CEYHUN Yazıcı, beden eğitimi öğretmeni bir anne ve spor akademisinde öğretim üyeliği yapmış bir babanın çocuğu olarak sporla küçük yaşlarda tanışmış. Basketbol, yaşamında hep önemli bir yer tutmuş. Şimdilerde, derinliklerin gizemine ve tadına varmak için bir arkadaş grubuyla düzenli olarak serbest dalışlar yapıyor. Çok sempatik ve güler yüzlü. İşe alımlarla ilgilenen uluslararası bir insan kaynakları firmasının İstanbul ofisindeki yoğun çalışma ortamından, sıla hasretinin de etkisiyle kendini İzmir’e atıvermiş. Eşiyle de İstanbul’da bu dönemde tanışmış. Kendinden emin, parlak fikirli, genç bir girişimci. Hep kendi işini yapmak istemiş ve Türkiye’de yeni gelişen paket servis restoran konseptinin İzmir’deki ilk örneği olan ve kendi yarattığı ‘Paketchi’ markasıyla Bayraklı’da başlayan yolculuğunu İzmir’in diğer noktalarına taşımaya hazırlanıyor.
KİMDİR?
Adı: Ceyhun Yazıcı
Doğum yeri ve yılı: İzmir, 1982
Eğitimi: Celal Bayar Üniversitesi Maliye Bölümü
FİRUZ Özçekici, İzmir’in önde gelen cateringcilerinden. İsmini taşıyan “Firuz Catering”i en büyük destekçisi ve hayat arkadaşı Necla Hanım’la birlikte 1986’da kurmuş. Bu tarihten itibaren de kaliteyi en üst düzeyde tutmayı ilke edinerek sadece İzmir’in değil, Ege’nin en başarılı catering şirketleri arasına girmeyi başarmışlar. Firuz Bey, adı gibi mesut, mutlu, sevinçli, ferah, uğurlu, iyi bahtlı biri. Aynı zamanda çok titiz ve çalışkan. İşine tutkuyla bağlı. Alışılmışın dışında lezzetler ve sunumlar yaratmak için gece gündüz demeden çalışıyor. Kızları Çisil ve Tuğçe, onların sağ kolu. Firuz Özçekici, “Yemek yemek sadece karın doyurmak değildir. Yediğimiz şeylerin lezzeti, sunumu, hijyeni hayatımızı birçok yönden etkiler. En başta sağlık geliyor tabii... Sonra mutluluk. İnsanlar yedikleriyle mutlu olurlar, hayattan aldıkları keyif artar. Bizim de en büyük amacımız yaptığımız işi en iyi şekilde icra ederek müşterilerimizin hayatlarında güzel izler bırakmak” diyor. Ve bir anlamda işinde başarılı olmasının da ipuçlarını veriyor.
HAYAT FELSEFESİ
Sade, dürüst, huzurlu bir hayat
OTOMOBİLRahatlık, güven, dayanıklılık
* İlk arabama 1969’da sahip oldum. 1958 model kırmızı renkli bir Opel’di. Şimdi, 2005 model Kia Sorento jeep kullanıyorum. Bir otomobilden beklentim rahatlık, güven ve dayanıklılık. Temkinli ve dikkatli bir sürücüyüm.
BESLENMEKadro asla eksik olmamalı
* Pazar hariç klasik kahvaltıyı tercih ederim. Pazar günleri kahvaltıyı biraz daha geç bir saatte, tüm aile bir arada, farklı lezzetlerle özel kılmaya çalışırız. Her zaman mutlaka peynir, zeytin, salatalık, domates, yeşil biber, maydanoz, reçel veya bal, yumurta ve zeytinyağı olur. Bunlardan biri olmazsa kadro eksik kalmış demektir. Öğle yemeklerimi kendi işyerimde yerim. Her gün farklı bir şey tüketmeye özen gösteririm. Bir gün kırmızı, bir gün beyaz etse diğer gün balık ve mutlaka bir sebze çeşidi tercih ederim. Akşam öğünüm ızgara, zeytinyağlı, salata ve meyveden oluşur. Karbonhidratlı yiyecekler tüketmemeye özen gösteririm. Sossuz naturel yemekler ve Türk mutfağı en beğendiğim lezzetler. Ağır yağlı, baharatlı şeyleri sevmem. İşim gereği mutfakla bir hayli ilgiliyim. Et ve balık çeşitlerinde oldukça iyiyim. Salatalarım da meşhurdur.
