Paylaş
“Şimdi Alaçatı’da olmak var.”
Niye?
Bu sene 8’incisi düzenlenen Alaçatı Ot Festivali için!
Peki, insan adı ‘ot’, teması ‘ısırgan’ olan bir organizasyona neden gider?
Öncelikle otları tanımak, almak, toplamak, onlarla ne tür lezzetler yapılabileceğini öğrenmek, fikir sahibi olmak, yerel üreticiye destek vermek vs için...
Belediyenin geçtiği basın bültenine göre dört günde 200 bine yakın kişi gelmiş.
Oteller dolmuş, esnafın ve üreticinin yüzü gülmüş.
İyi de kazın ayağı gerçekten öyle mi?
Parva Çiftlik’in sahibi, eskinin yönetmeni, şimdinin üreticisi sevgili dost Mustafa Yaşar, o dört günü öyle güzel senaryolaştırmış ki, ben ne yazsam boş!
GİRİŞ:
- Anne stand başvuruları başladı.
- Tamam çocuğum, ben sana dolma yaparım, börek yaparım satarsın.
- Anne üçümüz de çıkalım, babam enginar satsın, ben börek, sen de dolma, üç stant yazılalım.
(Standlar açılır, ne yapacağını bile bilmeyenler yüzünden herkese bir metrelik masalar. Gerçek üretici ve satıcılar ne yapacak? Kimin umurunda. Amaç yan komşunun da tezgah kurması.)
GELİŞME:
- Bu nedir?
- Arapsaçı abla.
- Aman bi kere yedim sevmiyom ben onu. Bu?
- Ebe gümeci.
- A bırak Hafize teyze, bizim arka bahçede var toplarım ben sana.
- Bi bakayım şunun tadına çocum. Hımm, çok güzelmiş, kaça?
- 5 TL, bu da 10.
- Ben almayım çocum, çok tatlı, şekerim var. Bu çok ekşi, bu da çok tuzlu, ayyy içim kalktı.
- Bu ne bu böyle?
- Delice zeytin.
- Aman biz toplamazdık ya oğlum bunları küçük diye, siz bu paraya satıyonuz, kalsın kalsın. Yürü Rukiye.
- Abla yürüyebilsem.
- N’oldu şimdi tıkandı ya burası.
- Açın ulan yolu. (İzdiham)
- Ay ayağım, ay g.tüm başım. Fena oluyom. Çıkış yok muuuu?
- Necdet abi standı tut devriliyo.
- Biri yol versin kardeşim.
- Standlar dar abla, biz bile çıkamıyoz dışarı. Çişimi sabah yedide yaptım.
- Allah kahretsin sizi vicdansızlar, bu kadar halk zebil oldu.
- Baba biz niye geldik buraya?
- Ne bileyim oğlum, ‘Tur var’ dediler, geldik işte.
- Bunu napim?
- At yere.
SONUÇ:
- Arapsaçı, şevket-i bostan, radika bu kadar zararına satılmadı.
- Alaçatı sokaklarını temizlikçiler defalarca temizledi yetişemedi.
- Kanalizasyonlar doldu taştı.
- Elektrikler dakikada 10 kere kesildi geldi.
- İzdihamdan bütün satıcılar oturdu.
- Ne ot, ne bot, kimsenin umurunda bile olmadı.
- Bütün dolmalar bitti.
- Seneye 1’inci Alaçatı Dolma Festivali için çalışmalar şimdiden başladı. Ama dolma yapacaklara duyurulur, gelecek olanlar dolma bile saramayıp laf edecek koca bir güruh olacak. Becerilemeyen bir organizasyonla, neden geldiğini bilmeyenlerin bir arada olduğu kocaaa bir ot festivali böylece bittiii.
(Not: Bu arada, İzmir Down Sendromu Derneği’nin stant talebine olumsuz yanıt verildiği iddiası var ki, o bir başka yazı konusu...)
