Paylaş
Madonna, sahneye çıkıp müthiş güçlü, cesur, ve açık kalpli bir konuşma yaptı.
“34 yıl boyunca bariz cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı, aralıksız zorbalık ve bitmek bilmeyen tacizlere rağmen kariyerime devam etme savaşımı ve mesleğimdeki yeteneğimi kabul ettiğiniz için teşekkürler” dedi... Bunları demekle yetinmedi, tecavüze uğradığını o sahneye mıhlanmış gibi dururken, nefesini tutup sesi titreye titreye açıkladı.
O an Madonna ile beraber ben de nefesimi tuttum.
Ben de titredim...
Sadece sahnede devleşmeyen bir kadın Madonna. Yaptığı her şeyle cüssesinden büyük bir cesareti ve gücü var. Ve o da o an, kalbini açıp başından geçen olayı anlatırken küçücük savunmasız bir serçecik gibi oldu... Durdu.
En sade kelimelerle, en yalın cümlelerle konuştu. Tak tak tak.
Sadeliğin gücüydü yine. Duruşu vardı. Bacakları açık, başka bir hareket etmeden. Dimdik.
Bir an durdum ve onun bile, geldiği şu günde, şu güçte onun da geçmişi taciz, tecavüz, zorbalık dolu yahu dedim... O da şiddete maruz kalmış bir kadın dedim...
Bunca sene sonra, geldiği şu Dünya Starı konumunda, hâlâ daha savaşmak ve türlü çeşit yargılamayla uğraşmak zorunda.
En büyük, en güçlü şey kalbini açmak diye düşünen beni haklı çıkardı bir bakıma.
Madonna ayakta dimdik durup kalbini açarak meydan okudu dünya zorbalığına, ikiyüzlülüğüne, sözde kadın tarafında görünüp kadın üzerinden geçinen herkese...
Ve yıllar önce yaşadığı tecavüzü anlatırken, sesi çocuk gibi titreyen, gözleri dolan, bir süre konuşamayan, yine de dimdik durup o sahnede herkesin önünde ağlamamak için gerçekten kendini zor tutan, çabalayan kadın da Madonna.
Günün sonunda o da bir kadın... Sen ben gibi ve güç de tam bu aslında.
“Hayattaki en büyük başarım hâlâ ayakta kalmak” dedi.
Daha ne deseydi ki!
34 yıldır hayatımızda sınırları her daim zorlayan, herkesi ters köşeye yatıran, ikiyüzlülükleri şak diye gözümüzün önüne açık seçik seren ve dahası hep trend yaratan bu kadın.
Hem de ne kadın ama!
Feministlere de laf çaktı... “Beni feminist kabul etmiyorlar ama feministim” dedi, ki bence de öyle.
Konuşmasını dinledikten sonra bunca yıldır en zor anımda gelip gidip dinlediğim “You’ll See”yi bir daha dinledim... Sözleri bir başka içime işledi bu defa...
Madonna’nın konuşmasını eğer izlemediyseniz, bulun izleyin derim.
Etkilendim.
Yonca
“Like a Virgin”
Dövme sevdası
Kendi ülkesi hakkında sabahtan akşama bu kadar kötü konuşan başka insanların olduğu bir yer daha var mı? 43 senedir aynı kötülükleri duyuyorum.
Sürekli kendi insanını, kendi toprağını, osunu busunu bu kadar döven, bu kadar kendine acıyan, bu kadar ezikleyen başka bir ülke insanı ile hiç tanışmadım. Ülkesi per perişan açlıktan, vehametten sürünen insanlarda bile bir onur, bir gurur, bir duruş var ülkesine, vatanına dair.
Bu kadar ağır cümleleri bir bitkiye söylesen çürür... Herkes pozitiflikten bahsederken bile sürekli negatif...
Kendini iyi hissederken iyiyim demiyor... Demeye demeye de iyi olmuyor... Hani eli belinde cırlayabilen bir tip olmak istiyorum bazen... Yeter be yeter.. Kapayın şu bet çenenizi diye...
Sonra annem utanır benden, ben de aslında sonra pişman olurum diye böyle terbiyeli cümleler kurmaya çalışıyorum, ondan sonra neden uzun yazıyorsun filan falan...
Yonca
“çat çut”
Paylaş