1 - Her gün güneş koruyucu kullanın
Güneş koruyucu uygulamak cildinizin yaşlanmasını önler, nemi ve ışıltıyı korur, kırışıklıkları azaltır ve kuruluğu veya yağlanmayı önler. Güneş koruyucu da sürmenin en iyi yolu, dışarı çıkmadan en az 30 dakika önce uygulamaktır. Bu sayede güneş koruyucunun cildinizde kurumasını ve emilmesini sağlarsınız. Bu sayede daha fazla hasarı önleyecek ve bronzlaşma miktarını azaltacaksınız. En iyi sonuç için, daha hızlı etki ettiği ve dışarı çıktığınızda cildinizin garip görünmesini engellediği için jel güneş koruyucu kullanmak iyi olabilir. Bazı jel güneş kremleri, serin görünen ve cildinizi nemli tutan mat benzeri bir görünüm sunan kendi nemlendiricileriyle birlikte gelirler.
2 - Günlük saç bakımınızı ihmal etmeyin
Saçlarınız yazın gelen yoğun güneş ışınlarından zarar görür. Dağda, kumsalda, çölde veya ormanda olmanız önemli değil - güneşten gelen nüfuz eden ultraviyole ışınları saç tellerinize ve saç derinize girerek hasara neden olabilir.
Sonunda, saçınızın kuru ve yapışkan olduğunu, bazen nemli noktaya kadar yağlı olduğunu veya sadece kırıldığını hissetmeye başlarsınız. Sorun kritik hale gelirse, göz korkutucu bir deneyim olabilecek saç dökülmesi bile yaşamanız mümkündür.
Bu nedenle saç maskesi veya saç spreyi kullanarak saçınıza özen göstermeniz önemlidir. Doğru şampuanı kullanmak da gereklidir. Bu şekilde saçınızın kabarmasını veya yanmasını önlersiniz ve bunun yerine onu tazeleyen, nemi koruyan ve güneşin ona zarar vermesini engelleyen bir şey elde edersiniz.
3- Gözlerinizi ve dudaklarınızı koruyun
Ilımlı akneler
Haricen yapılan kimyasal tedavilerin en başında, çeşitli AHA-BHA-PHA‘lar ile yapılan peelingler gelir. Bu yumuşak tedavi cildin en üst tabakasında birbirine bağlanan hücreleri ayırır, tıkanan gözenekleri açar, iz ve lekelerin oluşmasına engel olur. BHA adı verilen peelinglerin ana maddesi aspirin ile aynıdır. BHA peelingleri akne tedavisinde çok başarılıdır. Akneleri kurutur ve çoğu zaman, antibiyotik kullanımına bile gerek bırakmaz.
Şiddetli akneler
Akne çok şiddetli seyrediyorsa, benzol peroksit karışımları veya sentetik bir A vitamini türevi olan Tretinoin tedavisi denenir. Bazı durumlarda antibiyotik alınması önerilir. Kimi hastalar için hormonların dengelenmesi gerekli olabilir. Baş edilmesi zor durumlarda Izotretinoin (Roaccutane) tavsiye edilebilir. Bu son derece etkili bir tedavidir ancak yan etkileri fazladır. Özellikle kisttik aknelerde çok başarılıdır. Izotretinoin tedavisini uygulayabilen hastaların yaklaşık %69’u, akneden tamamen kurtulurlar.
Cerrahi
Kisttik aknelere, bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekir. Cryotherapy intralezyonel steroidler gibi farklı müdahale çeşitleri kullanılır.
Mezoterapi
Yazın en sıcak günleri başladı ve güneş ile kavga etmeden dost olma zamanımız da geldi. Onu hem de ciddiye alarak…
Peki, güneş ile barışık yaşamak ne kadar mümkün?
Güneş koruyucuları günde kaç kez sürmek gerekir?
Öncelikle her güneş koruyucunun farklı olduğunu kabul etmemiz gerekir. Aktif olarak sürekli güneş altındaysanız 2 saatte bir sürmeniz yararınıza olacaktır. Piyasadaki bazı güneşten koruyucular, su ve terden etkilenmediği için günde bir kez kullanmak yeterli olabilir.
Kaç faktör güneş koruyucu kullanmak gerekir?
Aktif spor hayatı olan ve açık havada bulunanlar 50 faktör ve üstü, normal zamanlarda 30 faktör yeterli olacaktır.
Güneş koruyucu tek başına yeterli midir?
