Kadınlar aşk kahramanlarıdır

Güncelleme Tarihi:

Kadınlar aşk kahramanlarıdır
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2006 10:06

Sevgi şemsiye bir tanımdır. Hoşlanmayı da içinde barındırmakla birlikte sevginin karakteristik özelliği bağlılıktır. Sevgi; ilahî sevgi, insanî sevgi, erotik sevgi diye farklı gruplara ayrılabilir. İnsanın olgun özelliklere, güçsüz ve zayıf insanlara, hayvanlara olan sevgisi bu alt grupları oluşturur. Bu hafta Prof. Dr. Psikiyatr Nevzat Tarhan ile aşk üzerine konuştuk…

Haberin Devamı

Aşk ve aşık kişiden bahsedecek olursak, neler söyleyebiliriz bu konuda?
Aşk, sevginin tutkulu ve derin biçimidir. Aşkın en önemli özellikleri; sadakat, bağlılık ve şefkattir. Bu üç özellik, aşk ile sevgi arasındaki farkı gösterir. Âşık olan kişide önceliği duygular almış ve muhakeme ikinci plâna düşmüştür. İhtirasla seven kişilere ‘delicesine âşık’ denilmesinin sebebi de budur. Âşık, sevdiği için kendi çıkarını terk eden kişidir.
Âşık, ‘Onu mutlu etmeliyim’ düşüncesiyle hareket eden, sevdiğine karşı her türlü fedakarlığa hazır insandır. Hakiki aşk, tanımlanarak yaşanan aşktır. Aşk, samimiyet ve içtenlik taşıyan bir histir. Âşık, ‘sevdiğime bütün sırlarımı anlatabilirim ve o hayatımdaki en özel kişidir’ diye düşünür. Ayrıca aşkta mantığın ikinci plânda olduğu, tutkunun yaşandığı bir boyut vardır.

Haberin Devamı

Yani aşk nedir?
Aşk, sevginin tutkulu ve derinlikli biçimidir. Aşkı sevgiden ayıran en önemli üç özellik, sadakat, bağlılık ve şefkattir. Sevdiğine delice bir tutkuyla bağlanan âşık onun için kendi çıkarını terk eden kişidir. Aşık olan kişide muhakeme ikinci plana düşmüş, öncelik duyguların olmuştur. Aşk aynı zamanda gerçeklerin dışına çıkmış, hayal dünyasında yaşanan romantik bir duygudur. Aşktan anlaşılan şey romanstır. Güzel bir aşk yaşamak için romansı mahveden ve artıran şeylerin iyi bir sentezi gerekir.

Aşkın Ömrü ne kadardır?
Aşk, 1,5 – 3 sene arasında değişen bir ömre sahiptir. Ondan sonra buhar olup uçar. Süreç sevgi ve aşkla başlar ama; mantıkla devam eder. Mantık içermeyen aşk, bir müddet sonra yok olmaya mahkûmdur. Aşk, uzun bir yolculuğa çıkmak yada yanan bir ateşi seyretmek gibidir. İnsan ateşe şevkle bakar fakat onu canlı tutmak için çabalaması gerekir. Ateş yanarken arada bir sönmeye yüz tutsa da gereken bakım ve ilgiyi gördüğünde tekrar alevlenir. Aşkın kısa sürmesinin sebebi, aşıkların aşk ateşinin içine atlayıp, yanmak gerektiğini düşünmeleridir. Halbuki aşk, yönetilmesi icap eden bir ateştir. Ateşe dışardan takviye yapmak, onun ısı ve enerjisinden faydalanmayı sağlar. Âşıklar, birlikte alevlendirdikleri ateşi izleyerek mutlu olurlar. Fakat mantıksız bir biçimde alevlerin içine dalmak, onu iki sene de sönen bir kül yığınına çevirir. Yani aşk; sebep değil, iyi bir ilişkinin sonucudur.

Aşkta Kadın Erkek Farkı var mıdır?
Evet. Aşk duygusu kadınlarda erkeklere nazaran daha güçlüdür ve kadınlar aşk kahramanlarıdır. Kadınlar kendilerine doğuştan verilmiş bu hususiyet sebebiyle bir çekim alanı oluştururlar ve bu çekim güçleriyle evliliklerini devam ettirirler. Evrimsel psikoloji açısından bakıldığında, türün devam edebilmesi için kadının cazibesi gerekir. İnsan neslinin devamında beynimize yazılan bu program işlemektedir.

Aşkın Kimyasından gerçekten söz edebilir miyiz?
‘Aşkın Kimyası’ kavramı insanlara ilaç verilerek onlarda romantik duyguları uyandırmak ya da tam tersine bir ilaçla bu duygusal eğilimlerin yok edilebileceğini anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Aşkın ilaçlarla yönlendirilmesi, tıbbın insan duygularına bir müdahalesi değil midir? Evet, duygusal bir müdahaledir ve bilimsel etik açısından da ciddî bir tartışma konusudur. Kimyasal silah diye nitelendirdiğimiz bu ilaçların doğru şekilde kullanılması gerekir. Aksi halde bu ilaçları kullanan hasta sonradan çok pişman olacağı birine aşık olabilir. Bilhassa antidepresan etkisi olan ilaçlar, beyinde manik uyarılmaya ve mutlulukla ilgili alanların fazla çalışmasına sebep olabilir. Neticede evli olduğu halde, ilaçların tesiriyle rastgele birine aşık olan kimse daha sonra ki bir tedaviyle normal haline dönebilir. Bu da gösteriyor ki; ilaçlarla yapay bir aşk oluşturulması mümkündür.

Aşk ve Cinsellik arasındaki ilişkiyi tanımlar mısınız?
Aşkın üç sacayağı vardır. Bunlar dış görünüş, ruhî olgunluk ve cinselliktir. Fakat bu üç unsurdan hiçbirisi aşk için tek başına yetmez, ancak beraber olduğu zaman birbirini tamamlar. Çok güzel bir insanın sakat birisine aşık olması akıl yürütme yöntemleriyle açıklanamasa da bağlılık ve mutluluğun getirdiği kaliteli bir beraberlik yaşanabilir. Kadın erkek ilişkisinde dış görünüşün önemi % 20 oranındadır. Geri kalanı iç güzellikle alâkalıdır. Dikkat çekici bir fizikî güzellik, aşk için yeterli değildir. Önemli olan içteki niteliklerin dışa doğru şekilde yansımasıdır. Meselâ, fiziken çok güzel bir kadın oturmasını, kalkmasını, giyinmesini, kendine bakmasını bilmez; buna mukabil ortalama güzelliğe sahip bir başka kadın, çok dengeli bir biçimde bunları yaparsa diğerinden daha fazla beğenilebilir. Bu beğeniyi sağlayan şey zihinsel güzellik, kişinin kendine olan güveni ve kusurlarını cesaretle karşılayabilmesidir. Bunları yapabilen kadın çok güzel olmasa da sevimli ve alımlı demektir.

Cinsel uyarılma kadında dokunma ile, erkekte görsel unsurlarla ortaya çıkar. Bu genetik eğilim sebebiyle erkek kadının dış görünüşüyle çok ilgilenir. Erkek iyi bir fiziksel temas sayesinde kadını cinsel açısından etkileyebilir. Kadının cinsellik uyarısı, beyninin duygusal yönünün harekete geçmesiyle mümkündür. O da sevgiyle söylenmiş güzel sözcüklerle olabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!