Paylaş
İnsanın birtakım korkuları zaman içinde giderek azalabilirken deprem korkusu güncel haberlerle giderek artıyor. İnsanlar deprem olursa ne yaparım korkusu ile tedirgin bir bekleyiş içine giriyorlar. Burada unutulmaması gereken şudur: Korku geleceği engellemez. Korkuyorsak, deprem bizi uykuda yakalarsa ne yaparım diye kaygılanıyorsak bunun için gerekli önlemleri almamız gerekir. Önlem alınmayan korkular sadece korku olarak kalmaz bir gün gerçekleşirse yaşantımızı kaybettiğimiz felaketlere dönüşebilir. Bu yüzden korkuları yaşamayı engellemenin en iyi yolu zaman varken bu korkuyu aşmamızı sağlayacak önlemler almaktır.
Uzmanlar sürekli uyarıyorlar depremden değil sağlam olmayan binalardan korkmak gerekir diye. Çürük bir binada oturduğumuzu bilerek deprem korkusunu aşmak mümkün değildir. Sadece depremin bizim başımıza gelmeyeceğini umarak yaşantımızı sürdürebiliriz. Bu da ne zaman geleceği belli olmayan felaketi bekleyerek yaşamaya dönüşür. Bizi sürekli huzursuz eder ama sonucu engellemeyebilir.
Hepimizin yapması gereken iş Elâzığ'da ki yurttaşlarımızın yaralarını sarmak için bir an önce elimizden geleni yapmak, sonra oturduğumuz binaları içinde oturabilir hale getirmektir. Bir psikiyatrist olarak benim önerim gerçekçi korkuları gerçekçi olmayan korkulardan ayırt etmek ve gerçekçi olan korkular için önlem alınmasıdır. Gerçekçi olmayan korkular için psikiyatristlerin, psikologların alanına giren bozukluklardır. Son derece sağlam binalarda oturduğu halde ve depremde yıkılma riski olmayan yerlerde yaşadığı halde bu korku ile yaşamını engelleyen insanların korkularını atmak için tedavi gerekir. Bu tedavi ilaç ve terapilerle olur. Ancak tekrar belirtmek istediğim gibi gerçekçi korkuları önlemenin yolu tedavi değil önlem almaktır.
Depremsiz günler dileğiyle…
Paylaş