Yasemin Fatih Amato

Estetik önce trend, sonra moda olur mu?

5 Aralık 2016
2017’de güzellik alanında hangi uygulamalar daha sık kullanılacak?


Soruyu kimin, nasıl sorduğuna göre cevap değişmekle birlikte, biz dermatologlar açısından cevap nesneldir, ‘’olmaz.’’ Çünkü herkes özeldir ve herkesin tedavisi kişiye göre değişir. Olaya bu yönden baktığımızda tedavi şekillerinde ancak aynılık olur. Bu durumda bu yazıda 2016 yılının getirdikleri ile 2017’de güzellik alanında hangi uygulamaların daha sık kullanılacağını anlatmaya çalışacağım.

Amerikan Plastik Cerrahi Derneğinin (ASPS) verilerine göre 2016 yılında 1.7 milyon kozmetik cerrahi işlem uygulanmış. 2017 yılı beklentilerine baktığımızda;

    Botoks,Dolgu (Hyaluronik Asit),Saç ekimi ve epilasyon,Kimyasal Peeling,Mikrodermabrazyon’un en çok uygulanacak yöntemler olacağı tahmin ediliyor.

BOTOKS

BOTOKS adı ile tanımlanan "botulinum toksini", Clostridium botulinum adlı bakteriden elde edilen bir maddedir.

    Alın bölgesindeki yatay, iki kaş arasında yer alan ve çatık kaş görünümüne yol açan çizgilere.Alt göz kapağındaki çizgiler ve kısık göz şikayetinin olduğu bölgeye.Her iki kaşın yan taraflarının yukarı kaldırılması için.Güldüğümüzde üst diş etinin görünmesini kapatmak için.Üst ve alt dudaktaki dikey çizgilere. (Sigara içimi çizgileri de denir)Alt dudak ile çene arasındaki yatay çizgiye ve çenedeki cildin daha pürüzsüz hale getirilmesi için.Her iki gözün yan tarafında bulunan ve yüzde yaşlanmayı gösteren çizgiler ve kırışıklıklar için.Burun köküne yakın olan yatay çizgilere.Boynumuzdaki yatay çizgilerin ve dikey bantların tedavisinde.Eller, ayaklar, yüz ve koltuk altındaki aşırı terlemenin tedavisinde.

DOLGU (HYALURONİK ASİT)

Kozmetik amaçlarla çok çeşitli dolgu maddeleri kullanılır. Doğal kollajenler, kolajen türevleri, sentetik maddeler, ameliyat dikiş ipliklerinde kullanılan Vicryl, Hyalunorik asit veya hastanın kendi vücudundan alınan yağlar gibi. Bunların her birinin alerji riski, avantajları, dezavantajları, dayanma süreleri farklıdır. Hyaluronik asit, vücudumuzda bol miktarda bulunur, cilde esneklik verir ve eklemlerimizin kayganlığını sağlar. Yaşımız ilerledikçe, miktarı azalır.

Dikkat ederseniz, kırışıklıklarla eklem ağrıları da aşağı yukarı aynı yıllarda başlar. Hyaluronik asit, horoz ibiğinden veya değişik mikroorganizmaların fermantasyonundan elde edilir. Bu madde göz ameliyatlarında, romatoloji ve travmatoloji tedavilerinde de kullanılır. Alerji riski yoktur. Bazı çeşitleri 6-12 ay içinde vücuttan tamamen atılır. Daha yoğun olanları, bünyeye ve yaşa bağlı olarak, 2-10 yıl arasında kalıcı olur.


SAÇ EKİMİ VE EPİLASYON

Saç ekiminde genelde iki yöntem kullanılır. FUT yöntemiyle yapılan saç ekimi işlemleri, FUE tekniğinden önce yoğun olarak kullanılmaktaydı. Ancak FUE tekniğinin kullanılmasından sonra yavaş yavaş terk edilmeye başlandı. Saç ekiminde ekimi yapılacak sayı önemlidir. Bazı kişilerde yapılan saç ekiminde 1500 greft yeterli gelmekteyken, bazı kişilerde ise 5000-7500 greft saç ekimi ancak çare olmaktadır.

Vücutta bulunan tüylerin uzun süreliğine ya da geçici olarak uzaklaştırılması işlemine epilasyon denir. Kalıcı ve geçici olmak üzere iki yöntem vardır. Kalıcı ve geçici epilasyon arasındaki en önemli fark birisi belirli bir süre vücuttaki tüylenmeyi yok ederken, bir diğeri tüyleri kıl kökünden temizler.


KİMYASAL PEELİNG

Peeling farklı sorunlara yönelik olarak, değişik yöntemlerle yapılabilir. Derin, orta ve yüzeysel soyma gibi. Bunlar doğal veya kimyasal maddelerle olabileceği gibi dermabrazyon ve mikrodermabrazyon gibi mekanik uygulamalar veya lazer ile yapılabilir. Her birinin yeri ayrıdır ve değişik ihtiyaçlara cevap verirler. Bir bakıma, hepsi aynı işi yapar; üst deriyi uyarır, soyar ve altından taze bir derinin çıkmasını sağlar. Ama farklı sürelerde ve tabii oldukça farklı derinliklerde.


