Hiç yaşanmamış bir aşkın ardından

SOPHIA Loren’in “Dün, Bugün, Yarın–Bütün Hayatım” isimli biyografisini okuyup bitirdiğimde aklıma takılan bir soru vardı:

Haberin Devamı

Bir kadın, kendisini çok ama çok sevdiğini bildiği bir erkeğe karşı kayıtsız kalabilir mi?

O erkeğin adı Cary Grant idi, sinemanın gelmiş geçmiş en yakışıklı erkeklerinden biri!

Tempo dergisinin aralık sayısında Cary Grant ile Sophia Loren’in birlikte oynadıkları “Yüzen Ev” isimli filmden bir kareyi görünce yaklaşık bir yıl sonra aynı soruyu tekrar hatırladım.

Bir kadın, kendisini çok sevdiğini her fırsatta ortaya koyan bir erkeğe kayıtsız kalabilir mi?

Sophia Loren’in anılarına bakılırsa kalınabiliyormuş.

Eğer o kadın bir başka erkeğin de kendisini o derece sevdiğine inanıyorsa tabii!

Cary Grant ile Sophia Loren, Madrid’de bir film çekimi sırasında tanışmışlardı.

“Gurur ve İhtiras” filminde, Cary Grant ve Frank Sinatra ile kameranın karşısına geçtiklerinde Sophia daha 23 yaşındaydı.

Haberin Devamı

“Tanrıça” olarak anılıyordu. Bugün bile “kum saati tipli kadın vücudunun en mükemmel örneği” olarak anılan, 23 yaşında, cilveli, insanlarla kolayca samimiyet kurabilen bir İtalyan güzeli!

Filmin çekimlerine başlanırken düzenlenen kokteyle hazırlanırken heyecandan tam 12 elbise değiştirmişti. Saçı birkaç kez bozulup yapıldı.

Olanca güzelliğiyle kokteyl salonuna geldiğinde ortalıkta iki erkek oyuncu da yoktu!

Divan şairi Nev’i’yi hatırlatan bir durum yani:

“Geldimse n’ola ben şuarâ bezmine âhir / Âdet budur âhirde gelir bezme ekâbir.”

Kokteyle Cary Grant iki saat, Frank Sinatra dört saat geç gelirler.

Cary Grant’ın kapıdan girdiği anda hissettiklerini şöyle anlatıyor Sophia:

“Sonunda Cary’nin o ünlü profilini kapıda gördüğümde neredeyse bayılacaktım. Parlak yakalı smokini, hafif gri saçları, zarafeti nefesimi kesmişti. Benim için tüm rüyaların gerçekleştiği an oydu.”

Cary o sırada 52 yaşındaydı. Kendisinden 29 yaş küçük (çeyrek yüzyıldan fazla!) Sophia’nın o ışıltılı güzelliğini karşısında görünce 20 yaşlarında, ne yapacağını bilmeyen bir acemi âşığa dönüşmüştü.

Erkek çocukken annesi tarafından terk edilmişti, kadınsa hiç tanıyamadığı babası tarafından!

Onları birbirlerine yaklaştıran şey ruhlarında derin izler bırakan bu geçmişleri miydi, yoksa ilk görüşte aşkın kimyası mı, bilemiyorum.

Haberin Devamı

O geceden sonra, çekimler süresince Madrid’de uzun akşam yemekleri, kır gezintileri ve sabah kahvaltılarında buluştular.

“İlk buluşmamız büyülüydü sanki” diye hatırlıyordu Sophia.

Sophia Loren o sırada yapımcı Carlo Ponti ile birlikteydi. Ponti boşanamadığı için evlenememişlerdi ama dünyanın gözünün önünde artık “hayat arkadaşı” idiler.

Bir gece Cary Grant aniden bir soru sordu:

“Benimle evlenir misin?”

Sophia sadece ince bir mırıltıyla “Zamana ihtiyacım var” diyebilmişti.

Ertesi yıl bir başka film çekimi için Los Angeles’ta buluştuklarında Cary’nin aşkında hiçbir azalma olmadığı da ortaya çıkmıştı.