***
ALKIŞ
Turizmin Don Kişot’larına bu ödül yakıştı
9 EYLÜL 2016’da bu köşede...
‘Yine yaptı yapacağını’ başlıklı yazımda...
‘Kazdağları’nın yılmaz bekçisi’ Mehmet Öngen’in, Öngen Country Hotel’in ardından Ramada Resort Kazdağları Thermal&Spa’yı açtığından bahisle...
“Türk turizminin son yılların en sancılı dönemini yaşadığı günümüzde böylesi bir yatırım cesaretini gösterdiği için Öngen ailesini bir kez daha kutluyorum” diyerek noktayı koymuştum.
EN İYİ TOPLANTI OTELİ
Geçen hafta sevgili Öngen aradı, bir haber paylaştı.
ACE of M.I.C.E. Awards 2017 Ödülleri’nde ‘Ege’nin En İyi Toplantı Oteli’ seçildiklerini söyledi.
Ramada Resort Kazdağları Thermal&Spa’nın aldığı bu ödül önemli.
Zira M.I.C.E.; toplantı, kongre, etkinlik sektörünün en iyilerinin buluştuğu bir platform...
Hedefi, sektöre farklı bakış açısı kazandırmak ve duayenleri bir araya getirmek.
İşte, toplamda 32 ödülün verildiği organizasyon sektörün motivasyonu açısından da büyük önem taşıyor.
HER ŞEY KAZDAĞLARI İÇİN
Mehmet Öngen diyor ki:
“Açılışının daha birinci yılında bir tesisin yarıştığı 800 otel içinden sıyrılarak bu ödülü alması hafife alınmayacak bir başarı.
Bodrum, Marmaris, Datça, Kuşadası, İzmir, Ayvalık’taki 800 tesis arasında en iyi toplantı oteli seçilmemizin temelinde, büyük bir emek, özveri ve takım çalışması anlayışı yatıyor.
Hedefimiz, sahip olduğu tüm güzelliklere rağmen yıllardır turizmde hak ettiği yerde bulunmayan bölgemizi ulusal ve uluslararası pazarlarda aranan bir destinasyon yapabilmek.”
ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK
O gece ödülü oğlu Yağız almış.
Oteli, dört senelik hazırlık sürecinden sonra geçen yıl 1 Nisan’da açtıklarını hatırlatan Yağız da...
“Bölgemizde bizden başka uluslararası bir zincire bağlı otel yok.
Bunun nedeni ne yazık ki bölgemizin çok tanınmamış olması.
Ancak biz burada doğmuş ve burada yaşayan yatırımcılar olarak bölgeyi tanıtmak için elimizi taşın altına koyduk.
Bir nevi Don Kişot’luk yaparak bu bölgeye ilk uluslararası zincir bir markayı getirdik.
Geçen bir yılda ülkemizin başına çok kötü şeyler geldi.
Bunların hepsi doğal olarak turizmi de etkiledi.
Ama biz hep iyimser bakmaya, ‘Paydaşlarımızla beraber ne yapabiliriz? Turizmi, bölgemizi nasıl geliştirebiliriz?’ üzerine çok çalıştık.
Her şeye rağmen 2017 hedeflerimiz oldukça yüksek.
Çünkü biz bir yılda çok şey başardık ve bundan daha fazlasını yapacak enerjiye, morale sahibiz.
Dünyada 2 bin 400 tesisi bulunan Ramada’nın ilk termal oteliyiz.
Elimizdeki artıları çoğaltmak için daha çok çalışacağız” diye de ekliyor.
O halde yolunuz açık olsun!
***
PORTRE
Tercümanın zeytin aşkı
İSTANBUL doğumlu olmasına rağmen babadan Artvin Şavşatlı Serhat Aslan, Okan Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık mezunu.
Eğitimini tamamladıktan sonra Antalya’ya yerleşti, turizm alanında çalışmaya başladı.
Ancak bir süre sonra bu sektörde olmak istemediğini fark etti.
