Olası feminist buluşma: Demet ve Camille

Ünlü DJ Suat Ateşdağlı’nın epeydir pop şarkıcılarıyla beraber hazırladığı bir sahne projesi var.

Haberin Devamı

Onların bazı şarkılarına remiks yapıyor Suat.
Ve bu remiksleri gece kulüplerinde çalarken şarkıcılar da ona “canlı” olarak eşlik ediyor.
Önceki gece Blackk’te bu performanslardan biri vardı.
Demet Akalın’la beraber sahneye çıktı Suat.
Demet her zamanki gibi, ilişkide gemiyi ilk terk eden, yani karşı tarafa “bay bay” çeken, tatlı tatlı intikamını da almayı ihmal etmeyen sözlerle bezeli hop hop kop kop hitlerini peş peşe sıraladı.
Misal:
“Yüzünü bile görmek istemiyorum / Yoluma çıkmasan iyi edersin / Sözlerim sana ağır mı geldi / Kalbini mi kırdım afedersin!” gibi gibi...
O an aklıma geldi.
Ünlü Amerikalı feminist (ama klasik feministlerin nefret ettiği) yazar Camille Paglia, Demet Akalın’ı tanısa/şarkı sözlerinde erkeklere sürekli “diklenen” o meşhur tavrı şöyle bir incelese/hatta Bekensir’le bir başlayıp bir biten ilişkilerini didiklese; herhalde onun için de “işte geleceğin feministi” derdi.
Malum, ünlü Amerikalı profesör Paglia, 90’lı yıllarda Madonna üzerine de bir inceleme yapmış ve özellikle şarkıcının “Justify My Love” klibinden sonra kaleme aldığı NY Times yazısıyla onu “geleceğin feministine” örnek göstermişti.
Demet neden olmasın ki?

Haberin Devamı

Orada bir Sabiha Gökçen var uzakta

Sabiha Gökçen Havalimanı’nın CEO’su Gökhan Buğday aradı, “Buradaki son gelişmeleri sizinle paylaşmak istiyoruz” diye.
Meğer havalimanlarına olan ilgimi yakından takip ediyormuş, bir havalimanı tutkunu olarak...
Zaten Sabiha Gökçen’in içinde buluşur buluşmaz hemen havalimanlarını konuşmaya başladık.
Paris’in Orly’sinin ne kadar kötü, Madrid’in Barajas’ının ne kadar güzel bir mimarisi olduğundan bahsettik.
Singapur Havalimanı için “O ne güzel bir şeydir” dedik, Münih Havalimanı’na ikimizin de bayıldığı ortaya çıktı.
Havalimanı muhabbeti başka bir şey, bir başladın mı bitmiyor...
Bir yandan da Sabiha Gökçen içinde dolaşıyoruz Buğday’la.
Bol bol bilgi veriyor. Mesela burası ilk açıldığında (yıl 2001) yolcu sayısı 47 binmiş.
2010 sonunda ise 11 milyonu bulmuş.
Bu yılın sonunda beklenen yolcu sayısı rakamı ise “vay be!” dedirten türden: 16 milyon.
Peki Sabiha Gökçen bu yolcu sayısını kaldıracak türden bir havalimanı mı?
Buğday, “evet” yanıtını veriyor.
Aslında yıllardır THY’nin bazı uçuşlarını buraya kaydırması bekleniyordu ama bu beklenti tam anlamıyla gerçekleşmedi.
Ve Sabiha Gökçen, Pegasus başta olmak üzere THY’ye göre daha ucuz biletle yolculuk imkanı sağlayan havayollarının ana üssü olarak yer aldı belleklerde.
Gördüğüm o ki, bu durumdan gayet memnunlar.
Yolcular da öyle. Çünkü rötar en az seviyede.
Üstelik havalimanının içi ferah, yormuyor.
Belki tek eksik, içeriği zengin yeme-içme mekanının ve lounge’ların azlığı.... Şu anda banka lounge’u olarak bir tek Wings var. Diğerlerinin de lounge açmaya sıcak baktığı söyleniyor.
Bu arada Sabiha Gökçen’in en iyi taraflarından biri, engelli yolcular için hazırlanmış düzenekler.
Görme engelliler için tasarlanmış, sesli uyarı sistemiyle çalışan asansör ve yürüme bantları gayet akıllıca çözümler.
Ve Sabiha Gökçen dolaylarından son bir haber: Borajet, hazirandan itibaren Mykonos’a direkt uçuş başlatıyormuş.
En son Beyrut’a uçmuştum Sabiha’dan.
Demek ki Mykonos için bir kez daha buraya geleceğim...

Yazarın Tüm Yazıları