En büyük cinsel organ iki bacağımızın arasında değil, iki kulağımızın arasındadır, yani beyindir...
Beyninizi şaşırtın
İnsan beyni paraşüt gibidir, açılmadıkça çalışmaz. İnsanoğlu her gün seviştiği odayı, sevişirken dinlediğini müziği, yatak odasının düzenini, cinsellikte birtakım rutin olarak yaptığı şeyleri değiştirerek beynini şaşırtabilir. Bu şekilde çalışmayan beyin hücreleri çalışır hale getirildiğinde, kişi orta yaşlarda bile bir gencin cinsel isteği kadar aktiviteye sahip olabilir. Sürekli aynı yönde yapılan şeyler cinsel istek ve arzuları azaltabilir, beyni tembelleştirebilir. Cinsel dürtülerden daha fazla yararlanmak için cinsel fantezilerin ve aşk oyunları adı altında birtakım pratik yöntemlerin uygulanması gerekiyor. Kişi cinsel fantezilerle, hayal gücüyle ve aşk oyunlarıyla beynini çalıştırmaya sevk edebilir ve cinsel isteğini arttırabilir. Kişinin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam amacı ve hedefi varsa, beyin de bu amaç ve hedefe adım adım ulaşma yollarını hayal ederek, fantezi kurarak, rutinin dışına çıkarak ve daima pozitif düşünerek buna ulaşabilir. Cinsel yaşamın dört silahşoru olan “merak, ayıp, günah ve yasaklar” cinselliğin doya doya yaşanmasına engel olmaktadır.
İnsanlar yaşamlarının diğer alanlarında sınırsız bir şekilde hayal kurabiliyor, bunlardan suçluluk duymak akıllarına bile gelmiyor, bu hayallerin gerçeğe uygun olmasını da beklemiyorlar. Ama iş cinselliğe geldiğinde yetişme çağlarından itibaren aşılanan cinsel değer yargılarıyla insanlar cinsel davranışlarını sınırlamaya yöneltiliyor. Bırakın cinsel davranışları gerçekleştirmeyi; bunları hayal etmek dahi zorlaşıyor. Oysa cinsel fanteziler insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır, ucuzdur, güvenlidir ve kişinin kimseye ihtiyacı yoktur. Senaryoyu kişi kendisi yazar, istediği oyuncuları kendisi seçer ve onları istediği gibi oynatır. Bu açılardan bakıldığında cinsel fanteziler; insanların deneme-yanılma yönteminin risklerine maruz kalmamaları için sahip oldukları bir yetenektir, bir çeşit simülasyondur, gerçeklerin tatmin edilemediği noktada beynin pansuman için ürettiği yararlı sanrılardır. Cinsel fanteziler hayal dünyasında kaldığı ve kişinin kendisine, partnerine ya da topluma zarar vermediği sürece sorun yaratmaz.
En büyük cinsel organ iki bacağımızın arasında değil, iki kulağımızın arasındadır yani beyindir. “En iyi seks partnerleri en çok hayal kuranlardır” sözü bu anlamda söylenmiştir. Cinsel bilgi ve belleğin oluşumu, gelişmesi ve olgunlaşması için; hayal ve fantezi kurulmalıdır, bu beyni kalıplardan ve rutinden kurtarır. Cinsel fanteziler; kişilerin üzerindeki bir takım baskıları azaltabilir, günlük hayatlarını normal olarak sürdürmelerine ve cinsel yaşamdaki heyecanı yoğunlaştırarak daha kolay doyuma ulaşmalarına yardımcı olabilir, kişinin kendisini tehlikeye atmadan veya ret edilme kaygısı taşımadan farklı insanlar ve durumlar keşfetmesini mümkün kılabilir, cinsel isteği, cinsel duyarlılığı ve cinsel yaşantıdan alınan hazzı arttırabilir, kişinin cinsel birleşme sırasında havaya girmesine ve kendi kendini erotize etmesine yardımcı olabilir, duyguları canlı tutabilir, cinsel yaşantıyı monotonluktan, sıradanlıktan uzaklaştırıp, renklendirebilir, zenginleştirebilir.
