Güzellik denince akla gelenler
Güzellikten bahsettiğimiz zaman, aklımıza ilk gelen özellikler, gergin ve canlı bir cilt ve biraz kilolu bile olsak, düzgün hatlardır. Yani genç bir görünümdür. Buna gerçekten sahip olduğumuz yıllarda çoğumuz değerini bilmeyiz.
Aradan yıllar geçince, tipimizi kendimizi olduğu gibi kabul etmeyi öğreniriz. Ama ne var ki yeniden değişmeye başlarız. Cildimizde kırışıklıklar, çizgiler, gevşemeler, sarkmalar belirmeye başlar. Bir zamanlar beğenmediğimiz saçlarımız azalmaya ve incelmeye yüz tutar, yüzümüzde lekeler ortaya çıkar. Bu defa bunlarla uğraşmaya başlarız. Dolgu, botoks ve cerrahi lifting gibi çareler ararız.
Yüzümüzde bir değişiklik yaratmak istiyorsak, önce kemik yapısını kabullenmeyi, sonra yüz çizgilerimizi anlamamız gerekir. Bunlar bizimle birlikte doğarlar ama yıllar geçtikçe, tekrarlanan mimiklerin ve yerçekiminin etkisiyle derinleşirler.
Endişe çizgilerimiz…
Alındaki yatay çizgilere, endişe çizgileri adı verilir. Kaşınızı kaldırdığınızda, şaşkınlık veya endişe ile mimikler yaptığınızda, alındaki kaslar cildi sıkıştırır. Bu kasların yaşam boyunca kasılıp – gevşemesi sonucunda, alındaki yatay çizgiler yerleşir ve derinleşir.
Kaş çatma çizgilerimiz
Bu çizgiler iki kaş arasında bulunan dikey çizgilerdir. Eninde sonunda herkesin yüzünde ortaya çıkarlar. Bunların tıp dilindeki adı, “glabellar çizgiler” dir.
Oruç tutarken nelere dikkat etmelisiniz?
Bilinçli tutulan oruç hem ruha hem bedene iyi gelir. Bu dönemde hurma, zeytin, çorba, bol su, yeşil çay, rezene çayı, kan şekerini kontrol için doğal formdaki müsli, keten tohumu, yulaf ezmesi, fındık, badem, kuru kayısı, incir tüketmeye çalışın. Beyaz un ve şeker, kızartma, şarküteri ürünlerinden kaçınmalısınız.
Özellikle sıcak havalarda sıvı-iyon dengesi bozulabilir. Cildi kurutmamak için susam yağı gibi ürünlerle masaj yapılabilir. Ağır sporlardan uzak durmalı ama hareketsiz de kalmamalısınız. İftardan 1-2 saat sonra yürüyüş yapabilirsiniz. Unutmayın, bu süreç, bedeni ve ruhu arındırma sürecidir.
Suda nelere dikkat etmeliyiz?
Kaybedilen 2,5 litre su yerine konmak zorundadır!
Gün boyunca ortalama 2,5 litre su kaybederiz. Bunun 1,5 litresini idrarla, 0,4 litre kadarını terleme yoluyla, gene 0,4 litre suyu da nefes verirken kaybederiz. Demek ki, günde en az 2,5 litre suyu yerine koymak yaşamsal önem taşır. Hava sıcaksa veya herhangi bir nedenle fazla terlemişsek su ihtiyacı artar.
Su vücudun kan yapmasını ve kan dolaşımını sağlar, mukoza dokularını ve cildi nemli tutar, bazı vitaminleri çözer, idrarla böbreklerin temizlenmesine aracı olur, sindirimi düzenler, kabızlığı iyileştirir. Vücutta biriken ödemi atmanın en iyi yolu da su içmektir. Çünkü en iyi idrar söktürücü (diüretik) bizzat suyun kendisidir. Vücudunda su biriken kadınların genellikle yeteri kadar su içmedikleri görülür. Sabahları aç karnına su içilmesi vücuttaki zararlı toksinleri temizler.
İftar ve sahurda da sabırlı olmalısınız!
Tabii oruç tutmak tek boyutlu bir olay değildir. Manevi ve sosyal yönü var, iradeyi sınıyor, insanın özgüvenini artırıyor. Gelgelelim, bu iradeyi iftar ve sahur sırasında da korumak gerek. Dikkat edilmezse, oruç tutmak; kalp ve damar hastalıklarını, diyabeti, mide ve sindirim sorunlarını tetikleyebilir, su ve kas kaybına yol açabilir dolayısıyla sağlığınızın bozulmasıyla sonuçlanabilir. Kilo kaybı ise neredeyse imkansız sayılır.
Peki kilomuzu ramazan ayında nasıl koruyabiliriz?
