Yasemin Fatih Amato

Doğru beslenmenin bazı püf noktaları

25 Ocak 2022
Doğru beslenme ile kastettiğimiz; insanın yapısına, cinsiyetine, çalışma ve özel durumu ile genetik özelliğine göre bedenin gerektirdiği tüm besin öğelerini, gerektiren miktarlarda alması olarak söyleyebiliriz. Bu durumda yeterli ve dengeli beslenmek için besin öğeleri ve değerlerini bilmenin çok faydası vardır.
  • Vücudumuzun proteine, esansiyel yağ asidine (omega 3 ve omega 6), minerallere, vitaminlere ihtiyacı vardır. Yeteri kadar tükettiğinizden emin değilseniz haftada en az 2-3 omega 3, multivitamin ve mineral tabletlerini almayı unutmayın.
  • İnsülin direncine dikkat etmek önemlidir. İnsülini fazla yükseltmemek için tarçın, limon, elma sirkesi tüketmek gerekir.
  • Genetiğimize göre beslenmek için yöreye uygun ve ailemizin beslendiği gibi beslenmeliyiz (dede ve ninelerimiz nasıl besleniyorsa öyle beslenin).
  • İki ana öğün bir ara öğün olarak beslenmeniz yeterlidir. Ancak kas kitleniz az ise ve normal kilonun altındaysanız bir öğün daha eklenebilir.
  • İki öğün arasında 10-12 saat ara olması uygundur. Örneğin sabah 8’de kahvaltı yaptıysanız, akşam yemeğinizi 6- 8 arasında yemelisiniz. Bu tip beslenen kişilerde safra taşı olma olasılığı daha azdır.
  • 70 yaşın altında olanlar da, herhangi bir sağlık problemleri yoksa, 5 günlük aralıklı oruçla birçok sağlık sorunlarını çözerler.
  • Sabah karnınızda şişlikle uyanmak istemiyorsanız, protein alımını daha erken saatlere alın. Uykuda sindirim sistemi çalışmaz ve proteini sindiremez.
  • Yetersiz yağ alımı hormon sentezini yok eder. Yeteri kadar kaliteli yağ almanız gerekir.
  • Doğru beslenme demek mutlaka her çeşit besinden yeteri kadar almak demektir.
  • Baharatlar ve otlardan mutlaka yararlanın. Salatalarınızda ve yemeklerinizde fesleğen, defne, dereotu, nane, kekik, biberiye, kimyon, tarçın, kişniş, zencefil, paprika, pul biber ve safranı doğal antioksidan olarak kullanın.
  • Sebzeler ve otlar doğal antioksidandır. Brokoli, kuşkonmaz, avokado, dolmalık biber, semizotu, kabak, kırmızı biber, yeşil fasulye, karnabahar, kereviz, salatalık, patlıcan, börülce, sarımsak, soğan, mantar, lahana, domates, enginar, pırasa, ıspanak, pazı, soya filizi, tere, maydanoz, turp otu, arapsaçı, radika, marul... tümünü mevsiminde almaya çalışın. Bu sebzelerle yapılan zeytinyağlı yemekler, salatalar ve çorbalar o kadar faydalıdır ki, her porsiyonu bir antioksidan tableti yerine geçer.
  • Baklagiller ve tahıllar Türk mutfağının vazgeçilmezlerindendir. İyi ki öyledirler. Mercimek, kuru fasulye, barbunya, bakla, nohut, bezelye gibi tahılların tümü çok güçlü antioksidanlardır. Soya fasulyesinin yeri daha özeldir. Doğal buğday, yulaf ezmesi gibi tahıllar da sayısız yararı olan harika gıdalardır. Süt ve yoğurtla tüketildiği zaman tok tutarlar. Dolayısıyla diyet yapanlar için de besleyici bir kahvaltı alternatifi olabilirler.
  • Yemişler ve kuru meyveler. Evinizde bol bol ceviz, fıstık, badem, susam, kabak çekirdeği, hindistancevizi, ayrıca kuru erik, incir ve kuru kayısı bulundurmanızı tavsiye ederim. Ara öğünlerde ya da atıştırmalarda ve ikramlarda bunları kullanın.
Yazının Devamını Oku

Estetik hakkında aklınıza gelen sorulara bazı cevaplarım var!

