Çocuklardaki öfke nöbetlerinin ebeveynlerin karşılaştığı en rahatsız edici durumlar arasında yer aldığını belirten Amerikalı Profesör William Moiser, “Öfke nöbetlerinin bir çocuğun hayal kırıklığını ifade etme yoludur” dedi.
#Prof. Dr. William MoiserMerkezi ABD'de bulunan Yapay Zekanın Geliştirilmesi Derneği (AAAI), "İnsanlığın Yararı İçin Yapay Zeka Ödülü"nü, yapay zeka yoluyla kanser teşhisi ve ilaç geliştirme alanında çalışmalar yürüten Amerikalı Profesör Regina Barzilay'e verdi.
#Yapay ZekaAmerika, Hindistan, Macaristan, Pakistan gibi ülkelerden gelip Türkiye’de öğretim görevlisi olarak çalışan yabancılar, deneyimlerini, Türk öğrencileri, dersleri nasıl işlediklerini ve Türkiye’yi anlattı. Amerikalı profesör, 112 ülkede görev yaptığını söyleyerek, kendisinde en çok Türkiye’nin iz bıraktığını dile getirdi.
#Amerikalı ProfesörABD’de yaşayan Nobel ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, 2008 yılında kendi birikimi ile Kuzey Carolina’nın Chapel Hill kasabasında kurduğu Türk Evi’ni genişletmek için yaptığı projeye destek istedi. Prof. Dr. Sancar, "Ben ABD’ye gelirken bir binanın bodrum katında kaldım. Sonra kamu binalarında yattığım için yakalandım. Buraya gelen tıp öğrencileri için bir yurt yapıyoruz. Bunun için herkesin desteğine ihtiyacımız vardır" dedi. Eşi Gwen Sancar ise "Bağışlar bizim için çok önemli, yaklaşık 4 milyon dolara mal olması planlanıyor. Ama bizim o kadar paramız yok. Bu yüzden iş adamların desteği çok önemli. Sadece arsayı aldık" diye konuştu.
#Aziz SancarEğitim ve sosyal alanlardaki projeleriyle tanınan Amerikalı Profesör Gary Grossman, çeşitli bahanelerle eğitim reformlarının engellendiğini belirterek, “Silah sistemlerimiz için paramız yetiyor, artık çoktan modası geçmiş sistemler için çok para harcayabiliyoruz. Ama herkese eğitim sağlamak için kaynak ayıramıyoruz öyle mi?” dedi.
İmmüno-Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Çelik, onkologların buluştuğu kongerede, dünyadaki değişik tümörlerle savaşacak 33 molekül-ajanın 19’unun Türkiye’de ruhsatlı olduğunu, 14’ünün de 2014’te ruhsatlandırılacağını duyurdu. Çelik, “Bu yöntemle kanserli hücrelere zarar verip kişinin yaşam süresini uzatıyorsunuz” dedi.
On binlerce kadın Fransız yapımı silikonları kanserojen olabileceklerini düşünmeden, “yapay bir ihtiyaç” hissiyle nasıl vücutlarına entegre ettiyse, Sarkozy de öyle girdi Avrupa siyasetine... Ve inkar yasasındaki akıldışı ısrarıyla da gösterdiği gibi, Batı Avrupa’nın yozlaşan bilinçaltının bir semptomu olmayı sürdürüyor. Bu yüzden Sarkozy, neredeyse Breivik kadar vahim bir “toplumsal aşırılık”...
Somali ile birlikte “kıtlık” kavramı gündeme geldi. Ama kamuoyunda kıtlık, kutuplardaki buzul dağı gibi bize uzak bir gerçeklik olarak algılanıyor. Ülkemizde hiç olmayacak, bize çok uzak bir tehlikeymiş gibi düşünülüyor. Gerçekten kıtlık bize çok uzak bir olay mıdır?