Soyadıyla örtüşen naif ve sakin yapısı, gençliğinin verdiği hedef ve sonuç odaklı yaklaşımları sohbetin ilk dakikalarından itibaren kendini hissettiriyor. 9 yılda 3 bin konut üreterek sektörde önemli bir başarı yakalayan ve güven unsuru olan Yücesoy’un geleceğe dair planlamalarını gerçekleştiren beyin takımının liderliğini yapıyor. Tatillerinde eşiyle birlikte yeni yerler keşfetmekten, farklı kültürler, insanlar tanımaktan ve sosyal etkinliklere katılmaktan çok hoşlanıyor. Hem iş, hem de özel hayatında analitik düşünmekten vazgeçmiyor. Kahvaltı ve yemekleri uzun uzun yapıp keyifli hale getirmeye bayılıyor. Eşiyle tanışıklığı Bornova Anadolu Lisesi’nde okudukları yıllara dayanıyor. İrem’in üniversite dolayısıyla İstanbul’a gitmesi ve orada avukatlık yapmaya başlaması nedeniyle 9 yıl boyunca, evliliklerinin ilk senesinde de çift şehirde yaşamasının İstanbul’daki projeleri yakından takip ederek kendisine iş yaşamı ve vizyon anlamında çok büyük katkıda bulunduğunu söylüyor. Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmuyor. “İnsanları yaşama bağlayan şeyin hayal etmek ve bu hedefin peşinden koşabilmek olduğunu düşünüyorum” diyor ve ekliyor: “Kendi gerçeklerinizin peşinden gitmek çok önemli. Bir de empati kurabilmek. İnsanların en büyük eksikliğinin empati olduğunu düşünüyorum. Keşke karşımızdakini iyi dinlemeyi ve anlamayı başarabilsek. O zaman hayat daha kolay ve keyifli olurdu.”
HAYAT FELSEFESİ
Hayal etmek ve hedef koyabilmek.
OTOMOBİL
“Şimdi Alaçatı’da olmak var.”
Niye?
Bu sene 8’incisi düzenlenen Alaçatı Ot Festivali için!
Peki, insan adı ‘ot’, teması ‘ısırgan’ olan bir organizasyona neden gider?
Öncelikle otları tanımak, almak, toplamak, onlarla ne tür lezzetler yapılabileceğini öğrenmek, fikir sahibi olmak, yerel üreticiye destek vermek vs için...
Belediyenin geçtiği basın bültenine göre dört günde 200 bine yakın kişi gelmiş.
Oteller dolmuş, esnafın ve üreticinin yüzü gülmüş.
Göksan tasarımlarında kadınları nesnelerle aynı anda hem bütünleştiriyor, hem de ayrıştırıyor. Sanatla modayı birleştiren anlayışa sahip tasarımlarında farklı materyaller ve çarpıcı renklerle oluşturduğu desenleri baskı teknolojisiyle birleştirerek her sezon deneysel kapsül koleksiyonlar sunuyor. Okul yıllarından beri bir ressamın gibi bilgisayarında saatlerce tasarımlar yaptığını söyleyen İpek Altınöz Göksan, “Her tasarımcı bir gün kendi markasını yaratmanın hayalini kurar. Ben 2015’te bu düşümü gerçekleştirdim. İlk önce hepsi farklı temalardan oluşan 5 parçalık sweatshirt koleksiyonu hazırladım. Markam tanınmaya ve talepler gelmeye başlayınca etek, elbise ve pantolon gibi yaz grubu koleksiyonu oluşturdum” diyor. Anlamı herkese göre değişen sembolik tasarımlar yapmayı sevdiğini belirten Göksan, “Ama elbise neyi anlatırsa anlatsın insanlar kullanım alanına ya da vücut yapılarına göre ürün almayı tercih ediyorlar. O nedenle tasarımla birlikte kıyafetlerin rahatlığına ve geniş kullanım alanı olmasına dikkat ediyorum” diye konuşuyor. Fashion week etkinliklerine katılarak Epikette’yi yurt dışında tanıtmak ve büyütmek istediğini kaydeden İpek Altınöz Göksan, hedeflerini ise şöyle anlatıyor: “Kendi markamla cornerlar açmak. Giyim dışında farklı gruplarda da ürün çıkarmak. Baskı ve tasarımın olduğu her alana girmek.” Birçok koç burcu kadını gibi o da atılgan, girişimci, enerjik ve kendine güveni tam. Moda dünyasının bu ‘sıradışı’ genç ismini bir yere not edin, inanıyorum ki bir gün herkes ondan söz edecek.
HAYAT FELSEFESİ
Mutlu olduğun işi yap, mutlu yaşa. Mutluluğun için şehir değiştirmen gerekiyorsa hiç düşünmeden yap.
OTOMOBİL
Park, performans, tasarım
* İlk arabam gri bordo karışımı bir Citroen’di. 2011’de üniversitedeyken almıştım. Halen aynı otomobili kullanıyorum. Bir araçtan öncelikli beklentim kolay park edilebilir olması. Performansı, tasarımı da önemli. İstanbul’da araç kullanmaya başlamış biri olarak trafikte pratiğim.
ZEYTİNLİKLER birer birer yok olurken, zeytinyağına gönül vermiş insanların olması ne güzel!
İşte, Ekin Yılmaz da onlardan biri.
Onun da hikayesi birçok küçük üreticiyle benzerlik gösteriyor.