MİKRODERMABRAZYON

MİKRODERMABRAZYON gayet sade bir sistemdir. Kullanılan cihaz iki tüpten oluşur. Tüplerden biri boştur. Diğerinin içinde alüminyum hidroksit kristalleri bulunur. Peeling uygulaması yapılırken, belli bir basınç ile son derece ince alüminyum hidroksit kristalleri püskürtülür. Seanslar 15 dakika kadar sürer. Kesinlikle hiçbir acı veya rahatsızlık duyulmaz. Cilde çarpan kristaller, cilt yüzeyini hafifçe aşındırırken, alt deriyi uyarır. Mikrodermabrazyon uygulamasında, hasta bu aşınmayı hissetmez. Ama cilt doğal bir tepki gösterir ve bu bölgeyi hemen onarmaya çalışır. Böylece yeni, taze hücreler üretmeye başlar. Hafif aşınma, ölü derinin soyulmasını ve taze bir deri oluşmasını sağlar.

Soruyu kimin, nasıl sorduğuna göre cevap değişmekle birlikte, biz dermatologlar açısından cevap nesneldir, ‘’olmaz.’’ Çünkü herkes özeldir ve herkesin tedavisi kişiye göre değişir. Olaya bu yönden baktığımızda tedavi şekillerinde ancak aynılık olur. Bu durumda bu yazıda 2016 yılının getirdikleri ile 2017’de güzellik alanında hangi uygulamaların daha sık kullanılacağını anlatmaya çalışacağım.

Amerikan Plastik Cerrahi Derneğinin (ASPS) verilerine göre 2016 yılında 1.7 milyon kozmetik cerrahi işlem uygulanmış. 2017 yılı beklentilerine baktığımızda;

BOTOKS adı ile tanımlanan "botulinum toksini", Clostridium botulinum adlı bakteriden elde edilen bir maddedir.

Kozmetik amaçlarla çok çeşitli dolgu maddeleri kullanılır. Doğal kollajenler, kolajen türevleri, sentetik maddeler, ameliyat dikiş ipliklerinde kullanılan Vicryl, Hyalunorik asit veya hastanın kendi vücudundan alınan yağlar gibi. Bunların her birinin alerji riski, avantajları, dezavantajları, dayanma süreleri farklıdır. Hyaluronik asit, vücudumuzda bol miktarda bulunur, cilde esneklik verir ve eklemlerimizin kayganlığını sağlar. Yaşımız ilerledikçe, miktarı azalır.

Yazının Devamını Oku

Sivilceden uzak kalmak mümkün müdür?

21 Kasım 2016
Bu yiyeceklerden uzak durun!


Sivilce, cildimizin gözeneklerinin üzerinde yerleşen, kırmızı renkte, ciltten kabarık olarak görülen, zaman zaman içi iltihaplı olabilen aknedir. Genellikle yüzde, daha sonra sırtta, omuz başlarında ve göğüs V bölgesinde görülür. Buna benzer görünümde her sivilce akne değildir. Bazen folikülit denilen kıl dönmeleri de akne gibi görünebilir. Sivilce sorunu olanlar, cildi kuruttuğu için sabun benzeri temizleyicileri kullanabilir, üzerine de yağsız nemlendirici sürebilirler. Ayrıca, sivilce sorunu olanların yağ içermeyen fondöten ve pudra kullanmaları gerekir.

Peki sivilceyi kendimizden uzak tutabilir miyiz?


UYKUNUZA DİKKAT EDİN!

Cilde en iyi gelen güzellik sırrı uykudur. Sakin, stressiz bir uykuyla yeterince dinlenmek cildinize çok iyi gelecektir. Gecede en az 7-8 saat uyumaya çalışın.


BESLENMEYE DİKKAT!

Beslenme tarzı ve yediklerimiz, vücuttaki yağ ve iltihaplanmayı düzeyinde etkilidir. Dolayısıyla iltihaplanmayı önleyen bir beslenme ile kortizon düzeyini düşürerek sivilce oluşumunu önleyebiliriz. Sivilce ve akne sorunu olanlar öncelikle hayvansal yağlardan uzak durması gerek. Yağ ve şeker miktarı fazla olan hazır yiyecekler de sivilce ve akneleri besleme özelliğine sahip.


SİVİLCE DÜŞMANI YİYECEKLER NELERDİR?

Baklagillerle zenginleştirilmiş, meyve ve sebze açısından zengin sağlıklı beslenme cilde çok iyi geliyor. Sivilcesiz, sağlıklı bir cilt için yenmesi gerekenler:

    Elma,Enginar,Badem,Fındık,Tatlı kavun,Barbunya,Mercimek,Kuşkonmaz,Fasulye,Armut,Yoğurt,Domates,Ispanak,Ay çekirdeği,Kiraz, vişne,Kabak,Kereviz,Brokoli,Brüksel lahanası,Mantar,Zeytin,Zeytinyağı,İstiridye,Karnabahar,Nohut,Balık - kabuklu deniz ürünleri,Somon,Nar,Hindi.

Ayrıca, kahve yerine yeşil çay içmek, günde 8-10 bardak su tüketmek, ıhlamur ve rezene gibi bitki çayları içmek de sivilce oluşmasını engeller.


SİVİLCE YAPAN YİYECEKLER

Çikolata, dondurma, sosis ve dondurulmuş hazır et yemekleri, muz, ekmek, kek, şekerleme, kurabiye, mısır, patates kızartması, sosisli sandviç, pirinç, pizza, makarna, margarin, meyve suları, puding, krakerler-cipsler, pasta, krem peynir, kızarmış yiyecekler, tatlı içkiler sivilce oluşumunu hızlandırır.