Zeytin ve zeytinyağı işiyle ilgilenen yakınlarının önerisi...
Doğaya, özgürlüğe olan tutkusu...
Ve kaliteye düşkünlüğü üzerine bu alana ilgi duymaya başladı.
Milas’ın zeytin ve zeytinyağlarından tadınca da aradığını bulduğuna karar verdi.
Derince’de keşfettiği Vakıflar’a ait ‘memecik’ türü ağaçlarla kaplı 200 dönüm zeytinliği kiraladı.
Öncelikle yıllardır bakım görmeyen sarp alanda arazi temizliği, ağaçların budanması gibi bakım işleriyle ilgilendi.
Geçen yılın kasım ayında da yöreden tuttuğu işçilerle zeytinlerini erken hasat etti.
Bu zeytinleri de Atilla Totoş’un Yatağan’daki tesisine götürerek soğuk sıkım tekniğiyle sıktırıp şişeletti.
İş marka oluşturmaya gelince hiç düşünmeden eczacı olan eşinin ismi ‘Divin’de karar kıldı.
Kızının adı ‘Mira’yla kendisine daha ilk yılında altın, bu sene de yaşanan kuraklığa rağmen gümüş madalya kazandıran seriyi oluşturdu.
3.5 yaşında olmasına rağmen tam bir zeytinyağı düşkünü olan Mira’nın, banyo sonrası annesi krem sürmek isteyince kızıp, kendi çocuksu diliyle, “Hayıy anne, sadece jeytinyağı” sözünü de slogan olarak seçti:
“Sadece zeytinyağı...”
YABANİ TARIM METODU UYGULUYOR
Serhat Aslan diyor ki:
“Artık kendimi adayacağım bir hayat gayem vardı.
Divin Oliveoil benim için şehir hayatından ve basık kalıplara sokulmuş işyerlerinden bir kurtuluş oldu.
O nedenle bu işi uzun süre kaliteden ve marka imajımızdan taviz vermeden yürütmek istiyorum.
Üretim zorlu bir iş.
Yabani tarım ilkeleriyle hareket ediyoruz.
Doğaya duyarlıyız, hatta uyumluyuz diyebilirim.
Bu sayede ağaçlarımızı da, toprak solucanlarımızı da koruyoruz.
Antioksidan seviyelerimiz yüksek, çünkü doğanın kendi işini yapmasına müsaade ediyoruz.
Bu toplama sürecimizi biraz zorlaştırıyor ama aradığımız da kolaylık değil zaten.”
Serhat Bey’in gelecekteki hedefi uluslararası arenada aranan marka olmak.
Tabii, bunun çok da basit olmadığının farkında.
Kendi ifadesiyle ticaret konusunda tecrübeli değil, zaten bu işe de ticaret olarak bakmıyor.
KASA TAŞIYOR, ETİKET DİKİYOR
“Her şeyden önce çiftçiyim, üreticiyim.
Benim fikrime göre dürüst, ilkeli ve kaliteli üretim yapıyorsan alıcısını bulur.
Yaşımın da avantajıyla toplamadan paketlemeye her aşamada dişimle tırnağımla çalışıyorum.
Sırtımda kasa da taşıyorum, etiketimi de tasarlayıp dikiyorum.
Hiçbir zaman unvan peşinde koşmadım.
Asıl gurur kaynağım üretebilmek.
Kaliteli üretmek için çabalayıp üzerine bir de ödül alınca değmeyin keyfime,
Açıkçası ben durmak istesem bile Divin Oliveoil yayından fırladı.
Yapabileceğim tek şey onun hızına yetişmeye çalışmak.
Coğrafi işaretimizi de aldıktan sonra daha çok anılır olacağız” diyor.
Amacı sadece kendi firması-markası değil, bulunduğu bölgenin yağ, et, çekirdek oranı yüksek eşsiz zeytinlerini de tanıtıp yüceltmek olan zeytin dostlarının sayısının artması temennisiyle...
Paylaş