Güncelleme Tarihi:
Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, deprem korkusunun çocuklar üzerinde bıraktığı etkilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Depremin gerçek bir tehlike durumu olduğunu belirten Leyla Arslan, “Önlem alınması gerekli olduğu için büyükler gibi çocukların da korkması ve etkilenmesi beklenir. Ancak çocuklar çabuk etkilenip çabuk unuturlar. Etkinin boyutu, çocuktan çocuğa depremin büyüklüğüne ve büyüklerin olay karşısındaki tutumlarına göre değişir” dedi.
Çocuklarda anlık tepkiler ve uzun süreli tepkilerin görüldüğünü kaydeden Leyla Arslan, “Kısa süreli tepkilerde genellikle bedensel tepkiler görülür. Bunlar terleme, solunum sıkıntısı, koşma, donup kalma, ‘ölüyoruz’şeklinde bağırma olarak ortaya çıkabilir. Ateşin çıkması, mide bulantısı, ağlama, baş ve boyun ağrısı, titreme ve sinirlilik gibi haller görülebilir” dedi.
Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, yakın zamanda yaşanan orta şiddetteki depremin ardından ilkokul çağındaki birçok çocuğun okulda bu durumu hafif hissetse bile bu durumdan yayın araçları vasıtasıyla ve yakınlarının tepkileriyle aşırı etkilenmiş durumda olduklarını kaydetti.
Çocuklarda uzun süreli tepkilerde uyku bozuklukları, alt ıslatma, anne ve babadan ayrılamama ve bu nedenle okula gitmek istemememe gibi belirtiler görülebileceğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, deprem sırasında korkmayan çocukların kabus görebildiğini belirterek şunları söyledi:
“Hiç korkmadığını söyleyen çocuklarda bile rüyalarında kabuslar görülür. Sekiz yaşında bir danışanım, okulda fazla sallanma hissetmediğini ama arkadaşlarının ‘ölüyoruz’ diye bağırmasına şaşırdığını söyledi. Kendisi hiç tepki vermemişti. Aileler çocuklarını okuldan almaya geldikleri zaman, kendi ailesinin geç geldiğini, öğretmeni ile yalnız sınıfta beklediğini, eve gittiğinde de aile ile bu konuda fazla bir şey konuşamadığını kaydetti. Anne ve babasının ‘Bizim evimiz güvenli , okulun da güvenli. Korkmana gerek yok’ şeklinde telkinde bulunduklarını söyledi. Hayatın normal akışına çabuk döndüğü halde, rüyasında ne gördüğünü sorduğumda ‘Evimizin etrafında ölü insanlar gördüm. Uyandım koşup annemle ile babamın arasında yattım’ dedi. Danışanım okulda öğretmeni ile sınıfta deprem konusunda ne yapılacağına ilişkin herhangi bir şey yapmadıklarını da söyledi. Aileye evde böyle bir deprem durumu olursa nerede toplanabileceklerini konuşmalarını ve deprem çantasını birlikte hazırlamalarını söyledim. Ertesi gün tekrar görüşmeye çağırdığım danışanıma sınıfta ne yaptıklarını sordum. “Dün ‘Ölüyoruz’ diye bağıran arkadaşlarımla bugün deprem olmadı diye göbek attık’ dedi.”
Dış dünyaya güven duymanın her zaman kişiye iyi geldiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan “Kendimizin ve sevdiklerimizin güven içinde olduğunu bilmek hepimize iyi gelir. Evde ve okulda ‘güvenli yeri’ belirlemeli ve çocuğumuzla konuşmalıyız. Beklenmedik olaylarda yapılacaklara karşı uzman önerileri dinlemek, kriz anında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini bilmek korkuyu azaltır. Beynimizi nasıl tepki verilmesi gerektiği ile ilgili hazırlamazsak pencereden atlamak gibi istemediğimiz sonuçlarla karşılaşabiliriz. Çocuklar korkuyu da sakin kalabilmeyi de öğrenebilirler. Kendini sakinleştiremeyen büyüklerin psikolojik yardım almakta gecikmemeleri gerekir” uyarısında bulundu.
Bazı kişilerde korkuların travmaya dönüşebileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, “Travma varoluş kaygısının daha şiddetli yaşandığı durumdur. Korku bastırıldığı içinyoğun bir içsel gerilime neden olabilir ve iç dengesizlik dış dünyaya uyumu bozar. Günlük rutin işler yapılamaz hale gelir. Her korku uygun bir baş etme şekli ile ele alınmalı ve yok kabul edilmemelidir. Korkuyu bilgilenme ile yenebilirken; travmaya dönmüş korkuyu yenebilmek için psikoterapi teknikleri uygulanması gerekir” dedi.
Çocuğun okula dönüşünde ciddi sıkıntılar yaşanması halinde psikolojik yardım alınması gerektiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, önerilerini şöyle sıraladı: