1966 yılında Haleb’e gitmiştik. Antakya’dan sınırı geçtik. Haleb, adeta rüya gibi bir şehirdi. Kendimi bir anda 19. ve 20. yüzyıl Osmanlı Türkiyesi’nde bulmuş gibi hissettim. Şehirde farklı etnik ve kültürel unsurlar bir arada yaşıyordu. 1967’de ise İsrail Savaşı çıktı. Bu renkli, antika dünya mahvoldu. O günkü Haleb’i, 10 yıl sonra, 1976’da tekrar ziyaret ettiğimde yine aynı güzelliğiyle gördüm. Ancak bugün aynı Haleb’i görebileceğimi sanmıyorum. Oysa Haleb, Türkiye tarihi ve Ortadoğu için her zaman çok önemli bir merkez olmuştur.
#HalebTürkiye'yi acıya boğan felaketi inceleyen uzmanlar aynı fayda meydana gelmiş olan 1114 ve 1513 Maraş depremleriyle benzerlikler ortaya koyuyor. Yüzyıllar önceki depremlerde neler yaşanmıştı? Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Süleyman Pampal ile konuştuk...
#Kahramanmaraş DepremiTürk vatandaşlığı, devletin maliyesine gelir kapısı açmak için düşünülecek bir araç değildir. Zaten bu gibi tedbir ve uygulamalar hayal kırıklığıyla biter. Bizde göç ve vatandaşlık Türk milletinin çektiği sıkıntılar dolayısıyla ulaşılan bir makamdır, bir imtiyazdır.
#Türk VatandaşlığıBugünkü Özbekistan’ın otantik şehri Hive, Ürgenç ile Harezim bölgesinin başkentidir. Çölün ortasındadır; yani İpek Yolu’nun ortasında. Bugün bu güzel şehir, eski abideleriyle, kendi özgün şivesi olan Horezmi’yi konuşan Özbekleriyle bizim için bir renktir. Şehirde modernleşme var ama eski yapılara hiçbir şekilde dokunulmamış, yapılanlar da eskilere uydurulmuş ve binaların boyuna çok dikkat ediliyor. Hive bence geleneksel yaşamın ilk defa bu kadar rahat, renkli ama aynı zamanda ciddi ve müreffeh olduğu tek şehir.
#ÖzbekistanTürkiye’de büyükelçilerin önemli bir kısmı meslek hayatlarını özetleyen, yaptıklarını anlatan anılarını kaleme alıyorlar. Bu bakımdan bürokrasi ve üniversite üyeleri içinde bir istisna sayılırlar. Hiç şüphesiz ki bütün gruplar gibi bu hatırat yazanların içinde de iyisi var, çok iyi yazanlar da var. Bu çok iyilerden biri Ömer Önhon’un “Büyükelçinin Gözünden Suriye” (Remzi Kitabevi) kitabıdır.
#YAZARUrla, bereketli toprakları, limanı, birbirinden leziz otları, zengin deniz ürünleri, zeytin-zeytinyağı, üzüm bağları ve mutfağıyla rengarenk bir mozaik. 7 bin 500 yıldır bu topraklara ayak basan herkesin gördüğü bu zenginlikleri bugüne taşıyanlara vefa göstermek ve gelecek günlere daha da güçlendirerek taşımak görevini üstlenen girişimciler, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler bu amaçla dayanışma içinde çalışıyor.
#İzmir2010 yılında temeli atılan Hakkari-Yüksekova Havalimanı'nın açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılımıyla gerçekleşti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yüksekova Havalimanı'nın açılışında Selahaddin Eyyübi adını verildiğini açıkladı. Yaşadığı dönemde Selahaddin Eyyübi'yi eşşiz bir kumandan ve devlet adamı kılan liderlik sırları nelerdi? (Selahaddin Eyyübi kimdir, hayat hikayesi, biyografisi)
#Selahaddin EyyübiSuriye’de El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ile PYD’nin askeri kanadı YPG’lilerin çatışmaları arasında kaldılar. Şimdi kendi bölgelerini savunmak için kolları sıvadılar. Açıklama Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Semir Hafız’dan geldi: “Düzenli ordu kuruyoruz!”
Suriye’deki içsavaşın son kurbanı olan Halep’in incisi Emevi Camii, 922 yıllık Selçuklu eseri minaresi ve 800 yıllık Memlük mirası külliyesi ile bir Türk-İslam şaheseriydi. “Kim yaktıya giden” caminin en az 600 yaşındaki minberinin ve ender elyazmalarının akıbeti meçhul.
Başbakan Erdoğan, Sarkozy’nin kendi aile tarihine bakmasını isteyerek, “Fransızlar Cezayir’de soykırım yapmışlardır. Sarkozy bu soykırımı bilmiyorsa gitsin babası Pal Sarkozy’ye sorsun” dedi. Erdoğan, Chirac’ın daha cesur olduğunu söyleyerek, “Ama maalesef bunlarda yürek yok, omurga yok” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’ya yönelik tepkisini bugün arttırarak sürdürdü. İstanbul’da gerçekleştirilen, "Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü" konferansında konuşan Erdoğan, "Böyle bir sulandırılmış, gayri ciddi bir oylama olabilir mi? Yüreğin varsa tüm grubunla Parlamentoya girersin ve oylamanı ona göre yaparsın. Ama maalesef bunlarda o yürek yok. Bunlarda omurga yok. Cezayirliler, fırınlarda toplu olarak yakıldı. Acımızca şehit edildiler. Eğer Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, bu soykırımı bilmiyorsa, gitsin babası Poul Sarkozy’e sorsun. Babası 1940’lardaki Fransız Lejyonu’nda askerlik yaptı. Eminim ki oğluna, Cezayir’deki Fransız katliamı hakkında söyleyecek çok sözü vardır" diye konuştu.
Bir dönemin ünlü gazetecilerinden ve Türkçe’nin en büyük üstadlarından olan Falih Rıfkı Atay, yedeksubaylığını Birinci Dünya Savaşı yıllarında Filistin’de yapmış, anılarını daha sonra son derece çarpıcı bir Türkçe ile kaleme aldığı ‘Zeytindağı’ adlı kitabında Kudüs’ü 1917 Aralık’ında kaybetmemizden hemen sonra Türk karargáhında yaşananları şöyle anlatıyordu: