Paylaş
Piyasalarda altın fiyatlarındaki yükseliş yakından izlenmeye devam edilirken borsalarda kâr satışlarına bağlı yorgunluk hakim. Salgın hastalıkta vaka sayılarındaki artış ve ekonomilerdeki toparlanma eğilimindeki ivme kaybı risk iştahını zayıflatınca bu durum primli borsalarda kâr satışlarını beraberinde getirdi. Umut veren aşı çalışmalarından da son günlerde yeni bir haber gelmedi. Borsa İstanbul bu gelişmelerden payını aldı.
İç piyasalarda döviz kurlarındaki hareketlenmenin de etkisiyle Borsa İstanbul’da satışlar dış piyasalardan biraz daha fazla derinlik kazandı denebilir. BIST100 Endeksi’nde iki sıfır atılmasının etkileri ilk gün dışında pek hissedilmedi. Zaten psikolojik bir etki bekleniyordu, gündem ve dış piyasalar önemliydi. Düşük faiz ve bol likidite, ekonomilerin açılması ve toparlanmaya dair veriler, aşı çalışmalarındaki umutlu gelişmeler borsaları bu seviyelere kadar taşıdı. Ciddi primler oluştu ve çok sayıda yeni yatırımcı borsalara geldi. Olumlu gelişmeler fiyatlara önemli ölçüde dahil oldu. Ancak borsalardaki çıkışın devamı için piyasaların yeni beklenti ve gündeme ihtiyacı var. Bu yönde yeni bir gelişme olmayınca kağıt üzerindeki kârların realize edilmesi yani piyasa tabiriyle cebe atılması beklenen bir gelişme olarak görülebilir. Ayrıca borsadaki düşüşe bazı kredili pozisyonların kapatılması isteği de katkı yapmış olabilir.
DESTEK BULMASI BEKLENEBİLİR
Kayda değer nokta, teknik açıdan Borsa İstanbul’da (BIST100 Endeksi) mart ayında başlayan çıkış trendinin altına salınım gerçekleşti. Trend, yatırımcı dostu olarak bilinir ve gücü gösterir. Ancak düşük faiz ve bol likidite ortamı devam ettiği sürece geri çekilmelerde borsaların destek bulması beklenebilir. Dikkat çeken bir diğer gelişme ise Borsa İstanbul’da yabancı takas saklama oranının yüzde 54.9 seviyesine ulaşması oldu. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde yüzde 49 seviyesine kadar gerilemişti. Bu durum yerli yatırımcının satışı kadar yabancı yatırımcının alımlarının artmasından kaynaklanıyor olabilir. Bunun boyutlarını önümüzdeki hafta TCMB verileri açıklandığında yurtdışı yerleşiklerin hisse ve tahvil bono işlemlerini rakam olarak görebileceğiz.
ALTINDA (ONS DOLAR) 2000 DOLAR SEVİYESİ ÖNEMLİ
Son ayların gözde yatırım aracı altın yükselişini sürdürüyor. Yükselişe etki eden düşük faiz, bol likidite, salgın hastalıkta ikinci dalga riski gibi önceki bildik gerekçelere geçen hafta Fed’in parasal genişlemeden yana tavrı ile ABD Başkanı Trump’ın kasımdaki seçim ile ilgili erteleme talebi eklendi. Bu durum ABD dolarının daha da zayıflaması neden olurken zayıflayan dolar altın fiyatlarındaki çıkışa katkı yaptı. Gerçi Avrupa Birliği’nin 750 milyar Euro’luk yardım paketini uygulamaya koyarken ABD Kongresi’nden henüz 1 trilyonluk teşvik paketinin çıkmaması, ABD’deki küçülmenin Almanya’dan daha fazla olması ve vaka artışında ABD’nin önde olması dolar üzerinde baskı yapan sebepler arasındaydı. Ama Fed toplantısı sonrası dolar biraz daha zayıflarken gerileyen ABD tahvil faiz oranları ve eksi faiz durumu altın fiyatındaki yükselişi desteklemeye devam ediyor. Sayılan gelişmeler belli ölçüde altın fiyatının içinde var ve fiyatlara yansıdı. Bu nedenle çıkışın devamı açısından 2.000 psikolojik direnç seviyesi önemli bir referans noktası olarak görülebilir. Diğer yandan ABD dolarının dış piyasalarda değer kaybına karşılık iç piyasalarda dolar/TL kurundaki yükselişi kayda değer bir durum. Yükseliş bu aşamada tepki çıkışı boyutunda. Euro/TL kurundaki yükseliş ise ayrıca dış piyasalarda euronun değer kazanımından güç alıyor. Euro/Dolar paritesi 1.18 seviyesini geçerken Dolar Endeksi 93 seviyesinde ve 2018 yılından bu yana en düşük seviyelerinde seyrediyor.