Hayallerinizi bırakmayın
Soğuk algınlığı ve grip vakalarının son günlerde artış göstermesiyle birlikte anti-gripal ilaçlar da daha çok kullanılmaya başladı. “Anti-gripal ilaçlar, erkeklerde erken boşalma, kadınlarda vajinal kuruluğa neden oluyor” diyen Dr. A. Cem Keçe, grip ilaçlarının bilinmeyen yönlerini anlattı.
Soğuk algınlığı ve grip vakalarının artması anti-gripal ilaçların kullanımını da arttırdı. Gribin etkilerinden bir an önce kurtulmak için bu tür ilaçları kullanmakta iken aniden erken boşalma gibi cinsel işlev yetersizliğiyle karşılaşan erkeklerin aklına kullandıkları ilaçların buna yol açabileceği gelmemekte ve bu erkeklerin bir kısmı panik içerisinde doktora başvuruyorlar. Bu ilaçların büyük bir kısmı hekim tavsiyesi olmadan temin edilmektedir.
Grip ilaçlarının çoğu doktora danışılmadan temin ediliyor ve kullanılıyor. Hekimlerin reçete ettiği durumlarda ise ilaçların yan etkileri konusunda genellikle hastalar uyarılmamaktadır. Toplum olarak cinselliği rahat konuşamıyor olmamız hekimlerimizi de etkilemiştir. Dolayısıyla grip ilaçlarının cinsel işlevlerde geçici erken boşalma gibi değişikliklere neden olabileceği konusuna hiç girilmemektedir. Özellikle grip ilaçlarının içinde yer alan antihistaminikler ve dekonjestanlar erken boşalmaya sebep verebiliyor.
Hastalık değil grip ilaçları erken boşalmaya neden oluyor!
Hastalıktan dolayı erken boşalma normal ama buna neden olan çoğu zaman grip hastalığı değildir, grip için kullanılan ilaçlardır. Ayrıca, seksten keyif almak için sağlıklı bir beden ve huzurlu bir ortam gereklidir. Eğer bedeniniz grip mikrobuyla mücadele içerisindeyse huzurlu değil demektir, bu stres de erken boşalmayı kolaylaştıran bir faktör olarak işe karışır. Grip ilacı kullandıkları dönemde erken boşalma sorunu yaşayan erkekler rahat olsunlar; yaşadıkları erken boşalma geçicidir ve ilaç kullanımı bittiğinde sorun ortadan kalkacaktır. Gerçek erken boşalma tanısı koymak için 6 ay ve üzerinde haftada ortalama 2 kez olmak üzere düzenli bir cinsel hayatın olması ve her cinsel ilişkide yineleyici ve tekrarlayıcı bir biçimde erken boşalmanın yaşanması gibi kriterler vardır. Dolayısıyla grip hastalığının olduğu dönemdeki erken boşalmalar cinsel işlev bozukluğu olarak görülmez.
İlaç kullanımı bittiğinde erken boşalma sorunu ortadan kalkıyor
Ancak burada cinsel işlev bozukluğuna yol açabilecek bir tehlikeye de dikkat çekmek gerekiyor. Bir erkek, gripal dönemdeki geçici erken boşalmalarına takılıp kalır da iyileştikten sonraki cinsel yaşantısında performans anksiyetesine (başaramama korkusu) girerse gerçek bir erken boşalma sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Yani “yine erken boşalacağım”, “yine aynısı olacak”, “yine eşimi tatmin edemeyeceğim” veya “yine rezil olacağım” gibi düşüncelerle yatağa giden erkek performans anksiyetesine girebilir, bu da erken boşalmaya yol açabilir. Bu nedenle grip hastalığı yaşayan erkekler yaşayabilecekleri erken boşalmanın geçici bir sorun olduğu ve ilaç kullanımı bittiğinde eski performanslarına geri dönecekleri duygu ve düşüncesine sahip olmalıdırlar.
Uzman Psikolojik Danışman Cem Keçe, medyanın devlet gibi bir rolü olduğuna dikkat çekerek dizilerin aslında izleyici tarafından gerçek hayatın bir parçası olarak algılandığını ifade ediyor. İşte bu kadar önemli bir görsel gücün mutlaka toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren cinsel sorunların kader olmadığına ve tedavi edilebilir olduğuna dair olumlu mesajlar vermesi gerektiğini söylüyor.