Ekin Hanım ve eşinin zeytine aşkı, bir yandan uzun yıllar finans sektöründe yöneticilik yapmanın yorgunluğu atmak, diğer yandan da oğullarına bir dikili ağaç bırakmak düşüncesiyle başlıyor.
Yer aşamasında, “Toprağı, havası, denizi ve sakinliğiyle özellikle yaz aylarında hep kurtarıcımız oldu” denilerek, Ayvalık’ta karar kılınıyor.
Sonra, 2007’de ufak ufak araziler satın alınarak fidanlar dikiliyor.
1980’de evlenerek İsveç’e gitti. Orada 2 yıl lokanta yönetimi ve mutfak eğitimi aldı. 20 sene sonra yeniden Türkiye’ye döndü, İstanbul’da çocukluk hayali olan Le Chalet lokantasını işletti. 1992’de İstanbul’un karmaşasından kaçıp Bodrum’a yerleşti. Eşi Ferman Yılmaz’la birlikte 2000’de adını verdiği Sait Balık Restaurant’ı açtı. Fark yaratan mutfağı, dekoru, servisi, güler yüzlü hizmetiyle kısa sürede Bodrum klasiği olmayı başardı. Sait Bey tam 36 yıldır mesleğini eksilmeyen heyecanla ve severek yapıyor. Sürekli işinin başında. İnanılmaz çalışkan ve titiz. Her ayrıntıyla yakından ilgileniyor. Aynı zamanda meraklı, araştırmacı. Yeniliğe, öğrenmeye açık. Atom karınca gibi. Sürekli bir koşuşturma içinde. Ve de dost canlısı. Her gelenle yakından ilgileniyor. Onları müşteri olarak değil, misafiri olarak görüyor. “Eğer bugün Sait bir dünya markası olduysa bunda inandığımız değerlerden hiç ödün vermememiz ve yürüdüğümüz yolun taşlarını birer birer titizlikle döşememiz yatıyor. Biz aslında misafirlerimize sadece menüde yazan yemekleri sunmuyoruz. Büyük bir titizlikle seçilmiş, özenle üretilmiş, eşi benzeri olmayan lezzetler sunuyoruz. Ve inanıyorum ki, dünyanın en güzel köşelerinden biri olan ve 5 bin yıllık kadim tarihi ile herkesin bir gün gelip yaşamayı hayal ettiği Bodrum’da dostlarımızın yaşamlarına sunduğumuz lezzetlerle değer katmaya devam ediyoruz” diyor.
HAYAT FELSEFESİ
Huzur...
OTOMOBİL
Sağlam, güvenli
TARİHİ net olarak hatırlıyorum:
9 Ocak 2016...
Unutmadım, çünkü...
Okuduğumda, “İşte insana verilen değer” demiş ve bir gün ülkemde de böyle güzellikler yaşanmasını dilemiştim.
Haber aynen şöyleydi:
“Japonya’nın en kuzeyinde bulunan Hokkaido Adası’ndaki Kami-Şirataki tren istasyonu bir zamanlar işlek bir yerdi.
Ancak bu uzak yerleşime gidip gelenlerin sayısı son yıllarda hızla düştü.
Adeta hastalarıyla yatıp kalkan Köseoğlu için onları sağlıklarına kavuşturmaktan daha önemli bir şey yok! Günde 5 saatten fazla uyuyamayan İbrahim Bey neredeyse zamanın tamamını hastanede geçiriyor. 20 yaşında tanıştığı ve tam 26 yıldır evli olduğu avukat Türkan Köseoğlu bu yoğun tempoda İbrahim Köseoğlu’nun en büyük destekçisi. Yoğun ve stresli koşuşturmacadan fırsat buldukça doğa yürüyüşlerine çıkan Opr. Dr. Köseoğlu, yılda bir haftayı geçmeyen tatillerinde ise gürültüden uzak, doğal yapısını koruyan otantik köylerde zaman geçirmekten hoşlanıyor. Köseoğlu’nun bir diğer tutkusu ise müzik. Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği dinlemekten hoşlanan, bulunduğu ortamlarda güzel sesiyle şarkılara eşlik de eden İbrahim Bey, ameliyatlarını ise klasik batı müziği eşliğinde yapıyor. Kendisi ilgilenmese de tipik bir terazi burcu erkeği. İdealist, uyumlu, dengeli, adaletli, duygusal, karizmatik, sanatçı ruhlu, entelektüel, nazik ve sevgi dolu.
HAYAT FELSEFESİ
İnsanı sevmek, değer vermek. Ve mesleğimi en iyi şekilde icra etmek.
OTOMOBİL
PORTRE
Arif Adıyaman, Haluk Nayman, İsmail Koçak ve Necati Gültekin.
Tam 22 yıldır firmaları Kontek İnşaat ve Koçak İnşaat’la geleceği inşa ediyorlar.
Türkiye’nin yanı sıra Rusya ve Cezayir ağırlıklı olmak üzere uluslararası inşaat pazarında spor tesisleri, kültür merkezleri, yönetim ve ofis binaları...
Hastaneler, ticari yapılar, alışveriş merkezleri, elit konutlar...
Okullar, üniversite kompleksleri, öğrenci yurtları, oteller ve turizm tesisleri gibi çok sayıda proje hayata geçirdiler.
Kontek İnşaat’la, ABD’de yayınlanan sektörün saygın dergisi ENR (Engineering World Record) tarafından beş kez ‘dünyanın en büyük 225 müteahhitlik firması’ listesine seçildiler.