Murat BARDAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2004 01:36
Bir dönemin ünlü gazetecilerinden ve Türkçe’nin en büyük üstadlarından olan Falih Rıfkı Atay, yedeksubaylığını Birinci Dünya Savaşı yıllarında Filistin’de yapmış, anılarını daha sonra son derece çarpıcı bir Türkçe ile kaleme aldığı ‘Zeytindağı’ adlı kitabında Kudüs’ü 1917 Aralık’ında kaybetmemizden hemen sonra Türk karargáhında yaşananları şöyle anlatıyordu:
‘Bir sabah kumandanın (Cemal Paşa’nın) odasına girdiğim zaman, gözlerinin ağlamaktan yorulmuş olduğunu gördüm; Kudüs, İngilizler’in elinde idi. Oradaki son Türkler’in nasıl kahramanca vuruştuklarını, masanın üstünden aldığım şifreli telgrafta okudum. Kudüs’ü İsrail Oğulları gibi bırakmadık; Türkler gibi bıraktık. Nebi Sanom üstünden Müslüman veya Hristiyan mabedlere doğru inenler, Türkler’in son gününü hatırlayacaklardır.
Karargáhın içinde ‘Kudüs düştü!’ sözü, ölüm haberi gibi yayıldı. Daha şimdiden Beyrut’a, Şam’a, Haleb’e gözyaşlarımızı hazırlamak lázımdı. Artık yalnız Anadolu’yu ve İstanbul’u düşünüyorduk. İmparatorluğa, hayallerine Allaha ısmarladık!
...Tren giderken, iki tarafımızda Suriye ve Lübnan’ı sanki safra gibi boşaltıyoruz. Yarın kendimizi Anadolu köylerinin arasında Kudüssüz, Şamsız, Lübnansız, Beyrutsuz ve Halepsiz, öz can ve öz ocak kaygısına boğulmuş, öyle perişan bulacağız’.