“Diziler eğlence amaçlı olsa da toplum tarafından hayatın bir parçası olarak görülmekte ve birçok kişi senaryodaki karakterlerle özdeşleşmektedir. İşte bu kadar önemli bir görsel gücün dizilerle birlikte insanlara cinsel terapi, psikoterapi, aile ve evlilik terapileri gibi psikolojik yardım alma seçeneklerinin varlığının anlatması lazım.
Dizilerde cinsellik olsun sözümüzden kastımız, asla erotizm ve erotik öğeler kullanılsın anlamında değildir. Senaryolarda cinsel sorunların kader olmadığına, cinsel travmalar sonrası yaşananların tedavisinin olabileceğine ve gerçek cinsel eğitime yönelik olumlu mesajlar verilmelidir. Mademki cinsel travmalar ve cinsellik bu kadar etkileyici dramlar içeriyor, o zaman tedavisinin olduğunun da topluma anlatılması gerekiyor. Bugüne kadar cinsel işlev bozukluklarının tam anlamıyla ele alındığı bir dizi yok. Mesela ülkemizde her evli on kadından birinde görülen vajinismuslu bir çiftin dramını ve tedavi süreçlerini işleyen veya erken boşalması ve iktidarsızlığı nedeniyle cinsel terapi alan bir adamın acılarını konu alan bir dizimiz şu ana kadar olmalıydı. Dizilerimizde, cinsel sorunların kader olarak algılanmaması gerektiği, bu sorunları yaşayanların çaresiz olmadığı, kadınların ve erkeklerin terapistlerin yardımı ile cinsel sorunlarının ve buna bağlı travmalarının üstesinden gelebilecekleri mesajını vermemiz şart.”
“Çocuklar Duymasın” ve “Fatmagül’ün Suçu Ne?”
Keçe o konuyu daha ayrıntılı anlatmak adına bazı dizilerden örnekler veriyor: “Bir dizi var ki o da yıllardır Türk aile yapısına yönelik olumlu mesajlar veriyor. “Çocuklar duymasın” dizisinden bahsediyoruz. Burada aile içi sorunların çözümüne yönelik olumlu mesajların işlenişi ile birlikte dizide bir ‘Sinan Bey’ rolü vardı. Bu kişi de bir terapist. Tüm bu veriler gösteriyor ki dizinin yapımcıları profesyonel yardım alıyor.
Ve elbette “Fatmagül’ün suçu ne?” Bu dizide de tecavüze uğrayan Fatmagül, düzenli olarak terapiste giderek profesyonel yardım alıyor ve bu sahneler de oldukça etkili bir şekilde izleyiciye sunuluyor. Böyle olumlu örnekler ortadayken tecavüz, cinsel taciz, çocuk yaşta yapılan evlilikler ve benzeri konuları işleyen ağır dram dizilerinde cinsel travmalar sonrası senaryo gereği psikolojik yardım alınan sahnelerin yeterince olmaması oldukça düşündürücü. Çünkü Türkiye'de erkeklerin yüzde 70'i, kadınların ise yüzde 80'i cinsel sorun yaşıyor. Yani cinsel sorunlar en yaygın memleket meselesi.”
Cinsel hayatı renklendirmek için kurulan cinsel fanteziler suçluluk duygusuna neden oluyor. “Cinsel yaşamın dört silahşörü olan merak, ayıp, günah ve yasaklar cinselliğin doya doya yaşanmasına engel oluyor” diyen Uzman Psikolojik Danışman A. Cem Keçe, cinsel fanteziler hakkında merak edilen her şeyi anlattı.
Cinsel sağlık hatlarına yapılan başvurularda sıklıkla karşılaşılan “Cinsel ilişki sırasında olmayacak cinsel fanteziler kuruyorum, acaba ben sapık mıyım ya da eşimi aldatmış mı oluyorum?” soruları çiftleri suçluluk duyguları ile baş başa bırakabiliyor. Cinsel fanteziler sağlıklı bir cinsel yaşamın göstergesi. Ancak, bazen cinsel bir sapkınlığın işareti de olabiliyor.
İnsanlar yaşamlarının diğer alanlarında sınırsız bir şekilde hayal kurabiliyor, bunlardan suçluluk duymak akıllarına bile gelmiyor, bu hayallerin gerçeğe uygun olmasını da beklemiyorlar. Ama iş cinselliğe geldiğinde yetişme çağlarından itibaren aşılanan cinsel değer yargılarıyla, insanlar, cinsel davranışlarını sınırlamaya yöneltiliyor. Bırakın cinsel davranışları gerçekleştirmeyi, bunları hayal etmek dahi zorlaşıyor. Oysa cinsel fanteziler insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir.
