Sosyal medyada yeni tartışma konularından biri çıkma teklifi. Kimi geri gelsin derken kimi de eskimiş bir gelenek olduğunu savunuyor. Biz de BİR SORUDAN FAZLASI serimizin yeni haberinde bu konuyu masaya yatırdık. Çıkma teklifi geri gelmeli mi?
#İlişkiBazı insanların işleri bitmek bilmez. O kadar titizdirler, ayrıntılarla o kadar çok ilgilenirler ki giyinmeleri, soyunmaları, yüzlerini yıkamaları, evden çıkmaları saatler sürebilir. Her yere genellikle geç kalırlar. Ayrıntıya kapılıp gitmek onların hayatlarının ana parçasıdır. İşte bu kişilerde ayrıntı hastalığı ya da obsesif yavaşlık vardır. Nörolog Mehmet Yavuz, ayrıntılı hastalığının bilinmeyenlerini anlatıyor.
#Ayrıntı HastalığıTürkiye’nin sadece en komik değil aynı zamanda en zeki, en hazırcevap, en hınzır kadınlarından Ayşen Gruda. Lafını asla esirgemiyor. “Sanatçı etliye sütlüye karışmalı” diyor. Tuhaf bir çekiciliği var, mıknatıs gibi. Saatlerce oturup dinleyebilirsiniz onu. Ben de öyle yaptım, bayram röportajı bahane, sohbet şahane oldu.
#Ayşen GrudaStar Wars’un yeni filmi, dünyaya yeni bir yıldız armağan etti: Daisy Ridley. Şanslıydık, üzerine henüz şöhret tozu değmemişken Londra’da buluştuk. Nefes kesen güzelliğiyle hikâyenin esas kadını olmayı anlattı: “Mistik kahramanlık öykülerinde artık başkaldıran, savaşçı kadınlara da yer var. ‘Açlık Oyunları’ ile başlayan ve şimdi Star Wars ile katlanacak bir akım, hatta bir devrim bu. ‘Rey’ karakteri kadınların gözünde sembolik bir harekete dönüşebilir.”
#STAR WARS“Normal”in karşıtı her zaman “anormal” demek değildir. Bazı özel durumlarda farklılık öyle artılarla bezer ki insanı, karşınızdakinin normal olmadığına şükredersiniz. Billur Kalkavan da o karakterlerden biri... Enerji dolu, çılgın, güzel, şeffaf, pırıltılar saçan bir kişilik... Zaten bunlara bakıp zekasını ve aklını keşfetmemeniz işten bile değil. Eh geriye ne kalıyor; böylesine donanımlı biriyle edilen sohbetin tadına varmak!
Dönüş ile dikkatleri üzerine çektikten sonra filmleri merakla beklenir hale gelen genç Rus yönetmen Andrei Zvyagintsev’in yönettiği Elena için, haftanın hatta son zamanların beni en çok etkileyen filmi diyebilirim. Gerek ekonomik gerekse de duygusal olarak ezilen bir kadının başkaldırısını anlatan Elena’nın kadınları ayrı erkekleri ayrı köşeye yatıracağına şüphe yok.
Şişmanlık dosyasını hazırlarken, dinlediğim çarpıcı, şaşırtıcı öykülerden biri Dilek Altınçekiç’inkiydi. Hakikaten gerçekleştirilmesi zor bir iş onun yaptığı, 70 kilo vermiş, üstelik bir yılda. Eski fotoğraflarına bakınca, içinden başka bir kadın çıkmış gibi. Ne var ki her şeyin bir bedeli var. Onun ödediği bedel de, takıntıları. Artık ağzına bir şey süremiyor. Yemekle ilgili her şey cıss olmuş. Elini sürerse yakacağını ve tekrar 120 kiloya dönüşeceğini zannediyor. O artık zayıf biri, ama yarı aç, yarı tok yaşıyor.