Kilonuzu korumanız mümkündür. Bunun için, yediklerimize çok dikkat etmemiz gerekir. Orucu açtığınızda ilk önce su içmeli, ağır yemeklerden kaçınmalı ve lokmalarınızı iyice çiğneyerek yutmalısınız. Ayrıca yemeklerde katı yağ, unlu-yağlı soslar kullanmamaya, donmuş veya toz haline getirilmiş katkılı yiyeceklerden kaçınmaya özen göstermeliyiz.
Sağlıklı bir iftar menüsü nasıl olmalıdır!
İftar için örnek bir menü vermek gerekirse;
Sahurda ne yapmalıyız?
Ramazan ayında en fazla sıkıntı yaşadığımız öğün sahurdur. Sahur için genellikle iftardan artan yemekleri tercih ederiz. Bir de gün boyunca acıkacağımız korkusuyla, fazla yemeye çalışırız. Bu kadar yediğimiz yetmezmiş gibi, ardından tekrar yatağa gireriz! Bütün bunlara hiç gerek yoktur. Ne yersek yiyelim, en geç 3-4 saat sonra midemiz boşalacaktır. En iyisi mercimek, yulaf gibi bir tahıl çorbası veya sebze çorbası içip yanında kepekli ekmek yemektir. Tarhana çorbası da olabilir. Yanında birkaç zeytin ve yoğurt yiyebilirsiniz. Bir iki tane kuru erik veya kuru kayısı ile tatlı ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
Kepek neden olur?
Kepekli saç soğuk havada daha sık görülür. Mevsim geçişlerinde kepek artar. Gerginlik, stres, yorgunluk, genetik faktörler, hormonal dengesizlikler, kötü diyet, fazla nişasta ve şeker tüketimi, yağlı diyet ve alkol saçta kepeklenmeyi artırır. Probiyotikten zengin sağlıklı, yağsız, şekersiz beslenmek gerekir. Protein, sebze ve meyvelere daha çok yer verilmelidir.
Yanlış ve sağlıksız beslenme, stres, anksiyete, hormonal dengesizlikler kepek oluşumunu etkiler. Kızartma, çerez, hayvansal yağlar, aşırı baharat, paketli gıdalar, fast food, kısacası glisemik indeksi yüksek olan tüm gıdalardan uzak durmalısınız.
Kepekli saç için bakım önerileri
Kepekli saçlara ısırganlı maske
1 bardak kaynamış suya 4 yemek kaşığı ısırgan koyup 4-5 saat bekletin. Sonra ¼ fincan üzüm sirkesi ilave edip saça masaj yaparak sürün. Bir saat saçınızda beklettikten sonra yıkayın.
Cümle de ne kadar da güzel vaatler var ve hızlı da… Bu mucize gibi durumu yapan şeyin botoks olduğunu biliyor musunuz?
Botoks hangi sorunları giderebilir?
Botoks hangi sorunlara çare değildir?
Gülme çizgileri denilen, burun kenarından dudağa uzanan (nasolabial) çizgilerde, dudakları ve yanakları dolgunlaştırmada, elmacık kemikleri belirginleştirme de botoks yardımcı olamaz.
Ufalan, aşağı sarkan dudakları güzelleştiremez,
Çöken avurtları dolgunlaştıramaz.
Botoks, dolgu mu demektir?
Yorgun olduğunuzda sizin de fark ettiğiniz bazı hafif çizgiler belirir, bunlar zamanla derinleşirler. Botoks bu mimikleri kısıtlayarak hem görünümü düzeltir hem de çizgilerin derinleşmesini önler. Botoksun en etkili olduğu yerler, mimikler sonucunda oluşan hareketli çizgilerdir. Bunlar genellikle alında, kaşların arasında ve göz kenarlarında ortaya çıkar. Özellikle alın ve göz çevresindeki çizgilerde çok etkilidir. Mimikler kısıtlandıkça, hem alışkanlıklar değişir hem de kaslar dinlenerek toparlanırlar. Bunun sonucunda kırışıklıklar gerçekten azalır ve botoks ihtiyacı seyrekleşir.
- Saçlarınıza tarz yaratın!
- Saçınızın ihtiyacı olan besleyici maddeleri sağlayın.
- Önce kendinizi sonra saçlarınızı susuz bırakmayın!
Jojoba yağı
Jojoba yağı, minoksidile doğal bir alternatiftir. Bir çöl bitkisinden yapılan jojoba yağı kafa derisindeki kan dolaşımını düzenleyebilir. Saçlarınızı şampuanladıktan sonra saç derisine birkaç damla yağ damlatın ve masaj yapıp bir gece bekletin. Gözlerinize temas ettirmemeye dikkat edin, eğer herhangi bir tahriş meydana gelirse kullanmayı kesin. Şampuanlamayı sabah yapmanızı öneririm.
