Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Beş Şehir’ adlı kitabında Konya ile ilgili şu cümleyi kurar: “Sağlam ruhlu, kendi başına yaşamaktan hoşlanan, dışarıdan gösterişsiz, içten zengin Orta Anadolu insanına benzer. Onu yakalayabilmek için saat ve mevsimlerine iyice karışmanız lazımdır... Konya insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi âlemine taşır yahut da ona sonuna kadar yabancı kalırsınız.” Konya, Selçuklu eserlerinin sergilendiği bir müze sanki... Ve bir de elbette ki damağına düşkün olanlar için Konya en doğru adreslerden biri. Her köşede bir başka ziyafet sizi bekliyor. İşte size Konya lezzet rehberi...
#Konya Gezi RehberiMeze yapmayı da çok severim, yemeyi de... Meze yenen sofrada uzun uzun oturulur, sohbetle hemhal olunur. Size bugünlerde çok sık hazırladıklarımı anlatacağım. Patlıcan sevenlerin bayılacağını düşündüğüm bu tatları buğulama levrek ve ızgara sebzelerle sunabilirsiniz.
#Yumurtalı BabaganuçYazarımız Vedat Milor, restoran eleştirmenliğinde 20’nci yılını kutluyor. Ailesinin hikâyesinden soyadının anlamına, akademisyenlik günlerinden yurtdışı seyahatlerine, yeme-içme işlerini daha konuşulur hale getirdiği TV programından gastronomik bir otoriteye dönüşmesine; hayatının önemli dönemeçlerini ‘Buyurun Ziyafete’ adlı kitabında anlatan Milor’la konuştuk: “Mangalda pişmiş, çok güzel bir lüfer yerken ‘Bu Boğaz, bu deniz, bu koku, bu balık… Sadece bizde var. Dünya çapında bir mutfak yaratabiliriz’ diye düşünmüştüm fakat Türk mutfağı kötüye gitti. Üzülüyorum ama şaşırmıyorum da...”
#Vedat MilorMüfettişlerin sayısı ve kalitesi bir sorun, değerlendirme ölçütleri başka bir sorun; öz yerine biçimi öne çıkarıyorlar. Yine de Michelin’in ülkemize gelmesine karşı değilim. Örneğin Fatih Tutak’ın TURK lokantasını kuvvetle tavsiye etmiştim. Ama şu var ki geleneksel yemekleri en doğru şekilde icra etmek puan toplamıyor. Adana kebabı. Konya tandırı. Büryan. Zeytinyağlılar. Olağanüstü tatlılar... Bunlar rehberde yok denecek kadar az ve hiçbir zaman ön plana çıkmayacak. Benim için önemli olan, mutfağımızın geleceği...
#MichelinMichelin Rehberi’nin Türkiye’ye gelişini restoran eleştirmeni yazarımız Vedat Milor’la konuştuk. Milor, rehberin lezzeti yerine görseli güzel yemekleri ön plana çıkardığını söylüyor, “Dolayısıyla da dünyada geleneksel yemekleri iyi yapan lokantaların sayısı azalıyor” diyor. Ancak olumlu bulduğu bir ayrıntıyı da ekliyor: “Michelin bir merak uyandırıyor, insanlar mutfağımızı merak edecektir.”
#Vedat MilorGelenek, kültür ve lezzetiyle dikkat çeken hem yerli hem de yabancı turistin ilgi odağı olan Güneydoğu, eski günlerine döndü. Koronavirüs pandemisi kısıtlamalarının sona ermesi ve 9 günlük Kurban Bayramı tatili nedeniyle Güneydoğu'ya turist akını yaşandı.
#GüneydoğuYemek eleştirmeni Vedat Milor’un yer aldığı ‘Rehber’ adlı kısa metraj belgesel bu akşam YouTube’da yayımlanacak. ‘Giderek yozlaşan gastronomi dünyasında sayıları azalan lezzet ustalarına bir saygı duruşu niteliğinde’ diye özetlediği belgesel vesilesiyle konuştuğumuz Milor: “Ustalarımız takdir edilmiyor. Çocukları bile babalarının yaptığı meslekle gurur duymuyor. Adeta ‘Babam ciğerci’ demeye utanıyorlar.”
#GazetehaberleriBursalı Tülin Yücel Altaş önce sesli seyahat rehberliği fikriyle girişimciliğe adım attı. Sonra Piri’yi kurdu. 20 ülkede, 30 şehirde 150’den fazla dijital turla 500 bin gezgine ulaştı. Tülin Yücel Altaş, koronavirüs günlerinde de “Evde kal, evde keşfet” uygulamasıyla sürdürdüğü sanal turlarla şehirleri de, sanatı da evlere taşıyor.