SİVİLCELERİNİZLE OYNAMAYIN

Sivilcelerinizi asla sıkmayın. Hangi aşamada olursa olsun sıkılan sivilceler enfeksiyon kapıp, yara izi ve ciltte leke yapabilir, yayılabilir. 

Sivilce, cildimizin gözeneklerinin üzerinde yerleşen, kırmızı renkte, ciltten kabarık olarak görülen, zaman zaman içi iltihaplı olabilen aknedir. Genellikle yüzde, daha sonra sırtta, omuz başlarında ve göğüs V bölgesinde görülür. Buna benzer görünümde her sivilce akne değildir. Bazen folikülit denilen kıl dönmeleri de akne gibi görünebilir. Sivilce sorunu olanlar, cildi kuruttuğu için sabun benzeri temizleyicileri kullanabilir, üzerine de yağsız nemlendirici sürebilirler. Ayrıca, sivilce sorunu olanların yağ içermeyen fondöten ve pudra kullanmaları gerekir.

Peki sivilceyi kendimizden uzak tutabilir miyiz?

Cilde en iyi gelen güzellik sırrı uykudur. Sakin, stressiz bir uykuyla yeterince dinlenmek cildinize çok iyi gelecektir. Gecede en az 7-8 saat uyumaya çalışın.

Beslenme tarzı ve yediklerimiz, vücuttaki yağ ve iltihaplanmayı düzeyinde etkilidir. Dolayısıyla iltihaplanmayı önleyen bir beslenme ile kortizon düzeyini düşürerek sivilce oluşumunu önleyebiliriz. Sivilce ve akne sorunu olanlar öncelikle hayvansal yağlardan uzak durması gerek. Yağ ve şeker miktarı fazla olan hazır yiyecekler de sivilce ve akneleri besleme özelliğine sahip.

Yazının Devamını Oku

Vitamin ve antioksidan tabletleri almak zorunda mıyız?

14 Kasım 2016
Aldığımız veya alamadığımız tüm gıdalar tepeden tırnağa sağlığımızı etkiliyor.


TEPEDEN TIRNAĞA SAĞLIĞIMIZI ETKİLİYOR

Aldığımız veya alamadığımız tüm gıdalar; uykusuzluktan hormon bozukluğuna, cildin yağ ve nem dengesinden genel savunma sistemine, hafızamızdan gözlerimize, sindirim sorunlarından saç ve tırnaklarımıza hatta depresif veya huzurlu olmaya kadar, her türlü “insanlık halini” etkiler. Bu nedenle beslenmeyi tamamlayıcı (diet supplement) olarak kullanılan vitamin tabletleri oldukça değerlidir. Beslenme sorunları olduğunda, sağlık dengesi bozulduğunda veya vücudun belirli besinleri özümseyemediği durumlarda; diyet tamamlayıcı tabletler, kimi zaman hiç abartısız, can kurtarır.


VİTAMİN VE ANTİOKSİDAN TABLETLERİNİN DOZUNU BİRAZ KAÇIRMIŞ OLABİLİRİZ

Ne var ki, insanoğlu yeni keşfettiği her şeyde biraz uç noktalara gider. Bu nedenle vitamin ve antioksidan tabletlerinin tüketimini teşvik ederken de biraz dozunu kaçırmış olabiliriz. Sağduyulu düşünürseniz, doğal beslenmenin yerini hiçbir şey tutamaz. Taze gıdalardan alınan besinler hem tüm yaşamsal ihtiyacımızı karşılar, hem de lezzetleri, kokuları ve paylaşımı ile ruhumuzu doyurur. Öte yandan alışverişi ve hazırlanışı ile de yaşamımızı programlar. Bu nedenle büyük bir ayrıcalığımız olan eşsiz Akdeniz mutfağını ve sofra geleneklerimizi korumak için elimizden geleni yapmalıyız.


HAPLAR VE KAPSÜLLER ZAMANLA VÜCUDU TEMBELLİĞE ALIŞTIRIR

Doğal gıdalar ise vücudun ihtiyacı olan maddeleri kendi kendine üretip dönüştüren sistemlerini aktif ve canlı tutar. Öte yandan sindirimi düzenler, mide ve bağırsak sağlığını korur. Hapları tam olarak besinlerin yerine koymak mümkün değildir. O zaman her işlev için ayrı bir destek aramaya başlarız. Antioksidanlar için bildiğiniz tabletleri ve kapsülleri yuvarlarken, sindirimi düzenlemek için başka ilaçlar aramaya başlarız vb.

Bence, taze gıdaları yeteri kadar tüketen sağlıklı bir insanın, ayrıca vitamin almaya ihtiyacı yoktur. Hele pazarlarda her şeyin bol bol bulunduğu bu güzel ülkede, tüm ihtiyaçlarımızı doğal kaynaklardan karşılayabiliriz. Bu amaçla, evinizi yararlı gıdalarla dolduracak bir alış veriş listesi hazırladım. Bakalım hoşunuza gidecek mi?


Proteinleri seçerken

Sade yoğurt, az yağlı süt, düşük yağlı köy peyniri, beyaz peynir ve çökelek alın.

