’ yapmaktan, polisler de ‘ağız koklamaktan’ kurtuldu. Bir sonraki çıkışını dünyayı kasıp kavuran SARS salgınında yaptı. Havayı virüsten arındıran ‘Bio Tron’ adlı cihazıyla Çinlilerin bile dikkatini çekti. Asıl bombasını ise silah dedektörleri ve ‘O çalışsın siz kazanın’ sloganıyla ürettiği otomat makineleriyle patlattı. Sayıl Dinçsoy, fizik ve elektronik yüksek mühendisi. Başarılı, saygın, çok yönlü, üretken, sosyal, aynı zamanda tonton bir işadamı. Ama öncesinde 7 yıllık TRT geçmişi var. Üniversitede okurken bir akşam eleman alımı anonsu üzerine genel kültürünü sınamak için girdiği sınavda 6 bin kişi arasında ilk 500’e girerek kapısından adım attığı kurumda şef prodüktörlüğe kadar yükselmiş, Kültürpark’taki TRT İzmir’in kuruluşunda görev almış, açış konuşmasını da yapmış. Ama sonrasında mühendislik ağır basmış ve sanayicilikle tarar kılmış. Şimdilerde biri üretim ve satın almaya, diğeri Ar-Ge ve satışa bakan iki oğluyla üretmeye, yeni icatlar çıkarmaya, kent, bölge ve ülke ekonomisine katkı koymaya devam ediyor. ‘Kurduğunuz, yarattığınız işlerinizi emanet edecek nesilleri yetiştiremezseniz hiçbir şeyin kıymeti yok. Bu önemli hesabı torunlarınız için bile yapmalısınız’ diyor. Aynı zamanda fahri trafik müfettişi. TV’deki mutfak programlarını kaçırmıyor. Tarhana çorbası ve turşularıyla iddialı. Usta gemici ve telsizci ehliyeti var. Fenerbahçe üyesi. Safkan Doberman üreticisi.
HAYAT FELSEFESİ
Hayat mükemmel, uğruna çalışmayı amaçladığınızda sonuç da alabiliyorsanız çok daha güzel.
OTOMOBİL
Fahri trafik müfettişiyim
* İlk arabam yurt dışında burslu okurken biriktirdiğim paramla aldığım fantastik bir Anadol’du. Ona yapmadığım otomasyon kalmamıştı. Ankara’da herkes ona hayretle bakardı. 1977’den bu yana Mercedes ve ona ek olarak bir küçük şehir içi arabası kullanıyorum. Çok gerekmedikçe şoför tercih etmem. Bir otomobilde güven, konfor ve teknoloji ararım. Fahri trafik müfettişiyim. Yaşım itibariyle temkinli bir sürücüyüm.
BESLENME
‘HER insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur’ der Özdemir Asaf... Ama Süheyla Kiraz’ın hem ‘Sıradışı’ bir öyküsü, hem de ‘Nazım’ın kaleminden çıkma bir şiiri var. Aslen Denizlili. Rüzgar onu Bodrum’a 1998’de atmış, öğretmen olarak. ‘Çalıkuşu’ misali, müdür olarak atandığı Çiftlik Köyü İlkokulu’nu kendi çabalarıyla bulduğu sponsorlardan aldığı destek ve sivil toplum örgütlerini harekete geçirerek bambaşka bir çehreye kavuşturmuş. Kısacası, bir öğretmen mucizesine imza atmış. Yetinmemiş, köyün kadınlarına iş imkanı sağlamak için AB projelerine dalmış. Kurslar açmış. Gençlerin İngilizce öğrenmesine önayak olmuş. Bu başarı ona Mahinur-Cemal Uslu İlköğretim Okulu Kurucu Müdürlüğü görevini getirmiş. 5 yılın sonunda emekliye ayrılmış. ‘Yoğun çalışmaya alışan biri emekli olunca hayat amacı kalmıyor’ düşüncesinden hareketle ‘Eğitime devam’ diyerek Özel Kiraz Etüt ve Eğitim Merkezi’ni açmış. Şimdilerde, eylülde hizmete sunacağı Özel Kiraz Anaokulu’nun hazırlıklarını yapıyor. Zira; 50’li yaşları ona, bireyselden toplumsala, insanlara değil, olaylara bakmayı ve hayatının anlamını bulması gerektiğini öğretmiş. Hayatın anlamını da ardına baktığında iyi bir şeyler bırakabilmek, yaşamını anlamlı kılacak bir misyon üstlenerek bu yolda ilerlemek, bir kıvılcım yakalamak ve kendisiyle uyumlu bir amaç edinmek olarak belirlemiş. Nazım Hikmet gibi, ‘Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı / Yetmişinde bile mesela, zeytin dikeceksin / Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil / Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için/ Yaşamak yanı ağır bastığından’ diyor. ‘Anladım ki ait olmak demek, yaşamak demekmiş’ diye de ekliyor. ‘Şükür’e inanıyor. Şükretmenin mutluluğun ve başarının temel anahtarı olduğunu düşünüyor. İnanılmaz güler yüzlü, sosyal. Adı gibi hoş, dinamik, detaycı. İnsanın içini ısıtıyor. Atom karıncadan farksız. Kıpır kıpır. Yorulmak nedir bilmiyor. Son derece pozitif ve enerjik. Kendisini eğitime adamış. Varsa yoksa çocuklar için didinip duran Bodrum’un Çalıkuşu, mütevazı yaşamının kapılarını Sıradışı’na açtı.
