Güncelleme Tarihi:
Antropolog Helen Fisher, "Why We Love: The Nature and Chemistry of Romantic Love" (Neden Seviyoruz: Aşkın Kimyası ve Doğası) adlı kitabında Aşk ile ilgili çok basit konuları ele almış. Yepyeni açıklamalarla ele aldığı aşkı bakın nasıl anlatıyor Fisher ve neler öneriyor...
Ruh eşi mi?
Dünyada, bir yerlerde ruh eşinizin yaşadığını düşünüyorsanız, o çok yanılan insanlardan birisiniz demektir. Fisher'a göre dünya 'diğer yarınız' olma potansiyeline sahip erkeklerle dolu. "Sırf ruh eşini bulma düşüncesinden dolayı birçok kadın ilişki değil, ilişki stresi yaşamaya mahkum. Aylarca sevgililerini türlü testlerden geçirip onun 'diğer yarıları' olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar. Halbuki bu çabalar anlamsız ve yersiz.
Bir kere şöyle düşünün: Yıllar geçtikçe insan olgunlaşıyor. Hayattan beklentileri değişiyor, insanlardan ve aşklardan beklentileri de. Karşınıza kriterlerinizin çoğuna uyan biri çıkarsa, sırf bir iki kriterde sınıfta kaldığı için onu bırakmayın. Elinizdeki gerçek sevgiliden, boş hayaller için sakın vazgeçmeyin.
İlk görüşte aşka inanın
Şarkılarda, aşk romanlarında, arkadaş sohbetlerinde, çok tartışılan bir konudur ilk görüşte aşk. Peki, siz buna inanıyor musunuz? Fisher, hayvanlardan yola çıkarak, insanlar dünyasına da uyan bazı kimyasal kuralları anlatıyor. Hayvanlarda bir çiftleşme zamanı olduğunu herkes biliyor. O dönem sona ermeden türün her bireyi kendine uygun bir eş bulmak zorunda ve doğa onları o şekilde yaratmış ki, bu çiftleşme daima olması gerektiği zaman meydana geliyor. Yani bir anda birleşiveriyorlar. İnsan beyni de aşağı yukarı aynı şekilde programlandığına göre, insan da bir anda birine aşık olabilir.
Kendinizi frenleyin >>>>
Kendinizi frenleyin
Birine aşık olduğunuzda, günün 24 saatini onunla geçirmek istersiniz değil mi? Ne olur, aşkınızın kalıcılığı için kendinizi frenleyin. Neden mi? İşte Fisher'ın araştırmaları: "Birbirini seven iki insan ayrı kaldığında beyin 'dophamin' ve 'norapineprin' denilen ve aşkı olumlu etkileyen bazı kimyasal maddeler salgılar." Yani, çarşamba günü birlikte olduysanız, perşembe akşamını ayrı geçirin. Böylece, hafta sonu buluşmanız çok daha sıcak ve ateşli olacaktır.
Bu fikre katılmıyor musunuz? O zaman Fisher'ın bilimsel araştırmalarının sonuçlarına bir göz atmalısınız: "Yeni aşık olan kişileri ele alıp, şunu gözlemledim: Aşk, duygulardan sorumlu beyin kısmını değil; motivasyon ve hırstan, bir şeyi kazanma arzusundan sorumlu tarafını etkiliyor. Aşkla ilgili bağlantılar, mutluluk ve mutsuzluk gibi duyguların merkezinde değil, motivasyon merkezinde meydana geliyor." İşte bunun için aşkımızın yoluna engeller çıktıkça, aşkımız kuvvetleniyor.
Bağımlılık yapar
Fisher aşık olan bir grup kişiyi ele almış ve onlardan sevdikleri kişinin fotoğrafına dikkatlice bakmalarını ve gözlem yapmalarını istemiş. "Gözlemlediğim şey beni şaşırtmadı. Fotoğraflara bakarken, bu kişilerin dopamin seviyesi yükseliyordu. İlaç almış gibi, sıcak bir mutluluğa kapılıyorlardı. Ne hissettiklerini sorduğumda, neredeyse hepsi o an sevgilileriyle birlikte olmak istediklerini söyledi" diye anlatıyor bulgularını.
Erkek kolay aşık olur
Hep kadınların aşkta hızlı davrandıkları düşünülür, ama gerçekte öyle değil. Erkekler kadınlardan daha çabuk aşık olabilir. Erkekler görsel uyarıcılara hızlı şekilde yanıt verir, gözlerine hitap eden kadınlara karşı daha kolay bazı duygular besleyebilir.