Yonca Tokbaş - Kelebek

Binlerce arkadaş kazandım

27 Ocak 2017
Son 8 yılda, binlerce yepyeni arkadaş kazandım.


Abartmıyorum.      
Gerçek.
Yüzlercesiyle de o kadar kalıcı, o kadar güven veren, o kadar değerli anılarım var ki, akrabam, ailem gibiler desem abartmış olmam.
Bütün bunlar, 8 sene içinde bana sporun kazandırdığı en büyük zenginliğim. Sağlığım da yanında cabası.
Dünyanın her yerinde kan bağım olmayan akrabalarım var sanki.
Bir keresinde Likya Yolu Ultra Maratonu’ndan bir arkadaşım Dubai’ye gelecekti, bizde kal dedim, Arda (kocam) şaşırdı... “Yonca nasıl bu kadar rahat güveniyorsun, ne kadar tanıyorsun ki?” demişti. “Ayol” dedim, “Ben seninle evlenmeden önce dağlarda, uçsuz bucaksız patikalarda, en zor koşullarda, in cin top atan yerde yan yana 7 gün geçirmedim. Kötü günde halimiz ne olur bilmem. Ama, bu insanla en zor koşullarda çadırımı, suyumu paylaştım. Tek yamuğuna rastlamadım. Tabii ki çok güveniyorum”...

Yazının Devamını Oku

Kadın meselesi

23 Ocak 2017
Kadın, hele de bu coğrafyada kadın olmak demek, daha doğmadan hakkında verilmiş kararlar, konulmuş kalıplar, kapanmış kapılar, belirlenmiş sınırlar var demek.

Ama böylesine vahim dünyaya doğdun mu, öylesine de güçlüsündür aslında.
Bin kere yıkılır bir kadın, bin kere de ayağa kalkar.
Bin kere ölür kadın, bin kere de dirilir.
Kadın can verendir, can. Anadır.
İcabında kendinden olmayan cana bile ana olacak kadar cabbardır.
Kolay kolay yılmaz, pes etmez, çalışmaktan kaçmaz, yorulmaz. Ekmeğini taştan çıkarır. Basmayın damarına, öleceğini bilse dönüp arkasına bakmaz.
Aklına koyduğunu yapar.

Yazının Devamını Oku

Deli bir rüzgar var...

16 Ocak 2017
Öyle zor tutuyorum ki gidonu. Hani azıcık güçten kesilsem şak diye devrilirim sağ tarafa. Hem kafadan esiyor, hem soldan.

Ha gayret kızım diyorum kendime. Sıkı tutun. Bas bas bas pedala.
Pedala bastıkça, bacaklarımın üst kısmı zorlanıyor. Zorlandıkça yanıyor. Yandıkça bende bir mutluluk.
Diyorum ki, dağda yukarı doğru koştuğunu düşün Yonca. Dağ yukarı koşmak için bacaklarının üst kısmı güçlenmeli ya; bak bu da işte o işe yarayacak. Bu bisiklette zorlandığın şu an, aslında bu yaz sonu Mont Blanc’da gitmeye hak kazandığın UTMB OCC yarışında, seni finişe taşıyacak. Offf bu cümleyi kurduğum an, heyecandan yalpalıyorum, zor topluyorum.
Önümde bir adam, benden büyük. Şortunun üzerinde sallanan kağıttan okuduğum için adının Richard olduğunu öğreniyorum.
Ne şeker bir bey.
O da rüzgarda zorlanıyor belli. Ama benimki gibi yarış bisikleti de değil bisikleti. Kilitli pedal dediğimiz pedal da yok bisikletinde. Normal bir yol bisikleti, normal bir şort tişört ve spor ayakkabıları, kasketi ile pedallıyor o da.
Onu geçiyorum; “Hadi be kızım, bas bas” diyor bana, ben de ona “Hadi Richard, sen de bas ama” diyorum. Yola devam.

Yazının Devamını Oku

Sokak hayvanları

9 Ocak 2017
Çok uzun zamandır dikkatimi çeken bir şey bu.


Eskiden, sokak hayvanları ya da evcil hayvanlar ya da ne bileyim işte hayvanlarla ilgili bu kadar candan, ilgili, sevgi dolu paylaşımlar olmazdı.
Evinde veya sokağında kedi köpek besleyen, ilgilenen insanlar da daha azdı.
Ben büyürken, aman evimizde mutlaka bir kedi veya köpek olsun diye uğraşan, bu kadar çok insan da olmamıştı sanki.
Sevenlerin zaten vardı, geri kalan herkes evcil hayvanları uzaktan sevmekle, korkmakla meşguldü.
Kimsenin aman çocuğum hayvan sevgisi olmadan büyümesin diye dertlenmiyordu.
Hatta hayvan seven çocuğuna “pis o bırak, ısırır” diyenler daha fazla gibiydi.

