Paylaş
“Hayat Devam Ediyor” dizisi ile yeniden gündeme gelen kız çocuklarının küçük yaşlarda evlendirilmesi ülkemizdeki en büyük problemlerden biri. Uzman Psikolojik Danışman A. Cem Keçe “Ünzile’ler, bir sosyo-kültürel sorun değildir, bir yoksulluk sorunudur” diyor.
Çocuk Gelinler Projesi Uçan Süpürge tarafından yürütülüyor ve Sabancı Vakfı tarafından finanse ediliyor. Ülkemizde erken yaşta evlilikler uzun yıllardan beri var olan bir olgu. Buna rağmen toplumun çoğunluğu tarafından bir “sorun” olarak değerlendirilmiyor. Evliliğin en önemli meşruluk kaynaklarından birisinin toplumsal mutabakattır. Bu evliliklerin de daha çok bu mutabakat çerçevesinde gerçekleştiği görülmekte. Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı, erken yaşta evlilikleri normalleştirmiş ve meşrulaştırdı. Oysa erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştiriyor ve hayat tercihlerini azaltıyor.
Yoksulluk, erken yaşta evliliğe neden oluyor
Elimizdeki veriler, ülkemizde hem erkeklerin hem de kadınların büyük çoğunluğunun yoksul olduğunu ortaya koyuyor. Kadınlar bu yoksulluktan daha fazla etkileniyor ve yaşamlarının her alanında bunun sonuçlarını daha ağır bir şekilde yaşıyorlar. Özellikle açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerde bu durum, çocuk yaşta yaptırılan evliliklerle kendini belli ediyor. Soruna, sadece sosyo-kültürel bir meseleymiş gibi yaklaşıldığı takdirde her çaba yarım kalır ve sorunu çözmeye yetmez. Bu toplumsal sorunu çözmek için yapılması gereken ilk şey bu gerçeği baştan kabul etmek olmalı.
Sorun, bir yoksullukla mücadele sorunudur, bir cinsel eğitimsizlik sorunudur. Ünzile’lerin sayısı, bu ailelerin refah düzeyi arttırılmadan, sosyal devlet anlayışı egemen kılınmadan sadece gönüllülerin yürüttüğü etkinliği sınırlı bu tür sosyal projelerle azaltılamaz. Bu proje bir devlet projesi olmalı.
Çocukların cinsel hakları ellerinden alınıyor
Cinsel sağlık, cinsel hakların tanındığı, saygı duyulduğu ve uygulandığı ortamlarda mümkün. Bu evlilikler, kadınlara yönelik toplumsal ve cinsel ayrımcılığın temelini oluşturuyor. Kadınları eğitimsizlik, yoksulluk, cahillik ve bağımlılık kısır döngüsüne hapseden bu evlilikler, onların cinselliğe dair haklarını da ellerinden alıyor.
Çocuk gelinler, cinsel özgürlük hakkı dediğimiz, cinsel baskının her türünü, her çeşit cinsel zorlamayı, cinsel istismarı ve cinsel tacizi reddeden bir temel hakkı kullanamaz hale getiriyor. Evlenip evlenmemeyi, boşanıp boşanmamayı, çocuk sahibi olup olmamayı, çocuk sayısını ve hangi aralıklarla olacağını ve bütün bunları kiminle yapacağını kendi kişisel ve sosyal anlayışı çerçevesinde belirlemek ve gerçekleştirmek bu çocuklar için söz konusu olmamakta.
Okullarda cinsel eğitim verilmeli
Cinsel eğitimin çok önemli. Bunun yapılabileceği en uygun ortam önce aileler ve sonrasında okullar. Tüm çocuklarımız için zorunlu eğitim süresi hızla 12 yıla çıkarılmalı. Kız çocuklarımızın buna uyması özellikle teşvik edilmeli. Kız öğrencilerin aileleri bu dönemde madden desteklenmeli.
Zorunlu eğitimin içerisinde Cinsel Eğitim anaokulundan başlayarak şart olmalı. Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri; doğum öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri yasal olarak şart olmalı. Eğitim ve öğretim almasına olanak sağlanmış ve bunları kullanarak kendini yetiştirmiş bireylerin egemen olduğu bir toplum ruhen, bedenen ve fikren sağlıklı aileler oluşturmak açısından çok önemli.
Paylaş