14 şubat öncesi bir sor... Aşkın kimyası var mı

“Aşk.” Leyla ile Mecnun, Kerem ve Aslı gibi... Mitolojilere, efsaneler, kitaplara, şiirlere konu olan... Filozofların, psikologların bir ömür anlamlandırmak için uğraştığı... Peki nedir “Aşk?” Tek bir tanımı olabilir mi? Bence olamaz, parmak izi gibidir aşk... Hayatı nasıl gördüğümüz ve kim olduğumuzla doğru orantılıdır, herkes kendince yaşar. Dolayısıyla biri için doğru olan diğeri için pekâlâ yanlış olabilir. Peki, aşkın bir kimyası ya da süresi var mı? Beyin mi yoksa kalp mi âşık olan? İlk görüşte aşk ne kadar mümkün? 14 Şubat Sevgililer Günü arifesinde psikolojik ya da romantik açıdan değil de nörobilimcilerin çalışmaları ışığında anlamaya çalışalım aşkı dedim. Prof. Dr. Derya Uludüz ile 7 soruda ele aldık.

Haberin Devamı

HER YERE KALP ÇİZERİZ AMA ASLINDA KALP DEĞİL BEYİN AŞIK OLUR

1- Beyin mi yoksa kalp mi âşık olur?

Beyin âşık olur. Bir duygu olan aşk diğer tüm duygular gibi beyinde yaşanır.

2- Ama âşık olunca kalbimiz pırpır ediyor...

Çünkü beyin kalbe sinyal gönderir, kalp de beyin ne derse onu yapar. Beyinin emrinde sentezlenen birtakım hormonlar bizim kalbimizin çarpmasına, dikkatimizi o kişiden başkasına verememeye neden olur. Erkekte testosteron kadında östrojen hormonları olmasa aşkın esamisi bile okunmaz. Cinsellik hormonları tetikliyor bu işleri. Diyelim kadın yumurtlama döneminde, erkek Feromon (Pheromen) hormonu salgılıyor. Feromon, dışarıya koku ile yayılan bir hormon çeşididir. Kadın, erkekten yayılan o kokuyu duyduğu an ne boyunun ne posunun önemi kalmıyor, pat diye âşık olabiliyor. Ki hayvanlar üzerinde deneyleri yapıldı. Çok etkili olduğu görüldü bu koku meselesinin ve hatta ABD’de parfümleri falan satışa çıktı. Doğa kanunlarına göre canlılar eş bulup, nesillerini sürdürme güdüsü ile doğar ve insan da karşısındakini 5 duyusu ile algılar. Koklamak en önemlisi...

Haberin Devamı

14 şubat öncesi bir sor... Aşkın kimyası var mı
Prof. Dr. Derya Uludüz

3- İyi de her gördüğümüze de âşık olmuyoruz ama... Neden sadece ‘o’ kişiye âşık oluyoruz?

Burada çocukluğumuza dönmek gerekiyor. Kişi, 2 yaşından itibaren çevresindeki en yakın kişilerin özelliklerini beyinde biriktirmeye başlar. Annesinin sesi, babasının yüzü, ağabeyinin kaşı, gözü... Beyin tüm bu verileri işler hafızaya. Buna toplumsal/ kültürel faktörleri ve deneyimleri de ekle. İşte tüm bu veriler eş ya da arkadaş seçerken bizler için birer kriter haline gelir. Mesela bir genç kızın babası ile iyi ilişkisi varsa babasına fizikken ve ruhen benzeyen erkekleri seçmesi işte bu sebepledir.

ERKEK NESLİNİ DEVAM ETTİRME KADIN YUVA KURMA PEŞİNDE

4- Kadınların aşktan beklentisi ile erkeklerinki aynı mı?

Hayır, değil. Erkek, neslini devam ettirme peşinde. Genellikle doğurgan kadın arayışındadır. Kadın ise ‘yuva’ kurar, kollar, geçindirebilir mi bakışı içindedir. Daha mantıksal yaklaşır. Bir de yaşayarak, tecrübe ederek, birbirini tanıyarak ilişki kurma vardır ki burada aşk yok, sevgi vardır. Aşk, özelikle genç yaş için (mantığın devreye kolayca girmediği dönemler) bir ‘delirme’, kendini kaybetme, gözlerine perde inme, akıl tutulması halidir. Aşk, o kişiyi görmekle başlıyor. Beyin, o an bir fotoğraf çekiyor. Bu fotoğraf çekildikten sonra kalp çarpıntısı başlıyor. Bu durum, yaklaşık 1,5 saniye falan. Sonra bütün iş beyinde dönüyor ve beyin artık durdurulamaz oluyor.