Taze balıklar ve özellikle somon, uskumru, hamsi ve sardalya çok yararlıdır. Konserve ton balığı seçerken, suda paketlenmiş olanlarını tercih edin.

Yemeklerinizde derisiz tavuk göğsü ve hindi eti kullanın. Taze yumurtayı da listeye eklemeyi unutmayın.


Sebzeler ve otlar

Brokoli, kuşkonmaz, avokado, dolmalık biber, karnabahar, kereviz, salatalık, patlıcan, börülce, sarımsak, soğan, mantar, lahana, domates, semizotu, kabak, kımızı biber, yeşil fasulye, enginar, pırasa, ıspanak, pazı, soya filizi, tere, maydanoz, turp otu, arap saçı, radika, marul v.s. tümünü mevsiminde almaya gösterin.

Bu sebzelerle yapılan zeytinyağlı yemekler, salatalar ve çorbalar o kadar faydalıdır ki, her porsiyonu bir antioksidan tableti yerine geçer.


Meyveler

Elma, çilek, kayısı, şeftali, kiraz, kivi, ahududu, böğürtlen, limon, portakal, mandalin, greyfurt, kavun, armut, erik,üzüm (özellikle kara üzüm) gibi sayısız meyve çeşidini pazarlarda bol bol bulabilirsiniz. Bunların tümü de cilt ve vücut sağlığı için çok önemlidir.


Baklagiller ve tahıllar

Bu gıdalar Türk mutfağının vazgeçilmez ürünleridirler. İyi ki de öyledirler! Mercimek, kuru fasulye, barbunya, bakla, nohut, bezelye gibi tahılların tümü çok güçlü antioksidanlardır. Soya fasulyesinin yeri daha özeldir. Ona da alışmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Doğal buğday, yulaf ezmesi gibi tahıllar da sayısız yararı olan harika gıdalardır. Süt veya yoğurtla tüketildiği zaman insanı tok tutarlar. Dolayısıyla diyet yapanlar için de besleyici bir kahvaltı alternatifi olabilirler.


Yağlar

Zeytinyağından da, zeytinden de hiç vazgeçmeyin!


İçecekler

Yeşil çay, ıhlamur, papatya, ayran ve doğal meyve suları için. Alkol almak istediğinizde kırmızı şarabı tercih edin.


Baharatlar ve otlar

Yemek ve salatalarınızda; fesleğen, defne, dere otu, nane, kekik, biberiye, kimyon, tarçın, kişniş, zencefil, paprika, pul biber, safranı hiç tereddüt etmeden kullanın.


Yemişler ve kuru meyveler

Evinize bol bol ceviz, fıstık, badem, susam, kabak çekirdeği, Hindistan cevizi, ayrıca kuru erik, incir ve kuru kayısı almanızı tavsiye ederim. Ailenizi bunları tüketmesi için teşvik edin. Hatta dostlarınıza çikolata yerine bunları ikram edin. Çocuklarınız ders çalışırken, film seyrederken, bir kase yemiş doldurup, atıştırmaları için yakınlarına koyun.


Eve alınmayacak ürünler

    Reçel ve diğer şekerli yiyecekler,Cips,Tuzlu yiyecekler,Patlamış mısır,Hazır soslar,Hazır meyve suları,Gazlı meşrubatlar,Kurabiye, pasta, kek dondurma, Konserveler (çok fazla sodyum içerir)Kahve,Şeker,Alkol gibi ürünleri evinizde hiç bulundurmayın.

AZ SU İÇİYORUZ, FAZLA KAHVE VE ÇAY TÜKETİYORUZ

Kızartmaları ve kebapları hesaba katmazsak, geleneksel mutfağımız ve yemek alışkanlıklarımız oldukça iyi sayılır. Özellikle Ege’de. Çoğumuz genelde zeytinyağlı yiyecekler ve bol miktarda taze meyve ile sebze tüketiriz. Her köşe başında bulabileceğiniz, ev yemekleri pişiren restoranlar, çalışan insanlara daha sağlıklı beslenme olanağını sağlar. Yemişleri, kuru meyveleri, çekirdekleri hepimiz severiz. Sofrada çiğ soğan ve sarımsak yemekten çekinmeyiz. Bütün bunlar yararlı alışkanlıklarımız. Yalnız genelde az su içiyoruz ve siyah çayla kahveyi de fazla tüketiyoruz. Biraz dikkat edersek vitamin tabletleri kullanmadan çok uzun yıllar sağlıklı yaşayabiliriz.

Eczanelerde veya vitamin dükkanlarında satılan vitamin, mineral ve enzimleri seçmek ciddi bir iştir ve bunların doktor tavsiyesiyle alınması gerekir. Vücudumuz ne kadar çok işlevi kendi başına yapabilirse, o kadar iyidir. Ayrıca diyet tamamlayıcı tabletlerin de dolaylı veya dolaysız yan etkileri görülebilir. Gereğinden fazla alındığı zaman; saç dökülmesi, karaciğer, kemik hastalıkları, mide bulantıları, ishal ve böbrek taşı gibi sorunlara yol açabilirler. 