Cinsel fantezi kurmak çok kolay
Cinsel fantezi kurmak kolaydır, ucuzdur, güvenlidir, kişinin kimseye ihtiyacı yoktur. Senaryoyu kişi kendisi yazar, istediği oyuncuları kendisi seçer ve onları istediği gibi oynatır. Bu açılardan bakıldığında cinsel fanteziler; insanların deneme-yanılma yönteminin risklerine maruz kalmamaları için sahip oldukları bir yetenektir, bir çeşit simülasyondur, gerçeklerin tatmin edilemediği noktada beynin pansuman için ürettiği yararlı sanrılardır. Fanteziler hayal dünyasında kaldığı ve kişinin kendisine, partnerine ya da topluma zarar vermediği sürece sorun yaratmaz.
Cinsel fantezilerin aşırısına dikkat!
Cinsel fanteziler, cinsel uyarılmayı sağlamak, haz duymak ve orgazm olabilmek için mutlaka zorunlu hale gelmişse, cinsel sapkınlıktan söz edilebilir. Yani herhangi bir durum, nesne ya da fantezinin sapkınlık olarak kabul edilmesi için, tekrarlayıcı, sabit ve cinsel uyarılma sağlamak için zorunlu olması gerekir. Cinsel fanteziler her zaman masum ve zararsız olmayabilir.
Grip ilacı kullananlara kötü haber! Çünkü grip ve soğuk algınlığı ilaçlarını kullanan erkekler “erken boşalma” kadınlarsa “vajinal kuruluk” tehdidiyle karşı karşıya kalabilir. Yani trankilizan ya da uyku getirici ilaçların (opiyatlar) bırakılması ya da soğuk algınlığı ve grip ilaçlarının yoğun bir şekilde reçetesiz kullanımı sonucunda erken boşalma ve vajinal kuruluk görülebiliyor.
Kışa adım attığımız bu günlerde soğuk algınlığı ve grip vakalarının artması anti-gripal ilaçların kullanımını da arttırdı. Gribin etkilerinden bir an önce kurtulmak için bu tür ilaçları kullanmakta iken aniden erken boşalma gibi cinsel işlev yetersizliğiyle karşılaşan erkeklerin aklına kullandıkları ilaçların buna yol açabileceği gelmemekte ve bu erkeklerin bir kısmı panik içerisinde bize başvurmaktadır. Bu ilaçların büyük bir kısmı hekim tavsiyesi olmadan temin edilmektedir. Hekimlerimizin reçete ettiği durumlarda ise ilaçların yan etkileri konusunda genellikle hastalar uyarılmamaktadır. Toplum olarak cinselliği rahat konuşamıyor olmamız hekimlerimizi de etkilemiştir. Dolayısıyla grip ilaçlarının cinsel işlevlerde geçici erken boşalma gibi değişikliklere neden olabileceği konusuna hiç girilmemektedir. Özellikle grip ilaçlarının içinde yer alan antihistaminikler ve dekonjestanlar erken boşalmaya sebep verebiliyor.
Hastalıktan dolayı erken boşalma normal ama buna neden olan çoğu zaman grip hastalığı değildir, grip için kullanılan ilaçlardır. Ayrıca, seksten keyif almak için sağlıklı bir beden ve huzurlu bir ortam gereklidir. Eğer bedeniniz grip mikrobuyla mücadele içerisindeyse huzurlu değil demektir, bu stres de erken boşalmayı kolaylaştıran bir faktör olarak işe karışır. Grip ilacı kullandıkları dönemde erken boşalma sorunu yaşayan erkekler rahat olsunlar; yaşadıkları erken boşalma geçicidir ve ilaç kullanımı bittiğinde sorun ortadan kalkacaktır. Gerçek erken boşalma tanısı koymak için 6 ay ve üzerinde haftada ortalama 2 kez olmak üzere düzenli bir cinsel hayatın olması ve her cinsel ilişkide yineleyici ve tekrarlayıcı bir biçimde erken boşalmanın yaşanması gibi kriterler vardır. Dolayısıyla grip hastalığının olduğu dönemdeki erken boşalmaları biz bir cinsel işlev bozukluğu olarak görmüyoruz.