HAYAT FELSEFESİ
Yaşadığımız her anı güzel kılmak, sonraki nesillere öğretiler bırakmak, komşularımız, akrabalarımız, çocuklarımız, eşimiz ve sevdiklerimizle anılar biriktirmek, farkındalığı yüksek, iyi-ahlaklı, vatanına sevgiyle bağlı çocuklar yetiştirmek. Bütün yıldızlarımın yörüngesini kalbime bağladım. Kalbim attığı sürece sevgimi dağıtmaya devam edeceğim.
OTOMOBİL
‘Kızım’ diye seviyorum
* Bodrum’a ilk geldiğim yıl arabam yoktu. Bitez Belediye Başkanı Remzi Güngör’ün çocuklarına derse gidiyordum, 18.00’de bitiyordu. O zamanlar Bitez’den Bodrum’a son minibüs ise saat 17.00’deydi. Remzi Bey’in eşi Suzi, ‘Süheyla Hanım size bir araba alalım, ders vererek borcunuzu ödersiniz’ dedi. 2 bin liraya bir Lada aldık. Direksiyonu o kadar sertti ki, bir süre sonra pazularım bile kuvvetlenmişti! O araba benim için çok özeldi. Şimdi bile Suzi’yle konuşup gülüşürüz. Şu anda 2008 model kırmızı bir Peugeut 107’im var. Daha 48 bin kilometrede. Onu ‘Kızım’ diye seviyorum. Çok ekonomik. Tam bir Bodrum arabası. Ufacık, samimi, sıcacık.
BESLENME
HANİ, ‘Adam gibi adam’ derler ya... Sanki bu söz onun için söylenmiş. Nevzat Kavalar, her şeyden önce cesur, yürekli, çalışkan, dürüst, özü sözü bir, elini taşın altına koymaktan asla kaçmayan, bir o kadar da mütevazı bir iş insanı. Kalbi sevgiyle dolu. Tam bir dost canlısı. Topluma hizmet aşkını her şeyin üstünde tutuyor. Geleceği tasarlayarak, daha çok çalışarak, daha çok üreterek, el birliğiyle, gönül birliğiyle, yılmadan, azimle tüm engellerin aşılıp aydınlık yarınlara ulaşılacağına inanıyor. Bu anlamda engel de tanımıyor. Çünkü zoru, mücadeleyi, disiplini seviyor. Mağlubiyetten hoşlanmıyor. İdealleri uğruna yılmadan sonuna kadar gidiyor. Her yaşamın bir taşı yerinden oynatması gerektiğine inanıyor. Dolayısıyla samimiyetle ve inanarak yapılan her işin başarıya ulaşacağını savunuyor. Hep doğru bildiğini söylüyor. Yalandan ve keşkeden olabildiğince uzak duruyor. Her konuda değişime açık. Bardağın dolu kısmını görenlerden. Her daim pozitif. Güler yüzlü, iyi niyetli, samimi, içten, paylaşımcı, özverili, ekip çalışmasına ve diyaloğa açık. Nasıl başarıyorsa, her zaman enerjik ve neşeli. Bir o kadar da duyarlı. İnsanlarla iç içe ve barışık. Bilgi ve emeğe saygılı. ‘Sıradışı’ ama sizden, bizden biri. İnanılmaz doğal. Nevzat Bey başarılı bir iş insanı olmasının yanı sıra gençlik yıllarından beri siyasetin içinde yer almış bir isim. Girit’in köklü ailelerinden gelen dedesi Şemsettin Nevzat Kavalar, Viyana Üniversitesi’nde ekonomi okuduktan sonra Çanakkale Savaşı’na katılmış. Savaştan ‘Gazi’ olarak dönen Şemsettin Bey, şimdiki Işıkkent’in bulunduğu Işıklar köyüne yerleşmiş. Önce CHP Ocak Başkanı olmuş, sonra da muhtarlık yapmış. “Ben dededen CHP’liyim. Kuruluşundan bu yana partinin içinde halka hizmet için mücadele eden bir ailenin mensubu olmaktan büyük gurur duyuyorum” diyor, yıllardır edindiği deneyim ve bilgi birikimiyle ülkeye faydalı olmak için siyaset dünyasında çalışmalarını sürdürüyor. 19 yaşında gençlik kollarında başladığı bu kulvarda bugün önemli bir dönemeçte duran Nevzat Kavalar’ın özel dünyasını mercek altına aldık.