FED'İN 'GÜVERCİN' TAVRI SÜRÜYOR
Geçen haftaki toplantısında ABD Merkez Bankası (Fed) beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi. Ancak toplantı sonrası yapılan açıklamalar piyasa dostu ve güvercin tonda bulundu, olumlu algılandı. Ekonomiyi desteklemek için tüm araçların kullanılacağı vurgusu, varlık alımlarının en azından şu anki hızında süreceğini taahhüdü, repo ve swap hatlarının 31 Mart 2021 tarihine kadar uzatılma kararı alınması önemliydi. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere düşük faiz ve bol likidite ortamı korunacak. Alının kararların oy birliğiyle alınması da önemli. Zaten faizin 2022 sonuna kadar sıfıra yakın kalacağı daha önce açıklamıştı. Küresel ekonomi toparlanma çabasında iken ve salgın hastalıkla ilgili vaka sayıları artıp ikinci dalga riski büyürken farklı bir tavır da beklenemezdi. Piyasalara Fed katkısı devam edecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal’ın geçen hafta yaptığı “Enflasyon Raporu” sunumunda en dikkat çeken nokta 2020 enflasyon tahmininin yüzde 7.4’ten 8.9 seviyesine çekilmesi oldu. Enflasyonun çift hanede kalması bu durumu biraz da zorunlu kıldı. Son günlerde döviz kurlarındaki yükseliş kur geçişkenliği nedeniyle enflasyon tahminlerinde dikkate alınması gereken bir durum. Enflasyon ile TCMB faizi arasındaki fark, eksi faiz ortamını beraberinde getirirken piyasa gösterge tahvil faiz oranları yükselişini sürdürüyor. Kısa ve uzun dönem gösterge tahvil faiz oranları yüzde 11-12 bandında hareket ediyor. Yabancı çıkışları ve bütçe açığı nedeniyle kamu borçlanma gereğinin yüksek seyretmesi ve Türkiye’nin son günlerde tekrar yükselme eğilimine giren CDS oranları (risk primi) bu görünümde etkili olsa gerek.
ABD İKİNCİ ÇEYREKTE YÜZDE 32.9 KÜÇÜLDÜ
Salgın hastalığın (Covid-19) ekonomi üzerindeki tahribatları veriler açılandıkça rakam olarak ortaya çıkmaya devam ediyor. Hastalığın baş gösterdiği bu yılın ikinci çeyreğinde ABD ekonomisi yıllık bazda yüzde 32.9 küçüldü. Bu 1940’lı yıllardan bu yana en büyük küçülme olarak kayda geçti. Almanya’da ise aynı dönem küçülme yüzde 10.5 seviyesinde. Bunlar beklenen bir gelişmelerdi. Ancak üçüncü çeyrek farklı olacak. Mayıs sonrası ekonomilerin açılmasıyla özellikle haziran ayından toparlanma hız kazanmış, yayınlanan verilerde bunu desteklemişti. Bu noktada risk, artan vaka sayısına bağlı olarak önümüzdeki aylarda veya kışın tekrar ekonomilerde bir kapanma olur mu sorusu. Hükümetler şu ana kadar ekonomilerin açık tutma konusunda ısrarcı görünüyor. Vaka sayısı artmaya devam eder ikinci dalga kesinlik kazanırsa bu ısrar devam eder mi? Bunu zaman gösterecek. Türkiye’nin ikinci çeyrek büyümesi ise 31 Ağustos’ta açıklanacak. Beklentiler genelde yüzde 10 üzerinde bir küçülmenin olabileceği yönünde. Ancak büyüme verilerinin daha doğrusu küçülmenin beklentiler dahilinde olduğu için piyasalar üzerinde çok fazla bir etkisi olmuyor.
BORSADA ÇIKIŞ TRENDİ KIRILDI
Borsada kâr satışları derinlik kazandı ve Mart ayında 82.000 seviyesinden başlayan çıkış trendi kırıldı. İlk destek 1.115 seviyesinde. Sert düşüşe bağlı olarak bu seviyenin üzerinde tepki alımları görülebilir. Aksi takdirde sonraki destek noktaları 1.105 ve 1.090-1.078 seviyelerinde bulunuyor. Olası tepki alımlarında ise ilk direnç noktaları 1.137 ve 1.160-1.180 seviyelerinde. Çıkış trendinin tekrar yakalanması için 1.180 seviyesinin geçilmesi gerekecek. Bu seviyenin altında satış baskısı sürebilir. Destek noktalarında tepki alımları görülebilir. Ancak olası tepki alım denemelerinin direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek.
DOLAR/TL KURUNDA TEPKİ YÜKSELİŞİ
Dolar/TL kurunda tepki yükselişi görüldü. İlk dirençler 7.00-7.02 seviyelerinde. Çıkışın devamı için bu seviyelerin geçilmesi önemli olacak. Sonraki dirençler 7.05 ve 7.10-15 seviyelerinde. İlk destek ise 6.93-6.90 seviyelerinde bulunuyor. Bu seviyenin altında sonraki destek noktası 6.86 seviyesinde. 7.02 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri satışla karşılaşabilir.
YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş