Güncelleme Tarihi:
NAZIM HİKMET'İN DAHA ÖNCE YAYINLANMAMIŞ FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN
Nazım Hikmet'in özel eşyaların ile pek çoğu daha önce yayınlanmamış fotoğraflarının yer aldığı "Şehrime ulaşmadan bitirirken yolumu..."/ Nâzım ve Vera, Moskova'dan İstanbul'a' başlıklı sergi, İstiklal Caddesi'ndeki Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu'nda 22 Mart'a kadar açık kalacak.
Serginin açılışı nedeniyle İstanbul'a gelen Nazım Hikmet'in son eşi Vera Tulyakova'nın kızı Anna Stepanova, ünlü şair ile olan baba-kız ilişkisini ve annesinin büyük aşkını anlattı.
Stepanova, Nazım Hikmet ile annesi Vera Tulyakova'dan söz ederken "Annem ve Nâzım'ın aşklarını ruhumun derinliklerinde hissettim. İki kere evlendim fakat o büyük aşkı asla yakalayamadım, yakalayamam. Onlar efsaneydi" dedi.
TÜRKİYE'DE BÜYÜMÜŞ GİBİYİM
Anna Stepanova, "Türkiye'ye dördüncü gelişim fakat hayatımın bütününü bu topraklarda geçirmiş gibiyim. Nazım hep bu toprakları anlattı" dedi.
Stepanova, büyük şair hayatını kaybettiğinde 11 yaşındaydı. "Küçük bir kızken o sarışın mavi gözlü adama delicesine aşıktım, kokusunu içime çekerdim. Nâzım benim kahramanımdı" dedi.
ONA BABA DİYE HİTAP ETMEK İSTEMİŞTİMStephanova sergi için İstanbul'a geldi. (Foto: Melek Aldemir)
Çocukluk yıllarının son derece mutlu geçtiğini söyleyen Stepanova ilginç bir anısını aktardı: "Nazım'a amca diye hitap ediyordum. Nâzım bir sabah kahvaltısının ardından 'Anyot'a bana baba diyemez misin' diye sordu donup kalmıştım fakat annem buna karşı çıktı."
ANNEMİN ELLERİNE SON KEZ NAZIM'IN ELLERİ DEĞDİ
Stepanova mutlu bir çocukluğun hemen ardından tramva dolu yıllar yaşamaya başladığını söyledi. "Annem 32 yaşında Nâzım'ını büyük aşkını kaybetmişti. İnanılmaz ruhsal dalgalanmalar yaşıyordu." diyen Stepanova, genç yaşta dul kalmasına ve son derece güzel bir kadın olmasına karşın Tulyakova'nın herhangi bir erkeği hayatına sokmadığını söyledi.
"Annemin ellerine son kez Nâzım'ın elleri değdi. Gözlerine ise son kez o deniz gözler" diyen Stepanova, annesi ve kendisinin defalarca büyük şairin ölüm gününü yaşadıklarına dikkat çekerek bunun nedenini şu sözlerle açıkladı: "Türkiye'den bizi ziyaret etmeye bir sürü insan geliyordu. Ev her gün dolup taşıyordu bu yıllar boyu sürdü. İnsanlar eğilip Nâzım'ın bastığı yerleri öpüyordu. Ardından onları mezarlığa götürüyorduk."
ANILARINA YILLARCA DOKUNULMADI NE KADAR ARSIZSINIZ MÖSYÖ Anna Stepanovna, Nazım Hikmet'le bir uçak yolculuğu sırasında yaşadığı ve hiç unutamadığı bir anısını da şöyle anlattı: "Air France'la seyahat ederken Nâzım benim için hostesin uzattığı tepsiden avuç dolusu şeker aldı. Hostes Nâzım'ın anlamadığını düşünerek Fransızca 'Ne arsız bir mösyösünüz' dedi. Nâzım hostese dönüp Fransızca "Arsız değilim sadece küçük kızıma şeker aşırıyorum hepsi bu" dedi. Bu olayın arkasından hostes bir paket açılmamış şeker getirdi Nâzım ise hostese "Bu kızım için küçük bir oyundu koca bir paket şekerin önemi yok, oyunu bozdunuz" dedi.
Anna Stepanova annesinin hayattayken Nâzım Hikmet'in özel eşyalarına asla dokunamadığını söyledi. Stepanova, çocukluk yıllarında kimi odalara girmesinin bile mümkün olmadığına dikkat çekti. Tulyakova'nın en yakın arkadaşı Melih Güneş ölümünün hemen ardından kızı Stepanovayla birlikte kapalı kapıları araladı ve Tulyakova'nın yıllar boyunca el süremediği usta şaire ait özel eşyaları günyüzüne çıkarttı.
Giyisilerin ve pekçok önemli belgenin yanısıra sandıklarda bugüne değin herhangi bir yerde yayımlanmayan Nâzım Hikmet tarafından el yazısıyla kaleme alınan şiirlere rastlandı.
Bu şiirlerden biri de ünlü şairin 'Anyot'a diye seslendiği manevi kızı Anna Stepanova için yazdığı şiirdi. Stepanova, "Anılarla yüklü sandığı açmak zaten büyük bir acıydı. Bu şiir ortaya geçen yıl elimize geçtiğinde Nâzım'ın kokusunu tüm benliğimde hissetim" dedi. Bugüne değin hiçbir yerde yayımlanmayan şiirler, Vera Tulyakova tarafından kaleme alınan anılar eşliğinde gelecek ay Rusya ve Türkiye'de yayımlanacak. (Vercihan Ziflioğlu/ Turkish Daily News)