BÜYÜKADA'nın şiirlere konu olan Viranbağ bölgesinde, 19. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen üzüm teknesi kayboldu. Üzüm teknesinin kaybolduğu, 2 hafta sonra fark edildi. Tarihi miras olduğuna ilişkin sosyal medyadan paylaşılan mesajlar hırsızları insafa getirdi. Üzüm teknesi bir evin bahçesine bırakıldı. Tarihçi Murat Devres "Viranbağ'daki 40 yıllık yağmanın son örneği. En kısa zamanda bu alanın koruma altına alınarak, restore edilmesini ümit ediyoruz" dedi.
#İstanbulDokuz günlük bayram tatili başladı, bayramlaşmaya veya tatile gidenlerin ardından İstanbul boşaldı. Oysa bu şehir dünyanın en önemli turistik kentlerinden biri! Hazır sokaklar boşalmışken kentin tadını nasıl çıkarabileceğimizi farklı disiplinlerden gelen İstanbullulara sorduk.
#İstanbulda Gezilecek YerlerGeçen hafta yaşanan kaza, sadece Boğaziçi’nin en güzel yalılarından birini değil, bir ailenin tarihinin önemli bir bölümünü de Boğaz’ın sularına gömdü. Vitaspirit adlı gemi, ardında maddi ve manevi bir enkaz bıraktı. Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’nın eski görkemine kavuşması yıllar sürebilir. Ön cephesi yok olmuş, temelinden kurtulmuş, içindeki tarihi değerleri denize saçılmış ve her geçen gün suya doğru kayan yalıyı kurtarmak için ne lazım? Uzmanlara ve aileye sorduk...
#Hekimbaşı Salih EfendiYüz ölçümü 5 bin 313 kilometrekare olan İstanbul’un 39 ilçesi içinde en büyüğü 1043.58 kilometrekare ile Çatalca, en küçüğü ise 7.17 kilometrekare ile Güngören. Oysa İstanbul’un gayri resmi bir ilçesi daha var. O da 1980’lerin başından bu yana denizden alınan ve büyüklüğü altı kilometrekareye yaklaşan dolgu alanlar. 2000’den bu yana doldurulan alanların yüz ölçümü, 2.34 km2’lik Heybeliada’dan büyük.
#Korhan Gümüş‘En İyi 100 Türk Filmi’, ‘En İyi 100 Albüm’, ‘En İyi 100 Türk Romanı’ derken sıra geldi ‘En İyi 100 Mimari Eser’e... Hürriyet Pazar, ‘soruşturma klasikleri’nde yeni bir kapıyı daha aralıyor. 100 kişilik jürimize geniş bir hareket alanı tanıdık ve tanım aralığını, ilk yerleşmelerden biri olarak kabul edilen “Göbeklitepe’den Günümüze” parantezinde tuttuk. Daha önceki soruşturmalarımızda jüri üyelerinden ‘En iyi 10’larını istemiştik, bu kez tanım aralığının genişliğinden dolayı seçkimiz ‘En iyi 20’lik listelerden oluştu. Ve nihayetinde akademisyenlerden, mimarlardan, kültür sanat insanlarından oluşan bir seçici kurul, ‘Türkiye toprakları üzerindeki en iyi 100 mimari eser’i belirledi. İşte jüri üyelerinin madde madde en iyi 20 seçimleri...