Haberin Devamı

AŞKTA ‘AKIL TUTULMASI’, ‘GÖZÜNE PERDE İNMESİ’ GERÇEK

5- Tam olarak ne oluyor beyinde o an?

Önce adrenalin salgılanıyor. Beyin, kalbe diyor ki: ‘Haydi bakalım çalış.’ Sonra kalbiniz çarpmaya, nabzınız yükselmeye başlıyor. Arkasından dopamin, enerjimizi ve dikkatimizi verdiğimiz, hormon devreye giriyor ve başlıyorsun türlü türlü çılgınlıklara. Dopamin arttıkça heyecan, heyecan arttıkça sahip olmanın mutluluğu artıyor. Bir gün o aşk bitip, ‘Ben, bu kadar saçmalığı nasıl yapmışım?’ diye kendine sorduğunuzda bilin ki size tüm bu saçmalıkları yaptıran dopamin. Çünkü bu hormon salgılanırken beynin CEO’su dediğimiz, mantık ile çalışan ön bölge, frontal alan kapanıyor. Yani akıl mantık tamamen devre dışı kalıyor. Vücutta hormonal değişiklikler ortaya çıkıyor. Buna aşk diyoruz.

Haberin Devamı

6- Kendini kaybetme, gözüne perde inme hali... Özellikle gençlikte dediniz... Neden?

Yaş aldıkça tecrübeler ve yaşanmışlıklar devreye girdikçe beynin ön kısmı daha çok çalışıyor, mantıkla düşünme başlıyor da ondan. Armudun sağı, üzümün çöpü dönemi işte o.

14 şubat öncesi bir sor... Aşkın kimyası var mı

AŞKIN ÖMRÜ 12-18 AY ARASI

7- Peki, aşkın bir ömrü var mı?

“Var tabii. Hem hormon ölçümleri hem de beyin görüntülemeleri ile ortaya çıktı ki mantığın devre dışı kalma süresi ilk 6 ay. Bu dönem dopamin ve adrenalin hormonları bolca salgılanıyor. Dopamine etkisi ile kişideki serotonin hormonu da düşüyor. Serotonin kişide uyku, iştah, sosyal ve cinsel ilişkileri düzenleyen hormon. Serotonin düşünce de aşık bir süre sonra sevgilisi yanında yokken huzursuz- mutsuz hissetmeye, her an onu yanında istemeye, merak etmeye, kıskanmaya başlıyor. Ama beyin, bu duruma fazla katlanamaz, ‘Mutsuzsun, öfkelisin. Bunu dengele’ der. O zaman devreye oksitosin (sadakat hormonu) ve vazopresin (partnerini tercih etme, bağ kurma, tek eşlilik ile alakalı hormon) devreye girer. Buna, bağlılık dönemi denir. Beyinde hormonların normale dönmesi, gözün açılması 12-18 aydır, aşkın ömrü de aslında o kadardır. Beyinde oksitosin ve vazopresin salgılanması ile beyin aradığı huzur, güveni bulur, yeniden mutluluk hormonu salgılar. Aşk yerini sevgi, güven ve huzura bırakır. Eğer bu hormonlar salgılanmıyorsa huzursuz, kaygılı, şüpheci bir hale geliriz. Bu da toksik ilişkiye sebep olur. Beyin aslında
bunun sinyali verir ama anlamasını bilene...”

Haberin Devamı

İLK GÖRÜŞTE AŞK VAR MI

Aşkın 3 komponenti var; tutku, samimiyet ve bağlılık. Yani hem cinsel anlamda hem kafa uyuşması ve iletişim anlamında hem de sadakat ile bütünleşirse gerçek aşk doğar. İlk görüşte aşk dedikleri bu nedenle gerçek değildir. İlk görüşte ortaya çıkan tutkudur. Tutku, aşk ile karıştırılıyor. 

Yazarın Tüm Yazıları