Aldığımız veya alamadığımız tüm gıdalar; uykusuzluktan hormon bozukluğuna, cildin yağ ve nem dengesinden genel savunma sistemine, hafızamızdan gözlerimize, sindirim sorunlarından saç ve tırnaklarımıza hatta depresif veya huzurlu olmaya kadar, her türlü “insanlık halini” etkiler. Bu nedenle beslenmeyi tamamlayıcı (diet supplement) olarak kullanılan vitamin tabletleri oldukça değerlidir. Beslenme sorunları olduğunda, sağlık dengesi bozulduğunda veya vücudun belirli besinleri özümseyemediği durumlarda; diyet tamamlayıcı tabletler, kimi zaman hiç abartısız, can kurtarır.

Ne var ki, insanoğlu yeni keşfettiği her şeyde biraz uç noktalara gider. Bu nedenle vitamin ve antioksidan tabletlerinin tüketimini teşvik ederken de biraz dozunu kaçırmış olabiliriz. Sağduyulu düşünürseniz, doğal beslenmenin yerini hiçbir şey tutamaz. Taze gıdalardan alınan besinler hem tüm yaşamsal ihtiyacımızı karşılar, hem de lezzetleri, kokuları ve paylaşımı ile ruhumuzu doyurur. Öte yandan alışverişi ve hazırlanışı ile de yaşamımızı programlar. Bu nedenle büyük bir ayrıcalığımız olan eşsiz Akdeniz mutfağını ve sofra geleneklerimizi korumak için elimizden geleni yapmalıyız.

Doğal gıdalar ise vücudun ihtiyacı olan maddeleri kendi kendine üretip dönüştüren sistemlerini aktif ve canlı tutar. Öte yandan sindirimi düzenler, mide ve bağırsak sağlığını korur. Hapları tam olarak besinlerin yerine koymak mümkün değildir. O zaman her işlev için ayrı bir destek aramaya başlarız. Antioksidanlar için bildiğiniz tabletleri ve kapsülleri yuvarlarken, sindirimi düzenlemek için başka ilaçlar aramaya başlarız vb.

Bence, taze gıdaları yeteri kadar tüketen sağlıklı bir insanın, ayrıca vitamin almaya ihtiyacı yoktur. Hele pazarlarda her şeyin bol bol bulunduğu bu güzel ülkede, tüm ihtiyaçlarımızı doğal kaynaklardan karşılayabiliriz. Bu amaçla, evinizi yararlı gıdalarla dolduracak bir alış veriş listesi hazırladım. Bakalım hoşunuza gidecek mi?

Yazının Devamını Oku

PRP (Platelet Rich Plasma) ile saç tedavisi yapılır mı?

7 Kasım 2016
İlk seanstan itibaren etkilerini gösteriyor.

Sağlıklı bir saç kökünün devamlılığını sağlayabilmesi için, doğru malzemelerle ve yeteri miktarda beslenmesi şarttır. Saç köklerini besleyen kılcal damarlar kan dolaşımı ile ihtiyaç duyulan yapılandırıcı maddeleri saç köklerine taşırlar. Günümüzde ne yazık ki saç köklerinin ihtiyaç duyduğu beslenmeye engel olacak pek çok faktör mevcut. Bunları kişisel ve çevresel faktörler olarak ayırabiliriz.

Kişisel faktörlerin başında genetik etkenler, dolaşım bozuklukları ve yaşlanma gelirken, çevresel faktörler sigara kullanımı, dengesiz beslenme, kullanılan kozmetik ürünler gibi konularda değerlendirilebilir. PRP saç tedavisi, bu olumsuz koşulların oluşturmuş olduğu saç dökülmesi, yağlanma, kepeklenme gibi problemleri kişinin kendi kanında mevcut olan onarıcı maddelerin saçlı bölgeye transfer edilmesiyle yok etme esasına dayanır. Kanda yer alan ve büyüme faktörü (growth faktör) olarak adlandırdığımız bu onarıcı ve yapılandırıcı malzemeler, ayrıştırılıp saçlı deriye mezoterapi ve napaj yöntemi ile enjekte edilir.

Kişiden alınan 10 cc gibi az bir miktar kan, santrifüj cihazına yerleştiriliyor. Cihazın yüksek devirde çalışması neticesinde elde edilen iki önemli madde olan PRP (Platelet Rich Plasma) ve PPP (Platelet Poor Plasma) açığa çıkıyor. Platelet yönünden zengin olan bu maddeler, tam da saç köklerinin ihtiyacı olan yeni hücre yapılandırmasını, verimli kan dolaşımını ve hızlı beslenmeyi sağlıyor. Bu yapılandırma sayesinde, yukarıda belirttiğimiz nedenlerden ötürü beslenmesi duraksamış ya da tamamen durmuş saç köklerinin yeniden aktive edilmesi sağlanıyor.

PRP tedavisinin şimdiye kadar gerçekleştirilen enjeksiyonlu diğer tedavilere oranla en büyük farkı, etkilerini ilk seansla birlikte göstermesidir. Sağlıklı saçlara ve saçlı deriye sahip olmanın bir göstergesi de tabii ki saç dökülmesinin son bulmasıdır. Ancak, genetik etken gibi bazı saç dökülmesi durumlarında, dökülmenin çok daha ileriki yaşlarda yaşanması da tedavinin amacı kapsamındadır. Bunu, 2 yılda kaybedilmesi beklenen saçların ömrünü 8-10 yıla kadar uzatmak şeklinde örneklendirebiliriz. Tedavi sonuçlarının ise tatmin edici düzeyde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu tip tedavilerde, kişinin ihtiyacını belirlemek en önemli konudur. Uygulama bölgesi, kişinin yaşı, sorunu ne kadar süredir yaşadığı vb. pek çok etken dahilinde bir tedavi programı, hekim tarafından oluşturulmalıdır. Ancak genel olarak tedavinin ortalama 3-6 seans şeklinde uygulandığını söyleyebiliriz. Bazı durumlarda, devam (idame) tedavisi olarak bu işlemin 6-8 ay sonra tek seanslık güçlendirme uygulaması önerilebilir. Bu bilgilerin netleştirilmesi ancak muayene sonucu mümkün olabilmektedir.