#Mimari‘En İyi 100 Türk Filmi’, ‘En İyi 100 Albüm’, ‘En İyi 100 Türk Romanı’ derken sıra geldi ‘En İyi 100 Mimari Eser’e... Hürriyet Pazar, ‘soruşturma klasikleri’nde yeni bir kapıyı daha aralıyor. Mimarlık, tarihsel açıdan uğradığımız bütün duraklardan çok çok daha eski. İnsanın varlığıyla birlikte etrafını inşa etme çabası, dokunuşu upuzun bir sürecin ifadesi. Doğanın fiziksel koşullarından korunma çabası, başını sokacak bir mekân arayışı, sonrasında malzemelerin ve bilimin gelişimi derken basit ihtiyaçlardan ihtişama, işlevsellikten estetiğe, günü kurtarmaktan tarihe tanıklık etmeye onca yapı insanların, toplulukların, ait oldukları coğrafyaların da bir ifade biçimine dönüştü. Üzerinde yaşadığımız Anadolu da sayısız medeniyetin tanığı. Dolayısıyla mimarlık serüveninin de... Bu açıdan ‘En İyi 100 Mimari Eser’ soruşturmamızda 100 kişilik jürimize geniş bir hareket alanı tanıdık ve tanım aralığını, ilk yerleşmelerden biri olarak kabul edilen “Göbeklitepe’den Günümüze” parantezinde tuttuk. Bu parantezin içinde antik çağ, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve tabii ki Cumhuriyet dönemi mimarisi vardı. Jüri bu çağların ifadesi olan yapıları (tek ya da çoğul) kendi mimarlık anlayışları ve beğenileri doğrultusunda seçti. Daha önceki soruşturmalarımızda jüri üyelerinden ‘En iyi 10’larını istemiştik, bu kez tanım aralığının genişliğinden dolayı seçkimiz ‘En iyi 20’lik listelerden oluştu. Ve nihayetinde akademisyenlerden, mimarlardan, kültür sanat insanlarından oluşan bir seçici kurul, ‘Türkiye toprakları üzerindeki en iyi 100 mimari eser’i belirledi. Biz de onların seçimlerini sayfalarımıza taşıyarak tarihe özel bir not daha düştük... Kültür hayatımıza ışık tutmasını dilediğimiz bu soruşturmayı da umarız öncekiler gibi beğenirsiniz diyelim... Not: Soruşturmamızda çeşitli nedenlerden dolayı hatıralarımızdan olmasa da fiziksel çevreden silinmiş, yıkılmış, hayatı sona ermiş yapılar yer almadı. 100’lük tablo, varlığını hali hazırda sürdüren yapılardan oluştu.
#Türkiye'deki En İyi 100 Mimari EserBeyoğlu Tarlabaşı’nda yaklaşık 350 tarihi evin yıkılma tehlikesi var. Ancak bu evler boş değil. Kiminde ev sahipleri, kiminde tek gözlü yere 600 lira veren kiracılar, kiminde ‘işgalciler’ kalıyor. Muhtarlara göre kayıtdışı olanlarla birlikte buralarda yaklaşık 1000 kişi yaşıyor. Beyoğlu Belediyesi, yaklaşık 3 bin binanın yenilendiğini, projede sona gelindiğini belirtiyor. STK’lar ise yurtdışında olduğu gibi yerinde dönüşümden yana. Tarlabaşı’nın dokunsan yıkılacak binalarında korku içinde yaşayanlarla konuştuk.
