Çanakkale sadece Türkiye topraklarının değil bütün eski dünyanın savaş alanıdır. Kavimler göçünün hâlâ yaşayan bir parçasıdır. Doğudan İran İmparatorluğu ve Türkler 1500 yıl boyunca bu boğazı geçtiler, Avrupa topraklarına adım attılar. Batı’dan insanlar bu boğazı geçerek Anadolu’yu istila etmeye kalktılar ancak başarıları sınırlı oldu.
#ÇANAKKALE BelediyesiBizim Tarih Kurumu’nu taşıyacaklar. Lüzumsuz bir tasarruf. Biz aksine kendi kafalarımızda Türk Tarih Kurumu’yla Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni yan tarafta boşaltılan Olgunlaşma veya eski adıyla İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nün binasıyla birleştirip Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin arkasındaki saçma sapan kısmı yıkıp Bruna Taut’un, Turgut Cansever’in Cumhuriyet mimarlarının özgün eserlerini bir arada Ankara Üniversitesi’nin Atatürk Bulvarı kampüsü gibi Beşerî Bilimlerin beynelmil, unutulmaz bir merkezî olarak planlamıştık. Şimdi ise bu dala el atanlar daha başka yapmışlar. Şehrin ta dışında kutup yıldızı gibi beş köşeli bir bina yapmaya başlamışlar ki bana kalırsa hiçbir işlerliği olmadığı temininden belli oluyor.
#Türk Tarih KurumuTürk ordusunun Mudanya Mütarekesi sırasında kendi süngüsü ile çizmiş olduğu sınırlar Lozan’da taviz verilmeden savunulmuştur. Lozan Antlaşması’yla Boğazlar üzerindeki İngiltere’nin üstün kontrolü kaldırıldı. Lozan’da gizli hüküm yoktur. 100’üncü yılda gizli maddelerin açığa çıkmasından bahsedenler hayalperestlerdir.
#LozanCüneyt Arkın sınırlarımızı geçecek bir kabiliyetti. Döneminin romantik jönlerinin aksine daha savaşçı bir tipi vardı. Türk sineması bu özelliğini kullandı, isabetlidir. Büyük şöhretine ve sahnedeki çizgilerine rağmen dostlarıyla çok tevazu içinde bir ilişki götürürdü. Şüphesiz ki Türkiye’de aktörlüğü ciddiyetle götüren, uyuşuk kalıpları değiştirip hareketlendiren, unutulmayacak bir büyük adam hayatımızdan kaydı.
#Cüneyt ArkınLord Curzon’un ihtiyat tedbirleri arasında antlaşmanın yeniden ele alınacağı konusunda verdiği beyanat açıktır. Ne var ki bu istek kabul görmüş değil. Birtakım grupların amali (emelleri) ve ham hayali için 100. yılın gelmesini boşuna bekleyenler hariç, bilimsel bir Lozan kutlamasına hazırlanmalıyız.
#LozanHaziran 1935’te 2795 No’lu kanun ile resmen hayata geçirilen Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Ankara’da bugün Küçük Tiyatro’nun bulunduğu Evkaf Apartmanları binasında derslerine başlamıştır. 1946’da Üniversiteler Kanunu’yla Ankara Üniversitesi’ne teşekkül etmiştir.
#YAZARFakültenin kuruluş yasası, TBMM’de 14 Haziran 1935’te kabul edildi. Fakülte 1935 yılı sonlarına doğru ilk öğrencilerini aldı. Henüz Ankara Üniversitesi diye bir kuruluş yoktu. Başlangıçta çoğunluğu öğretmen okullarında veya burslu, yatılı liselerde yetişen gençler DTCF’ye yöneltilmişlerdi. Bunların içinde seçkin, zeki öğrencilerin mühendislik veya doğa bilimlerine yönelenlerinden de ikna ile alınanlar oldu. Halil İnalcık Hoca böyleydi.
