Yurdumuzda ard arda gelişen depremlerin ardından gelen Elazığ depremi yurtta büyük bir deprem korkusu yaşattı. Bize bir şey olmaz diyen birçok insan artık deprem olursa ne yaparız diye düşünmeye başladı. Her gün televizyonda, gazetelerde izlenen görüntüler, deprem altından çıkanların anlattıkları, insanlarda deprem korkusunu günlük hayatın bir parçası haline getirdi.
#DepremYaşadığımız felaketin ardından sadece deprem bölgelerinde değil, ülkenin her yanında deprem korkusu had safhada. Deprem olmasa bile yatağın, sandalyenin, koltuğun hafif bir şekilde sallanmasını deprem oluyor diye algılayıp panikleyen pek çok insan var. Çoğumuzun gözü tavana asılı lambalarımızda; her an tetikte bekliyor, endişeleniyor, uyuyamıyor ve sürekli sallanıyormuş hissi yaşıyoruz. Peki bu duyguyu yaşamak normal mi?
#Depremİster yakın tarihli deprem gibi bir felaket, ister araba kazası olsun, ya da bir aile içinde yaşanan uzun veya kısa süren ve şiddet içeren bir süreç olsun, bu olaylar ‘travmatik süreçler’ olarak adlandırılır. İyi de, travmanın çeşidi, şiddeti, süresi ne olursa olsun bazı insanlar çok, bazıları ise hiç etkilenmiyor. Travmayı nasıl tanımlayacağız?
#Çdcukİzmir Seferihisar’da meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin toplumun her kesimini derinden üzdüğünü, psikolojisini olumsuz etkiledi. Rehberlik ve Liseler Koordinatörü Sibel İzgiman, depremin çocuklar ve ergenler üzerindeki etkilerine yönelik açıklamalar yaparak, ailelere uyarılarda bulundu.
#Deprem Korkusuİzmir Seferihisar’da meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin toplumun her kesimini derinden üzdüğünü, psikolojisini olumsuz etkilediğini söyleyen İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Rehberlik ve Liseler Koordinatörü Sibel İzgiman, çocukların psikolojik iyi oluşlarına dikkat çekerek, “Çocuklar bu süreçte okula gitmek istemeyebilirler, ya da dikkat toplayamama ve okul başarısında düşüş gibi durumlar oluşabilir. Küçük yaş grupları aileden ayrılmak istemeyebilir, ebeveyn ile birlikte uyumak isteyebilirler. Eğer bu tepkilerle baş edilmezse korku ‘travma sonrası stres bozukluğuna’ dönüşebilir. Duyguların ifadesi çok önemli, aileler iletişim ve paylaşımda bulunmaya dikkat etmeliler” dedi.
#Sibel İzgimanHûd suresi okunuşu, anlamı ve tefsiri Müslümanlar tarafından yoğun ilgi görüyor. Mekke döneminde inen sure, 123 ayetten oluşmaktadır. Adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden alan surede başlıca tevhit, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve ceza konuları ele alınmakta ve bunlar bazı peygamberlerin kıssalarıyla desteklenmektedir. İşte Hud suresi Türkçe ve Arapça okunuşu…
#HudÇocuklarda deprem korkusunun anne ve baba tutumlarıyla kontrol altına alınabileceğini belirten uzmanlar, bu konuda “güven” duygusunun önemine işaret ediyor. Dış dünyaya güven duymanın her zaman kişiye iyi geldiğini belirten uzmanlar, evde ve okulda “güvenli yer belirlenmesi” ve çocukla mutlaka konuşulması gerektiğini vurguluyor. Çocuk deprem sonrası okula dönmede sorun yaşıyorsa destek şart!
#DepremNobel ödüllü James Watson’ın bir sözü var: “Kaderimizin yıldızlara yazılı olduğuna inanmıştık. Şimdi büyük ölçüde genlerimizde yazılı olduğunu biliyoruz”. Bilim dünyası insanoğlunu her gün yeni bir bilgiye uyandırıyor. Harvard ve British Columbia Üniversitesi’nin üst üste açıkladığı çalışmalar, çocuklarda cinsel tacizin etkisinin sadece psikolojik travmayla sınırlı kalmadığı ve DNA’larında torunlarına bile aktarılabilecek değişikliklere neden olduğuna işaret ediyor. Nöroloji uzmanı Doktor Banu Taşcı Fresko, bu mirasın kendini genellikle hastalıklar, özellikle de ağrılarla ve depresyonla belli ettiğini söylüyor. Travmalar ve ağrı üzerine çalışan Fresko’yla aileden gelen bu mirasın nasıl kalıtımsal değişikliğe yol açtığını konuştuk.
#GazetehaberleriBakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nden Dr. K. Fatih Yavuz, eğitimli psikoterapistler ve değişime istekli danışanların elbirliği ile devam edecek bir psikoterapi süreciyle deprem korkusunun duygusal, fiziksel ve zihinsel belirtilerinin ortadan kalkacağını, ve rahatsızlığın tekrarlama ihtimalinin çok daha az olacağını söyledi.
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Klinik Şefi ve Başhekim Yardımcısı Doç Dr. Nesrin Dilbaz, kadına yönelik şiddetin algılanmasında üç yıl önce başlattıkları çalışmalarda önemli sonuçlar aldıklarını ve farkındalık yarattıklarını ifade ederek, ''Şiddetin ortaya çıktığı durumda, bizim bundan haberdar olmamız için, şiddet mağdurunun şikayetçi olması, dillendirmesi gerekiyor'' dedi.