KİMDİR?
Adı ve soyadı: Nevzat Kavalar
Doğum yeri ve yılı: Bornova Işıklar köyü (Işıkkent), 1956
Eğitimi: Özel Türk Koleji
İşi: Meyve üreticiliği, hayvancılık, inşaat
Burcu: Aslan
DEMET Alacakaya, iyi eğitimli, kendiyle barışık, duru güzelliği olan genç bir kadın. Üniversiteyi bitirince bir süre bankacılık yapıyor, bir süre de aile şirketinde çalışıyor. Parlak bir kariyer onu beklerken o her şeyi bir kenara bırakıp, sezgilerini dinleyerek çok sevdiği kişisel gelişim ve yoga alanında yoluna devam etmeye karar veriyor. Yurt dışında alanıyla ilgili çok sayıda eğitim ve seminerlere katılıp yaşam koçluğu ve özellikle bebek yogası alanında uzmanlaşıyor. Geçtiğimiz aylarda Alsancak’ta Happy Days Kişisel Dönüşüm ve Yoga Merkezi’ni açan Alacakaya, koçluk yaptığı kişilere hep şu tavsiyede bulunuyor: “Kriteriniz mutluluk olsun, çünkü odağınızı mutluluğa çevirirseniz hayat size karşılığını mutlaka veriyor.”
KİMDİR?
Adı: Demet Alacakaya
Doğum yeri ve yılı: İzmir, 1984
Eğitimi: Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme
İşi: Happy Days Kişisel Dönüşüm ve Yoga Kurucusu
Medeni durumu: Bekar
HAYAT FELSEFESİ
BAZI insanlar vardır; enerjileri, sevecenlikleri ve birikimleriyle sizi adeta büyüler. Ve evrene üretkenlik mesajı göndererek, dolu dolu yaşamanın önemini size her seferinde bir kez daha hatırlatır. Son 1 yıldır Türkiye Gençlik ve Spor Konfederasyonu’nun İzmir Başkanlığı’nı yürüten ve kurucusu olduğu Vira Stratejik Ortaklığı ile şirketlere finansal-yönetim danışmanlığı konusunda kurumsal koçluk yapan genç ve başarılı iş kadını Senem Kılıç için, ‘On parmağında on marifet var’ desek yanlış olmaz. Girişim Platformu’nun dönem başkanlığını da yürüten, üniversite mezunu gençlere, kadın mahkum ve engellilere istihdam yaratmaya yönelik projelerin öncülüğünü yapan Kılıç, gelecekte yıldızı daha da parlayacak bir sivil toplum gönüllüsü olmasının yanı sıra iki üniversitede birden dersler veren ve ‘Eğitimler için geceli gündüzlü yoğun bir koşturmacanın içinde bu kadar şeye nasıl zaman yaratıyor?’ dedirten gerçek bir proje insanı. Aynı zamanda, İş’te Rota programının yapımcısı ve sunucusu. “En gururlu anım, 40 yıllık eğitimci babamın yüksek lisans öğrencim olması” diyor. 12 yıl görev yaptığı Schenker Arkas’ta 4 aylık hamileyken aldığı dünya birinciliği ödülünü ise hiç unutamıyor. Elini attığı her konu mucizevi bir şekilde başarı ve verimlilik öyküsüne dönüşüyor. Bize de, genç yaşına rağmen yaşamına bu kadar önemli hedefi yerleştiren ve onlara kararlılıkla ulaşan bu değerli hanımefendiyi keyifle dinlemek ve sizlere anlatmak düşüyor.
KİMDİR?
Adı: Senem Kılıç
Doğum yeri ve yılı: Denizli, 1978
Eğitimi: Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği
İşi: Vira Stratejik Ortaklık Yönetim Ofisi Kurucusu
Medeni durumu: Dr. Selçuk Kılıç’la evli, Emir (14) ve Barlas (4) adında iki oğlu var
HAYAT FELSEFESİ