#YAZARİzmir’den Salihli’ye uzanan bölge volkanik kalıntının renkliliğine sahip. Meyve ve sebzenin zenginliği ‘Yanık Ülke’ denen Kula’nın civarında açıkça ortada. Kula’nın kendisi de Osmanlı Batı Anadolusu'nun en tipik yerleşimlerinden biriydi. Bugün dahi bütün ihmale ve çekişmeye rağmen bunu haykırıyor.
#KulaŞirket 1 milyar dolarlık yatırım yapacakmış. 2 bin kişi iş bulacakmış. 2 bin kişi için 1 milyar doların çok büyük bir israf olduğu açık değil mi? Hakikatle bağdaşmayacak fakat ayrıntılı açıklaması yapılmayan bu rakamların bir rezalet olduğu açık. Bu Kanadalı şirket acaba dünyanın başka neresinde böyle işler yapabiliyor. Ormanlar ve madenlerle dolu Kanada’da halk bu tür yerleşim yerlerine yakın girişimleri sessizce izliyor mu?
#YazarAydın Doğan Vakfı (ADV) tarafından, kültür, sanat, edebiyat ve bilim eserlerini, yaratıcılarının kişiliğinde ödüllendirmek amacıyla verilen Aydın Doğan Ödülü'ne, bu yıl Türk Halk Müziği sanatçısı Arif Sağ layık bulundu. 22. Aydın Doğan Ödülü’nü aldıktan sonra basın mensuplarına konuşan Sağ, ADV'nin kendisini böyle önemli bir ödüle layık görmesinin önemli olduğunu belirtti. Sağ, yeni neslin halk müziğine olan ilgisi hakkındaki soruya da, "Halk müziği dinliyorlar. Ama tabii dil değişmiştir, müziğin belki ritmi değişmiştir. Belki armonizasyon da değişmiştir. Ama sonuçta bir bakıyorsunuz altında Karacaoğlan diyor, Pir Sultan Abdal diyor, Aşık Veysel diyor; demek ki bu yeni gençlik bu isimleri tanıyor. Tanıyor ki dinliyor" dedi.
#Aydın Doğan Vakfıİstanbul ve Ankara’yla karşılaştırınca İzmir, rahat ve şirin bir şehirdir. Ama eskiden tadına doyulmazdı. Deniz kirlenmemişti. Körfez hayatiyet doluydu ve şehir insanı kucaklayan bir sıcaklığa sahipti. Ahali cana yakındı ve Akdenizliydi. Şimdi istila başladı ve her şey değişti!
#İlber Ortaylı1916 yılında doğan Halil İnalcık Hoca, yokluğun ve yenilginin İstanbul’undaki zor hayatını belki kendinden evvelki nesil kadar sürdürmeyecekti. Ne var ki üstün zekâsı, Cumhuriyet’in verebildiği eğitim imkânlarıyla birleşti. Anadolu’daki mekteplerde seçkin hocalarla okudu. Çünkü o zaman bu mümkündü. Eğitim, vatan coğrafyasına eşitlikle dağılmıştı. İnalcık Hoca, Atatürkçü eğitim idealinden gelen bir aydın olarak kendini mükemmel bir şekilde yetiştirdi ve Osmanlı tarihçilerinin kutbu haline geldi. Onu, ölümünün birinci yıldönümünde anıyoruz.
#İlber Ortaylı29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet’i ilan etti. Türkiye, büyük fedakârlıklarla kazandığı Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yaralarını sarmaya çalışıyordu. Ülkemiz o zor dönemlerden geçerek bugünlere vardı. Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlber Ortaylı, çocuklara Cumhuriyet ideallerinin ne anlama geldiğini anlatıyor.
#İlber Ortaylı40 gün sonra 100 yaşını tamamlayacaktı. En tanınmış bilim adamları ve filozoflar arasında dahi 99’uncu yaşına kadar kalıcı eser veren görülmez. Halil Hoca, Doğu’nun ve Batı’nın saygıyla ve çekinerek andığı bir otoriteydi. Hepimiz o çekinenlere dahiliz. İnalcık literatürü insanların dikkatli yazıp konuşmalarına neden olduğu sürece verimli çalışma yapılıyor demektir.
#Halil İnalcık