Güncelleme Tarihi:
Evli bir çiftin kaybetmek üzere olduğu mutluluğa, damdan düşer gibi hayatlarına giren laubali bir yabancının eliyle sahip çıkma hikâyesini sahneye taşıyan oyun, evlilik terapistine gitmekten daha iyi bir fikir bile olabilir. Şaka bir yana, usta isimleri bir araya getiren Baş Belası, izleyiciye bol kahkaha atacağı keyifli bir seyir vaat ediyor. Göksel Kortay’ın yönettiği oyunda, Arda Esen, Çiğdem Batur ve Sedat Bilenler’i izliyoruz sahnede. Oyunun genç yazarı, TRT’nin ‘Seksenler’ adlı yeni dizisindeki Sol Açık Nevzat karakteriyle de tanıdığımız, oyuncu Eray Yasin Işık’la Baş Belası‘nın perde arkasını konuştuk.
Kabul edelim, misafirperverliğimizle dünyaya ün salmış olsak da, hiçbirimiz evimizde yabancı birini görmekten pek haz etmeyiz. Hatta, belki de güvende olduğumuzu hissettiğimiz tek yer olan evimiz sınırları içine giren yabancı, müthiş bir tehlike unsuru olabilir kimi zaman. Ancak birçoğumuz da, evimize gelen yabancıyı kapı dışarı etmeyiz, edemeyiz.
Ama, Baş Belası’nın Hulusi’si (Arda Esen) bir yana, bugüne değin evimizi açtığımız tüm davetsiz misafirler bir yana... Öyle bir Hulusi ki bu, vallahi düşman başına!
Rauf (Sedat Bilenler) ve Jülide (Çiğdem Batur), birbirini seven evli bir çift. Ortak noktalarını keşfedemedikleri için bir süredir ilişkilerinde sorun yaşıyorlar. Uykusuzluğuyla başa çıkmak için ilaçlara sarılan Jülide, yine bir gece uyku ilacı içtikten hemen sonra, biraz hava almak için dışarı çıkıyor. Arabası bozulan Hulusi de evi boş zannedip dakikasında damlıyor içeri. Kendi evindeymiş gibi rahatça oraya buraya telefon açıyor önce. Jülide’den arta kalan ilaçtan içiyor sonra ve oracıkta sızıveriyor. Eve geri dönen Jülide de sersemlemiş halde Hulusi’nin yanına kıvrılıp, kendini uykunun tatlı kollarına bırakıyor. Rauf’un içeri girip, karısını kendi yatağında yabancı bir erkekle yakalamasıyla komedi başlıyor.
BEKLENTİLER FARKLI
Rauf, etrafındaki insanlar için yaşayan ve yabancı gözlere her zaman iyi görünülmesi gerektiğine inanan biri. Hulusi ise, yarını düşünmeden sadece bugünü yaşayan bir adam. Rauf ne kadar art niyetsiz ve sevimliyse, o da bir o kadar sinir bozucu ve yılışık. Hulusi’nin aklını çalmaya çalıştığı Jülide de aslında kocasını çok seviyor. Ancak yaşadığı düzenli hayata alışamamış ve farklı beklentiler içinde. Üstelik güzel bir kadın ve bunun gayet farkında. Sedat Bilenler’in çok yakıştığı Rauf rolündeki iyi oyunculuğuyla dikkat çektiği eserde, Arda Esen’in gerçekten bir baş belası olmadığına inanmak güç. Çiğdem Batur’un canlandırdığı Jülide’yi ise hepimiz bir yerlerden tanıyoruz aslında.
Bizlere dikte edilen Avrupai yaşantı tarzının üzerimizdeki iğreti duruşuna gönderme yapan oyun, “Kaybetmek üzere olduğunuz mutluluğa küçük oyunlarla sahip çıkabilirsiniz” diyerek, bir nevî evlilik terapisi hizmeti de veriyor.
FİNALDE SÜRPRİZ VAR
Baş Belası, günlük hayatımızda karşımıza çıkabilecek durum ve olayları sahneye basit bir anlatımla aktarıyor. Basit, çoğunlukla olumsuz mânâda yorumlanır. Ancak söz konusu tiyatro olunca işler değişir, özü yakalamanın yolu tam da bu sadelikten geçebilir. Tiyatro Esen’in bu duruşu da bilinçli bir yaklaşım. Tiyatroya sadece eğlenmek için gelen seyircinin ihtiyacına da karşılık verecek şekilde ve tiyatro sevdasının aileden bulaştığı ön bilgisine dayanarak, ailelerin gönül rahatlığıyla izleyebileceği oyunlar sahnelemek için yola çıktılar. Bu yüksek enerjili ekibin, henüz ilk oyunu olmasına rağmen, seyircileri de çok iyi üstelik. Oyunun finalde bir de sürprizi var ki, söz edip de heyecanını kaçırmaktan korkarız. İyisi mi kendiniz izleyip görün, ama o sürprize iyi dikkat edin.
KÜFÜRE YER YOK
Oyunun yazarı Eray Yasin Işık, genç yaşına rağmen olgun metinler kurgulamayı beceren biri. Esen Prodüksiyon’un senaryo ve yazım ekibine dahil olan Işık, Baş Belası’nın metnini uzun yıllar önce oluşturmaya başlamış aslında. Yıllar geçtikçe üzerinde değişiklikler yapılan metin, birçok şeklini sundukları yönetmen Göksel Kortay’ın okuyup ikna olmasıyla, neticede ‘Baş Belası’ adıyla sahneye koyuldu.
Oyun metni oluşturulduktan sonra, kimi yönetmenler oyun yazarının prova sürecine müdahil olmasını istemezler. Göksel Kortay gibi vodvil türü tiyatro oyunlarının matematiğini çok iyi çözmüş usta bir isimle, genç kuşaktan Eray Yasin Işık’ın birlikte çalışma disiplinini merak edip yazara sorduk. Göksel Kortay, yönetmen asistanı olarak özellikle Eray Yasin Işık’ı istemiş ve prova sürecinde her zaman ekibin fikrini almış. Üstelik Kortay’dan kolay kolay kaçmak da mümkün değilmiş. Yönetmen, ilk oyunların hepsine gelip işler yolunda mı diye takip ediyormuş. Kendisi gelemese bile, arkadaşlarını yollayıp onlardan aldığı duyumlarla gerektiğinde ekibin karşısına dikiliyormuş.
GENÇ YAZAR Eray Yasin Işık
1986, Çankırı doğumlu. Tiyatroya amatör olarak ortaokul yıllarında başladı. Çankırı’daki sanat merkezlerinde başladı sahneye çıkmaya. İstanbul’daki tiyatro hareketine dahil olabilmek için, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği bölümüne kaydını yaptırdı. Böylece, İstanbul’daki çeşitli gruplarda çocuk oyunları oynamaya başladı. 2005 senesinde Tuncay Özinel Tiyatrosu’na girdi. Sekiz yıl süresince burada oyunculuk yaptı. Onu yazma konusunda teşvik eden de yine ustası Tuncay Özinel oldu. 2006 yılından beri Karagöz oynatan Işık, bugün bir yandan Tiyatro Esen’in yeni sezonda sahneye koyacağı ikinci oyununu kaleme alıyor. Öte yandan, TRT’nin ‘Seksenler’ adlı dizisinde Sol Açık Nevzat karakterini canlandırıyor.