“Nisan’da yazdığınız* kadın okur yazarlık oranı -AÇEV’in okur yazar eğiticiliği- haberiniz sayesinde dün, 30 başka heyecanlı ve kararlı harika kadınla beraber AÇEV’de kursa başladım.
Bir bu kadar kadın da Anadolu yakasında AÇEV’de eğitime başlamış.
Bizler okuma yazma bilmeyen kadınlara, okuma yazma nasıl öğretilir onu öğreniyoruz.
Bugün ikinci günüm.
Heyecan, korku (çok büyük sorumluluk bu!), üzüntü (istatistikler, anekdotlar), duygu patlaması (oyunlarla okuma yazma bilmeyenlerin yaşamını anlamaya çalışıyoruz, onların ağzından hayatlarında oluşan farkı öğreniyoruz), merak...
Ama esas bir adım atmış olmanın getirdiği mutluluk!
Bir adım atmış olmanın verdiği mutluluk, evet!
Salı günümüzü iyi haberlerle sallayalım mıııı?
Sallayalım.
Meselaaaa,
Gençliğin Radyosu RADYO ID’den haberiniz var mı?
Bence telefonunuzdan da, şu anda bu ekrandan da dinleyebilirsiniz.
Bi dinlesenize.
http://tunein.com/radio/radyo-id-s187757/
Yazı demem hata. Araştırıp okuyup konuşup bütün bilgileri, hap gibi bir sunuma dönüştürmüştüm.
Foto galeri ve indirilebilir dosya halinde ekledik köşe yazıma.
Okuyan her kimse, hangi format kolay gelirse onu kullansın istemiştim.
Amacım, bu köşeyi okuyan her kişi ve kurumun, kolaylıkla o sunumu olduğu gibi kullanabilmesi, yayabilmesi ve bilinçlenebilmesiydi.
Hala öyle.
2008’den beri aynı bilgileri ve yazıyı MAALESEF bir kaç kez tekrarlamak zorunda kaldım.
2008’den beri birçok yuva, okul, kurum, işyeri ve banka kullandı bu kısa sunumu.
Gizem…
Sevgiden başka bi şey istemez. Beklemez. Bilmez.
Masum.
Savunmasız.
Bütün Dünya’ya güvenir.
Gözleri kalbinden güler çocukların o yaşta.
Kin bilmezler.
80km de koşar, 130 da, 500km de!
Hem de nefesi tık demeden.
Bu yazı koşmakla ilgili değil zaten.
Hayattaki hedeflerimiz, amaçlarımız; onları gerçekleştirmek isterken yaşadığımız zorluklar ve o zorluklarla birlikte bir işi yarım bırakma ve devam etme kararlarıyla da ilgili.
Koşullarla ilgili.
İnsan bazen o koşulda bir karar alıyor ve o koşullarda o karar en doğrusu oluyor.
Önemli olan, koşullar değişince kendini yargılamadan ders çıkartmakmış.
Dubai’de bulunan her ülkeden, renkten, ırktan, dilden insanları “Çocuk Bayramı” gibi bizden, Atatürk’den, Dünya çocuklarına armağan edilmiş en güzel, en özel günde bir araya getiriyoruz.
İçimdekileri nasıl anlatsam da hem benim içime sinse, hem o his size geçse bilmem...
Bu yaptığımızla çok gurur duyuyorum, bunu biliyorum işte.
İşi, eşinin işi, veya nedeni her neyse bir şekilde yolu Dubai’ye düşmüş biz kadınların bir grubu var; Sultans of Dubai diye.
7 sene önce birbirimize yemek tarifi verir, gurbette hasret gideririz filan diye kurduğum bir “e-posta” grubuydu.
Şu anda 1200’den fazla kadınız.
Her konuda bir işe yarayacak işi yaratmış, tembelliği değil, ekmeğini icabında taştan çıkarmayı bilmiş kadınlar grubu.
Şu köşeden beni okuyan herkes, artık huyumu suyumu her şeyimi biliyorsunuz.
Zeytin aşkımı da!
En kırgın, en bitmiş olduğum anda kendimi bir zeytin ağacı olarak hayal ettiğimde; her türlü zorluğa, fırtınaya, dalgaya, susuzluğa ve yıkıcı güce rağmen ayakta kalabildiğimi düşündüğümü de biliyorsunuz.
Zeytin ve zeytin ağacı benim için hayatta kalmak demek.
Her türlü zorluğa ayak uydurabilmek ve yaşama devam edebilecek kökleri salabilmek demek.
Azim demek.
Spor; kafamı, gönlümü, ruhumu, bedenimi, psikolojimi kurtaran, iyileştiren en sevdiğim, merhemim demek.
Ben erkenden yazayım, siz takvimlerinize ekleyin, gidin görün yaşayın isterim.
Zamanınızı güzel geçirin...
Daima.
Yonca
“boş zaman dostu”
1- Çocuklar için harika programlar yapan bir kurum; çocukistanbul.
"Çocukların İstanbul'u" , "Çocuklarla Bilim Buluşmaları" hepsi onların başının altından çıkıyor. Üstelik bütün bu programları ücretsiz yapmak için çabalıyorlar ve başarıyorlar.