15 Ocak 2022
Belirli periyotlarla polikliniğe gelip danışan hastalarımın sorularını derleyerek, ana fikri onların soruları olan kitaplar yazarak cevaplamaya çalışıyorum. Geçen sene yayınladığım son kitabım da yine böyle sorulara verilen cevaplardan oluşuyordu. “Doğal Olsun, Sağlık Olsun, Güzellik Olsun” da evde yapılabilecek basit çözümleri de tarifleri ile ekledim. Bu yazımda da içinde “estetik” geçen sorulara verdiğim cevapları paylaşmak istiyorum.

Estetik sonrası pişman olur muyum?

Kendinden emin olmayan hastalarımıza kökten çözümleri önermeyip, daha çok hafif ve geçici işlemleri yaptırmalarını öneriyoruz.

Estetikte moda olur mu?

Olur ama bunu abartmamak gerekir. Size yakışan şeyi çok demode olmadığı sürece yapmanızda bir sakınca yoktur. Ve en önemlisi geçici şeyler yapmak faydanıza olacaktır.

Yüzüme müdahale ettirmek yerine pahalı kremler sürsem yeterli olmaz mı?

Öncelikle şunu iyi bilmelisiniz ki, hiç bir krem deriden emilmez. Kozmetik alanında çalışmalar, kremlerin deri altına nasıl yayılacağı üzerinedir. Zaten bugün kullandığımız ultrason, radyofrekans, dermaroller gibi cihazlar bu çözüm için vardırlar. Nano teknolojiyle üretilen kremler dahil bugün henüz derinin alt tabakasına geçebilecek bir çözüm yoktur. Sonuçta bugün ne kadar pahalı bir krem de alıp uygulasanız, yaptığımız işlemlerin yerine hiçbirisi geçemez.

Çevremdekiler estetik yaptırırsam ne der?

Kendinizden emin değilseniz işlemleri yavaş yavaş yaptırmanızda yarar vardır. Siz kendinizden emin ve mutlu olursanız, çevreniz pekte umrunuzda olmayacaktır.

Yazının Devamını Oku

Günde 3 litre su içerseniz, cildinizde neler olur?

7 Ocak 2022
Gerçekten günde 3 litre su içerek gençleşmek ve güzelleşmek mümkün müdür? Yoksa bu bir efsane midir? Ya gerçekse…Bu soruyla ilgili yapılan çalışmalarda bazı ortak sonuçlara varılmış.

Enerjik olma ve kendini iyi hissetme

Su alımını artırdıktan sonra enerji seviyesi gözle görülür şekilde insanlarda artmaya başlamış. Ayrıca su içenler sabahları daha dinlemiş ve kendini daha iyi hissederek uyanmışlar.

Daha nemli cilt ve tokluk hissi

Dudaklar, eller ve ağız etrafındaki deri normalde kuruyken, günlük su tüketimi sayesinde daha nemli bir görüntüye kavuşmuş. Ayrıca mide dolu olduğu için daha az açlık çeker duruma gelmiş.

Görmede netlik ve göz kuruluğunda azalma

Günde en az 3 litre su içen kişilerin görmelerinde netlik kazandıkları da görülmüş. Lasik göz ameliyatı sonrası göz kuruluğu ve arada görüşünde bulanıklık yaşayanlarda ilginç şekilde göz kuruluğu azalmış, görüşlerinde netlik artmış.

Cilt renginde ton farklılıkları ve göz altı torbalarında ufalma

Cilt renginde ton farkları görülürken, su alımı ile birlikte göz altlarındaki torbalarda da sönmeler görülmeye başlanmış. Ayrıca rosace (Gül Hastalığı) kızarıklarında gözle görülür açılmalar meydana gelmiş.

Yazının Devamını Oku

Doğru beslenerek saçınıza en iyi bakımı yapabileceğinizi biliyor musunuz?

29 Aralık 2021
Saç vücudumuzun yaşayan bir organıdır. Bu nedenle de bütün organlarımız gibi doğru beslenmeye, temizliğe ve solumaya ihtiyacı vardır. Yetersiz beslenme, hızlı ve dengesiz diyetler, B, Çinko, magnezyum, demir eksikliği, kabızlık, psikolojik stresler, anksiyete, ishal, çok yağlı ya da çok kuru saç, ameliyat veya diğer hastalıklar, hormonal bozukluklar saçı döker. Mevsim değişikliğinde doğal bir saç dökülmesi olur, ancak bu normaldir. Saç dökülmesinin tedavisi hem içten hem dıştan olmalı.