- Anti aging’in belki de en temel önerisi spor ve harekettir. İnsan doğası bir koltukta oturup televizyon seyrederek veya bilgisayar başında yaşamını geçirmeye müsait değildir. Hareketsizlik vücudumuzda ve duygularımızda büyük bir çöküşe yol açar. Düzenli spor ve hareket ise tüm yaşamsal sistemlerimizi canlandırır.
- İkincisi, uykumuza değer vermektir. Elden geldiğince aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkarak, vücut saatimizi doğanın saatine ayarlamak ve uyumlu hale getirmektir.
- Üçüncüsü öğün düzenine dikkat etmek ve doğanın bize bol bol sunduğu sebzeler, meyveler, otlar, tahıllar, yapraklar, yağlar, balıklar, hayvansal proteinlerden akıllıca yararlanmaktır. Doğal yaşamın içinde pastalar, kremalar, soslar, yağlı çerezler, rafine gıdalar ne gezer?
- Tabii stres! Zamanla yarış, hırslar, kişilik ve aile sorunları bizi mahveder. İlk üç önerimi dikkate alırsanız, strese karşı direncinizi arttırabilirsiniz.
- Her yaşta sevmek, sevilmek, dokunmak, cinsel hayatı sürdürmek ve tadını çıkarmak, yaşam pınarları içinde en bereketli olanıdır. Bunları kendinizden esirgemeyin.
- Okuyun, araştırın, öğrenin, sinemaya gidin, gezin, yorulacak kadar çok gezin, yeni yerler görün, eğlenin, dans edin ve her fırsatta oyun oynayın! Bunları yapın ki beyniniz ve ruhunuz daima canlı kalsın.
- Gülmek, sevmek, öğrenmek ve hareket etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayın!
Peki ufak tüyolar ile bu yazı formda geçirmek istermisiniz? O zaman başlayalım…
- Her zaman ama özellikle yaz boyunca daha fazla su içmeye çalışın. Sabah uyanır uyanmaz, muhakkak 1 bardak su için. Gün boyunca en az 2 litre su içmeyi ihmal etmeyin. Bunun için yanınızda bir bardak dolusu suyu devamlı bulundurun. Nereye giderseniz gidin, önce su isteyin.
- Kilolu insanlara dikkat ederseniz, bu kişiler genellikle öğün atlarlar, kaçamakları aç kalarak dengelemeye çalışırlar. Bu gibi davranışlardan kaçının. Öğün atlamak veya aç kalmak asla zayıflamaya yardımcı olmaz.
- Yaz mevsiminin en büyük tuzaklarından birisi de kızartmalar ve yağlı soslardır. Oysa fırında pişmiş veya közlenmiş sebzelerle öğünlerinizin lezzetini arttırabilirsiniz. Yaz yemekleri içinde taze bamya, semizotu, közlenmiş patlıcan ve biber, barbunya fasulyesi, börülce, deniz börülcesi, taze fasulye ve bol soğanla, domatesle yapılan rengarenk salatalar, sizi kızartmalardan uzak tutacak kadar lezzetli hazırlanabilir. Yemeye salata ile başlarsanız, bu size çok yardımcı olabilir.
- Özellikle semizotunu çok fazla tüketmeye çalışın. Semizotu çok zengin bir omega 3 kaynağıdır. Akdeniz ve Ege balıklarının omega 3 açısından ne kadar yeterli olduğu kuşkuludur. Bu nedenle semizotu bizim için çok değerlidir.
- Hava ne kadar sıcak olursa olsun, sabah kahvaltısını ihmal etmeyin. Kolay değil ama akşam yemeklerini de elinizden geldiği kadar erken saatte yemeye çalışın.
Ayaklarımız bakımsız, topuklarımız nasırlı, tırnaklarımız şekilsiz ise, ne kadar şık giyinirsek giyinelim hep birşey eksik kalır. Aslında ayaklar bir ömür boyu bizi taşıyan çok değerli organlarımızdır. Ama aynı zamanda cazibemizi yakından ilgilendiren uzuvlarımızdır. Ayakkabı tutkusu nasıl bir hastalıktır hepiniz bilirsiniz. Yeni bir ayakkabı ile kendimizi bambaşka hissederiz.
Ayaklarınız çok mu terliyor, botoks çözüm olabilir mi?