Lokal anestezik kremin kullanımı, kan alımı, kanın santrifüje edilmesi, hasarlı bölgenin dezenfekte edilişi, PRP’nin uygulanışı ve uygulama bölgesinin temizlenmesi şeklinde gerçekleşen prosedürün, ortalama olarak 30-45 dakika bir süre içerisinde tamamlanacağını söylemek mümkündür. İşlem sonrasında, sosyal yaşamı etkileyebilecek ve günlük yaşantınıza devam etmenizde sorun oluşturabilecek
hiçbir durum oluşmamaktadır. Özellikle saçarlı saçlarda, ekim sırasında (önce ve sonra) cilt kalitesini artırmak için kullanılır. Saçarlı bölgede dolaşım bozuktur ve deri altında yeteri kadar yağ dokusu yoktur. PRP ile saç ekim yönteminin başarısı artar.

Bugün itibariyle tek başına PRP yeterli olamamakta, buna takviye olarak LED’de uygulamaktayız. LED tedavisinin en önemli özelliği cildi harekete geçirerek yenileme sürecini kısaltmasıdır. Uygulanacak bölgeye göre farklı dalga boyu ve renkteki LED ışıklar kullanılır. Hücrelerin daha çabuk yenilemesini sağlayarak, ciltte onarıcı etki yapar. Özellikle PRP ile birlikte kullandığımızda seyrek olan bölümde saçların arttığı, saçların dökülmesinin azaldığı tespit edilmiştir.

Yazının Devamını Oku

Selülitin en büyük sebebi, kadın olmak mıdır?

31 Ekim 2016
Selülitin yok edilmesi için masaj en etkili yöntemlerden biridir. Evde kendi kendinize masaj yapabilirsiniz.

Kadınlık hormonu östrojen ve kadınların bağ dokusu diziliminin erkeklerden farklı oluşu selülite sebep olur. Selülitin başlıca sebebi kadınlık hormonu östrojendir. Kadınların cilt altı yağ dokusu yapısı erkeklerinkinden farklıdır. Bu bağlar; östrojen hormonu, genetik yapı, yaş, beslenme, hareketsizlik gibi birçok sebepten ötürü kısalır ve yağ dokusunun yapısı bozulmaya başlar. Biz en son evrelerinde gözle görünür hale gelince selülit oluşumunu fark ederiz. Her kadında az ya da çok selülit yoktur, selülit olma potansiyeli vardır. Uygun genetik yapı ve mükemmel beslenme ve egzersizle selülitsiz kadın olabileceği gibi, selüliti olan profesyonel sporcular da görebilmekteyiz. Bizler, sevmediğimiz bu görünüm iyice belirmeden yaşam biçimi ve önleyici tedavileri uygularsak bu hem sağlık hem de estetik görünüm açısından memnuniyet verici olur.

Elbette, selülit kadınlık hormonlarından gelen bir miras. Kadınlarda yağ oranı erkeklerden fazladır. Egzersiz çalışmalarını erkeklik hormonu testosteronu artıracak biçimde ağırlık egzersizlerine kaydırırsanız selülitleriniz belirgin şekilde azalır. Ancak bunun için kas kütlenizi ciddi biçimde artırmanız gerekir. Yürüme, koşma gibi egzersizler değil, ağırlık kaldırarak çalışmanız gerekir. Kadınlara da bu egzersizleri pek sevmezler. Salonlarda ağırlık çalışan kadın pek göremezsiniz.

Yazının Devamını Oku

Neden spor yapmalıyız?

24 Ekim 2016
Fiziksel aktivite ve düzenli jimnastik, her şeyden önce insanın moralini yükseltir, stresi giderir, iyimserliği ve neşeyi besler, uykuyu düzenler.

Tüm bilimsel araştırmalar ve bir çeşit koruyucu sağlık alanı sayılan, sayısız antiaging ekolü, fiziksel aktivitenin ve düzenli spor yapmanın önemi üzerinde durmaktadır. Özellikle orta yaştan itibaren, en ılımlı egzersizler dahi uzun yıllar genç kalmanın en güvenilir yolu olarak görülmesi tesadüf değildir.

Fiziksel aktivite ve düzenli jimnastik, her şeyden önce insanın moralini yükseltir, stresi giderir, iyimserliği ve neşeyi besler, uykuyu düzenler. Hiçbir yan etkisi olmayan, doğal bir antidepresan rolü oynar. Uzun vadede savunma sistemini güçlendirir ve birçok hastalığı önler. Kireçlenmeler, fıtıklaşmalar, denge bozuklukları, diyabet, kalp hastalıkları, tansiyon, kemik erimesi ve bazı kanser türleri bile bunların arasında sayılabilir. Düzenli spor yapmak, kan dolaşımını düzenler. Sağlıklı kan dolaşımı güzel bir cildin ilk koşuludur. Daha önce yazdığım gibi; kılcal damar çatlamaları, varisler, selülit son tahlilde birer dolaşım sorunudurlar. Karın bölgesindeki yağları eritmenin, vücudu şekle sokmanın, sıkılığını korumanın da tek yolu, bildiğiniz gibi, spor yapmaktır.