Saç bakımında beslenme önemlidir

İçten takviye için doğru beslenmeye özen gösterin. Sofranızda yumurta, ciğer, balık, hindi, et, yoğurt gibi besinlere yer vermeye çalışın. Kullandığınız yağları çeşitlendirin, hem bitkisel hem hayvansal yağları kullanın. Ancak bitkisel yağları artırın, hayvansal yağlar azaltın. Kızartmalardan uzak durun. Yüksek kolesterol ve yüksek kan şekeri saçı olumsuz etkiler.

Üzüm, tam buğday ekmekleri, arpa ürünleri, haftada bir bardak maydanoz suyu, turp, alkolsüz bira da tüketebilirsiniz.

Not: İran’da bol B vitamini içerdiği için, çok yaygın olarak pirincin ve buğdayın kabuğunu kaynatıp içerler. Haftada bir bardak tüketebilirsiniz.

Dışarıdan saçınızı nasıl besleyeceksiniz?

Dıştan takviyede ise en temel unsur temizlik. Saçınızı sık sık sağlıklı yağlarla (hint yağı, zeytinyağı, kuyruk yağı vb.) ve papatya, yumurta sarısı, elma sirkesi içeren maskelerle besleyebilirsiniz.

Saç düşmanları

Konserveler, paketlenmiş gıdalar, sosis, yağlı etler, kızartma, ızgarada yanmış yiyecekler (buharda, tencerede, fırında hazırlanmış yemekler tavsiye ediliyor), işlenmiş gıdalar, şekerli yiyecek ve içecekler, gazlı içecekler.

Yazının Devamını Oku

Kış aylarında cilt bakımında sıkça yapılan hatalar!

15 Aralık 2021
Küresel iklim nedeniyle artık kışlar tam kış gibi, yazlar da tam yaz gibi geçmiyor. Özellikle yazların daha sıcak olmaya başlaması ve mevsimsel olarak kayması vücudumuzu etkiliyor. Özellikle kış aylarında ani değişimleri sıkça görüyoruz. Uzun süren yağışlar kadar kısa ama şiddetli soğuklar cildimizde gözle görülebilir sorunların yaşanmasına sebep oluyor. Peki cilt bakımı sırasında neleri yanlış yapıyoruz?

Dudak bakımını yapmama ya da yanlış yapmak

Soğuk ve rüzgarlı hava dudaklarımıza doğrudan zarar verir. Ayrıca ani sıcak - soğuk farkları da çatlamasına ve derinin soyulmasına neden olur. Kendi kendini yağlayıp, koruyamayan dudaklarımız yardıma her zaman açıktır. Dudak koruyucu balmlar, nemlendiriciler ya da lipstickler sürmeden dışarı çıkmak.

Nemlendirici kullanmamak

Ellerimiz, topuklarımız, dirsekler, boynumuz ve yüzümüz bu mevsimde en çok kuruyan ve neme ihtiyaç duyan yerlerimizdir.

Fazla parfüm sürmek

Parfüm içerisinde uçucu maddeler ve alkol barındırır. Bu maddeler cildinizin kurumasını hızlandırır. O yüzden cildinize doğrudan temas ettirmek yerine kıyafetlerinize sürmeniz yararınıza olacaktır.

Güneş koruyucu kullanmamak

Güneşin zararlı ışınlarına karşı hava şartları ne olursa olsun 30 SPF'lik bir güneş koruyucu kullanılmalıdır. Doğal mineralli yapısı, vitamin içeriği nedeniyle sprey koruyucuları tercih edebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Cildimiz kışa hazır mı?