Ancak burada cinsel işlev bozukluğuna yol açabilecek bir tehlikeye de dikkat çekmek istiyorum. Bir erkek, gripal dönemdeki geçici erken boşalmalarına takılıp kalır da iyileştikten sonraki cinsel yaşantısında performans anksiyetesine (başaramama korkusu) girerse gerçek bir erken boşalma sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Yani “yine erken boşalacağım”, “yine aynısı olacak”, “yine eşimi tatmin edemeyeceğim” veya “yine rezil olacağım” gibi düşüncelerle yatağa giden erkek performans anksiyetesine girebilir, bu da erken boşalmaya yol açabilir. Bu nedenle grip hastalığı yaşayan erkekler yaşayabilecekleri erken boşalmanın geçici bir sorun olduğu ve ilaç kullanımı bittiğinde eski performanslarına geri dönecekleri duygu ve düşüncesine sahip olmalıdırlar.
Grip ilaçları sadece erkeklerin değil kadınların da cinsel hayatlarını olumsuz etkiliyor. Bu ilaçların kadınlarda görülen yan etkilerinden biri de vajinal kuruluk. Grip ilacı kullanan bir kadın, cinsel aktivite sırasında vajinal kuruluk yüzünden acı yaşayabilir. Ancak asıl sorun bundan sonra başlıyor. Kadın daha sonraki cinsel yaşantısında da aynı acıyı yaşama endişesi içine girebiliyor ve bu durum cinsel isteksizliğe sebep olabiliyor.
Cinsellik, hayatımız için oldukça önemli bir yer tutuyor ama asla birinci sıralarında yer etmiyor. Bedenimiz ve zihnimiz hastalık ve stres gibi durumlarla mücadele ederken, cinsellik ikinci plana düşebilir. Bundan dolayı özellikle grip başta olmak üzere, ilaç tedavisi uygulanarak geçirilen hastalıkların nekahet döneminde cinsel hayata ara vermekte fayda var.
İyi bir cinsel yaşam çift arasındaki yakınlığı arttırır
Orgazm hem bedensel hem de ruhsal tatmini içerir. Kadınların en sık yaşadıkları cinsel sorunlardan biri orgazm olamamalarıdır. Orgazm sorunları cinsel isteksizlikten sonra kadınlarda en sık rastladığımız şikayettir ve büyük oranda psikolojik kökenlidir. Çiftler arasında mutlu bir birlikteliğin en önemli unsurlarından biri de her iki taraf için de tatmin edici bir cinsel yaşantıya sahip olmaktır. İyi bir cinsel yaşam çiftin yakınlığını arttırır, birbirilerine karşı daha sevecen ve toleranslı olmalarını sağlar. Bu nedenle kadın ve erkeğin cinsel uyuma sahip olması çok önemlidir. Kadın ve erkek yaşadıkları cinsellikte tatmin olmayı bekler. Orgazm hem erkek için hem de kadın için önemlidir. Ancak önce belki de orgazmın ne olduğunu tartışmak gerekli. Orgazm hem bedensel hem de ruhsal bir doyum halidir. Her insan her ilişkide orgazm yaşayamaz, boşalma yaşar. Ancak orgazm daha derin bir olaydır ve ruhsal tatmini de içerir. Bu nedenle orgazm denildiğinde öncelikle neyin kastedildiğinin iyi anlaşılması gereklidir. Erkekler genellikle daha kolay orgazma ulaşırlar, ancak kadının orgazma ulaşması için başka koşulların bir araya gelmesi gerekir. Erkek daha çok görsel olarak uyarılır, kadınsa daha çok dokunsal olarak ve ruhu güzel sözlerle okşandığında uyarılır. Bu nedenle kadının orgazma ulaşmasının ilk adımı erkeğin eşinin ruhunu okşamayı bilmesidir.