Özellikle yaşı ilerleyen insanlar vücutlarını zorlamaktan kaçınırlar. Ağrılarından, düşmekten, başlarının dönmesinden korkarlar. Onlara ne kadar çok oturma fırsatı verirsek, ne kadar çok şeyi ayaklarına getirirsek o kadar iyi baktığımızı zannederiz. Ve sonuçta en küçük bir aksilik kemiklerinin kırılmasına neden olur. Böylece hareketsizlik artar. Ve saat hızla geriye saymaya başlar. Hareketsizlik daha fazla kas kaybına, kas kaybı yeteneklerin kaybolmasına, günlük faaliyetin bile sürdürülemediği bir noktaya doğru ilerler. Düşünün bir kere, bir haftalık yatak istirahati, kas kütlesinde %20 kayba neden olur!

Eskiden insanların çok daha az şeye ihtiyaçları vardı. Onların en büyük serveti sahip oldukları enerjiydi. Yıllardır tüm yatırımlar her şeye ve daha çok şeye, oturduğumuz yerde sahip olabilmemiz için yapılıyor. Sosyalleşme yerine televizyonu, ziyaret yerine telefonu, yürüme yerine otomobilleri, dünyanın öbür ucuna ulaşmak için interneti geliştirdik. Ya gıdalar, her gün yeni bir teknolojiyle daha hızlı üretim yolunu seçiyoruz. Sonuç bozulmuş gıda kalitesi ve gelişen tıp ile ilaç sanayi oluyor. Kuşkusuz artık daha çok paraya ihtiyacımız var. Çünkü tüm yaşam gibi ihtiyaçlarımız da yapay bir hale geldi. Gece gündüz çalışarak kazandıklarımızı; sağlığımıza, ilaçlara, doğamıza aykırı koşullardaki yaşamın yarattığı depresyonları azaltmaya, alış verişe, bizi oturduğumuz yere mıhlayan teknoloji ürünlerine harcamak zorundayız! Ve daima daha fazla çalışmak ve daha fazla kazanmak zorundayız! Yani kendi elimizle kazdığımız dipsiz bir kuyuya düşmüş bulunuyoruz. Çağımızı değiştiremeyiz ama her şeye rağmen doğaya dönmenin ilk koşulu öncelikle yeniden harekete sarılmaktır.

Yazının Devamını Oku

Doğal yoldan antioksidanları vücudumuza nasıl alırız?

17 Ekim 2016
İşte sofranızdan eksik etmemeniz gereken yiyeceklerin listesi


PROTEİNLER

Sade yoğurt, az yağlı süt, düşük yağlı köy peyniri, beyaz peynir ve çökelek alın.

Taze balıklar ve özellikle somon, uskumru, hamsi ve sardalya çok yararlıdır. Konserve ton balığı seçerken, suda paketlenmiş olanlarını tercih edin.Yemeklerinizde derisiz tavuk göğsü ve hindi eti kullanın. Taze yumurtayı da listeye eklemeyi unutmayın.


SEBZELER VE OTLAR

Brokoli, kuşkonmaz, avokado, dolmalık biber, karnabahar, kereviz, salatalık, patlıcan, börülce, sarımsak, soğan, mantar, lahana, domates,semizotu, kabak, kımızı biber, yeşil fasulye, enginar, pırasa, ıspanak, pazı, soya filizi, tere, maydanoz, turp otu, arap saçı, radika, marul v.s. tümünü mevsiminde almaya gösterin. Bu sebzelerle yapılan zeytinyağlı yemekler, salatalar ve çorbalar o kadar faydalıdır ki, her porsiyonu bir antioksidan tableti yerine geçer.


MEYVELER

Elma, çilek, kayısı, şeftali, kiraz, kivi, ahududu, böğürtlen, limon, portakal, mandalina, greyfurt, kavun, armut, erik,üzüm (özellikle kara üzüm) gibi sayısız meyve çeşidini pazarlarda bol bol bulabilirsiniz. Bunların tümü de cilt ve vücut sağlığı için çok önemlidir.


BAKLAGİLLER VE TAHILLAR

Bu gıdalar Türk mutfağının vazgeçilmez ürünleridirler. İyi ki de öyledirler! Mercimek, kuru fasulye, barbunya, bakla, nohut, bezelye gibi tahılların tümü çok güçlü antioksidanlardır. Soya fasulyesinin yeri daha özeldir. Ona da alışmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Doğal buğday, yulaf ezmesi gibi tahıllar da sayısız yararı olan harika gıdalardır. Süt veya yoğurtla tüketildiği zaman insanı tok tutarlar. Dolayısıyla diyet yapanlar için de besleyici bir kahvaltı alternatifi olabilirler.


YAĞLAR

Zeytinyağından da, zeytinden de hiç vazgeçmeyin!


İÇECEKLER

Yeşil çay, ıhlamur, papatya, ayran ve doğal meyve suları için. Alkol almak istediğinizde kırmızı şarabı tercih edin.