6 Aralık 2021
Cildimizin sağlıklı, parlak ve dinç bir görünüm sergilemesinin en önemli koşullarından biri nemli olmasıdır. Nemi hem vücudumuzun içinden hem de dışından sağlamamız mümkündür. Kış ayı işte bu nemli ortamı kurutan, cildimizi kuru bir yaprak hale getiren ortamı sağlar. Cilt sistemimiz; soğuyan havaya karşı, deri, vücut ısısının kaybolmaması, azalmaması için kan dolaşımını azaltır böylece ter ve yağ bezlerimiz daha yavaş çalışmaya başlar. Kan dolaşımının yavaşlaması cilt için gerekli besleyici maddelerin alımının da azalması demektir. İşte tüm bu süreçlerin sonunda cilt giderek hassaslaşır ve dış etkilere karşı kendisini koruyamamaya başlar.

Kışa cildimizi ne zaman ve nasıl hazırlamalıyız?,

Sonbahar ayları kışa hazırlık için en uygun zamandır. Yazın yıpratıcısı etkisi ortadan kalkmış, hava yağmurlu ve nemli olmuştur. Bu mevsimin ayları kışın sert geçecek aylar için bir nevi idman sürecidir. Yemek, içmek ve uyumanın dışında cildimize nemlendirici ürünleri uygulamalıyız. Cildimizi sadece içten canlandırmak değil dıştan canlandırmak da gerekir. Yazın yapamadığınız birçok profesyonel bakımı kış mevsiminde daha güvenli bir şekilde yapabilirsiniz. Kimyasal peeling uygulamaları, leke, akne ve kırışıklık tedavileri, lazerle cilt gençleştirmeleri gibi…

Soğuk havanın dışında cildin kurumasını başka neler etkiliyor?

Listemizden hava şartını çıkardığımızda cildin kurumasına neden olan diğer etmenleri şöyle sayabiliriz:

Cildimizin kuruluğunu hangi belirtilerden anlayabiliriz?

Vücudun genelinde cilt kuruması olan yerlerde kızarma, morarma, deri dökülmesi, deri soyulması, tüylerin dökülmesi, derinin buruşması gibi durumlarla karşılaşılabilir. Ellerinizde cilt kuruluğu oluyorsa, ellerinizin kızarması, morarması, derisinin yıpranması, derin çatlaklar gibi durumlar da oluşacaktır. Deri kuruluğunun ilk belirtisi, deride donuk gri beyaz bir renktir. Kuruluk arttıkça renk değişikliğine ek olarak ciltte gerilme hissi, pul pul soyulmalar, kepeklenme, deri yüzeyinde pürüzlenme, çatlaklar oluşur. Kaşıntı, kuru derinin neden olduğu diğer bir şikayettir. Kuruluk tedavi edilmezse sonunda egzamalar oluşabilir. Vücudumuzu nemlendirmek daima önemlidir. Bunu doğal yoldan yapmakta en önemlisidir. Vücudumuz en basit içten her gün içeceğimiz 2 şişe maden suyu ile cildimiz de mineralli doğal spreyler sayesinde nemli yapıya kavuşabilir.

Yazının Devamını Oku

Hidroksi asit ile cilt bakımı nasıl yapılır?

25 Kasım 2021
Hidroksi asitler kozmetik dünyasının baş tacıdır. Artık pek çok ürün içinde yer alıyorlar ama en önemli özellikleri peeling ajanı olmalarıdır. Cildi soyarken, oldukça etkili bir şekilde nemlendirirler, cildin en üst tabakasında birbirine bağlı hücreleri ayırırlar ve deri altındaki kan dolaşımını hızlandırırlar. Böylece cilt ölü hücreleri atar, yenilenir ve daha fazla kollajen üretmeye başlar. Bu ürünlerin diğer bir önemli özelliği, cildin bariyer özelliğini güçlendirerek tahrişi önlemesidir. Tedavinin etkisi, kullanılan hidroksi asitlerin konsantrasyonuna ve formülün PH’ına bağlı olarak değişir. Özellikle antioksidan taşıyan moleküllerde daha çarpıcı sonuçlar alınır.

Çok yönlü tedavi

Kimi uzmanlar, bu asitlerin cildi soyma özelliğinden yararlanırlar, bazı doktorlar ise nemlendirme etkisini daha fazla önemserler. Birçoğu da hücreleri ayırma yeteneğiyle ilgilenirler. Bütün bu özellikleriyle tüm hidroksi asitler; ışığa bağlı yaşlanma belirtilerinde, kırışıklık, leke ve akne tedavilerinde son derece yararlı olurlar. Güneş hasarlı ciltlerde bile birkaç ay sonra cildin rengi açılır, dokusu yenilenir ve lekeler kaybolmaya başlar. Sivilceler ciltteki gözeneklerin ölü hücreler tarafından tıkanması ile oluşur. Peeling uygulamalarının birbirine bağlı yapışık hücreleri ayırması, gözeneklerin açılarak temizlenmesini sağlar.

