Tarihçi, rehber ve gezgin Samet Altıntaş’ın dokuzuncu kitabı ‘Evliyâ Çelebi’nin İlk Seyahati’ geçen günlerde çıktı. Altıntaş, Çelebi’nin ilk ayak bastığı şehri, onun izlerini takip edip gezerken tarihçi kimliğiyle önemli bilgileri de literatüre geçirdi: Karagöz gerçekten yaşadı; bir cami inşaatında değil, Pirinç Han’ın inşası sırasında öldü.
#Gülay Barbaros AltanSevgilisiyle birlikte daha kaliteli vakit geçirmek isteyen kişiler, haftada bir ya da iki kez kitap okuma günleri düzenleyebilir. Daha sonrasında okunan kitaplar üzerine konuşmak, sevgililerin ilişkisini ve iletişimini olumlu yönde etkiler. Sevgiliyle birlikte hangi kitaplar okunabilir? Yazar ve kitap isimlerini türlerine göre listeledik.
Antropolog ve sosyolog David Le Breton belli ki yürümeyi, hakikaten, çok seviyor; öyle olmasa hakkında üçüncü kitabı yazmazdı. Yürümenin bir kendini keşif eylemi olduğunu söyleyen yazar, kimselerin pek yürümediği günümüzde, felsefi anekdotlar eşliğinde harikulade bir yürüme rehberi oluşturmuş.
#Hayatı YürümekAnkara’nın rengi sarı, doğduğunda kulağına okunan adıysa bozkırdır. Bu sararmış fotoğraflar, oturup beklemenin pozudur sanki. Bitmeyen bir tablonun içinde hiç dinmeyen bir ruh ağrısıdır bu duyu. Zaten tam da burada ayaklarınızı bir suya batırıp çıkarmanın o hayali gelip konar başucunuza. Tanpınar, “Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır.” derken ne kadar da haklıdır değil mi? Çünkü suyu özlemek, suya dokunmak, suyla konuşmak insanın içinde her daim tekrar eden bir nakarattır. Pek tabi İstanbul-Ankara mukayesesinde bir ‘başkentlik’ tavrı gözükse de arka fonda süren Boğaziçi’dir, bilen bilir. Anlam okumasını uzatmayalım: Cumhuriyetimizin hükümet merkezi hudutları içinde var olan su örtülerine bakalım, Ankara’nın ‘göl saatleri’ işlesin o vakit...
#Ankaranın GölleriEvet başlığı, bir-iki eklemeyle David le Breton’dan arakladım. Çıplak ayağın fanatikleri olduğunu (ayak fetişistlerinden bahsetmiyorum), kendi aralarında toplanıp sokaklarda çıplak ayak yürüdüklerini, yemeğe çıktıklarını, metroya bindiklerini, sinemaya gittiklerini biliyor muydunuz?