#GazetehaberleriGastronomi dünyasının ‘rockstar’ıydı, sosyal medyayı kullanmaya başladıktan sonra fenomene dönüştü. Yeme-içme yazarı olarak kaleme aldığı restoran eleştirileri de, sosyoloji hocası olarak yaptığı Türkiye analizleri de büyük ilgi görüyor. Uzun yıllardır hayatımızda ama hakkında çok az şey biliyoruz. Yazarımız Vedat Milor’la buluştuk. Mutsuz çocukluğunu, etkileyici eğitim geçmişini, yemek merakının kökenini, “Hayat ona güzel” diyenler hakkındaki düşüncelerini, ellerinin titremesine yol açan hastalığını, sosyal medyayla birlikte keşfettiklerini sorduk.
#Vedat MilorKuşbaşı etli, közlenmiş patlıcanlı, pastırmalı, otlu, çökelekli pideler… İştah açan lahmacunlar. Çıtır çıtır, sıcak ve gönül doyuran cinsten. Her ne kadar evlerde de yapılsa pide ve lahmacun bir çarşı yemeğidir. Anadolu’nun tüm mutfak kültürlerinde vardır ve çok da sevilir. İncili Gastronomi Rehberi’nin Lezzet Noktaları bölümünde yer alan İstanbul’un kalite ve lezzetiyle fark yaratan mekânlarını soğuk kış günlerinde ziyaret etmenizi öneririz...
#PideYemeklerini ve kültürünü devam ettirme arzusu bir mutfak için en değerli adımdır. Sadece lezzet değil yemeğin etrafında dönen yaşam ve içindeki anılar da geleceğe taşınıp değer yaratır. Misafirlerine etnik ve yerel lezzetler sunan restoranlar da bu açıdan en önemli oyunculardır.
#İncili Gastronomi RehberiYüzlerce yıllık birikim, devasa bir külliyat, kuşaktan kuşağa aktarılan pratikler... Türkiye’nin lezzet hazinesi, kimilerine göre yeryüzünün en zengin birkaç mutfağından biri, pek çoğumuza göre de en güzeli. Peki bütün bu güzeller içinde en güzel 100 hangileri? Artık tereddüde gerek yok: Gastronomi düzeyi tartışılmayacak büyük bir heyet bunları sizin için belirledi.
#Türkiye'nin En Lezzetli 100 YemeğiUlaşılmaz kabul ettiğimiz, dağcılara bıraktığımız Ağrı Dağı her yıl ağustosta dünyanın dört bir yanından doğaseverleri ağırlıyor. Doğu Beyazıt’ın otelleri, Güney rotasındaki iki kamp alanı yaşları 70’i bulan yürüyüşçülerle doluyor. Yılda 5 bin kişiyi bulan zirve çıkışlarının yarısı bu dönemde gerçekleşiyor. 2009 Ağustosu, Ağrı’nın zirvesinde kar fırtınalarıyla geçmişti. Şu anda son beş yılın en iyi meteorolojik koşulları yaşanıyor. Çoğunlukla bulutların ardına gizlenen zirve açık, rüzgar 5 - 20 kilometre hızla esiyor. Ağrı Valiliği bu yıl 26 Temmuz’da ilk kez herkese açık zirve tırmanışı gerçekleştirecek. Üstelik otel, dağda konaklama, rehberlik, ulaşım hizmetleri ücretsiz. Önceki hafta bir grup doğaseverle zirve yürüyüşüne katıldım. 66 yaşındaki Ankaralı inşaaat mühendisi Esat Yarar, 71 yaşındaki Japon zoolog Akika Shimizu’ya Ağrı’nın güzelliklerini keşfettim.
Japonlar kirazların çiçek açmasını hayata yeni başlangıç dönemi kabul ediyor. Şölenlerle kutlamakla yetinmiyor, yeni bir işe başlama, evlenme tarihlerini çiçeklerin açış günlerine göre ayarlıyor. Okullar bu tarihe göre açılıyor. "Sakura zensen" yani çiçeklerin açılması, 11 kentte ikişer haftalık festivallerle kutlanıyor. Mart ayının son haftasında başlayıp, nisan sonuna kadar süren festival zinciri her yıl yaklaşık 500 bin turisti Japonya’ya çekiyor. Sadece Japonya değil kiraz çiçeklerini şölenlerle karşılayan. Amerika, Kanada, Almanya, Filipinler bu görkemli doğa olayını festivale dönüştüren ülkeler arasında.