Saw palmetto
Saç dökülmesine karşı piyasada satılan ilaçların %90’ının ana maddesi saw palmetto’dur. Saw palmetto, erkeklerde DHT (erkek tipi saç dökülmesine de neden olan erkeklik hormonu türevi-dehidrotestosteron) oranlarını düşürerek prostata iyi geldiği bilindiğinden bir saç ilacı olarak da çok tutulmuştur. Prostat rahatsızlıkları ve saç dökülmesi birçok yönden birbiriyle bağlantılı olduğundan saw palmetto birçok herbalist tarafından saç dökülmesine karşı satışa sürülmüştür. Saw palmetto vücudunuzda üretilen DHT oranlarını azaltmaya yardımcı olur. Bu arada, saw palmetto’nun da yan etkileri olduğu bilinmelidir. Anne karnındaki bebeğe zarar verebileceğinden hamile kadınlar saw palmetto’dan uzak durmalıdır. Saw palmetto’nun, nadir de olsa bazı durumlarda kanamalara, idrara çıkmakta zorluğa, prostat şişmesine ve idrarda kanlanmaya yol açtığı bilinmektedir.
Isırgan otu
Tonikler gözenekleri sıkıştırır. Aslında gözeneklerin kas yapısı olmadığı için açılıp kapanması veya sıkışıp gevşemesi söz konusu değildir. Ölü doku artıkları, sabun artıkları ve kir, ciltteki gözenekleri tıkayarak açılmasına neden olur. Toniklerin içinde bulunan maddeler cildi biraz tahriş ettiği için dokular hafifçe şişer. Bu tepki gözenekleri geçici bir süre için sıkıştırır.
Tonik seçimi nasıl yapılmalıdır?
Tonik seçerken dikkatli olmak gerekir. Bazı tonikler alkol içerir. Akneli, genç ve çok yağlı ciltlerde hafif alkollü tonikler tercih edilebilir, ama genelde alkolsüz tonikleri tercih etmek gerekiyor. Kullanımdan sonra hafif bir yanma ve ferahlık hissi oluşur. Bu his kısa sürede etkisini kaybeder. Tonik uyguladıktan sonra cildinizde aşırı yanma, kızarıklık, kuruluk ve kaşıntı meydana geliyorsa kesmelisiniz.
Tonik cilde nasıl uygulanır?
Cildinizi temizledikten sonra (jel, sabun veya losyonla) temiz bir makyaj pamuğunu tonikle ıslatın. Çizmeden ve bastırmadan yavaşça cildinizin üzerinde gezdirin. Pamuğun üzerinde makyaj artıkları görürseniz işlemi tekrarlayın. Cildinizin temiz olduğuna eminseniz artık nemlendiricinizi sürebilirsiniz.
Evde yapabileceğiniz kolay tonik tarifi
Greyfurtu kabuğuyla beraber küçük küçük doğrayın, maydanozları ince ince kıyın. İkisini beraber suyun içine koyun ve 5 dakika kaynatın. Süzgeçten (ya da tülbentten) geçirdikten sonra şişe içinde buzdolabında saklayın. Bu formül lekeli ciltlerde çok etkilidir.
Hassas ciltler için tonik tarifi
Mezoterapi ile selülit tedavisi nasıl olur?
Mezoterapi sadece selülitle mücadelede değil, tıbbın birçok alanında oldukça iddialı bir alternatif tedavi tekniğidir. Anavatanı Fransa olan mezoterapi, bugün bütün dünyada kabul görmüştür. Türkiye’de de bir mezoterapi derneği kurulmuştur. Fransa’da birçok hekim, hastalarını bu yöntemle tedavi etmektedir. Daha az ilaçla daha aktif tedavi anlamına geldiği için, Fransız sigorta şirketleri bu yeniliği desteklerken, ilaç sanayi mezoterapiye karşı çıkmaktadır.
Selülit konusunda mezoterapinin nasıl uygulandığına gelince;
Mezoterapi, 4 mm’lik özel iğneler ve bir enjektör yardımıyla, cildin mezoderm tabakasına yağ eriten ve dolaşımı düzenleyen karışımların enjekte edilmesidir. Bu maddeler, selüliti oluşturan bozulmuş yağ hücrelerini parçalar veya rahatlatır. Böylece yağ hücreleri sıkıştıkları yerden kurtulurlar ve tekrar kullanabilir yağ durumuna gelirler. Bu arada diyet desteğiyle de yağlar enerjiye dönüştürülüp tüketilir. Yani vücuttan atılmış olur. Mezoterapi seansları ilerledikçe, selülitli bölgeler incelir ve düzelir. Giderek vücut normal ölçülerine döner ve ciltteki pürüzler kaybolur.
Merkezimizde onlarca hastaya bu şekilde uygulamalara sunarak çözüm olmaya çalışıyoruz.
Selülite karşı beslenme önerileri