Sophia’ya her gün gönderdiği çiçeklerden birinin üzerinde şöyle bir not vardı: “Eğer yapmak istersen masama bir not bırak. Birkaç kelime. Herhangi birkaç kelime. Her gün olduğu gibi senden bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Eğer aynı
hayaller için benimle dua edersen, hayatta her şey iyi olacak.”

Haberin Devamı

Sophia, belki de Carlo Ponti’yi kıskandırmak için, dönüş yolunda uçakta ona Grant’ın gönderdiği sarı güllerden söz etti.

Bu Carlo Ponti’yi öfkeden çıldırttı ve herkesin ortasında Sophia’ya şiddetli bir tokat attı.

Sophia yerin dibine geçmişti. Yanağında beş parmak izi ile hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hostesler onu yatıştırmak için çabalarken aslında “zamana ihtiyacı olmadığını” anladı.

“O anda Carlo beni seviyor diye düşündüm. Garip bir şekilde, bu korkunç tepkisi ona olan güvenimi sağlamlaştırdı. Carlo İtalyan’dı, benim dünyama aitti. Onu bırakıp bir Hollywood devine giderek tüm hayatımı değiştirmeye cesaret edemedim.
Sonunda doğru kararı verdiğimi düşündüm” diye anlatacaktı.

Haberin Devamı

Aradan 30 yıla yakın bir süre geçtikten sonra, 1986’da Grant’tan son bir telefon aldı.

Aramasını hiç beklemiyordu, heyecanlandı, “Ne oldu, iyi misin” diye sorabildi.

“İyiyim, yalnızca ciao demek için aradım” dedi Grant. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra da öldüğü haberini Sophia da tüm dünya ile birlikte öğrenecekti.

Şöyle diyor Sophia: “Bazı şeyleri anlatmak acı veriyor!”

Avucunun içine kadar gelmiş, ellerini kapatsan tutabileceğin, kaçırılmış bir aşkın ardından gözyaşı dökmek neye yarar?

 

 

DÜZELTME VE CEVAP METNİ

 

 

Hürriyet Gazetesi’nin 19.08.2015 tarihli nüshasının 15. sayfasında yayımlanan Mehmet YILMAZ’a ait “Yalanı örtbas etme çabası” başlıklı köşe yazısındaki, Sümeyye ERDOĞAN’a suikast planı yapıldığı iddiaları üzerine yürütülen soruşturmada, Cumhuriyet Savcılarının bazı basın organları hakkında kamu davası açarak “suikast yalanını” ortaya çıkardıkları için HSYK tarafından haklarında inceleme başlatıldığı iddiası gerçek dışıdır.
Anılan Cumhuriyet Savcılarının “suikast planını örtbas ettikleri ve suç işledikleri” yönünde basında haberler çıkması üzerine, Anayasa’nın 159. maddesi ve 6087 sayılı Yasa’nın 4. maddesi uyarınca HSYK’nın hâkim ve savcıların görevleri kapsamında suç işledikleri iddialarını araştırma, inceleme ve soruşturma görevi nedeniyle HSYK Genel Sekreterliğince ihbar niteliğindeki suçlamaların kayda alınması için dosya açılmıştır.
Dolayısıyla hâkim ve savcılar hakkında inceleme başlatma yetkisi HSYK 3. Dairesi ve HSYK Başkanına ait olduğu halde, HSYK Genel Sekreterliğinin “ihbarı kayda alma” işleminin çarpıtılarak inceleme başlatılmış gibi sunulması ve Kurulumuzun suçlanması haksız ve insaf dışıdır.
Ayrıca, haberde hakaretamiz bir üslupla ortaya atılan Kurulumuzun siyasi iktidarın güdümünde olduğu, hukuk dışı saiklerle hareket ettiği ve yargı bağımsızlığı için tehdit oluşturduğu anlamına gelecek ifadeler, Anayasa’nın 159. maddesi ve 6087 sayılı Yasa’nın 1. ve 3. maddeleri uyarınca bağımsızlığı ve tarafsızlığı güvence altına alınan Kurulumuza yönelik ağır bir iftira mahiyetindedir.
Basının halka gerçekleri aktarabilmesi için öncelikle araştırma yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekirken, bunu yapmayarak gerçek dışı haber üretmesinin öncelikle kendisine duyulan güveni yok edeceği açıktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 15.10.2015
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu vekili Av. Enes METİN

Yazarın Tüm Yazıları