Paylaş
Yıl sona ermeden hep bir bilanço yapmaya çabalıyorum. Koca bir sene neler biriktirdiğimizi hiç düşünmeden geliyoruz yılsonuna.
Yıl sona eriyor ve geri dönüp baktığında, iyi bir şey var mı diye çok şaşırabiliyorsun aslında. Yani iyi yönde şaşırabiliyorsun. Bana yine öyle oldu.
ÇOOOOK şükür öyle oldu.
Uzun zamandır öyle hüzünler içindeyiz, öyle çok karardık ki, güzel şeylerin de olduğunu yazacak halim kalmamış.
Oysa oldu. Yazılmaya, bilinmeye değer çok güzel şeyler de oldu.
Mesela ben koştuğumdan beri başıma gelen en şahane şeylerden biri daha gerçek oldu bu sene, yine.
2012’de ayrıldığım şirketim, 2012’den beri Adım Adım ile koştuğumda TEGV’e bağış yapıyor. 4 senedir düzenli hale geldi bu bağış. Sürdürülebilirliğini, işe yaradığını, gözle görülebilir, ölçülebilir ve güvenilir olduğunu gördükleri için devam ediyorlar.
Bir baktım kayıtlara, bugüne kadar TEGV ile birlikte toplamda 25 bin çocuğa eğitim desteği sağlanan projelerin en önemli bağışçılarından biri olmuş MOTAŞ.
TEGV’in bu dönem projesi de “Sen Hiç Koşan Ateşböceği Gördün mü?” idi.
Benim eski patronum Michel emekliye ayrılınca, yerine geçen Münci Bilgiç ile irtibata geçtim ben de.
Şirketten ayrılalı 4,5 sene oldu ama hâlâ daha bu kadar güçlü, faydalı, değerli ilişkilerim olmasına, duyarlı insanlarla çalışabilmiş olduğuma şükrediyorum.
Münci Bey, bu bağışlarla ilgili duygularını benim ifade edebileceğimden de güzel dile getirdi. Dedi ki;
“Elimizden geldiği kadar hem çevremizdeki okullara hem de TEGV gibi faaliyetlerini takdir ettiğimiz sivil toplum kuruluşlarına ve sizlerin yönlendirmesiyle topluma katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Özellikle çocukların eğitimini, daha da özelinde imkanları az olan çocukların eğitimini önemsiyoruz.
ExxonMobil’in teknoloji alanında dünyaya enerji çözümleri üretme çalışmalarına paralel olarak fen ve matematik gibi pozitif bilimler konusunda çocukların farkındalığını artırmaya çalışıyoruz.
ExxonMobil 111 yıldır hizmet verdiği Türkiye’de okullara revir ve bilgisayar odaları yaptırarak, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın bu çok anlamlı projesine de katkıda bulunarak eğitime ve ülkenin geleceği olan nesillere desteğini sürdürmeye devam ediyor. Bundan şirket olarak, birey olarak mutluluk duyuyoruz.”
Üstüne daha ne demeliyim bilmem... Vesile olduğum için mutluyum.
Üstelik bu sene yine İstanbul Maratonu’na gelemedim. Evden çıktım, Facebook’ta canlı yayın yaparak, desteklemeye çalıştığım projeleri anlatarak koştum.
Yine de bir işe yaradım, çocukların eğitimine katkı sağlayabildim.
Bunu özellikle yazmak istedim, çünkü kurumsalların bu ülkenin geleceği için yapabilecekleri katkıyı övmek, desteklemek, yüreklendirmek istiyorum.
Adım Adım aracılığıyla koşan herkes sayesinde rekor sayıda birey ve kurum bu sene de sivil toplum kuruluşlarına kaynak sağladı.
Bambaşka bir bilinç yerleşmeye başladı bu ülkede...
Hem kendine, hem başkasına koşulsuz fayda yaratma bilinci bunun adı.
Sivil toplum olma bilinci bunun özünde yatan. Bunun ne kadar kudretli bir güç olduğunu uzun vadede daha iyi anlayacak bu ülke.
Evet, bu sene iyi bir şeyler de oldu bu ülkede.
Yonca
“müteşekkir”
OJEM DE OJEM
Instagram’da yılbaşı niyetine sürdüğüm bir ojeyi paylaştım, çok sevdim diye. Amaaaan ne çok mesaj yağdı “nedir söyle n’olur” diye. Arkadaşlar sakin.
OPI diye bir markanın “Stay the night” adlı ojesiymiş. Seçip sürerken bu kadar bakmamıştım. Sorunca herkes, internetten baktım ben de.
Bunca şey içinde herkesin ojeme akın etmesi hem güldürdü, hem züğürt tesellisi yaptırdı.
Hâlâ hayat belirtisi, hoş bir şey yapma dürtüsü var yani içimizde... Hâlâ bir kadınlık pıtırtısı baki yani.
Nitekim bir Şeyma Subaşı değilim. Kozmetik şeysi verince mağazalarda tükenmez, herkese yeter elbet diyerek bu yazıyı bitireyim.
Yonca
“yanar döner”
Paylaş