“Aşk.” Leyla ile Mecnun, Kerem ve Aslı gibi... Mitolojilere, efsaneler, kitaplara, şiirlere konu olan... Filozofların, psikologların bir ömür anlamlandırmak için uğraştığı... Peki nedir “Aşk?” Tek bir tanımı olabilir mi? Bence olamaz, parmak izi gibidir aşk... Hayatı nasıl gördüğümüz ve kim olduğumuzla doğru orantılıdır, herkes kendince yaşar. Dolayısıyla biri için doğru olan diğeri için pekâlâ yanlış olabilir. Peki, aşkın bir kimyası ya da süresi var mı? Beyin mi yoksa kalp mi âşık olan? İlk görüşte aşk ne kadar mümkün? 14 Şubat Sevgililer Günü arifesinde psikolojik ya da romantik açıdan değil de nörobilimcilerin çalışmaları ışığında anlamaya çalışalım aşkı dedim. Prof. Dr. Derya Uludüz ile 7 soruda ele aldık.
#AşkAntropolog Helen Fisher, "Why We Love: The Nature and Chemistry of Romantic Love" (Neden Seviyoruz: Aşkın Kimyası ve Doğası) adlı kitabında aşk ile ilgili çok basit konuları ele almış. Yepyeni açıklamalarla ele aldığı aşkı bakın nasıl anlatıyor Fisher ve neler öneriyor...
#Aşık OlmakDoğduğunuz andan beri ilişki kurmaya başlarız; önce anne ve babamızla ve en yakın akrabalarımızla, daha sonra arkadaşlarımızla ve aile çevresinin dışındaki diğer kişilerle; ama bize en çok mutluluk ve acı yaşattıran ilişkiler, en derin duygusal ve cinsel tepkiyi öğreten ilişkilerdir ve buna öncelikle evlilikte yaşanır.
Sevgi şemsiye bir tanımdır. Hoşlanmayı da içinde barındırmakla birlikte sevginin karakteristik özelliği bağlılıktır. Sevgi; ilahî sevgi, insanî sevgi, erotik sevgi diye farklı gruplara ayrılabilir. İnsanın olgun özelliklere, güçsüz ve zayıf insanlara, hayvanlara olan sevgisi bu alt grupları oluşturur. Bu hafta Prof. Dr. Psikiyatr Nevzat Tarhan ile aşk üzerine konuştuk…
Sherlock adı verilen erkek babun (ağzı köpeğinkine benziyen kısa kuyruklu bir maymun türü) kayanın üzerinde otururken gözleri ile Cybelle adlı dişi maymunu izliyordu. Cybelle’in yakınından ne zaman yetişkin bir erkek maymun geçse, Sherlock geriliyor, her hali ile sinirlendiğini belli ediyordu.