BAHARATLAR VE OTLAR

Yemek ve salatalarınızda; fesleğen, defne, dere otu, nane, kekik, biberiye, kimyon, tarçın, kişniş, zencefil, paprika, pul biber, safranı hiç tereddüt etmeden kullanın.


YEMİŞLER VE KURU MEYVELER

Evinize bol bol ceviz, fıstık, badem, susam, kabak çekirdeği, Hindistan cevizi, ayrıca kuru erik, incir ve kuru kayısı almanızı tavsiye ederim. Ailenizi bunları tüketmesi için teşvik edin. Hatta dostlarınıza çikolata yerine bunları ikram edin. Çocuklarınız ders çalışırken, film seyrederken, bir kase yemiş doldurup, atıştırmaları için yakınlarına koyun.


EVE ALINMAYACAK ÜRÜNLER

                      

Reçel ve diğer şekerli yiyecekler, cips, tuzlu yiyecekler, patlamış mısır, hazır soslar, hazır meyve suları, gazlı meşrubatlar, kurabiye, pasta, kek dondurma, konserveler (çok fazla sodyum içerir) kahve, şeker, alkol gibi ürünleri evinizde hiç bulundurmayın.


          

Kızartmaları ve kebapları hesaba katmazsak, geleneksel mutfağımız ve yemek alışkanlıklarımız oldukça iyi sayılır. Özellikle Ege’de. Çoğumuz genelde zeytinyağlı yiyecekler ve bol miktarda taze meyve ile sebze tüketiriz. Her köşe başında bulabileceğiniz, ev yemekleri pişiren restoranlar, çalışan insanlara daha sağlıklı beslenme olanağını sağlar. Yemişleri, kuru meyveleri, çekirdekleri hepimiz severiz. Sofrada çiğ soğan ve sarımsak yemekten çekinmeyiz… Bütün bunlar yararlı alışkanlıklarımız. Yalnız genelde az su içiyoruz ve siyah çayla kahveyi de fazla tüketiyoruz. Biraz dikkat edersek vitamin tabletleri kullanmadan çok uzun yıllar sağlıklı yaşayabiliriz.

Sade yoğurt, az yağlı süt, düşük yağlı köy peyniri, beyaz peynir ve çökelek alın.

Taze balıklar ve özellikle somon, uskumru, hamsi ve sardalya çok yararlıdır. Konserve ton balığı seçerken, suda paketlenmiş olanlarını tercih edin.
Yemeklerinizde derisiz tavuk göğsü ve hindi eti kullanın. Taze yumurtayı da listeye eklemeyi unutmayın.

Brokoli, kuşkonmaz, avokado, dolmalık biber, karnabahar, kereviz, salatalık, patlıcan, börülce, sarımsak, soğan, mantar, lahana, domates,semizotu, kabak, kımızı biber, yeşil fasulye, enginar, pırasa, ıspanak, pazı, soya filizi, tere, maydanoz, turp otu, arap saçı, radika, marul v.s. tümünü mevsiminde almaya gösterin. Bu sebzelerle yapılan zeytinyağlı yemekler, salatalar ve çorbalar o kadar faydalıdır ki, her porsiyonu bir antioksidan tableti yerine geçer.

Yazının Devamını Oku

Saçlarınıza asla yapmamanız gereken 12 işlem

8 Ekim 2016
Yıpranan saç derisi ve saçlar sonbaharda biraz durup dinlenmek ister.

Cildimiz kadar saçlarımızın da hakkıdır biraz dinlenmek. Özellikle yoğun geçen bir yaz sonrası, yıpranan saç derisi ve saçlar sonbaharda biraz durup dinlenmek ister. Havuz ve denizin yıprattığı saç telleri, güneş ışınlarının etkisi, yüksek sıcaklık ve sıkça yapılan duşlar. İşte bunların hepsi bir araya gelir ve o kışın hacimli ve canlı olan saç tellerimizi aratır. Tekrar güçlü bir saç için sonbahar ayı durup, dinlenme dönemidir. Peki neleri yapmamamız gerekiyor!

Bu saydıklarım genel saç bakımı için yapılmaması gerekenler kategorisinde yer almakla birlikte aslında alışkanlık haline getirmek zorunda olduğumuz davranışlardır.

  

Her gün saçlarınızı yıkamak size yarardan çok zarar getirir. Çünkü kırılgan ve kuru olmaya başlarlar. Saçlarınıza, saç köklerinden doğal yağ ile beslenmeleri için biraz zaman verin. Sonrasında nemlendiricili bir şampuan kullanmaya çalışın. Durulama gerektirmeyen saç kremleri yaşlanmayı geciktirmesi bakımından çok yararlıdır. Şampuanlarken saçlarınızı kesinlikle masaj yaparak uygulamaya çalışın. Çünkü masaj kan dolaşımını kolaylaştırır ve saç büyümesini teşvik eder. Kafa derisi içerisine oksijen, protein ve vitaminlerin nüfuz etmesine imkan verir.

Eczanelerde satılan Sica veya silisyum içeren tablet, saç dökülmesini durdurmaya yardımcı olabilir. Yine saç sağlığına yardım etmek ve parlaklığını artırmak için her gün çuha çiçeği yağından 500-1,000 miligram kullanabilirsiniz.

  

Aşağıda saydıklarımı yaparak saçınıza hacim kazandırabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku