Troya’dan Anafartalar’a Çanakkale

Çanakkale sadece Türkiye topraklarının değil bütün eski dünyanın savaş alanıdır. Kavimler göçünün hâlâ yaşayan bir parçasıdır. Doğudan İran İmparatorluğu ve Türkler 1500 yıl boyunca bu boğazı geçtiler, Avrupa topraklarına adım attılar. Batı’dan insanlar bu boğazı geçerek Anadolu’yu istila etmeye kalktılar ancak başarıları sınırlı oldu.

Haberin Devamı

ÇANAKKALE Belediyesi’nce bu yıl 61’incisi düzenlenen Uluslararası Troia Festivali’nin resmi açılışı, Troya Antik Kenti’nde gerçekleştirildi. Troya Harabeleri’nde Odeon (küçük tiyatro, müzik dinleme yeri) kısmında Macaristan’dan gelen kardeş şehir Tapolca Belediyesi meclis üyeleri ve belediye başkanı ve Almanya’dan gelen kardeş şehir Osnebrück Belediyesi meclis üyelerinin katılımıyla bir konferans da yapıldı. “Troya’nın Tarihteki Rolü” adlı bu konferansta Troya’nın tarihteki rolü üzerinde durdum. Troya Zaferi’ne Fatih Sultan Mehmed çok ilgi duymuştur ki kendisi bir Rönesans hükümdarıdır ve bittabi Türkiye’nin Ebedî Başkomutanı, Reis-i Cumhurumuz Gazi Mustafa Kemal Paşa da bu zaferle ve tarihiyle ilgilenmiştir.

İlyada” nasıl bir eserdir? Homeros kimdir? Kişilik üzerinde destanın mahiyeti üzerinde 1795 yılından beri çetin münakaşalar var. Friedrich August Wolf, “İlyada”nın muhtelif şarkılar, türkülerden oluşan anonim bir eser olduğunu bile iddia etmiştir. Homeros’un doğum yeri, kişiliği de aynı şekilde tartışma konusudur. Ama şurası bir gerçek ortada bir eser, bir “İlyada” var. Zamanla bazı bölümlerine müdahale edilse de Anadolu ile Hellas Adası kavgasını konu ediniyor. Vakıa Fransızların Seddülbahir’deki anıtına da Hellas Anıtı deniyor. Bu ilginç bir şekilde Akhalıların mirasına sahip çıkmaktır. Hoş Fransa’nın Birinci Dünya Savaşı’nda hele Gelibolu’daki muharebelerde ulaştığı neticeler ortadadır. Gelibolu’daki muharebelerle Fransa daha çok İngiltere ile karşılıklı bir nefret içine düştü. Çünkü müttefikinin kendine bu muharebelerde stratejik bir harcama uyguladığı kanaatindeydi. Fransa Genelkurmayı Türk askerlerinin askerlikte yetenekleri ve onurlarına, şövalye davranışlarına saygı duymuştur. Bu o günkü komutanlarda olduğu gibi sonra İstanbul’da işgal komutanı olan Mareşal Louis Franchet d’Espèrey’de de görülür.

Haberin Devamı

Troya’dan Anafartalar’a Çanakkale

HÜSEYİN AVNİ BEY

Haberin Devamı

10 Ağustos ayrıca, Anafartalar Zafer Günü’müzdür. 109 yıl önce Mehmetçik, Conkbayırı’nda süngü taarruzuyla İtilaf kuvvetlerini bozguna uğratmış ve çıkarma harekâtını bertaraf etmiştir.  O dönem kurmay albay olarak görev yapan Mustafa Kemal, Conkbayırı, Anafartalar ve Arıburnu’nda gösterdiği üstün askeri başarı sonucu “Anafartalar Kahramanı” diye ünlendi.

O günlerde şehit olan önemli bir subayımız da 57. Alay’ın şanlı komutanı Hüseyin Avni Bey’dir. Hüseyin Avni Bey, 25 Nisan çıkarmaları sırasında binbaşıydı ve “canını verircesine” gösterdiği kahramanlıktan dolayı 12 Mayıs’ta yarbay rütbesi verildi. 25 Nisan 1915 tarihindeki Arıburnu Çıkarması’nda büyük kahramanlıklar gösteren 57. Alay’ın komutanını, Atatürk şu sözlerle anmıştı: “Arıburnu muzafferiyetinin ilk ve metin temel taşı olan 57. Alay’ın temiz kalpli, inançlı, seçkin komutanı Şehit Yarbay Avni’yi özel bir hürmetle anarım.” (Hakkında çok önemli bir kitap, torunu Hüseyin Avni Tanman ile Çanakkale Muharebeleri’ne dair araştırmalarıyla tanınan Ahmet Yurttakal’ın kaleminden “Şanlı 57. Alay’ın Cesur Komutanı: Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey” adıyla çıktı. İlk kez yayımlanan belgelerle birlikte 57. Alay’ın ve onun efsane komutanının muharebeler esnasındaki faaliyetlerini, mücadele sahnesindeki tarihi önemini tüm detaylarıyla anlatan bir eser.)

Haberin Devamı

Troya’dan Anafartalar’a ÇanakkaleÇanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek

Bugün Gelibolu toprakları üzerinde müstesna bir anıt ve mezarlık tarihî hafızamızda bu alayı yaşatmaktadır. Şehit Hüseyin Avni Bey’in oğlu Tekin Arıburun sonraları Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. “Arıburun” soyadını da babasına ithafen Gazi Paşa kendisine vermiştir. 27 Mayıs tevkifatından sonra hem Tekin Paşa hem de eşi milletvekili Perihan Arıburun mahkûm oldular. Bununla birlikte paşanın ne hükümete, ne o zamanki askerlere kin tutmadığına kendim de şahit oldum. Anayasa’nın ve Meclis’imizin 100. yılı için Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi bir seminer yapmak istedi. Bu mütevazı seminerde birkaç kişinin yol parası, otel parası ve kitabın basımı için ayrılacak tahsisat yoktu. Prof. Bahri Savcı başkanlığında bir heyet TBMM Reisi Erzurum milletvekili (CHP) Kemal Demir’e müracaat etmiş, doğrusu talepleri ilgi görmemişti.