Üstün dereceli meyve asitleri: Glikolik Asit ve Laktik Asit

Kimyasal peeling çeşitleri içinde en yaygın olarak kullanılan peeling ajanları kısaca AHA’lar olarak tanıdığımız Alfa Hidroksi Asitler yani Meyve Asitleridir. AHA’lar içinde en iyi bilinenleri ise Glikolik ve Laktik asitlerdir. Kimyagerler bunlara, “Üstün dereceli asitler” derler. Bu tedaviler hastalar açısından da, doktorlar tarafından da güvenle yürütülen ve son derece popüler olan uygulamalardır. Tedavi süresi içinde hastanın günlük yaşamını değiştirmesini gerektirmez. O kadar ki, Glikolik asit peelingleri , “ öğle tatili peelingleri” veya “mini peeling” ler olarak ün salmıştır. Akne tedavisi, genişlemiş gözenekleri daraltmak, cilt lekeleri ve cildi yenilemek daha ziyade Glikolik asitlerin işidir. Ama esas ihtiyacınız nemlendirme ise, Laktik asit daha etkilidir.

Glukonakton göz çevresinde bile kullanılabilir

Glukonolakton henüz daha seyrek kullanılan ama çok önemli bir peeling ajanıdır. Nispeten yeni ürünler sayılan, ikinci nesil meyve asitlerindendir (PHA).

Glukonakton en duyarlı ve sorunlu ciltlerde hatta göz çevresinde bile güvenle kullanılabilir. Kaşıntıya, kızarıklığa ve tahrişe neden olmayacak kadar hassastır. Güneş ışınlarına karşı duyarlığı arttırmaması ve esmer hastalarda daha rahat kullanılması ise onu imtiyazlı bir peeling haline getirir.

Yazının Devamını Oku

Sivilcelerden ne yaparak uzak kalınabilir?

16 Kasım 2021
Sivilce sorunu yaşamayan nerdeyse kimse yoktur. Başlı başına sinir bozucu bu durum ile çoğu zaman başa çıkmak sinirlerinizi yıpratır, canınızı sıkar. Aslındabazı şeyleri bilmek işimizi kolaylaştıracaktır. Bu yazıda işimize yarayacağını düşündüğüm bazı püf noktalarını paylaştım.

Sivilce sadece ergenlik sorunu mudur?

Genelde sivilceler ilk ergenlik döneminde görülmeye başlar. Ama sonrasında stres, aşırı ilaç kullanımı, enfeksiyonlar, kötü hijyen şartları, yanlış kozmetik kullanımı ve erkeklerde sakalda görülen kıl dönmeleri sivilcenin sebepleri arasında sayılabilir.

Sivilceleri azaltabilmek için bir diyet var mıdır?

Kısaca insülin direncini artıran tüm gıdalar sivilce yapar. Beslenmenin önemi cilt sağlığında inkar edilemez şekilde önemlidir.

Güneşten koruyucular sivilce yapar mı?

Artık tek çeşit güneşten koruyucular yok. BB, CC ve DD gibi çeşitlere sahip güneş koruyucuları ile cildimize en uygun olanı seçmek kolay. Ayrıca sivilceli ciltler için özel çıkarılmış kremlerde mevcut. Ama sıradan, özelliği olmayan güneş koruyucuları siyah noktada, sivilcede yapabilir.

Sivilcelerimi kurutmak için güneşlensem çare olur mu?

Güneş kısmi olarak sivilceli bölgede peeling etkisi yapabilir. Ama yağlı bölgeyi kurutacağı için aynı zamanda lekenin oluşmasına sebep olur. Güneş güçlü bir ışık kaynağıdır. Özellikle de kırmızı ten rengine sahip kişiler güneş ışınını daha fazla çekip, daha çok sorun yaşayabilirler.

Yazının Devamını Oku