BUGÜNKÜ konuğum, eğitimde 60 koca yılı geride bırakan, ‘Köklü eğitim, kalıcı başarı’ sloganıyla yola devam eden Özel Çamlaraltı Koleji’nin kurucusu Mehmet Ali Sertatıl’ın azmini, inancını, direncini ve adını yarınlara taşıyan torunu Gülçağ Gençer... Gençer, eğitim yaşamına başladığı Çamlaraltı’da dedesinden ve babasından aldığı eğitim meşalesini bugün daha ileriye taşımak için var gücüyle çabalıyor. Genç ama bir o kadar da deneyimli. Ailenin üçüncü kuşakta da devam eden eğitimci kimliğini çağdaş bir vizyonla buluşturan pırıl pırıl bir yönetici ve parlak hedefleri olan güçlü bir lider. Dedesi Mehmet Ali Sertatıl’ın bu anlamlı mirasına dört elle sarılırken, omuzlarında yarının çağdaş, Atatürkçü, laik ve demokratik kuşaklarını yetiştirmenin büyük sorumluluğunu taşıdıklarının bilincinde olduklarına dikkat çekiyor. Yemek yapmayı çok seviyor, bir çeşit terapi olarak görüyor. Bir dönemin profesyonel voleybolcularından. En büyük hobisi bardak altlığı toplamak. Modayı yakından takip ediyor, siyah rengi çok seviyor. Teknolojiyi ihtiyacı kadar takip ediyor. Yay burcu. Özgür, sevecen ve iyi niyetli biri. İsim babası, Çamlaraltı’nın eski edebiyat öğretmenlerinden ünlü besteci Rüştü Şardağ. İşte ayrıntılar...
OTOMOBİL
Park yeri kolaylığı önemli
* İlk arabam siyah bir Murat 131’di. Şu anda 2010 model yine siyah Honda Jazz’ım var. Otomobilimi kendim kullanırım, çocuklarım da olduğu için kurallara uyarım. Şehir içinde park yeri kolaylığı sağladığı için küçük arabaları tercih ediyorum. Konfor ve güvenlik de çok önemli.
BESLENME
Okşan Özhelvacı
OKŞAN Özhelvacı, İzmir’in baskı sektöründeki en köklü kuruluşlarından Erdal Etiket’in sahibi. Okşan Hanım, temelleri 45 yıl önce atılan Erdal Etiket’i, en büyük destekçisi olan eşi Volkan Özhelvacı’yla birlikte günümüzün en modern baskı teknolojilerine sahip şirketi konumuna taşıyan başarılı bir iş kadını. Kemalpaşa OSB’de 2 milyon dolarlık yeni bir yatırımla gündemdeler. Son sistem makinelerle lazer kesim, serigrafi, dijital baskı, kesim, markalama, montaj hizmetleri verdikleri bu yeni tesiste ürün hammadde olarak girip işlenmiş olarak çıkıyor. Okşan Özhelvacı iş hayatının yanı sıra özel yaşamında da son derece titiz, disiplinli ve çalışkan biri. Hayattaki en büyük önceliği ailesi. 25 yıllık evliliği karşılıklı sevgi, saygı ve güvene dayalı. Her şeyi eşi Volkan Bey’le birlikte yapmayı seviyor. Aynı işte çalıştıkları için birbirlerini her konuda anlayıp tamamladıklarına inanıyor. Çocukları da mutluluklarını perçinliyor. Oğlu Kaan ve kızı Ece ile arkadaş gibi. Her şeyi paylaşıyorlar. Anneliği en önemli uğraşı olarak görüyor. İşteki başarılarında aile birlikteliklerinin büyük payı var. İkinci kuşak olarak devraldığı işi üçüncü kuşağa devredip kendilerinden daha iyilerini yaptıklarını görmek en büyük arzusu. Kolej yıllarında 8 yıllık başarılı basketbol geçmişi var. Mutfak, müzik ve kitapla arası çok iyi. Ailesi ve sevdikleri için çeşit çeşit muhteşem tatlılar yapmayı seviyor. Modayı yakından takip edip, şık giyinmeye özen gösteriyor. Okşan Hanım’ı biraz da başarılı ve oldukça hareketli iş hayatının dışındaki bu özel kesitleriyle tanıtalım istedik...
OTOMOBİL
Kurallara harfi harfine uyarım
* İlk arabam 1986 model beyaz bir Audi’ydi. Şu an yine beyaz renkli Mercedes Benz 250’m var. Otomobilimi genellikle kendim kullanırım. Ancak zaman zaman şoföre de ihtiyacım oluyor. Ciddi zaman tasarrufu elde ediyorum. Alacağım aracın güvenli ve konforlu oluşu benim için çok önemli. Trafikte dikkatli ve kurallara harfiyen uyan bir sürücüyüm.
BESLENME
Etli nohutlu kerevize bayılırım
* Ailem ve sevdiklerimle bir arada en keyifli zamanları yemekte geçiririz. Özellikle uzun hafta sonu kahvaltılarına bayılırız. Kahvaltı soframda mutlaka ceviz, bal ve yumurta bulundururum. Öğle yemeklerini çalışanlarımızla birlikte yemeyi tercih ederim. Yani tabldotta ne varsa ondan yerim. Akşamları genellikle ızgara et, salata ve sonrasında meyve tüketmeye dikkat ederim. Ara öğün olarak meyve, ceviz ve kuru kayısı atıştırırım. Çok yemek ayırt ettiğimi söyleyemem. Ama en çok anneciğimin elinden çıkmış etli nohutlu kerevizi severim. Mutfakta vakit geçirmekten büyük keyif alırım. Eşimle beraber tuzda balık yapmayı öğrendik. Ayrıca, tatlıyla aram iyi.
