Paylaş
Geniş bir topluluğu etkilemesi açısından kitlesel travma olarak nitelendirdiğimiz bu afet, sadece depremzedeleri değil, depreme tanıklık eden, bir yakınının zarar gördüğünü öğrenen, sosyal ve görsel medya aracılığıyla depreme tekrar tekrar maruz kalan kişileri de etkiliyor. Depremin hemen ardından kişi kendini aşırı korkmuş, ne yaptığını bilemez halde duygularını hissedememe, tepki verememe, bulunduğu ortamı ya da durumu tam algılayamama gibi belirtiler yaşayabilir. Kişiyi aniden etkisi altına alan ölüm korkusu, çaresizlik ve panik duygusu yaratabilir. Peki bu travmalarla nasıl baş edeceğiz? Uzman Klinik Psikolog Aysu Çelenoğlu anlattı:
TOPLUMSAL ÇARESİZLİK
“Kişi bireysel çaresizlik dışında, diğer insanların da çaresizliğini yaşıyor. Bu yoğun duygu, kişinin düşünme, dünyayı algılama ve deneyimlerini anlamlandırması üzerinde derin bir etki yaratma gücüne sahiptir. Yaşanan afetin ardından bazı duygusal, fiziksel, davranışsal ve zihinsel tepkilerin; olaya maruz kalan hemen herkeste ortaya çıkması olasıdır. Depreme maruz kalan kişilerde de akut stres belirtileri görülebilir. Uzun vadede travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkabilir. Ayrıca hayatta kalma sendromu veya sağ kalma suçluluğu (survivor’s guilt) denen klinik tablo da bu zor günlerimizde dikkat etmemiz ve kendimizi korumamız gereken bir durumdur.
ŞOK, KORKU, DEHŞET
Depremin üstünden iki hafta geçmiş olduğu halde; şok, aşırı korku, çaresizlik, dehşete düşme, geleceğe dair endişe ve suçluluk hisleri yaşıyor olabilirsiniz. Duygularınızı hissedememe, tepkisizlik, ağlayamama, deprem olayını sürekli tekrar yaşıyor gibi hissetme, depremle ilgili rüyalar ya da gündüz düşleri görme, olay sanki yeniden oluyormuş gibi hissetme, depremi hatırlatan yerlerden ya da durumlardan kaçınma gözlenebilir. Aşırı gerginlik, uykusuzluk, sinirlilik, çabuk öfkelenme, aşırı irkilme, çarpıntı, titreme yaşayabilirsiniz. Yakınlarınızın ölmesi ile ilgili olarak kendinizi suçlu hissedebilirsiniz. Yaşadıklarınız karşısında kendinizi çaresiz, hiçbir şey yapamayacak durumda hissedebilirsiniz.
OLAĞANDIŞINA OLAĞAN TEPKİ
Depremden etkilenen kişilerde ilk haftalarda tüm bu belirtilerin görülmesi normaldir. Travmaya bağlı bu tepkiler, ‘olağandışı durumlara verilen olağan tepkiler’ olarak tanımlanır. Travmaya maruz kalan çoğu kişi için bu tepkiler çoğunlukla olaydan sonraki ilk haftalarda zamanla ortadan kalkar. Bu süreçte pek çok kişi kısa sürede bir tedaviye ya da müdahaleye gerek kalmadan doğal bir şekilde olay öncesi haline dönebilir. Ancak belirtiler iki hafta içinde azalmıyorsa, yaşamınızı güçleştiriyorsa, baş etmede zorlanıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanız yararlı olabilir.
NELER YAPABİLİRİZ?
* Nefes ve Kas Gevşetme Egzersizleri: Yaşanılan kaygıya bağlı olarak, çarpıntı ve nefes almakta güçlük ortaya çıkabilir. Kaygı insanı çıldırtmaz ancak çıldıracakmış, ölecekmiş gibi hissettirir. Bedeninizde çarpıntı, nefes darlığı, bulantı, titreme, göğsünüzde baskı hissi gibi belirtilerin ortaya çıkması doğaldır. Çok yoğun endişe hissediyorsanız, nefes egzersizleri ve kas gevşetme egzersizleri iyi gelebilir.
* Duyguları İfade Etmek: Deprem sonrasında insanlardan uzaklaşma, olayla ilgili konuşmayı istememe durumları gözlenebilir. Yaşadığınız olayı, sizi dinleyebilecek bir yakınınızla konuşmaktan kaçınmayın. Arkadaşlar, aile, komşularla olan olumlu ve destekleyici ilişkilerinizi sürdürün. Sosyal destek, kişilerin ruhsal travma sonrası etkilenmeleri üzerinde iyileştirici etkiye sahiptir.
* Güvende Hissetmek: Deprem, kişinin güvende olma duygusunu sarsar. Bu nedenle, deprem sonrasında kapalı ortamlara girmek ya da kalabalık yerlerde bulunmak sizin için kaygı verici olabilir. Kaygı düzeyiniz yüksek olsa dahi, bunları yapmaktan kaçınmayın.
* Sosyal ve Görsel Medyadan Uzak Durmak: Karşınıza çıkabilecek bazı görüntüler, travmatik etki yaratabilir. Özellikle çocukların depreme ait görsellere ve videolara maruz kalmasını azaltın. Yetişkinler bazen görüntüleri izlemek ihtiyacı duyabilirler. Ancak sürekli olarak deprem haberlerine ve gün boyunca tekrar tekrar yıkım görüntülerine maruz kalmak, ruhsal açıdan olumsuz etkilenmenizi artıracaktır.
* Temel İhtiyaçları Karşılamak: İlk günlerde uykusuzluk, iştahsızlık, bir şey yapmak istememe, halsizlik, çaresizlik, umutsuzluk hisleri olağandır. Bu hisler günler içinde düzelecektir. Bastırmak için sakinleştirici ilaç kullanmayın. Alkol ve sigara gibi sağlığınızı olumsuz etkileyecek baş etme yöntemlerine başvurmayın.
* Günlük Rutini Sürdürmek: Mümkün olan en kısa sürede günlük rutinlere dönmek önemli. Çocuklar ve gençler için okul, yetişkinler için iş yaşamı, günlük rutinin önemli bir parçasıdır. Sizi rahatlatan şeyleri (yürümek, arkadaşlarınızla dertleşmek, doğada vakit geçirmek vs.) günlük rutine eklemek, bedeninizin bakımına özen göstermek, fiziksel aktivite yapmak da stres yönetiminde göz önünde bulundurulması gereken önemli unsurlardandır.
Paylaş