Ayaklarda sorun çıkmasını engellemek için onları daima temiz ve kuru tutmamız gerekir. Size tavsiyem, yaz bile olsa, ayaklarınızı yıkadıktan sonra iyice kurulayın. Gerekirse bebek pudrası ya da eczanelerde satılan ve ayak terlemesini önleyen ürünleri kullanabilirsiniz. Ayaklarınızın terlemesini durduramıyorsanız, botoks yaptırabilirsiniz. Botoks altı ay ile on iki ay arasında bir süreyle aşırı terlemeyi önler.
Tırnaklarınıza ayrı bir önem gösterin
Ayak tırnakları ve tırnak diplerindeki derilerin sağlığı çok önemlidir. Ayak tırnakları yavaş uzadığı için ayda bir kere kesilmesi yeterlidir. Aseton ya da benzeri kurutucu maddeler tırnakları zayıflatabilir. Oje tırnaklarımızı korur ama elden geldiğince açık renkli olanlarını tercih edin. Kırmızı veya kahverengi oje sürmek istiyorsanız altına bir kat açık renk oje sürün. Ayak tırnakları ile tırnak dipleri enfeksiyon ve hasarlara oldukça açıktırlar. Tırnaklarınız kırılıyorsa, rengi değişiyorsa, donuk görünüyorsa, anormal derecede kalınlaşmış ise veya gevşek ve parçalanan bir yapıdaysa, sorun ilerlemeden bir cilt doktoruna danışmanızda yarar var.
Peki bir kişiyi ne genç gösterir?
Cevap; yüz şekli ve cildinin durumu…
Genç görünen cilt ve yüz derken aslında neyden bahsediyoruz?
Gergin, pürüzsüz, açık renkli, ince çizgiler ve kırışıklıkların olmadığı, parlak ışığı yansıtan bir ciltten…
Yüzde de; hacim, dolgunluk, gerginlik, çene çizgileri sıkı, boyun da kırışıklık yok, dudaklar konturlu, göz çevresinde çizgilerin olmamasından…
Siz 20-30’lu yaşlarda birini hayal ettiğinizde tam da aklınızda canlanan görüntü budur.
Peki ne değişiyor?
Yüzdeki yaşlanma yüzümüzün ters üçgenden, doğrusal üçgene geçtiği bir durumu anlatır. Bu durumda yaşlanmayı tersine çevirmek için demek ki üçgeni tekrar ters üçgen haline getirmek gerekir.
Az veya çok bütün kadınlar adet döneminde kendilerini en azından “daha az iyi” hissederler. Size iyi haber, bu belirtilerin çoğu biraz gayretle hafifletilebilir. Adet döneminden en geç bir hafta önce aşağıdaki konulara dikkat ederseniz, çok rahatlarsınız.
- Adet dönemde hiçbir öğünü atlamayın. Hatta öğün sayısını 3’den 6’ya çıkarın. Böylece kan şekerinin düşmesini önlemiş olursunuz. Sık yemek yerseniz, tatlılar, pastalar, çikolatalar, tuzlu krakerler o kadar kışkırtıcı hale gelmezler.
- Adet döneminden bir hafta önce tuzu kesmek sıkıntıların çoğunu önler. Bu nedenle cips, tuzlu kraker, turşu, tuzlu peynirler vb. her türlü tuzlu yiyecekten uzak durun. Bu dönemde hormonal nedenlerle vücut daha fazla tuz tutar.
- Daha fazla su için. Ne kadar çok su içerseniz, vücudunuzdaki ödemler o kadar kolay dışarı atılır. Günde 2 litre kadar su içiyorsanız, bunu 2,5 litreye çıkarın.
- Gazlı-şekerli içecekler, kahve ve alkol almamaya çalışın. Bunlar vücuttaki tuzu, su toplanmasını ve gerginliği arttırırlar.
- Kepekli pirinç, kepekli makarna, kuru fasulye, barbunya, mercimek, kepekli ekmek gibi yararlı karbonhidratlara ağırlık verirseniz, açlığınızı giderebilirsiniz. Liften yana zengin yiyeceklerle beslenen kadınlar, adet dönemini daha rahat geçirirler.
- Turp, maydanoz, kereviz, çilek ve kabuklu pirinç, vücutta biriken fazla suyun atılmasına yardımcı olurlar.
- Balık , tavuk, hindi eti gibi besinler sizi tok ve ruhen de doyumlu tutmaya yardımcı olur. Proteinler vücutta tuz tutulmasını ve ödem oluşmasını önlerler ve yağların yakılmasına yardımcı olurlar. Böylece enerjiniz de artar.