TARİH 9 Ekim 1978. Ankara’da Bahçelievler semtinin 15’inci Sokak 56 numaralı apartmanının bodrum katındaki 2 numaralı daireden içeri giren polisler, yerde dört genç insanın cesetlerini buldu. Evde ayrıca bir de ağır yaralı durumda olan beşinci bir genç vardı.
#Abdullah ÇatlıPKK ile iltisaklı DİAYDER’in referansıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yerleştirilenlere yönelik teftiş başlatması üzerine gelen eleştirilere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ”Şehirlerde terörizmle mücadele etmeyecek miyiz?” diye tepki göstermişti. Soylu, Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal örneğini vererek:
#PKKSusurluk kazası 3 Kasım 1996 tarihinde akşam saatlerinde meydana geldiğinde aniden yola çıkan bir kamyonun çarptığı Mercedes otomobilde hayatını kaybeden ve üzerinde Mehmet Özbay adına düzenlenmiş bir kimlik taşıyan kişinin aslında yıllardır aranan Abdullah Çatlı olduğu hemen o gece gün ışığına çıkmıştı.
#Susurluk“Ergenekon” davası kapsamında verilen mütalaada, ''Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının 'Ergenekon örgütü'nün küçük bir hücresi olduğu, bu örgütlü yapıya ülkemizde Avrupa'daki örneklerineuygun şekilde Türk kültürüne ait bir terim olan 'Ergenekon' ismi verildiği anlaşılmaktadır'' denildi.
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Susurluk hükümlüsü ve eski özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın kendisine yönelttiği iddiaları ve PKK operasyonlarını deşifre ettiğine yönelik iddiaları yalanlayarak, Güneydoğu’da JİTEM’in faili meçhul cinayetler işlediğini, öldürülen İranlıların ailesinden Yeşil kod adlı Ahmet Demir isimli bir şahsın para istediğini, Mehmet Eymür, Kaşif Kozinoğlu, Duran Fırat ve Yavuz Ataç’ın da aralarında bulunduğu subayların illegal bir yapılanma oluşturulduğunu iddia etti.
Tarihi ‘Susurluk Zirvesi’nin tutanaklarına Radikal Gazetesi ulaştı. Çarpıcı değerlendirmelerin yer aldığı tutanakta dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan ‘devlet içindeki kontrolsüz güçler’ karşısında “Bu nasıl şebeke” diye hayret ediyor. ANAP lideri Mesut Yılmaz, faili meçhul cinayetleri işleyenlerin devlet içinde korunduğunu söylüyor. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller de ‘Abdullah Çatlı’yı koruyan sözlerine açıklık getiriyor.
Eski özel harekatçı Ayhan Çarkın, Taraf Gazetesi’nden Mehmet Baransu ve Sadık Güleç’e verdiği röportajda, Susurluk kazasıyla ilgili olarak “Arena programında bir fotoğraf çıkmıştı. Geri çektiler o fotoyu. O fotoyu kim çektiyse cinayeti o işledi” dedi. Star Gazetesi yazarı Ergun Babahan da dün köşesinden o röportaja atıf yaparak, “Arena o fotoğrafı niye geri çekti?” başlıklı bir yazı yayınladı.
Emekli Orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'un sanıkları arasında yer aldığı ikinci Ergenekon Davası'nın 82. duruşması görülmeye başlandı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay'ın "Küresel ısınmanın da ne zaman Ergenekon'a yükleneceğini merak ediyorum" demesinin ardından Mahkeme Başkanı Köksal Şengün "Mümkündür" şeklindeki sözü salonda gülüşmelere neden oldu.
"İrticayla Mücadele Eylem Planı" bu haftanın bir numaralı gündem maddesiydi. Herkes kendi ideolojik safına göre belgeyle ilgili görüş/yorum ileri sürdü. Medyadaki bu gürültülü ortama son bir-iki yıldır sık rastlamaya başladık. Bir "belge" manşet yapılıyor; sonra birkaç gün tartışılıyor ve sonra hemen bir başka "belge"nin peşine sürükleniyoruz. Ancak belgeler sahte çıkınca, "belgeleri" konuştuğumuz kadar sahtelik üzerinde durmuyoruz. Çünkü arkasından hemen bir "belge" daha çıkarılıveriyor. Bu konuda size iki somut örnek vermek istiyorum.
Ergenekon’un ikinci iddianamesinde, Türkiye siyasi tarihindeki suikastlerin bir kısmının ’trafik kazası’ gibi gösterildiği iddia edilerek, "Ergenekon terör örgütünün böyle bir girişimi henüz açığa çıkarılamamasına rağmen, bugüne kadar meydana gelen olayların arkasında örgütün bulunduğu yönünde tereddüt olduğu" yazıldı.
Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a, Susurluk Kazası’nda ölen emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ’ı beş büyük ilden birine müdür olarak ataması talimatı verdiği ortaya çıkan dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, dün ABD’ye gidişi sırasında konuya ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.
Hürriyet, Hüseyin Kocadağ’la ilgili ilginç bir belgeye ulaştı. Belgeye göre, eski DYP milletvekili Ali Uyar, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, Kocadağ’ın 5 büyük ilden birine Emniyet Müdürü atanması teklifi götürdü. İzmir’e atanması için hazırlık yapılırken, Kocadağ Susurluk kazasında can verdi.
Susurluk davası kapsamında yargılanan Mehmet Ağar, "Suçlu ve suçluyla mücadele etmeyi hayatının bir parçası haline getirmiş bir kişi olarak, suç işlemek için örgüt kurmak iddiasını kabul etmem mümkün değildir. Olsa olsa bilmeyerek hizmette kusurumuz olmuş olabilir, vicdanım rahat. İnsanız, hatalarımız olabilir. Ama iddiaları şiddetle reddediyorum" dedi.