Güncelleme Tarihi:
Bir gezgin olan ve Hürriyet Seyahat’te de yazılarına yer verdiğimiz Samet Altıntaş tarihçi kimliğini profesyonel rehberlikle birleştiren ve dokuz kitabı yayımlanan bir yazar. İlk kitabı ‘Bursa’nın Daveti-Bir Osmanlı Başkenti Güncesi’nden sebep bir Bursa âşığı olduğunu biliyoruz. Arka arkaya gezi, tarih, siyasi inceleme diyebileceğimiz toplam sekiz kitabı daha var. Bunların arasından dikkati çeken iki kitabında ‘tarihin haksızlığına’ uğramış iki karakter başrolde: Şeyh Bedrettin ve Cem Sultan.
Samet Altıntaş aslında bütün kitaplarında belgelerle ve geliştirdiği yeni argümanlarla tektip tarihçilere sessizce kafa tutuyor. Hatta kendini ‘Hiç kimsenin ilgilenmediği bazı olayların tarihçisi’ olarak da tanımlıyor. Son kitabında yine ilk göz ağrısı Bursa’ya götürüyor okurlarını. ‘Evliyâ Çelebi’nin İlk Seyahati’, Lejand Kitap’tan geçen günlerde çıktı. Kendisini aradım ve “Yeni kitabında okurlara ne anlatıyorsun” diye sordum. İşte yanıtı: “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın tarifiyle söylersem ‘vatan aynası’ olan Evliya Çelebi, 17’nci asır Türkiye’sinin fotoğrafını çeken bir seyyah. Ben bu çalışmamda Evliya’nın profesyonel gezgin olma sürecinin ilk yolculuğunu anlatıyorum. Bir İstanbul çocuğu olan Evliya, eski payitaht Bursa’nın röntgenini çekiyor. Bu kitap maziyi, seyyahımızın kişisel tarihine tutkallayan bir şehir monografisi aslında.”
Bursa’da evlenmiş
Altıntaş’tan geçmişin koridorlarında gezerken bulduğu az ya da yanlış bilinenleri anlatmasını istiyorum. Biri tarih magazini, diğeri Osmanlı tarihi açısından kıymetli iki bilgiyi şöyle anlatıyor: “Mücteba İlgürel’in ‘İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı Evliya Çelebi maddesinde geçen ve ‘Seyahatnâme’ araştırmacılarının tekrarladığı üzere ‘Hiç evlenmemiştir’ diye bilinen seyyahımız aslında Bursa’da evlenmiş. Veli Şemseddin Mahallesi’nde Mehmed oğlu Sarı Mehmed’in kızı Amine Hatun ile... Bu bilgi ilk defa gün yüzüne çıkıyor. Ayrıca Çelebi’nin büyük dedesi Ece Yakup, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu döneminin flaş isimlerinden. Rumeli’ye çıkan ilk gazi ekibinde olan bu tarihsel kimliğin kabrini buldum. Bursa’nın Pınarbaşı Mezarlığı’nda.”
Bursa’nın simgelerinden Karagöz-Hacivat da var kitapta. Bununla ilgili de önemli bir gerçek gün yüzüne çıkıyor: ‘Efsaneler’ koridorunda geniş bir yeri olan Karagöz gerçekten yaşamış. Altıntaş bununla ilgili şunları anlatıyor: “Yaygın rivayete göre Orhangazi Camisi’nin inşaatında, Hacivat duvarcılık, Karagöz demircilik yapmaktadır. İki kafadar nükteli konuşmalarla işçileri oyalar. Caminin yapımı gecikince Sultan Orhan ikisinin de başını vurdurur. Sonra İran’dan geldiği söylenen Şeyh Küşteri adında bir kişi onların tasvirini yapıp padişahın huzurunda oynatarak hatıralarını yaşatır. Bu arada kimi folklor tarihçileri, böylesi bir ölüm cezasını, kaynakların ‘müşfik’ ve ‘derviş meşrep’ diye andığı Orhan Bey saltanatına değil, mağrur ve sert olan dördüncü padişah Yıldırım Bayezid devrine uygun bulurlar. Yaptığım araştırmalarda gördüm ki Karagöz-Hacivat cami yapımında değil, Pirinç Han’ın inşası sırasında türlü maskaralıklarla ameleyi oyaladıkları için öldürülmüş. Bugün hâlâ ayakta olan Pirinç Han, II. Bayezid devrinde yapıldı. Asker-tarihçi ve arşiv uzmanı Kâmil Kepecioğlu’nun kaleme aldığı ‘Bursa Kütüğü’nde Karagöz tarihini yeniden değerlendirmeye yol açacak kanıtı buldum. Onun ortaya çıkardığı belgelere göre Pirinç Han yapılırken kiremitleri ve tuğlaları pişiren Karagöz isminde biri, üzerine aldığı işi bitirmeden ölüyor. Hacivat hakkında henüz bir belge gün yüzüne çıkmadı ama tarihin tevatür tarafında hep ikili oldukları için ikisini yaşamış kabul edebiliriz.”
Orhan Pamuk’tan Mercan Dede’ye...
Yazarı kent monografisi olarak tanımlasa da Evliya Çelebi’nin önderliğinde bambaşka entelektüel bir geçit yaşanıyor kitapta. Kimler, neler anlatıyor satır aralarında deyince Samet Altıntaş şu yanıtı veriyor: “Salt Seyahatnâme’den seçkilerle örmedim kitabı. Bu ilk geziyi, kuşkusuz Evliya Çelebi’nin rehberliğinde gerçekleştiriyoruz. Ama bize Orhan Pamuk’tan Ivo Andriç’e, Ezel Akay’dan Mercan Dede’ye, Yahya Kemal’den Alberto Manguel’e değin birçok kişi eşlik ediyor.” Bu bir Bursa rehberi değil anlayacağınız, yazarı da “Anlattığım öyküler, salt bir gezi rehberi, hele hele ‘yapmadan dönme’ trendiyle yazdığım çalakalem şeyler değil” diyerek pekiştiriyor düşüncemi. Ama yine de benim önerim eğer bir Bursa seyahati planlıyorsanız bu kitap yanınızda olsun. Sebebini Samet Altıntaş şöyle açıklıyor: “Fransız sosyolog David le Breton’un sevdiğim bir sözü var: ‘Yol yere kazınmış bir bellektir.’ Seyahat ederken bir flanör gibi gezen, tarihi anıtları inceleyen hemen herkes ‘Evliyâ Çelebi’nin İlk Seyahati’nde bir şeyler bulacak. Yolculukta birbiriyle bir tür manzara dayanışması içinde olanların, kendilerinden önce yaşamış insanlarla küçük ama ortak imzalarını gösteriyorum.”