Yazının Devamını Oku

Bu yıl güzel şeyler de oldu

26 Aralık 2016
Elimde yazabileceğim güzel olan ne var diye oturdum, yutkuna yutkuna bilgisayarın başına.

Yıl sona ermeden hep bir bilanço yapmaya çabalıyorum. Koca bir sene neler biriktirdiğimizi hiç düşünmeden geliyoruz yılsonuna.

Yıl sona eriyor ve geri dönüp baktığında, iyi bir şey var mı diye çok şaşırabiliyorsun aslında. Yani iyi yönde şaşırabiliyorsun. Bana yine öyle oldu.

ÇOOOOK şükür öyle oldu.

Uzun zamandır öyle hüzünler içindeyiz, öyle çok karardık ki, güzel şeylerin de olduğunu yazacak halim kalmamış.

Oysa oldu. Yazılmaya, bilinmeye değer çok güzel şeyler de oldu.

Mesela ben koştuğumdan beri başıma gelen en şahane şeylerden biri daha gerçek oldu bu sene, yine.

2012’de ayrıldığım şirketim, 2012’den beri Adım Adım ile koştuğumda TEGV’e bağış yapıyor. 4 senedir düzenli hale geldi bu bağış. Sürdürülebilirliğini, işe yaradığını, gözle görülebilir, ölçülebilir ve güvenilir olduğunu gördükleri için devam ediyorlar.

Bir baktım kayıtlara,

Yazının Devamını Oku

Kadınlığın Madonna Hali

22 Aralık 2016
Billboard dergisinin kadını desteklemek ve öne çıkarmak için 11 yıldır düzenlediği bir organizasyon varmış. Mış diyorum çünkü Madonna “Billboard Women in Music”te yılın kadını ödülüne layık görülüp 10 dakikalık o konuşmayı yapmasa hiç haberim olmayacaktı.

Madonna, sahneye çıkıp müthiş güçlü, cesur, ve açık kalpli bir konuşma yaptı.
“34 yıl boyunca bariz cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı, aralıksız zorbalık ve bitmek bilmeyen tacizlere rağmen kariyerime devam etme savaşımı ve mesleğimdeki yeteneğimi kabul ettiğiniz için teşekkürler” dedi... Bunları demekle yetinmedi, tecavüze uğradığını o sahneye mıhlanmış gibi dururken, nefesini tutup sesi titreye titreye açıkladı.
O an Madonna ile beraber ben de nefesimi tuttum.
Ben de titredim...
Sadece sahnede devleşmeyen bir kadın Madonna. Yaptığı her şeyle cüssesinden büyük bir cesareti ve gücü var. Ve o da o an, kalbini açıp başından geçen olayı anlatırken küçücük savunmasız bir serçecik gibi oldu... Durdu.
En sade kelimelerle, en yalın cümlelerle konuştu. Tak tak tak.
Sadeliğin gücüydü yine. Duruşu vardı. Bacakları açık, başka bir hareket etmeden. Dimdik.

Yazının Devamını Oku

Kırılma noktası

18 Aralık 2016
Nasıl olacak bu kırılma noktası ve değişim?

Bunu hiç düşündünüz mü?
Yani terör, bomba, vahşet, dehşete dair ne yapabiliriz? Yastan başka, lanet okuma ve karartma eylemlerinden başka bir şey düşündük mü, en en en kişisel bazda?
Hafta geçmeden katliam, terör, bomba, patlama, ölüm ölüm ölüm...
Cumartesi sabahı hayli güzel bir güne uyanmıştım.
Cuma günü gittiğim 53 km bisiklet yarışında İskoç bir ekiple tanışmıştım, www.findingyourfeet.net diye.
Ayakları, elleri olmayan insanlara protez için bağış toplayıp onlara bisiklet kullanmayı öğretiyorlardı.
Dünyanın her yerinde küçücük gibi duran ama kocaman farklar yaratan insanlar var diye mutlu olmuştum.

Yazının Devamını Oku

İhtimam ve mutluluk

15 Aralık 2016
İhtimam kelimesiyle tanışalı 4 yıl 2 ay oldu.

Hani bazen bir şeyi dinlersiniz de duymazsınız ama, bir gün gelir duyduğunuzda çarpılırsınız ya...
İşte o an, öyle bir andı.
Ben “ihtimam” kelimesiyle tanıştım.
Özen. İtina. Dikkat...
Bütün bu kelimeleri barındırıyor ihtimam. Ve hatta daha da fazlasını.
Ama tek başına hepsini öyle bir yüklenip barındırıyor ki, insanın içi titriyor değil mi?
Çok yüklü, çok dolu dolu böyle...

Yazının Devamını Oku