Orgazm hedef olmamalı
Orgazm cinsellikte bir hedef olmamalıdır. Cinsel ilişkiye başlarken orgazmı hedef haline getirmek kadının orgazma ulaşmasını engeller. Orgazm hedef olmamalı, cinselliğin bütününden haz almak, partnerinin dokunuşlarından keyif almak ve anın tadını çıkarmak amaç olmalıdır. Kadın zaten kendini ilişkinin akışına bıraktığında ve andan keyif aldığında orgazm da sonunda zaten gelecektir. Orgazm olamama şikâyetini özellikle kadınlardan çok daha fazla duyarız. Bu durumun nedeni olabilecek birçok faktör var. Öncelikle kadının orgazmdan beklentisi nedir? Çünkü çoğu zaman kadınlarımız cinsel bilgi ve tecrübe eksikliğinden dolayı orgazmı yaşayıp yaşamadıklarının farkında bile olmuyorlar. Bazen yaşıyorlar ve onun orgazm olduğunu bilmiyorlar. Yine kadınların cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri, cinsel ilişkiye ilişkin korku ve kaygıları, eşle ilgili düşünceler, kendi bedenleri ile ilgili olumsuz düşünceleri de orgazm olmalarını engelleyebiliyor.
Orgazma ulaşmanın yolu klitoristen geçer
Kadınlar klitoris yoluyla orgazma ulaşabilir. Kadının orgazma ulaşması için klitorisinin uyarılması gerekir, bunu cinsel birleşme sırasında kendisi yapabileceği gibi partneri de yapabilir. Ayrıca eşinden sevildiğine, beğenildiğine dair güzel sözler duymak, uzun bir ön sevişme yapılması da gereklidir. Kadın rahat ve gevşemiş olduğunda, ön sevişmeden sonra klitoris de uyarılırsa orgazma ulaşmamak için bir neden yoktur. Ancak eşler arasında iletişim ve güven sorunu varsa ya da kadının orgazma ulaşmasını engelleyecek daha derin psikolojik bir sorun varsa cinsel terapi görmeleri faydalı olacaktır.
“Hayat Devam Ediyor” dizisi ile yeniden gündeme gelen kız çocuklarının küçük yaşlarda evlendirilmesi ülkemizdeki en büyük problemlerden biri. Uzman Psikolojik Danışman A. Cem Keçe “Ünzile’ler, bir sosyo-kültürel sorun değildir, bir yoksulluk sorunudur” diyor.
Çocuk Gelinler Projesi Uçan Süpürge tarafından yürütülüyor ve Sabancı Vakfı tarafından finanse ediliyor. Ülkemizde erken yaşta evlilikler uzun yıllardan beri var olan bir olgu. Buna rağmen toplumun çoğunluğu tarafından bir “sorun” olarak değerlendirilmiyor. Evliliğin en önemli meşruluk kaynaklarından birisinin toplumsal mutabakattır. Bu evliliklerin de daha çok bu mutabakat çerçevesinde gerçekleştiği görülmekte. Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı, erken yaşta evlilikleri normalleştirmiş ve meşrulaştırdı. Oysa erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştiriyor ve hayat tercihlerini azaltıyor.
Yoksulluk, erken yaşta evliliğe neden oluyor
Elimizdeki veriler, ülkemizde hem erkeklerin hem de kadınların büyük çoğunluğunun yoksul olduğunu ortaya koyuyor. Kadınlar bu yoksulluktan daha fazla etkileniyor ve yaşamlarının her alanında bunun sonuçlarını daha ağır bir şekilde yaşıyorlar. Özellikle açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerde bu durum, çocuk yaşta yaptırılan evliliklerle kendini belli ediyor. Soruna, sadece sosyo-kültürel bir meseleymiş gibi yaklaşıldığı takdirde her çaba yarım kalır ve sorunu çözmeye yetmez. Bu toplumsal sorunu çözmek için yapılması gereken ilk şey bu gerçeği baştan kabul etmek olmalı.
Sorun, bir yoksullukla mücadele sorunudur, bir cinsel eğitimsizlik sorunudur. Ünzile’lerin sayısı, bu ailelerin refah düzeyi arttırılmadan, sosyal devlet anlayışı egemen kılınmadan sadece gönüllülerin yürüttüğü etkinliği sınırlı bu tür sosyal projelerle azaltılamaz. Bu proje bir devlet projesi olmalı.