DÜN, “Böyle ‘Mikrop’ dostlar başına” demiştik...
Sahnelerin ‘Mikrop Hikmet’i Hikmet Durmuş’u anlatırken...
Yeşilçam filmlerini aratmayan hayat öyküsüyle dikkat çeken Mikrop’un aynı zamanda ‘Biz Bize Yeteriz’ adlı bir grubun da öncüsü olduğunu hatırlatıp ayrıntıları bugüne saklamıştık...
Gerçekten de sosyal sorumluluk projeleriyle bugüne kadar binlerce insanın gönlünde taht kurmayı başarmış Mikrop Hikmet...
Nasıl mı?..
Siz aynı zamanda bir hayırseversiniz. Sosyal sorumluluk projeleri nasıl başladı?
O bir çılgın...O bir deli...O bir manyak...O bir gazeteci...O bir TV programcısı...O bir radyocu...O bir köşe yazarı...O bir proje adamı...O bir marka...O bir Mikrop...
Nam-ı diğer, sahnelerin Mikrop Hikmet’i...
Hayatı Yeşilçam filmlerini aratmıyor.
9 çocuklu bir ailenin 6’ncısı.
İHL mezunu. Hem de dereceyle bitirmiş.
Ama... Sonra gidip servis&bar eğitimi almış.
SIRADIŞI’nın bu haftaki konuğu Bodrum merkezli Barbaros Yatching’in yönetim kurulu başkanı Barbaros Güneş. O, bu sektöre deyim yerindeyse çağ atlatan isimlerden biri. Hem okullu, hem alaylı... DEÜ Turizm İşletmecilik ve Otelcilik mezunu. İş hayatına büyük otellerde animatörlük yaparak başladı. Sonrasında ön büroda çalıştı. Seyahat acentelerinde operasyon müdürlüğü yaptı. Bir dönem kaptanlığa merak saldı. Teknesiyle mavi yolculuk turları yaparken, denizcilik tabiriyle karaya vurdu. 1994’te kendi işini kurdu. 10 yılda çok yol aldı. Yat turizminde Türkiye’nin öncü firmalarından, yükselen değerlerinden biri olmayı başardı. Bunu da hep ‘ilk’leri hayata geçirerek gerçekleştirdi. Guletlerle daha önce hiç yapılmamış, denenmemiş turlar yarattı. 10 binin üzerinde misafir ağırladı. “Sırrımız, en iyi bildiğimiz işi yapmak” diyen Barbaros Güneş, hem işte, hem de özel hayatta sade ve basit yaşamıyla dikkat çekiyor. Yoğurtsuz yapamıyor. Yıllarca lisanslı olarak oynadığı futbolu şimdilerde halı sahada sürdürüyor. İyi bir Fenerbahçeli. Aynı zamanda madalyalı bir yüzücü. Şaka değil, hala pul biriktiriyor.
HAYAT FELSEFESİ
Hem işte, hem de özel hayatta sade ve basit olmak.
OTOMOBİL
Önceliğim güvenlik, konfor
* İlk arabam bordo bir Hyundai Accent’ti. Şimdi, 2010 model siyah renkli Mercedes C-180 kullanıyorum. Bir otomobilden öncelikli beklentilerim güvenlik ve konfordur. Trafik kurallarına olabildiğince dikkat ederim. Uzun yolda hız limitleri dahilinde kalmaya özen gösteririm. Yayalara ve diğer araçlara saygılı olmaya çalışırım.
BESLENME
Erim Düzgün, özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda sesi ve sahne şovlarıyla İzmir eğlence dünyasına renk katan en önemli isimlerin başında geliyor. 90’ların sonunda, hobi olarak müzik yapan işadamı İlhan Saygın’la yolları kesişiyor. Merhum Atalay Noyaner’in işletmelerinde ikili olarak program yapıyorlar. Böylece İlhan Saygın profesyonel müzisyen olurken, Erim Düzgün de müzikten kazandığı birikimleriyle ticarete atılıyor, iki oğuyla birlikte kurduğu laminasyon tesisiyle ayakkabı sektörüne hizmet veriyor. Bugünlerde Erim Bey bir yandan çocuklarına sağlam bir gelecek hazırlamanın mutluluğunu yaşarken, bir yandan da İlhan Bey’in 1. Sanayi Sitesi’ndeki işyerinde kurduğu küçük stüdyoda dostlarına birlikte müzik ziyafeti çekiyor. Rotary kulüpleri ve diğer sivil toplum kuruluşlarının düzenledikleri yardım amaçlı gecelerde de nostaljik müzik yaparak hem kendilerini, hem de izleyenlerini müziğe doyuran ikiliden Erim Düzgün, iş dışı yaşamının kapılarını Sıradışı’na açtı.
KİMDİR
Adı: Erim Düzgün
Doğum yeri ve yılı: Gemlik, 1954
Eğitimi: Bursa Uludağ Yabancı Diller Yüksekokulu İngilizce Bölümü
İşi: Kadın hastalıkları, doğum ve tüp bebek uzmanı