Gazeteci- yazar Vercihan Ziflioğlu'nun ‘Kayıp Zamanın Çocukları -Istanbullu Bulgarlar’ adlı çalışması kitabevi raflarında yerini aldı. Ziflioğlu, kitabında beş asırdır İstanbul'da yaşayan Bulgarlar'ı mercek altına alıyor.
#Kayıp Zamanın Çocukları"Biraz paramız kalmıştı. Bir adam yanımıza geldi. Sizi otele götüreyim dedi. Mecburduk, çare yoktu kabul ettik. Sirkeci'de bir otel. O yılların otellerini siz düşünün. Bir odada üç yatak, banyo yok, lavabo koridorda, tuvaleti kaldığımız kattaki herkes kullanıyor. Alışkanlıklar değişik. Gece üzerimde bir şeyler zıplıyordu. Mama yardım et! diye haykırdığımı hatırlıyorum."
#EdebiyatSarayda doğan ve imparatorluğun çöküşüne birinci elden tanıklık eden son şehzade Ali Vasıb Efendi'nin oğlu Şehzade Osman Selahattin Osmanoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl çıkışıyla ilgili olarak, "Başbakan'ın ecdadıysa söz konusu olan bizim dedemiz, ecdadımızın böyle lanse edilmesini ailece tabii ki beğenmiyoruz" diye konuştu.
Türkiye’deki Ermeni aydınlara, Ermenistan Diaspora Bakanı Hranuş Hagopyan tarafından İstanbul’da ödül verildi. Yazar Mıgırdıç Margosyan, ödül almadan önce Hürriyet Daily News’e, “Ermenistan’dan herhangi bir bakan olabilir fakat ben bir Diaspora Bakanı’nın Türkiye’de olmasını arzu etmezdim. Ben binlerce yıldır yaşadığım topraklarda yaşıyorum. Diaspora değilim. Bu yaşanan korkunç bir ironi” dedi.
At the Daily News, we often define our mission in terms of five narratives. For Turkey really is prisoner of just five "stories" in most international coverage: Turks-Kurds, the Armenian tragedy of 1915, honor killings, freedom of expression and, of course, secularism vs. religion. Sure there will be the odd story on Cyprus or the Covered Bazaar. But most of the world gets a diet of news on Turkey restricted to this five-entree news menu.
Dünya şairi Nâzım Hikmet, hasretini çektiği vatan topraklarına, ölümsüz aşkı Vera Tulyakova'yla geri döndü. Yaşamının son yıllarını geçirdiği Moskova'nın 2. Pesçannaya Sokağı'ndaki evinde bulunan ve daha önce Tulyakova haricinde kimsenin görmediği mektuplar, pasaportlar, hapishane yıllarına ait belgeler, daktilolar ve daha pekçok özel eşya Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık'ın girişimiyle İstanbul'a taşındı.