Çocukların cinsel hakları ellerinden alınıyor
Cinsel sağlık, cinsel hakların tanındığı, saygı duyulduğu ve uygulandığı ortamlarda mümkün. Bu evlilikler, kadınlara yönelik toplumsal ve cinsel ayrımcılığın temelini oluşturuyor. Kadınları eğitimsizlik, yoksulluk, cahillik ve bağımlılık kısır döngüsüne hapseden bu evlilikler, onların cinselliğe dair haklarını da ellerinden alıyor.
Çocuk gelinler, cinsel özgürlük hakkı dediğimiz, cinsel baskının her türünü, her çeşit cinsel zorlamayı, cinsel istismarı ve cinsel tacizi reddeden bir temel hakkı kullanamaz hale getiriyor. Evlenip evlenmemeyi, boşanıp boşanmamayı, çocuk sahibi olup olmamayı, çocuk sayısını ve hangi aralıklarla olacağını ve bütün bunları kiminle yapacağını kendi kişisel ve sosyal anlayışı çerçevesinde belirlemek ve gerçekleştirmek bu çocuklar için söz konusu olmamakta.
İnsan doğar, büyür, yaşlanır ve sonunda da ölür. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Orta yaş dönemi erkek için en verimli yaşlardır. Çünkü ruh ve beden gelişimini tamamlamış, olgunlaşmış ve daha dengeli bir hal almıştır. Bu nedenle “erkeklerde orta yaş bunalımı yalan mı?” sorusunun yanıtı hem “evet” hem de “hayır” şeklindedir.
Orta yaş bunalımı yaşanırsa “evet, gerçek” diyeceğiz, yaşanmazsa “hayır, yalan” diyeceğiz. Çünkü insanlar birbirinden farklıdır ve orta yaşlara ulaşmaya da farklı tepkiler verebilirler.
Peki, orta yaş bunalımı nedir?
Yavaş yavaş belirginleşen zihinsel fonksiyonlarda düşüş, huysuzluk, kıskançlık ve çapkınlık gibi alışılmamış davranış şekillerinin dikkat çektiği dönem orta yaş krizi olarak adlandırılabilir. Erkekliğin simgesi haline gelen seks dürtüsü ve kapasitesi de maalesef yavaş yavaş azalmaya başlar.
Bu doğal ve normal süreç genellikle erkekler tarafından ret edilir ve bu “kabullenememe duygusu” kişiyi, kendini çevreye ispat etme davranışına itebilir. Hatta bazı erkeklerde bu durum işte başarı hırsına, bazılarında dine yönelmeye, spor, yeni hobiler edinmeye sebep olabilir. Çünkü erkek bilinçdışı olarak cinsel dürtü ve başarı açısından eskisi gibi olduğunu ispat etmeye çalışır.
Kendini ispatın ülkemizde seçilen diğer bir yolu da daha genç yaştaki kadınlarla flört etmektir. Makul ölçülerde normal sayılabilecek bu durum bazen kontrolden çıkabilir.
Seks gücü erkekler için güç simgesidir. Kendini ispat ve genç görülme kompleksi giyim tarzını, yeme alışkanlığını, sosyal davranış biçimini vs değiştirebilir. Bu şekilde orta yaş krizine giren, cinsel isteğinde yalancı bir artış yaşayan, yemeye içmeye düşen, evini, karısını, işini veya sosyal çevresini terk etmeye teşebbüs eden, kıskançlığı artan, çapkınlık yapan ve keyfine düşkün olan erkeklere halk arasında “azgın teke” veya “40’ından sonra azma”, bu durumun yaşanmasına da azgın teke sendromu denir.
Her erkekte görülecek diye bir kural olmasa da, orta ve ileri yaş içinde olan erkekler; yaşamlarını gözden geçirip kendileri için ne yaptıklarını sorgulamaya, genç bir partner aramaya ve kayıplarını fark etmeye başlayabilirler. Bu nedenle azgın tekeler estetik ameliyat, botoks yaptırma, ciltteki lekeleri temizletme, yaşlılık belirtileri olan dudak ve alın çevresindeki kırışıklıların düzeltilmesi gibi yollara başvurarak ilişkilerinde kendilerine güvenlerini arttırmaya çalışabilirler. Çok sık yapılan bir başka yanlış da, orta yaş krizine giren erkeğin veya tutkulu bir aşk ya da çok daha fazlasının yaşaması halinde bu sıkıntılı dönemin aşılacağı yanılgısıdır.