Haberin Devamı

Troya’dan Anafartalar’a Çanakkale

TAYYARECİ TEKİN PAŞA

Cumhuriyet Senatosu başkanına müracaat ettiler. Tekin Paşa büyük bir zarafet, tevazu ve şık bir cevapla isteneni yerine getirdi. “Efendim Meclis-i Ayan, Senato’nun kökenidir. Biz zaten dağıtılmadığımız ve göreve devam ettiğimiz için 100. yılın kutlamalarını da bizim desteklememiz gerekir” dedi. Bilgili ve Osmanlı tabiri ile efendi idi, şüphesiz iyi bir komutandı. Birçok Batı dilini biliyordu. NATO dönemine de intibak etmişti. Kendisine Tayyareci Tekin Paşa derlerdi. Çünkü ordumuzda yeni dönemin havacılığına intibak eden ilk subaylardandır. (Aslında bu dala 1911 yılından beri bütün öbür devletlerle birlikte intibak ettiğimiz bilinmelidir.) Kültürlü, geniş bilgili bir komutan ve devlet adamıydı.

Haberin Devamı

Tekin Paşa ile o karşılaşmadan sonra çok görüşemedim. Mevkiim ve yaşım buna müsait değildi ama eminim karşılaşsak o engin tevazuu ile beni de misafirleri arasına alırdı. Çocukları özellikle merhume arkadaşım kızı Gülfiliz ile yakın dostluğumuz devam etti. Bu müstesna komutan her zaman için bana Arıburnu’nu hatırlatmıştır.

ESKİ DÜNYANIN SAVAŞ ALANI

Çanakkale sadece Türkiye topraklarının değil bütün eski dünyanın savaş alanıdır. Kavimler göçünün hâlâ yaşayan bir parçasıdır. Doğudan İran İmparatorluğu ve Türkler 1500 yıl boyunca bu boğazı geçtiler, Avrupa topraklarına adım attılar. Batı’dan insanlar bu boğazı geçerek Anadolu’yu istila etmeye kalktılar ancak başarıları sınırlı oldu. Troya bir problem. Ünlü Hititologumuz Sedat Alp’in Ahiyavalılar teorisinden beri bu ülkeye adım atanlar ve Troyalıların menşei tartışılıyor.

Tartışılmayacak bir gerçeği; yani 1915 müdafaasını, bu parlak zaferi bugün bile muhtelif şekilde saptırarak yorumlamaya kalkan zavallılar var. Bunlardan bazıları Çanakkale’yi Almanların savunduğunu ileri sürüp sosyal medyada yaymaya kalkan başta FETÖ’cü takımı gibi yurtdışından beslenen gruplardır. Çanakkale ve Gelibolu’yu 19 bin Alman asker ve subayı savunmuş (!). Tabii arkalarında şaşkın Alman askerî tarihçilerinin bazıları bu iddiayı ileri sürmektedirler. Şunu bilmek lazım, Çanakkale mevkii komutanı Osmanlı mareşali rütbeli Liman von Sanders’ti. Fakat Liman von Sanders diğer Alman paşalara göre mütevazı ve makul bir adamdı. Belki savaş tarihinin ünlü komutanı değil ama Türk genç subaylara saygılıydı. Verdiği emirleri çok sefer Türk komutanların itirazı üzerine geri çekmiştir. Bu bir fazilettir. İçlerinde Mustafa Kemal Bey, en başta mevkii komutanı Cevat Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, Kâzım Karabekir Bey gibi İstiklal Savaşı’nın büyük komutanları vardı. Birinci Dünya Savaşı bu genç komutanların zaferleriyle doludur. Birinci Dünya Savaşı’nda nihai mağlubiyetin yanında vatan savunmasında, imparatorluğun savunmasında da doğrusu iyi işler yaptık.

Çanakkale’de medeniyeti kutluyoruz. Rüstem Aslan Hoca’nın kazılarında bunu gördük, müzedeki sergilere baktık. Troya Müzesi muhteşem bir kültürel ünitedir. O topraklarda bugün barış ve kültür diriliyor. Bu şehir son 50 yılda inanılmayacak derecede atılımlar yaptı. Elverir ki bunlar ve coğrafyası korunsun. Anormal kıyı istilasına, basit sanayi tesislerinin istilasına uğramasın. Çanakkale turizm ve ziraat alanı ve tarihin yaşayacağı bir alan olarak kalmalı.

MİLLİ ONURUMUZ

BU yazıyı kaleme alırken Gelibolu Yarımadası’nda 57. Alay Kabristanı civarında orman yangını çıktığını gördük. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın görevi çok zor. Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir bugüne kadar bu zorlu görevin altından başarıyla kalktı. Bu tarihimiz için son derece önemli ve milli onurumuz olan alanda imar nizamının ihlali ve istisnaların uygulanması son derece tehlikeli sonuçlar verir. Bu bakımdan Çanakkale’deki boğaz statüsünün, milli parklar kanunlarının ve Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın aldığı kararların can-ı gönülden desteklenmesi gerekir.

Troya’dan Anafartalar’a Çanakkale

Yazarın Tüm Yazıları