#GazetehaberleriHayatta en sevdiğim yer hep İstiklal Caddesi oldu. Taksim’den aşağı kaptırdım mı, içimi heyecan kaplar, o hava, o renk cümbüşü kalp atışlarımı hızlandırırdı. Beyoğlu’nun karnavalımsı ortamında, insanlar kaybolur, eşitlenir ve her seferinde yeni bir maceraya atılırdı. Biliyorum, pek çoğunuz için de öyle, Beyoğlu canımızı yakan, kişisel bir mesele. 2000’lerin ortasındaki ‘altın yıllar’da burası Avrupa’nın en gözde semtlerinden biriydi. Newsweek dergisi “Cool İstanbul: Avrupa’nın en havalı kenti” kapağıyla çıktığında, kimsenin umurunda olmamıştı. Bundan şüphemiz yoktu ki... Ve başrolde Beyoğlu vardı. Peki sonra ne oldu? Sert bir düşüşe geçti. Sokaktaki masaların kaldırılması, sembol mekânların kapanması, Gezi olayları ve terör saldırılarından sonra bir süre hayalet şehre dönüştü. Batılı turist kayboldu, boşluğu Arap turist ve mülteciler doldurdu. Meyhaneler kebapçı, barlar nargileci oldu. Sokakta Türkçeden çok Arapça duyulmaya başladı. Ve ayağını kesen kesim, “Beyoğlu bitti, Ortadoğululaştı” noktasına geldi. Bu doğru mu? Yaşanan dönüşüm ne ve arkasında ne var? Açık bir kafayla gittik, haftalarca çalıştık... Esnafla, tarihçilerle, mimarlarla, sanatçılarla konuştuk. Ara Güler’e de kulak verdik, İranlı sokak müzisyenlerine de... Beyoğlu Belediye Başkanı’yla Tarlabaşı’ndaki lüks inşaatları da gezdik, tam dibindeki mültecilerin gecekondularına da konuk olduk...En önemli şey kulak vermek, anlamak ve şehir hakkına sahip çıkmak... Beyoğlu’nun kaderi Türkiye’nin de kaderi. Dört gün sürecek yazı dizimiz hafta içi Hürriyet’te devam edecek. Haydi, hep beraber Taksim’den aşağıya bir süzülelim...
#Beyoğlu15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL kararnamesiyle kapatılan ve Boğaziçi’nin Çengelköy ile Vaniköy arasındaki sahilinde bulunan Kuleli Askeri Lisesi’nin hayatına nasıl devam edeceği yeni bir tartışma konusu. Boğazın en önemli noktasında yer alan ve İstanbul’un siluetinde önemli yer tutan yaklaşık 200 yıllık askeri okul binasının gelecekteki kullanımı ile ilgili değerlendirme yapan Mimarlar Odası Büyükkent Şube Sekreteri Ali Hacıalioğlu, "Kuleli, Heybeliada, Yeşilköy gibi askeri okullar eğitim yapılarıdır. Bu yapılar eğitim yapısı olarak devam etmelidir" dedi.
#Kuleli Askeri LisesiHalkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayları Sırrı Süreyya Önder ile Pınar Aydınlar, Taksim Meydanı düzenlemesiyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Önder, 'Kadir Topbaş'a sesleniyorum, boş beleş işlerle uğraşma. Sen proje yapmakla vakit kaybedeceğine 1 Nisan günü yakana yapışacağız ve 'Bunlara ne yalan söyleyeceğine kafanı yorsan iyi olur. Gerçeği söylediğinde ise senin yerin ebedi müddet hapishane olacak. Buna hazırlan, bu halk sizden hesap soracak.' dedi.
Tartışma bitmiyor. Üstelik herkesin söylediği havada uçuşuyor. Taksim’e gittim, önüme gelene sordum, “Burada ne oluyor, haberiniz var mı?” Cevaplar çeşitli… “Kazılıyor, yol yapacaklarmış” diyen de var, Gezi Parkı’na cami yapılacağını düşünen de… “Parkı askeriyeye vermişler, kışla olacakmış” diye ezberleyen de var, yine bir müteahhidin zengin olacağı kanısına varmış olan da… Taksim’de ne oluyor, niye kazılıyor, 240 günün sonunda nasıl bir tabloyla karşılaşacağız ve sivil toplum neden muhalefet ediyor? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yetkililerine, projenin mimarı Dr. Halil Onur’a ve Taksim Platformu adına mimar Korhan Gümüş’e sorduk. İşte 20 soruda Taksim meselesi.
Salt Beyoğlu’nun ikinci kapsamlı sergisi “İstanbullaşmak” açıldı. Çeşitli kültür kurumları, kişisel ve özel arşivlerde yer alan yüzlerce medya bir araya getirildi ve interaktif bir veritabanında ziyaretçilere sunuluyor. Amaç, İstanbul’un çeşitli yayın organlarındaki ve mecralardaki temsil hallerine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıp yeni kavramlar, tanımlar ve farklı bakış açıları yaratmak... 31 Aralık’a kadar görülebilir.